Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5591 E. 2022/9590 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İflası kapatılan şirket aleyhine açılan alacak davasında, iflasın kapatılmasının dava şartı yokluğunu doğurup doğurmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İflasın kapatılmasının şirketin tüzel kişiliğini sona erdirmeyeceği, davaya iflas idaresine değil davalı şirket aleyhine devam edileceği ve alacaklıların İİK 245. maddesine göre takip ettikleri davaların sonuçlanması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı ile imzaladığı 22/10/1991 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin 5. maddesinde tanklar için yıllık KDV hariç 25.000 USD, boru hattı için aylık 61 USD, arazi için metre kare başına 0,20 USD kullanım bedeli belirlendiğini, yine aynı sözleşmenin 5/II maddesinde "Kullanım bedelinin ödenmesinde gecikme olduğu takdirde 10 gün içinde ödenmesi için ihtar çekilir ve ödemedeki gecikmenin her günü için aylık %10 gecikme zammı tahakkuk ettirilerek TCDD alacağı olarak tahsil edilir." düzenlemesinin yer aldığını, sözleşme gereği kullanımı davalıya bırakılan alanların 27/05/2002 tarihinde teslim alındığını, davalı ile uzlaşma sağlanamaması nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan 48.118 USD asıl alacağın sözleşmenin 5/II maddesi ile kabul edilen temerrüt tarihlerinden işleyecek gecikme zammı ile birlikte, kısmi ödeme için işlemiş 16.097 USD gecikme zammı alacağının da davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile 56.779 USD asıl alacağın dava tarihinden itibaren ödeme günündeki kur üzerinden, taraflar arasındaki sözleşmeye göre, dava tarihi itibariyle hesaplanan gecikme zammı 600.787 USD'nin yine ödeme günündeki kur üzerinden davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davacı tarafın temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 22/12/2014 tarihli ve 2014/4483 Esas 2014/14284 Karar sayılı ilamıyla;" Davacı, dava dilekçesinde; alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek gecikme zammı ile birlikte tahsilini talep ettiği halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece, bozma üzerine yapılan yargılamada; davalı şirketin iflasına ilişkin karardan sonra ikinci alacaklılar toplantısının yapılmadığı, iflasın kapatılmasına karar verildiği, şirketin hükmi şahsiyetini kaybettiği ve dava şartı ile ilgili 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 114. maddesinde sayılı dava şartlarının bulunmadığı, HMK'nın 115. maddesi gereğince dava şartının her aşamada re'sen gözetilebileceği gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/265 Esas 2013/343 Karar sayılı kararıyla davalı şirketin 17/12/2013 günü saat 10:50 itibarı ile iflasına karar verildiği, iflas kararının 16/05/2014 tarihinde kesinleştiği; Kocaeli 1. İcra Dairesinin 2014/1 iflas sayılı dosyası üzerinden yürütülen iflas işlemlerinde, davalı şirket adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul malına rastlanılmadığı, alacaklıların alacaklarının aciz vesikasına bağlanması sonucu iflas idaresi tarafından 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun'un 254. maddesi gereğince iflasın kapatılması talebi üzerine Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1046 Esas 2016/1151 Karar sayılı kararla, davalı şirketin 17/12/2013 günü saat 10:50 itibariyle açılmış olan iflasının kapatılmasına karar verildiği ve kararın 09/01/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Genel bir tanım olarak iflas, ticaret mahkemesince iflasına karar verilen borçlunun (müflisin) haczi kabil bütün malvarlığının paraya çevrilerek, elde edilen tutarın bilinen bütün alacaklılarına paylaştırılmasına yarayan külli bir cebri icra yoludur (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku, El Kitabı, 2.b., Ankara 2012, s.1083; Üstündağ, S.: İflas Hukuku, 8.b., İstanbul 2009, s.5).

İflas kararı inşai etki yaratır (Özbek, M. S.: İflas Davasının Hukuki Mahiyeti, AÜHFD, C.LXI, S.1, s.223; Kuru, s.1125; Üstündağ, s.44). Bu karar sonunda davalı borçlu “müflis” sıfatını kazanır ve ehliyeti iflas tasfiyesi ile sınırlı hâle gelir; iflas anından itibaren borçlunun haczi kabil malları “iflas masası” denilen, kendine özgü bir mal varlığı bütününe dönüşür. İflas kararı sadece borçluyu değil ondan alacaklı olanlar başta, bütün kamuyu ilgilendirir ve özel hukuk dışında kamu hukukunda da bir takım sonuçlar doğurur.

Bu noktada tasfiyenin tatiline ilişkin düzenlemenin incelenmesinde de yarar vardır. İcra ve İflas Kanunu'nun 217. maddesine göre, iflas idaresi masaya ait hiç bir mal bulunmazsa tasfiyenin tatiline karar verir ve bu durumu ilan eder. Alacaklılar otuz gün içinde masraf vererek iflas tasfiyesinin sürdürülmesini sağlamazlarsa iflas idaresi ticaret mahkemesine başvurarak iflasın kapatılmasını ister (İİK m.254). Görüldüğü üzere masaya ait malın bulunmaması iflası engelleyen bir sebep değil bilakis iflasın açılmasından sonra tasfiyenin tatili sonucunu doğuran bir sebeptir.

Yukarıda yapılan açıklamalar, gösterilen yasal düzenleme ve ilkeler ışığında somut olaya dönüldüğünde; davalı borçlu hakkında, masaya ait haczi kabil hiçbir mal bulunmaması nedeniyle yukarıda değinilen İİK'nın 217. maddesi çerçevesinde, iflas dairesinin yazısı üzerine iflasa karar veren ticaret mahkemesince iflasın kapatılmasına karar verildiği anlaşılmış olup bu durumda, masa mallarının tasfiye masraflarına yetmemesi sebebiyle tasfiye durdurulup ertelendiğinden, burada bir tasfiye sürecine girilememiştir.

İflas tasfiyesinin bitmiş sayılabilmesi ve iflasın kapanmasının istenebilmesi için alacaklıların İİK'nın 245. maddesine göre takip ettikleri davaların da sonuçlanmış olması gerekir. Bu bağlamda, iflasın kapatılmasıyla eldeki davaya kaldığı yerden devam edilmesi gerektiğinin gözden kaçırılması doğru değildir.

Buna göre, mahkemece yapılacak iş; kapatmanın şirketin tüzel kişiliğini sona erdirmeyeceği, ancak bu durumda ikinci alacaklılar toplantısı yapılması mümkün olmadığından İİK’nın 194. maddesi uyarınca durdurulmasına karar verilen davaya devam edileceği, davanın da iflas idaresine değil davalı aleyhine devam edeceği gözetilerek, davacı talebi değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK'nın 428. maddesi uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.