"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : CİHANBEYLİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulüne ve davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının Cihanbeyli İcra Müdürlüğünün 2018/450 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibinde borca itiraz ederek takibin durdurulmasını istediğini, borçlunun itirazının haksız olduğunu ve kötü niyetli olduğunu, davalının kendisine icra dosyasında bulunan sözleşmeden dolayı borçlu olduğunu belirterek, işbu icra takibine vaki itirazın iptaline, takibin devamına, takip konusu alacağın %20'den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacının kendisine borç olarak verdiği bir parasının bulunmadığını, davacının kendi adına ev alınması için verdiği parayı bu şekilde isteyemeyeceğini, vekil sıfatıyla davacı adına sözleşme yaptığını ve mesken satın aldığını savunarak, davanın reddini ve %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; her ne kadar ileri sürülüş biçiminden dava adi ortaklığın tasfiyesi gibi görünüyor ise de davacının talebi kar payına ilişkin olmayıp sadece ana paraya yönelik olduğundan adi ortaklığın tasfiyesi hükümleri işletilmemiş, taraflarca düzenlenen 10.05.2017 tarihli mukavele başlıklı belgede “...ana para onun(davacının) kar payı da yarı yarıya paylaştırılacaktır” yazılı olup dava sözleşmeden kaynaklı alacak olarak nitelendirilmiş olup, davalı tarafça da sözleşmedeki imzaya inkar olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; davalının Cihanbeyli İcra Müdürlüğünün 2018/450 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin dosyadaki mevcut şartları üzerinden devamına, alacak likit olduğundan takip çıkış miktarı olan 130.000,00 TL nin %20 si olan 26.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında düzenlenen 10/05/2017 tarihli "mukavele" başlıklı sözleşmede, davacının davalıya 130.000,00 TL yi elden ve ev alımından üste kalan para açıklamasıyla verdiği, bu paranın da ticaret yaparak ana paranın davacının, yapılacak karın da yarı yarıya paylaşılacağı, davalı tarafından taahhüt edildiği, buna göre sözleşme maddelerinin hep birlikte yorumlanmasından; sözleşmenin müşterek amaç ve müşterek amaç için birlikte çaba unsurunu içermediği, aksine davacının davalıya verilen ve onun yedine geçen parasının bulunduğu, buna karşılık borçlardan ve zarardan sorumlu olduğu belirtilmeyen davacının ana parasının kendisinin, elde edilen karın ise eşit olarak paylaşacağı, sözleşme konusu işin ise davalı taahhüdünü içerdiğinden davalı tarafından yerine getirileceği, dolayısıyla taraflarca akdedilmiş olan sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olmadığı, diğer bir anlatımla, sözleşmenin; sonuca (kâra) katılmalı (tüketim ödüncü) sözleşmesi olduğu ve buna bağlı olarak uyuşmazlıkta TBK'nın ödünç sözleşmesine dair hükümlerinin uygulanmasının gerektiği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 392. maddesi gereği sözleşmede paranın iade edileceği tarih kararlaştırılmamış olduğundan, davacının öncelikle iade talebinde bulunup altı hafta bekledikten sonra icra takibi yapması gerektiği, davacı tarafın takipten önce bedeli istediğine dair bir delil dosyada yer almadığına göre anılan süreye uyulmadan başlatılan takibin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2.maddesi gereğince hükmün düzeltilerek yeniden esas hakkında karar vermek üzere Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesinin 25/02/2021 tarihli, 2018/604 Esas - 2021/195 Karar sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine, kötüniyet tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş; karar, davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Bozma nedenine göre, davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
2- Davacının temyiz itirazları bakımından; Dava sözleşmeden kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenip imza altına alınan 10/05/2017 tarihli "MUKAVELE" başlıklı sözleşme incelenecek olursa; "Sayın ...'in bana (28.07.2016) tarihinde elden verdiği (180.000) Danimarka Kronu bu tarihte TL.ye çevrilip 180.000.%444.5=80.000TL yapmıştır. Ayrıca (01.03.2017) tarihinde de kendisine yeni daire aldım buradan da toplam olarak (50.000)TL parası bana geçmiştir. ...'in bendeki toplam parası TL. olarak (130.000)TLdir. Bu parayı da ticaret yaparak ana para onun yaptığımız kar da yarı yarıya paylaşılacaktır. Taahhüt ederim." şeklinde düzenlendiği ve altının Cemre Emlak-...- kaşesi ile borçlu ... ve alacaklı ... tarafından imzalandığı görülmüş, davalı tarafça sözleşmedeki imza inkar edilmemiştir.
Davacının talebi kar payına ilişkin olmayıp sözleşmede kararlaştırılan 130.000,00TL anapara alacağına ilişkindir. İşbu 10/05/2017 tarihli "MUKAVELE" başlıklı sözleşmeden de anlaşılacağı üzere davacı ...'in 130.000,00TL'lik ana parasının davalı ...'ın uhdesinde olduğu, yani davacının davalıdan sözleşmeden kaynaklı anapara alacağının 130.000,00 TL olduğu sabittir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, bölge adliye mahkemesince yanılgılı bir şekilde, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması yönünde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371. maddesi uyarınca bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın aynı Kanun'un 373/2 maddesi uyarınca kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.