"İçtihat Metni"
... 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 2011-2013 yıllarında davalı ... bünyesinde hukuk işlerini yürüterek avukatlığını yaptığını, davalı kurumdan 26.08.2016 tarihli dilekçesiyle ödenmeyen ücretini talep ettiğini, davalı kurumun yanıt vermediğini ileri sürerek; akdi ve karşı yan vekalet ücretinin hak ediş tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 08.07.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini 460.492,60 TL olarak belirlemiştir.
Davalı; davacının avukat değil öğretmen olduğunu, valilik oluru ile görevlendirildiği süre boyunca asli görevini aksatmamak kaydı ile hukuk bürosundaki iş ve işlemleri yerine getirdiğini, buna karşılık ilgili yönetmelik gereği kendisine ek ders ücreti ödendiğini, davacının öğretmen olması sebebiyle vekalet ücretine hak kazanmayı gerektirecek şartları taşımadığını, görevlendirilmesi karşılığında da kendisine ek ders ücreti ödendiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 460.492,60 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, karar verilmiş; hükme karşı, davalı istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
-2-
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı eldeki dava ile davalı kurumu çok sayıda davada temsil ettiğini, ancak vekalet ücreti alacağının ödenmediğini ileri sürerek, akdi ve karşı yan vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ilk derece mahkemesince, davacının Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde öğretmen olarak görev yaptığı, aynı zamanda avukat olduğu, ... İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 27.12.2011 tarihli kararı ile boş olan avukatlık normuna görevlendirildiği, bu şekilde davacının Milli Eğitim Müdürlüğüne sözleşmeli olarak avukatlık hizmeti verdiği ve dava dilekçesine ekli davaları ... İl Milli Eğitim Müdürlüğü vekili olarak takip ettiği, bu sebeple takip ettiği dosyalarda akdi ve karşı yan vekalet ücretini hak ettiği, hükme esas alınan 28.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda davacının hak ettiği akdi ve karşı yan vekalet ücretinin faiziyle birlikte toplam 460.492,60 TL olarak tespit edildiği gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiş; davalının istinaf talebinde bulunması üzerine, bölge adliye mahkemesince; davalıya yapılan ödemenin müdür yardımcılığı kadrosuna ihtiyaç nedeniyle görevlendirilmesi sebebiyle yapıldığının anlaşıldığı, bu sebeple davalının bu ödemelerin davacının hukuk bürosundaki iş ve işlemlerine istinaden yapıldığı yönündeki savunmalarına itibar edilmediği, davacının dava dilekçesi ekinde belirttiği ... İdare Mahkemesi dava dosyalarını takip ettiği, özen yükümlülüğü kapsamında da sonlandırdığı ve kesinleştirdiğinin sabit olduğu gerekçesiyle, davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesinde hükme esas alındığı belirtilen 28.06.2010 tarihli bilirkişi raporunda, davacının davalıyı vekil olarak temsil ettiği 331 adet davada, Avukat Kanunu’nun 164. maddesi gereği, 218.315,50 TL akdi, 124.180,70 TL karşı yan vekalet ücreti alacağı bulunduğu, her iki vekalet ücreti alacağı için ise mahkemelerin karar tarihlerinden dava tarihine kadar işlemiş 117.996,40 TL faiz alacağı olduğu belirtilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117. maddesi gereğince muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile mütemerrit olur. Davacı, her ne kadar 28.06.2016 tarihli dilekçesi ile akdi ve karşı yan vekalet ücretinin ödenmesini talep etmiş ise de, anılan dilekçede belirli paranın ödenmesi talep edilmediğinden, davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğünün kabulü mümkün değildir. O halde, davacının davalıyı dava tarihinden önce temerrüde düşürdüğü ispat edilemediğinden, mahkemece davacının işlemiş faize ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde faiz talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
Kabule göre de, Türk Borçlar Kanunu’nun 121/3. maddesinde düzenlenen, uygulamada “faize faiz yürütme yasağı” olarak da bilinen, kamu düzeni ile ilgili olması sebebiyle resen gözetilmesi gereken, temerrüt faizine ayrıcı temerrüt faizi yürütülemeyeceğine ilişkin kurala aykırı olarak, ana para alacağına işlemiş faiz eklenmek suretiyle toplam alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
-3-
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun reddine dair Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 06.06.2022 tarih 2020/327 Esas, 2022/674 Karar sayılı kararının kaldırılarak, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/994 Esas, 2019/810 Karar sayılı kararın BOZULMASINA, HMK’nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 29/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.