Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7135 E. 2022/9555 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasında, davacının gelirinin tespiti ve buna bağlı olarak geçici iş göremezlik zararının hesaplanmasında hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterliliği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının gerçek gelirinin tespiti için yeterli araştırma yapılmadan ve tüm ticari kayıtlar incelenmeden eksik bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olması gözetilerek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 24. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KAYSERİ 5. AİLE MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalılardan ..., ... ve ... vekili tarafından duruşma talepli temyiz edilmiş ise de; temyize konu kararda hükmedilen miktar duruşma sınırının altında olduğundan duruşma isteğinin reddine, süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteğinin incelemesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; davacı ...'a ait araç ile davalı ...'a ait ve sürücüsü küçük ... olan aracın 10/06/2012 tarihinde maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazası yaptıklarını, kazanın meydana gelmesinde 18 yaşından küçük, ehliyetsiz ve aşırı hızlı şekilde kontrolsüz olarak kavşağa giren küçük sürücünün kusurlu olduğunu, küçük ...'un annesi ve babası olan davalılar ... ve ...'ın kusursuz sorumlu olduklarını, davalı ...'a ait aracın ... Sigorta şirketine sigortalı olduğunu, kaza neticesinde davacıların yaralandığını, davacı ...'un iki kez beyin ameliyatı geçirdiğini, başında sabit iz kaldığını, sarraf olup aylık 25.000-30.000 TL geliri ve limited şirket ortağı, ...'in üniversite öğrencisi, ...'ın ise ev hanımı olduğunu ileri sürerek, davacılardan ... için 30.000 TL, ... ve ... için 15.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ... için 1.000 TL, ... için 500 TL, ... için 500 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.

Bir kısım davalılar; davacılar ... ve ...'in gelir sahibi olmadıklarını, kaza sebebiyle davacı ...'un gelirinde bir azalma olmadığını, manevi tazminat talebinin maddi bir olgu ile ilişkilendirilmediği için talepte bulunan tarafından fazlaca gelir elde etmesine mahal vermeyecek nitelikte olması gerektiğini, davacıların iddia ettiği şekilde yaralanmasının olmadığını, Kayseri 1. Aile Mahkemesince verilen kararın kesinleşmediğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Davalı ...; sorumluluklarının kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, araç sürücüsünün kusuru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; davacı ...'un sevk ve idaresindeki araç ile küçük ...'un kullandığı aracın yaralamalı ve maddi hasarlı olacak şekilde çarpışması sonucu, küçük ...'un tam kusurlu olduğu, oluşan zarardan ev başkanı sıfatıyla davalılar ... ve ...'ın TMK' nın 369. maddesi uyarınca, davalı ...'ın KTK' nın 3 ve 85 maddeleri gereğince, davalı ... şirketinin ise poliçe limitleri ile sorumlu olduğu gerekçesiyle; bilirkişi raporu esas alınarak davacılardan ... ve ...'in maddi tazminat taleplerinin kabulüne, davacı ...'ın maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, davacılardaki yaralanma, iyileşme süreçleri, tarafların sosyal ekonomik durumları ve davalı ... şirketinin manevi zarardan sorumlu olmayacağı gerekçesiyle; davacıların manevi tazminat taleplerinin davalı gerçek kişiler yönünden kısmen kabulüne, davalı ... yönünden reddine karar verilmiş; karara karşı, davalılar tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; maddi tazminat yönünden yargılama sırasında dosyaya kazandırılan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve istinaf denetimine elverişli bulunduğu, dava konusu olayın meydana geliş şekli, hükme esas alınan bilirkişi raporu, kusur durumu, davacıların olay nedeniyle uğradığı manevi üzüntü, tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilerek hükmedilen manevi tazminat miktarlarında isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Davalılar ..., ... ve ... tarafından davacılar olan ... ve ... yönünden yapılan temyiz itirazlarına yönelik;

6763 sayılı Kanun ile 6100 sayılı HMK'ye eklenen ek 1. madde uyarınca; aynı Kanunun 362. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 01/01/2022 tarihinden itibaren 107.090 TL’ye çıkartılmıştır.

İstinaf incelemesi sonucunda davacılardan ... ve ...in talebi yönünden verilen hüküm, karar tarihi itibariyle davalılar ..., ... ve ... yönünden kesin niteliktedir. HMK’nın 366. maddesi atfıyla aynı Kanunun 352. maddesi uyarınca, kesin olan kararlar hakkında Yargıtay tarafından temyiz isteminin reddine karar verilebilir.

Açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyiz dilekçesinin miktar itibariyle reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalılar ..., ... ve ... vekilinin davacılardan ...'a yönelik sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

Yargılama sırasında Adli Tıp İhtisas Kurulundan alınan 12/06/2017 tarihli raporda; trafik kazasına bağlı yaralanmanın davacı ...'ta maluliyete neden olacak düzeyde araz bırakmadığı maluliyet tayinine yer olmadığı ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 12 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir. Bu durumda davacının geçici iş göremezlik zararını talep edebileceği, bu zararın ise; yerleşik içtihatlar doğrultusunda, davacının yaptığı iş ve gelir durumu itibariyle iyileşme süresinde elde edemediği kazançtan ibaret olduğu kabul edilmelidir.

İş göremezlik zararının hesabında davacının gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önem taşımaktadır. Bu nedenle davacının gelirinin net kriterlerle ortaya konulması gerekmektedir.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; 18/01/2018 tarihli aktüerya bilirkişi raporunda, davacılardan ...'un, olay tarihinde aylık net gelirini kanıtlayan işyeri belgeleri, vergi kayıtları veya herhangi bir resmi belge bulunmadığı belirtilerek, olay tarihindeki aylık net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılamak suretiyle geçici iş göremezlik zararının 9.026,48 TL olarak belirlendiği, daha sonra davacı tarafça kuyumculuk olduğuna ve limited şirket ortaklığına ilişkin sunulan vergi levhası nazara alınarak 104.268,33 TL geçici iş göremezlik zararının hesaplandığı anlaşılmıştır.

Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; kuyumculuk işi ile iştigal eden ve aynı zamanda limited şirketi ortağı olan davacı ...'un, kaza nedeniyle işini yapamadığı süreyle sınırlı olarak, belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden olması nedeniyle SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak, ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında meslek odasından mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorularak tüm ticari defter ve vergi kayıtlarının getirilip uzman bilirkişi marifetiyle gelirinin araştırılması, gerçek geliri belirlendikten sonra dosyanın konusunda uzman bilirkişiye tevdiyle, taraf ve Yargıtay denetimine açık rapor alınması ve hasıl olacak sonuç dairesinde hüküm verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporuna göre ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ... vekilinin davacılardan ... ve ...'in talebi hakkında verilen hükme yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalılar ..., ... ve ... vekilinin davacı ...'un talebi hakkında verilen hükme yönelik sair temyiz itirazlarının reddine, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.