"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle ve davalı vekili tarafından incelemenin duruşmalı yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekilleri Avukat ... ve Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için başka bir güne bırakılması uygun görülerek, uygun günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili şirketin bakliyat ve hububat üretiminde ve işlemesinde dünyanın önde gelen firmaları arasında yer aldığını, davalı ... ... ......'un ... merkezli ve uluslararası çapta faaliyet gösteren bir insani yardım kuruluşu olduğunu, merkezi ...'da bulunan davalının Türkiye'de yer alan ve ... Türkiye ismiyle bilinen bir temsilciliğinin bulunduğunu, şirket ile davalı arasında 18.12.2013 tarihinde 110.000 adet gıda kitinin alım satımı konusunda çerçeve sözleşme imzalandığını, davalının bu sözleşme ile ... ... Programme (... Suriye Programı) kapsamında 5 ay içerisinde 110.000 adet gıda kolisinin şirketten alınacağına dair taahhütte bulunduğunu, 18.12.2013 tarihinde imzalanan çerçeve sözleşmeye bağlı olarak 18.12.2013, 19.03.2014 ve 21.05.2014 düzenleme tarihli alt tedarik sözleşmelerinin yapıldığını, sözleşmeler ile alınan toplam kit miktarının 78.600 adet olduğunu, davalının 16.05.2014 tarihinde gönderdiği e-posta ile hiçbir haklı gerekçe göstermeksizin 21.05.2014 tarihli son alt tedarik sözleşmesinden sonra çerçeve sözleşme ile taahhüt ettiği miktardan kalan 31.400 kitin alımını yapmayacağını beyan ettiğini ileri sürerek davalı tarafça sözleşmenin haksız feshedilmesi dolayısıyla şirketin uğradığı zararların tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.000 USD tutarında bedeli ödenmiş olan zorunlu masraflardan kaynaklı zararın 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesine göre fiili ödeme gününe kadar işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, müvekkilin uğramış olduğu 5.000 USD kar kaybı zararının 3095 sayılı Kanun'un 4/a. maddesine göre fiili ödeme gününe kadar işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin ... merkezli bir insani yardım kuruluşu olduğunu ve farklı bağışçıların oluşturduğu birden fazla fon grubu/programdan meydana geldiğini, Türk resmi kayıtlarına göre ...-An ... ......'un Türkiye Temsilciliğinin resmi statüsü ile Türkiye'de faaliyetlerini .../... adresinde yürüttüğünü, ancak Türk mevzuatı kapsamında ...'ın faaliyetlerini yürütmekte olduğu temsilciliğin bir tüzel kişiliği olmadığını, Türkiye Temsilciliğinin ... Merkezi adına tebligat kabul etme yetkisinin de bulunmadığını, öncelikle Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yargı Yetkisinin bulunmadığını, bu nedenle davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, bir an için Türk Mahkemelerinin milletlerarası yargı yetkisi bulunduğunun varsayılması halinde ise ... mahkemelerinin yetkili olmadığını, yetki itirazını düzenleyen HMK’nın 19 uncu maddesi 2 inci fıkrası uyarınca iç hukukta yetki itirazında yetkili mahkemenin bildirilmesinin yasal bir zorunluluk olması ve davacının zorlama yetki yorumu ile kendi ikametgahında dava açmış olması sebebi ile yetki itirazlarıyla birlikte -en fazla- yetkili olabilecek mahkemeyi de belirtmek zorunda kaldıklarını, bu bir yargı yetkisi kabulü olmamakla birlikte mahkemece açıklamalarından farklı bir görüşün benimsenmesi halinde, müvekkil ile dolaylı olarak ilişkilendirilebilecek tek adres “... Mah. ... Cad. ... 2 Apt. Kat:5 D:8/11 ... ...” adresi olduğundan yetkili olabilecek mahkemenin ... mahkemeleri olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını beyan ederek derdestlik ve görev yönünden davanın dava şartı yokluğundan reddine, Türk Mahkemelerinin Milletlerarası Yargı Yetkisinin bulunduğunun kabulü halinde ilk itirazları doğrultusunda davanın usulden reddine, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesine, dava şartları ve ilk itirazlarının reddi halinde zamanaşımı defileri de dikkate alınarak davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ...- ... ... merkezli uluslararası insani yardım kuruluşu olduğu, İç İşleri Bakanlığının 09.08.2021 tarihli cevabi yazısında merkez adresinin “... , ... ..., ... . /.../...” olduğu, Türkiye temsilcilik adresinin ise “... Mahallesi, ... Caddesi, ... 2 Apt. Kat:5, D:8/11 .../...” adresi olduğunun bildirildiği, davalı kuruluşun Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında sadece temsilciliğinin bulunduğu, şubesi/şubelerinin olmadığı, dernek veya şirket niteliğinde bulunmadığı, insani yardımın Suriye ile ilgili olduğu, buna göre 6100 sayılı HMK nun 114/1-a Maddesinde; "Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunması ” dava şartı olarak düzenlenmekle 6100 Sayılı HMK'nun 114/1-a maddesi yollaması ile HMK 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı; uyuşmazlığın, maddi olarak ortaya çıkan zararlarının karşılanmasına, yani para alacaklarına ilişkin olduğunu, para alacakları için, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89 uncu maddesinde "para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, ifa edilir" ibaresinin yer aldığını, mezkur kanun maddesinden ve şirketin merkezinden anlaşılacağı üzere ... Mahkemelerinin ... bu uyuşmazlığın çözümünde yetkili ve görevli olduğunu, Yargıtayın içtihadi uygulaması uyarınca, sözleşmenin feshi nedeniyle uğranılan kazanç kaybının ve sözleşmenin gereği gibi yerine getirileceği inancıyla yapılan masrafların, manevi tazminat da dâhil olmak üzere para alacağı olarak değerlendirildiğini, bu bakımdan davacının/alacaklının şirket merkezinin bulunduğu yerde dava açılabileceğinin kabul edildiğini, davacının davasını özel veya genel yetkili mahkemelerden herhangi birisinde açabileceğini, dolayısıyla sözleşmenin ifa edileceği yer Türkiye Cumhuriyeti Devleti sınırları içerisinde yer aldığından uyuşmazlığın çözümü hususunda Türk mahkemelerinin yetkili olduğunu, mahkemenin, şirketin yetki iddialarına ve açıklamalarına hiçbir şekilde değinmediğini, TBK'nun 89 uncu maddesinin uygulanacağı hususunu asla göz önünde bulundurmayan, talep ve iddiaları bakımından hiç bir değerlendirme yapmayan mahkemenin kanaatinin sonuç olarak isabetsiz olduğunu, yalnızca davalının temsilciliğinin var olup olmadığını ve niteliğini araştıran mahkemenin eksik ve yetersiz inceleme yaptığını, mahkeme tarafından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu beyan ederek; İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;
MÖHUK 40 ıncı madde uyarınca Türk Mahkemelerinin ancak iç yetki kuralları gereğince yetkili oldukları hallerde uluslararası yetkiye de sahip olduklarını, taraflar arasındaki sözleşmede Türk Mahkemelerini yetkili kılan bir düzenleme olmadığı, davacı taraf her ne kadar uyuşmazlığının para borcundan kaynaklandığı ve bu nedenle kendi ikametgahının yetkili olduğu ileri sürülmüş ise de; davacının talebi sözleşmenin feshinden kaynaklı zorunlu masraf ve kar kaybı istemine ilişkin olduğundan yetkili mahkemenin sözleşmenin ifa yeri ya da davalının ikametgahı mahkemesi olacağı, somut uyuşmazlıkta davalının her ne kadar Türkiye'de temsilciliği bulunsa da temsilciliğin tüzel kişiliği olmadığından davalının ikametgahı Türkiye'de mevcut temsilcilik adresi kabul edilemeyeceği gibi; sözleşmenin ifa yerinin de Suriye'nin çeşitli köyleri olduğu dikkate alındığında davada Türk Mahkemelerini yetkili kılan hiç bir yasal düzenleme olmadığından İlk Derece Mahkemesince uluslararası yetki itirazının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sözleşmenin haksız feshi sebebiyle yapılan zorunlu masrafların ve kar kaybının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukukuna İlişkin Kanun'un ''Milletlerarası yetki'' başlıklı 40 ıncı maddesi.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 6 ncı, 10 uncu, 14 üncü ve 19 uncu maddeleri.
3. 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2 inci ve 5 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dernekler Kanunu'nun yukarıda yer verilen hükümleri gereği yabancı dernekler, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle İçişleri Bakanlığının izniyle Türkiye'de faaliyette veya işbirliğinde bulunabilir, temsilcilik veya şube açabilirler. Aynı Kanun'un ''tanımlar'' başlıklı 2 nci maddesinde hem şubenin hem de temsilciliğin tanımı yapılmış olup, şube de temsilcilik de dernek faaliyetlerinin yürütülebilmesi için derneğe bağlı olarak açılan ve tüzel kişiliği bulunmayan alt birim olarak tanımlanmış olup, şubenin bünyesinde organların bulunduğu ancak temsilcilikte organların bulunmadığı belirtilmiştir.
5718 sayılı Kanun'un 40 ıncı maddesinde yer alan düzenleme gereği 6100 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesine göre genel yetkili mahkeme dava açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri olup, aynı Kanun'un 10 uncu maddesinde sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Kanun'un 14 üncü maddesinde ise bir şubenin işlemlerinden doğan davalarda, o şubenin bulunduğu yer mahkemesinin de yetkili olacağı hususu düzenlenmiş olup, Dernekler Kanunu'nun ilgili hükümlerinde şubenin de temsilciliğin de tüzel kişiliğe sahip olmadığının belirtildiği ancak aynı Kanun'un 5 inci maddesinde her iki alt birime de yer verilerek aralarında bir ayrım yapılmadığı, bu durumda davalının Türkiye'de temsilciliğinin bulunduğu ... mahkemelerinin davaya bakmakla yetkili olduğu, davalının da süresi içinde cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunduğu ve yetkili mahkemeyi gösterdiği, bu durumda Türk Mahkemelerinin yargı yetkisinin bulunduğu kabul edilerek ve fakat davaya bakmakla ... Mahkemelerinin yetkili olduğu gözetilerek yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
17.100, 00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.