Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5959 E. 2023/1906 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi yazılı olarak düzenlenen daire satış sözleşmesi geçersiz olması nedeniyle ödenen bedelin iadesi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Daire satış sözleşmesinin adi yazılı şekilde düzenlenmesi sebebiyle geçersiz olduğu, ancak sözleşmede bedele ilişkin kısmın üzerinin çizilmiş olmasına rağmen "Borcun tamamı tahsil edilmiştir" ibaresinin yer alması nedeniyle davacının satış bedeli ödediği kabul edilmekle birlikte, satış bedelinin ne olduğunun tespiti için eksik inceleme yapıldığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/484 E., 2022/869 K.

DAVA TARİHİ : 28.01.2020

KARAR : Davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2020/37 E., 2021/440 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı ... vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davalılar vekilleri Avukat ... ve Avukat İbrahim Karslı'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davacı ...'ın davalı ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Turz. San. Tic. Ltd.Şti. ile 28.07.2017 tarihinde Kocaeli, İzmit ilçesi, Durhasan köyü, 3565 ada, 7 ve 8 nolu parselin birleşmesi ile oluşacak parsel üzerinde yapılacak olan A/1 Blok 10 nolu, 3+1, 157 m2 çatı dubleks dairenin satımı konusunda anlaştıklarını ve bu konuda "Daire Satış Sözleşmesi" düzenlendiğini, daire satış sözleşmesini ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Turz. San. Tic. Ltd. Şti. adına diğer davalı ...'in imzaladığını, yapılan ilk arabuluculuk görüşmesinde davalı ...’in şirketi temsil yetkisi bulunmadığını fark ettikleri için davaya dahil ettiklerini, bu sözleşmeye göre binanın 01.10.2018 tarihinde müvekkiline teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmeye göre daire bedelinin tamamının tahsil edildiğini, sözleşmede yazılı olan tarih geçtiği halde davalı şirketin dairenin müvekkiline teslimini yapmadığını ileri sürerek, daire satış bedeli olarak davalılara ödenen 250.000 TL'nin başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; sözleşmenin hukuken geçerli olmadığını, sözleşmede satıcı tarafın “ ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.” gözüktüğünü, sözleşmenin sonunda satıcının diğer müvekkili ... olarak yazılmış olduğunu, ...’in ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Tur. San. Tic. Ltd. Şti'yi temsil etme yetkisi olmadığı gibi, sözleşmeye konu dairenin mülkiyetinin davalı ... İnşaata ait olduğunu, ...’in bu daireyi 3. şahıslara satma yetkisinin bulunmadığını, sözleşmede yer alan satış bedeli ve satış bedelinin elden ödendiğine dair kısımların üzerinin karalanmış olması nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu, borcun ne olduğu, ne kadar olduğu ve surette ödendiğinin belli olmadığını, bu konularda ispat yükü davacıda olduğundan 250.000 TL ödediğine dair yazılı delil sunması gerektiğini, sözleşmedeki karalanmış yerler aktin esaslı unsurunu teşkil ettiğinden aktin kurulmamış olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşme ilişkisinde 10 yıllık zamanaşımı söz konusu olduğundan davalıların zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, sözleşmede satış bedelinin tamamının davacı tarafça davalı ...'e elden nakit olarak ödendiğinin yazılı olduğu, davacı tarafça sözleşmeden kaynaklanan edimlerin yerine getirildiği ancak taşınmazın davacı tarafa teslim edilmediği, tapuya kayıtlı taşınmazların satışı resmi şekle tabi olup taraflar arasındaki sözleşme adi yazılı şekilde yapılmış olduğundan geçersiz olduğu, tarafların geçersiz sözleşmeye istinaden verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince geri isteyebileceği, dolayısıyla davalı tarafça ödenen 250.000 TL bedelin davalı ...'den talep edilebileceği, yine sözleşmeye göre satıcı adının davalı ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Turz. San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, davalı ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Turz. San. Tic. Ltd. Şti. adına sözleşmeyi diğer davalı ...'in imzaladığı, ancak davalı ...'nin 28.07.2017 tarihi itibariyle temsil ve imzaya yetkilisinin dava dışı Nüsret Tezer olduğu, davalı ...'in ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.'ni temsil etme yetkisinin olmadığı, dolayısıyla davacı tarafça ödenen bedelin davalı ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Turz. San. Tic. Ltd. Şti.'den talep edilemeyeceği anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne, 250.000TL bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...'den alınarak davacıya verilmesine, davalı ... İnşaat Mühendislik Kuyumculuk Nakliye Turizm San. Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf başvurusunda; davalı ...'in ... Ltd. Şti. adına tüm işlemleri yaptığını, şirket ile müvekkil arasındaki sözleşmeyi şirket adına ...'in imzaladığını, ...’in vekaletinin şirketi temsil yetkisini kapsamadığını müvekkil ...'ın bilebilecek bir durumda olmadığından iyi niyetli olduğunu, şirkete ait arsa sözleşmesi ve daire satış sözleşmesi uyarınca ...’in şirketi temsil yetkisi ile taşınmaz satış sözleşmesini şirket adına imzalayabildiğinin görüldüğünü belirterek, ödenen bedelin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi için İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı ... vekili istinaf başvurusunda; tarafların gerçek kişi olması nedeniyle davanın görevli mahkemeke olan Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, sebepsiz zenginleşmeye dayalı davada hak düşürücü sürenin dolduğunu, sözleşmede bedel kısmının üzerinin çizilmiş olması nedeniyle sözleşmenin geçersiz olmasına karşı mahkemece bu konuda yorum yapıldığını, ödeme iddiasının yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile davalı ... arasında bağımsız bölümün 250.000 TL bedel ile satışına yönelik olarak 28.07.2017 tarihli sözleşme akdedildiği, sözleşmeye göre satış bedelinin tamamının davacı tarafça davalı ...'e elden nakit olarak ödendiğinin açık olduğu, her ne kadar bedel kısmının üzeri karalanmış olsa da bu kısımlarda tarafların parafları bulunmadığından karalanma öncesi satış bedelinin 250.000 TL olduğunun sözleşme metninden açıkça anlaşıldığı, sözleşmenin adi yazlı şekilde yapılması nedeniyle davacı yönünden geçersiz olup tapu devrinin gerçekleşmemesi nedeniyle davacının ödediği bedeli sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı ...’dan tahsil edebileceğinin ve geçersiz de olsa ortada sözleşme ilişkisi bulunduğundan davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve zamanaşımı süresinin de henüz dolmadığı, sözleşmede satıcı adı davalı ... İnşaat Müh. Kuy. Nak. Turz. San. Tic. Ltd. Şti. olarak yazılı ise de, sözleşmeyi diğer davalı ...'in imzalayıp davalı şirketin kaşesinin yer almadığı, sözleşme tarihi itibariyle davalı ...’nın diğer davalı şirketi temsil ve imzaya yetkilisinin bulunmadığı gibi satış bedelinin de davalı şirkete ödendiğinin davacı tarafça iddia ve ispat olunamaması karşısında davalı şirketin sözleşmenin tarafı olarak kabul edilemeyeceğinden mahkemece bu davalı şirket yönünden verilen kararda da isabetsizlik bulunmadığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili ile davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili temyizinde; davacının ve davalı ...'in gerçek kişi olduğu ve taraflar arasında bir tüketici işlemi bulunmadığından Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, buna ilişkin itirazları hakkında bölge adliye mahkemesince inceleme yapılmadığını, sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması halinde sözleşme üzerinden 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, sözleşmenin üstünün karalanmış olması nedeniyle davacı tarafın bedeli ödediğini herhangi bir yazılı delille ispatlayamadığını, geçersiz sözleşme metninden müvekkilinın 250.000 TL bedelin aldığına dair bir ifade olmadığını, sözleşme metninde satış bedelinin ödendiğine dair ibarenin taraflarca çizildiği, karalama yapıldığının davacı tarafın da kabulünde olduğunu, kararlaştırılan miktar müvekkiline ödenmediği için sözleşmenin üzerindeki bedelin karalanmış olabileceğinin dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı vekili temyizinde; Körfez 2. Noterliğinin 20.07.2017 tarih, 06906 yevmiye nolu düzenleme şeklinde vekaletnamesine göre, inşaatın yapılacağı arazi üzerinde pay sahibi olan şahısların ... lehine inşaat işlerinin tamamından sorumlu olacak şekilde vekalet verdiklerini, söz konusu vekaletnameye dayanarak taşınmazlarda inşaat faaliyetine başlayan ... İnşaat Ltd. Şti.’nin görülmekte olan dava süresince "...’in şirketi temsil ve imzaya yetkisi yoktur " şeklinde beyanda bulunmasının hukuki bir dayanağı bulunmadığını, davalının farklı kişilerle de daire satım sözleşmesi imzaladığını, dolayısıyla ... ile ... İnşaat şirketinin birlikte hareket ederek müvekkilini aldatıp ve iradesini sakatladığını, davalı şirketin sözleşmeyle bağlı olmadığını beyan etmesinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu beyan ederek şirket yönünden verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi yazılı daire satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 77 nci maddesine göre; haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğar. Anılan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ile fakirleşme arasında uygun nedensellik (illiyet) bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekmektedir. Sebepsiz zenginleşme hâlinde zenginleşen ve fakirleşen arasında kanun gereği bir borç ilişkisi doğar ve bu borcun konusu malvarlığında meydana gelen fazlalığın geri verilmesidir.

2. Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği zenginleşen kimsenin iyi niyetli ya da kötü niyetli oluşuna göre farklılık göstermekte ise de geri alma hak ve borcunun doğumu için öncelikle malvarlıklarında birinin yararına diğerinin ise zararına olmak üzere karşılıklı zenginleşme ve fakirleşme olgusunun gerçekleşmesi aranır.

3. Değerlendirme

1. Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; Ticaret Sicil Müdürlüğünün cevabi yazısında ... İnşaat Mühendislik Kuyumculuk Nakliye Tur. Sanayi Ticaret Limited Şirketi'nin 28.07.2017 tarihi itibariyle temsil ve imzaya yetkilisinin Nüsret Tezer olduğu bildirildirilmiştir. Satış sözleşmesinde satıcı olarak davalı ...'in isim ve imzası yer almakta olup, ...'in şirket nam ve adına hareket ettiği ve bu konuda şirket tarafından da yetki verildiği şeklinde davacı tarafın iradesinin sakatlandığı ispat edilemediğinden davacı vekilinin temyiz itirazının reddi gerekmiştir.

2. Davalı vekilinin temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanun'un amacı içerisinde tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3 üncü maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Yasanın 73 üncü maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, ... ile ... İnşaat şirketinin diğer davalı ile birlikte hareket ederek müvekkilini aldatıp ve iradesini sakatladığını iddiası ile eldeki davayı açmıştır. Davacının, davalı ile yapılan harici satış sözleşmesiyle bir bağımsız bölüm satın aldığı, davalı şirketin arsa malikleri ile yapılan 20.07.2017 tarihli düzenleme şeklinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinde müteahhit sıfatına sahip olduğu görülmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre davaya bakmaya Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan davalı tarafın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu yönündeki itirazlarının reddi gerekmiştir.

3. Taraflar arasında harici de olsa bir sözleşme olduğundan dava 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesine göre on yıllık zamanaşımına tabidir. Buna göre İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında ilişkinin sözleşmesel ilişki olduğu kabul edilip zamanaşımı süresinin Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi gereğince on yıl olduğu, davanın zamanaşımı süresi dolmadan açıldığı gözetilerek işin esasının incelenmesi nedeniyle davalı vekilinin zamanmaşımı itirazının reddine karar verilmiştir.

4. Bir taşınmaz malın veya payının mülkiyetinin başkasına devri ya da devir vaadini öngören sözleşmelerin geçerli sayılması Tapu Kanunu 26 ncı ve TMK’nın 706 ncı maddeleri uyarınca resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Burada öngörülen şekil, sözleşmenin geçerlik koşulu olup kamu düzenine ilişkindir ve doğrudan göz önünde tutulur. Bu nedenle davacı ile davalı ... arasındaki 28.07.2017 tarihli sözleşme resmi şekilde düzenlenmediğinden hukuken geçerli değildir. Geçersiz sözleşme gereğince, taraflar aldıklarını iade etmek yükümlülüğündedir. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilirler. Sözleşmenin incelenmesinde her ne kadar bedele ilişkin kısımların üstü çizilmiş ise de; sözleşmenin şartlar başlıklı alt kısmında "Borcun tamamı tahsil edilmiştir" şeklinde yazılı olduğu anlaşıldığından davacının satış bedeli ödediği kanatine varılmış olup bu yöne ilişkin davalı vekilinin itirazlarının reddi gerekmiştir.

5. Davacı taraf satış bedeli olarak 250.000 TL ödendiğini iddia etmiş ise de; davalı taraf satış bedeli ve ödenen miktarın belli olmadığını savunmaktadır. Bu durumda satış bedelinin ne olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmakta olup, satış bedelinin 250.000 TL olduğuna ilişkin kısım da çizilmiş olduğundan, çizilen kısım altında yazılı miktara itibar edilerek hüküm kurulması hatalı olmuştur. O halde Mahkemece, sözleşme tarihi itibariyle satış sözleşmesine konu taşınmazın rayiç bedeli bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilerek, talebi aşmayacak şekilde davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup davalı tarafın bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasını gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1- Davacı vekilinin tüm ve davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE

2- Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı İstinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3- İlk Derece Mahkemesi kararının davalı ... yararına BOZULMASINA,

8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı ...' verilmesine,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.