Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6118 E. 2022/8016 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından eczaneye kesilen cezai şartın ve reçete bedelinin tahsilinin iptali istemiyle açılan davada, eczanenin ilaçları hastaya veya yakınına teslim etme yükümlülüğünü yerine getirip getirmediği ve uygulanan cezai yaptırımın yürürlükteki protokole uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Eczanenin ilaçları hastaya veya yakınına teslim etme yükümlülüğünü ihlal ettiği, ancak uygulanan cezai işlemin, eylemin gerçekleştiği tarihten sonra yürürlüğe giren ve davacı lehine olan 2016 ve 2020 yıllarındaki protokollerin ilgili maddeleri gözetilerek yeniden değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANTALYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : ANTALYA 8. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, bölge adliye mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, ... Eczanesinin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, davalı SGK Antalya İl Müdürlüğü tarafından aleyhine 24.153,68 TL reçete bedelinin tahsili ve bunun 5 katı tutarı olan 120.168,40 TL cezai yaptırım uygulandığını, uygulanan yaptırımın 2012 protokolünün 5.3.5. maddesindeki hasta ya da yakınına teslim edilmeyen ilaçların kuruma fatura edilmesi eyleminden kaynaklandığını beyanla, söz konusu cezai yaptırımların iptali ile kesinti yapılacağı bildirilen toplam 144.922,08 TL'nin kesintinin yapılması halinde davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, ... isimli kişinin ... adına kayıtlı 04.02.2013 tarihli ... reçete nolu e-reçeteyi yazdırdığını ve bu reçetede yer alan ilaçları davacının sahibi ve mesul müdürü olduğu ... Eczanesinden teslim aldığını, ...'e teslim etmediğini, bu sebeple davacı eczanenin içerik yönünden sahte reçetenin bedelinden ve protokolde yer alan cezai şart hükmünden sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince, davacı eczacının kendisine ibraz edilen e-reçeteyi Medula sistemine girerek provizyon aldıktan sonra söz konusu reçetedeki ilaçları hasta olan kişiye teslim etmediği, hasta ile yakınlık derecesi bulunmayan, köylüsü olduğunu söyleyen kişiye teslim ettiği, eczacı olan davacının teslim ettiği ilaçların organ nakli hastaları için kullanılan ilaçlar olduğunu bilebilecek durumda olduğu, protokolde hasta yakını ya da hastaya teslim yapılma borcunun eczacıya yüklendiği, davacı eczacının protokol uyarınca yüklendiği edimi yerine getirmeyip hastayla yakınlık derecesi bulunmayan kişiye ilaçları teslim ettiği ve SGK'dan ilaçların bedelini de tahsil ettiği, bu durumda protokole aykırı kusurlu eylemi nedeni ile davacının SGK'ya karşı sorumlu olduğu, SGK'nın protokol hükümlerine uygun şekilde cezai yaptırım uyguladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Bölge adliye mahkemesince 08.11.2018 tarihinde, içerik olarak sahte olan reçete sebebiyle ödenen ilaç bedeli 24.153,68 TL'nin davalı kurumdan tahsil edilemeyeceği, söz konusu bedelin sahtecilik eylemini yapan kişilerden talep edilebileceği, ilk derece mahkemesinin ilaç bedeli yönünden davanın reddine ilişkin kararının usul ve yasaya uygun olduğu, diğer taleplerin kabulü gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/197 esas, 2016/434 karar sayılı ve 30.12.2016 tarihli kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacının 120.768,40 TL cezai şart nedeniyle davalı kuruma borçlu olmadığının tespitine, 120.768,40 TL cezai şart bedelinin faizi ile birlikte 131.399,32 TL olarak davalıya 07.04.2017 tarihinde ödendiği anlaşılmakla 131.399,32 TL'nin 07.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının 24.153,68 TL reçete bedeline ilişkin talebinin reddine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairemizce verilen 26.11.2020 tarihli ve 2020/1197 E. 2020/7112 K. sayılı ilamla; "... Bu durumda HMK md. 31 uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında olmak üzere uyuşmazlığın konusunu oluşturan reçetede adı geçen hasta ... ve ilaçları alan ...’ın tanık sıfatıyla mahkemece dinlenilmeleri ve hastanın ilaçları alıp almadığı, kendi rızasıyla ilaçların bir kısmını veya tamamını Adem’de bırakıp bırakmadığı sorularak, kurum tarafından alınan beyanları da okunduktan sonra varsa çelişkiler giderilerek, dava dışı Adem hakkında dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ceza yargılaması da yapılmış ise bu dosyanın da getirtilmesi suretiyle söz konusu sahteciliğe ...’ın da dahil olup olmadığı belirlenerek ...’a ait dava konusu reçetede yazılı ilaçların kendisi tarafından teslim alındığının veya rızasıyla Adem verdiğinin belirlenmesi halinde davacının protokol hükümlerine aykırı davranmadığı anlaşılacağından reçete bedellerinin de istenemeyeceği ve cezai işlemin tümüyle kaldırılması gerektiği, hastanın ilaçları almadığının tespiti halinde cezai işleme konu eylemin gerçekleştiği tarihten sonra yürürlüğe giren protokol hükümleri değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararı kaldırılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedeni yapılmıştır." gerekçesiyle bozulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; davaya konu reçete içeriğindeki ilaçların organ nakli hastası olan ... tarafından kullanılmak zorunda olması ve davaya konu reçetenin sahte olduğu iddiası ile davacı eczacı, hasta ... ve tanık ... hakkında ceza soruşturması yapıldığı ve ceza davası açıldığı tespit edilememiş olması nedeni ile ilaçların hasta ...'ün rızasıyla ... tarafından teslim alınarak hasta ...'e verildiğinin kabulü gerektiği, davalı kurum tarafından uygulanan ceza işlemin taraflar arasındaki protokol ve SUT hükümlerine uygun olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/197 esas, 2016/434 karar sayılı ve 30.12.2016 tarihli kararının kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmesine, davanın kabulü ile davacının 24.153,68 TL reçete bedeli ve 120.768,40 TL cezai şart olmak üzere toplam 144.922,08 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine, 120.768,40 TL cezai şart bedelinin faizi ile birlikte 131.399,32 TL olarak davalıya 07.04.2017 tarihinde ödendiği anlaşılmakla 131.399,32 TL'nin 07.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 24.153,68 TL reçete bedelinin ise faizi ile birlikte 32.616,96 TL davalıya ödendiği anlaşılmakla 1.260,52 TL’sinin 01.03.2017 ödeme tarihinden, bakiye 31.356,44 TL’sinin ise 07.04.2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-)Davacı tarafından kuruma fatura edilen ...’e ait 1 adet reçete muhteviyatının hastaya teslim edilmediği, tanık ...’ın duruşmada alınan beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakta ise de mahkemece uyuşmazlığa konu cezai işlemin sonradan yürürlüğe giren protokol hükümleri uyarınca yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

Kurumun cezai işlemine konu eylemle ilgili 01/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2016 yılı protokolünün 5.3.5. maddesinde, “Kurum, İl Sağlık Müdürlüğü veya Eczacı Odası tarafından eczanede yapılan denetimde, reçete sahibi veya ilacı alan kişiye teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde ilaç bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 6 (altı) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak, Kurum tarafından yapılacak soruşturma neticesinde hastaya teslim edilmek üzere hastanın ilaç alım tarihinden itibaren 60 (altmış) günü geçmeyecek sürede ilaçların eczanede bekletildiğinin saptanması halinde bu madde hükmü uygulanmaz.", 01/10/2020 tarihinde yürürlüğe giren 2020 yılı protokolünün 5.3.5. maddesinde ise; "Kurum, İl Sağlık Müdürlüğü veya Eczacı Odası tarafından eczanede yapılan denetimde, reçete sahibi veya ilacı alan kişiye teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde ilaç bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 3 (üç) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak, Kurum tarafından yapılacak soruşturma neticesinde hastaya teslim edilmek üzere hastanın ilaç alım tarihinden itibaren 60 (altmış)günü geçme yecek sürede ilaçların eczanede bekletildiğinin saptanması halinde bu madde hükmü uygulanmaz." hükümleri düzenlenmiştir. Yine aynı protokollerin 6.10. maddesinde, “Bu protokolün yürürlük tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan protokol hükümlerine göre Kuruma fatura edilen ve kontrolleri Kurum tarafından bu Protokol yürürlük tarihinden sonra yapılan reçeteler için ya da reçete kontrolleri yapılmış olmakla birlikte fesih, uyarı ve cezai şarta ilişkin işlemlerin henüz tamamlanmadığı durumlarda tespit edilen fiil/fiiller için Kurumca bu Protokol hükümleri uygulanır. Ancak eczacı tarafından Kurumdan tebligat tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere yazılı olarak talep edilmesi halinde, ilgili protokol hükümleri uygulanır.” denilmiştir.

Yukarıda bahsi geçen protokol hükümlerine göre; dava konusu cezai işlemin dayanağı olan maddede değişiklik olduğu sabit olup, 2016 ve 2020 yıllarında yürürlüğe giren protokollerin ilgili maddelerinin olaya uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde durulmalıdır.

Yürürlükte olan sözleşmenin 6.10. maddesine göre davacının dava açmakla lehine olan protokollerdeki hükümlerin uygulanmasını istediğini kabul etmek gerekir. Bu durumda davacının, kurumdan yazılı talepte bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek kalmamıştır.

Somut olaya ilişkin yukarıda açıklanan aşamalar dikkate alındığında davacının, ilaçları reçete sahibi veya yakınına teslim etme şartını dikkate almayarak sözleşme ile üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği ve sözleşmeye aykırı davrandığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca mahkemece, davalı tarafından uygulanan cezai işlemin hukuka uygun olduğu gözetilerek, cezai şarta ilişkin 2016 ile 2020 yılı protokollerinin yukarıda belirtilen 5.3.5 maddesi gereğince değerlendirme yapılıp sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2-)Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 371. maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 19/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.