Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6249 E. 2022/9604 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tüketici sıfatıyla açılan tazminat davasında, mahkemenin görevli olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet akdinin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici işlemi olarak kabul edilmesi ve görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olması gerektiği gözetilerek, bölge adliye mahkemesinin görevsizlik kararı verip dosyayı ilk derece mahkemesine göndermesi gerekirken, esasa girip karar vermesi usul ve yasaya aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 5. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : İSKENDERUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile (tüketici mahkemesi sıfatıyla) yeniden davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, 21/10/2016 tarihinde İskenderun ...'nde Dr. ... tarafından rahim ameliyatı olduğunu ve rahminin alındığını, ameliyat sonrasında şiddetli ağrıyla uyandığını ve yürüyerek girdiği hastaneden yürüyemez, hiçbir şey hatırlayamayacak halde çıktığını, davacının ameliyata ilişkin yaşadığı süreci hastaneden çıktıktan sonra öğrendiğini, ameliyat akabinde servise çıktıktan 20 dakika sonra kalbinin durduğunu, tekrar ameliyata alındığını ve ameliyattan sonra 18 gün boyunca hareketsiz ve bilinci kapalı olarak yoğun bakımda kaldığını, yoğun bakımda ikinci defa kalbinin durduğu bilgisini edindiğini, tedavilerinin halen devam ettiğini, ameliyat sonrasında çalışamadığını, hastane ve hastane personelinin özen yükümlülüğüne aykırı eylem ve davranışları nedeni ile davacının ölümün eşiğinden döndüğünü belirterek, fazlaya dair her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla haksız fiil nedeniyle şimdilik 40.000,00 TL maddi tazminat ile 150.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar özetle, söz konusu operasyonun tıbbi kurallara uygun olarak gerçekleştirildiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

İlk derece mahkemesince,’--- davalı doktorun hastasına gereken ilgi, özen ve dikkatte bulunmuş olduğu, hastanın yoğun bakıma alınması ve sonrası takiplerin tıp kurallarına uygun olarak yürütüldüğü, karın içinde yapılan her ameliyattan sonra bağırsaklar arasında yapışıklık komplikasyonlarının gelişebileceği, bu komplikasyonun doktorun her türlü özen ve dikkati gösterse dahi oluşabileceği, davalı doktorun herhangi bir tıbbi uygulama hatası bulunmadığı sonucuna varılmıştır. O halde; davacıya uygulanan ameliyat ve tedavi sürecinde davalı hekim ve yardımcı sağlık personeline atfedilecek bir kusur bulunmadığı sabittir ---’gerekçesiyle davanın reddine dair verilen hükme karşı davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; ‘--- hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli ve denetime elverişli olmasına ve göre mahkemece davanın reddi kararında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ancak somut olayda; davacı hizmet alanın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda tanımı yapılan tüketici olduğu ve davalı tarafın mesleki amaçla hareket ettiği, uyuşmazlığın tüketici işlemi olan vekalet sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşıldığından, davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Taraflar arasında tespit edilen uyuşmazlık konusu dava tarihi ve 6502 sayılı kanunun yürürlülük tarihi nazara alındığında tüketici işlemi olduğundan ve tüketici mahkemelerinin görevine girmesi sebebiyle mahkemenin Tüketici mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır. Ancak iskenderun ilçesinde ayrıca tüketici mahkemesi bulunmaması nedeniyle davanın tüketici mahkemesi olarak görülmesi durumunda harç ve yargılama giderleri bakımından değişiklik olacağından hüküm kaldırılarak yeniden hüküm kurulması yoluna gidilmiştir---’ gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, iskenderun 1.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 01/10/2020 tarih ve 2017/202 E. 2020/146 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b(2) maddesi uyarınca kaldırılarak (Düzeltilerek) yeniden esas hakkında hükmün kurulmasına ve (TÜKETİCİ MAHKEMESİ SIFATIYLA) davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge adliye mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinde; “…a)Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir: --3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması. …” şeklinde düzenlenmiştir.

"İstinaf mahkemesince, HMK’nın 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen durumlarda, usule ilişkin hukuka aykırılık tespit edildikten sonra, sadece ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahalline (ya da uygun görülen ilk derece mahkemesine) geri gönderilmesine karar verilmekle yetinilir. Bunun dışında bir müdahale söz konusu değildir. Bölge adliye mahkemesi böyle bir durumda kararı esas yönünden inceleyemez. Bu kararlara neden olan usule ilişkin hukuka aykırılıkların, istinaf aşamasında telafi edilemeyeceği düşünülmüş olduğundan, ilk derece mahkemesine ait kararın tümüyle kaldırılması ve (dosyanın gönderileceği ilk derecede)

yeniden bir yargılama yapılması öngörülmüştür (Kurtoğlu, T; Özel Hukukta İstinaf Denetimi ve Yargılaması, Ankara 2017, s. 188)."

Yukarıda yapılan açıklamalar ve yer verilen yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3.maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.

6502 sayılı Kanun'un 73. maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.

Somut olayda; davacı ile davalı doktor ve özel hastane arasındaki ilişki vekalet akdi niteliğindedir. Vekalet akdi, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun kapsamına alınmış olup, bu tarihten sonra açılan davalarda, Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Nitekim bu husus 6502 sayılı yasanın geçici 1. maddesiyle çözüme bağlanmış durumdadır. Görev kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında resen gözetilir.

O halde, yukarıda yapılan açıklamalar ve yer verilen yasal düzenlemeler ışığında; bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamanın görevli mahkemece yapılmadığı yönünde belirleme yapılmış olmasına rağmen, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken; yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 371 inci maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine 19/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.