Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6400 E. 2022/8301 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kurumun, davacı eczaneye yaptığı avans ödemesinden sonra, yıllar sonra yapılan fatura incelemesi sonucu tespit edilen mevzuata aykırılık nedeniyle kesinti yapması ve bu gecikme nedeniyle faiz tahakkuk ettirmesinin yasal olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kurumun fatura incelemesini zamanında yapmayıp yıllar sonra kesinti yapması ve faiz istemesinin yasal dayanağı olmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin davayı reddetme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 2005-2012 yıllarında ... Eczanesi’nin sahibi olduğunu, daha sonra ... Eczanesi’ni açtığını ve halen işletmekte olduğunu, davalı tarafından 2012 yılı hakedişlerinden 2 adet reçetedeki usulsüzlük iddiası ile 69.245,59 TL kesinti yapıldığını, bu kesintiden dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.

Davalı; davacının 2007 yılının 11. ayına ilişkin faturalarının 2012 yılında incelenmesinin tamamlanması neticesinde tespit edilen usulsüzlüklere binaen kesinti yaptıklarını belirterek davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece; davacının Kuruma sunduğu 2007 yılının 11. ayına ilişkin faturalarının 2012 yılında incelenmesi neticesinde 69.245,59 TL kesinti yapıldığı ancak davalı kurumun yapılan bir hata, usulsüzlük var ise hata oranını, tutarını ve hatalı bulunan konuları eczaneye provizyon sistemi üzerinden, mesaj yoluyla bildirmek zorunda olmasına rağmen herhangi bir bildirimde bulunmadan müfettiş raporu ile işlem tesis etmiş olması nedeniyle davalı işleminin hukuka aykırı olması nedeniyle açılan menfi tespit davasının kabulüne; davacının davalıya 69.245,59 TL tutarında borçlu olmadığının tespitine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. (kapatılan) Hukuk Dairesi’nin 17/01/2018 tarihli, 2015/39227 esas, 2018/166 karar sayılı ilamıyla "...Mahkemece, bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak, 29.12.2014 havale tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde, raporda sadece davalı kurum tarafından verilen cezanın veriliş usulünün irdelendiği, davacıya SUT ve sözleşme hükümlerine uygun şekilde savunma hakkı verilmediğinden ve yazılı ihbarda bulunulmadığından bahisle davacının haklı olduğu kanaatinin hasıl olduğu, mahkemece de aynı gerekçeler ile davanın kabul edildiği anlaşılmıştır. Ancak davalının kesintiye konu reçeteler ile ilgili yargılama sırasında ileri sürdüğü usulsüzlüklerin var olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılmadan hüküm kurulmuştur. Mahkemece, cezaya konu olan reçeteler ve faturaların SUT ve sözleşme hükümlerine uygunluğu hususunda değerlendirme yapılarak bu konuda uzman bilirkişilerden yargıtay, mahkeme ve taraf denetimine elverişli bir rapor alınmalı..." gerekçesi ile bozulmuştur.

Mahkemece; bozmaya uyulduğu belirtilerek, Yargıtay bozma ilamı uyarınca alınan ve hüküm kurmaya ve denetime elverişli 26/08/2019 tarihli kök ve 02/03/2020 tarihli ek bilirkişi raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere cezaya konu olan Müseher Barut'a ait 30/11/2007 tarihli ve ...'a ait 14/11/2007 tarihli 2 ayrı reçetenin sözleşme ve SUT hükümlerine uygun olmadığı, bu kapsamda davacı kurumca yapılan kesintinin SUT protokolüne ve SGK mevzuatına uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılarak açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı taraf vekilince temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre;davacının aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-Uyuşmazlık; davacı sağlık hizmeti sunucusunun 2007 yılı Kasım ayı dönemi için davalı kuruma faturalandırdığı sağlık hizmetlerine karşılık davalı tarafından avans ödemesi yapıldıktan sonra, fatura incelemesinin 2012 yılında tamamlanması neticesinde davacının sunduğu fatura bedellerinde mevzuata aykırılık tespit edildiği gerekçesiyle yapılacak kesintiler nedeniyle davalının alacağının ortaya çıkması üzerine, bu alacağa Kurumun faiz tahakkuk ettirmesinin yasal olup olmadığına ilişkindir.

01.01.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 97. maddesinin 7. bendinde “Sağlık hizmeti sunucularına, tahakkuk etmiş alacakları faturaların teslim tarihinden itibaren en geç yetmişbeş gün içinde ödenir. İşlemlerin gecikmesi halinde tahakkuk eden tutarın % 75'i ilâ % 90'ı arasındaki tutar, son ödeme tarihini takip eden ilk iş gününde alacaklarından kesilmek üzere avans olarak ödenir.” ve Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2007 yılı protokolünün 4.3.1. maddesinde “Kuruma teslim edilen faturalar teslim edildiği ayın 15. gününden itibaren 45 gün içinde (ödeme genelgesine) göre örnekleme yöntemiyle incelenerek ödenir...” hükümleri düzenlenmiş olup, davalının; dosya içerisinde bulunan belgelerden davacının sunduğu 2007 yılı kasım ayına ilişkin faturaların 2012 yılında incelemesini tamamlamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle davalı kurumun 45 günlük sürede faturaların incelemesini tamamlayamayarak kusurlu davrandığı açıktır. Sosyal Güvenlik Kurumu Özel Sağlık Sunucularından Sağlık Hizmeti Satın Alma Sözleşmesinin uygulanmasına ilişkin ödeme genelgesinde fazla ödemenin varsa kurum alacağından mahsup edileceği belirtildiğinden, bu düzenlemeye bağlı olarak yapılan ödemenin yersiz kabul edilemeyeceği gibi, faiz kesintisi uygulanmasının yasal dayanağının olduğundan da söz edilemeyecektir.

Hal böyle olunca; davalının faiz alacağı isteyemeyeceğine dair davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine dair hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talebi halinde davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde davacı yönünden karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.