Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7174 E. 2023/2061 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıdan satın alınan dairenin ayıplı olması nedeniyle, davacı tarafından sözleşmeden dönülerek bedelin ve daire için yapılan masrafların iadesi ile manevi tazminat talep edilmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma ilamında ayıp ihbarının süresinde yapıldığı hususunun kesinleşmesine ve davanın bedel indirimi olarak ıslah edilmesine rağmen, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ayıpların kullanıma bağlı ortaya çıkmayan açık ayıp olduğu ve davacı tarafından ihbar süresine uyulmadan davanın açıldığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2020/365 E., 2021/1306 K.

DAVA TARİHİ : 18.07.2013

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki bedel iadesi, maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat Selin Uyanoğlu'nun sözlü açıklaması dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, ... satış ve tanıtım ofisindeki davalı şirket temsilcisinin projenin tanıtım broşürünü vererek gerek broşür ve gerekse maket üzerinden açıklamalar yaptığını, 20. kata kadar pencerelerin açılır şekilde olacağını, daha yüksek katlarda pencerelerin açılma özelliğinin olmayacağını beyan ettiğini, ayrıca satış broşürlerinde de net bir şekilde yazılı olduğu gibi her 10 katta bir bahçe katı bulunacağını belirttiğini, söz konusu vaat ve taahütlerin esasen proje tanıtım broşüründe de mevcut olduğunu, en yüksek kat olarak gösterilen ve önerilen 20. kattan 110 numaralı daireyi seçerek 05.05.2011 tarihinde noterde satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, satış bedeli olan 426.600,00 TL'yi tamamen muhatap şirkete ödediği gibi satış bedelinin dışında ve sözleşmeye göre ödemesi gereken tüm giderleri de ödediğini, 31.12.2012 günü daireyi teslim aldığını, 41. kata kadar tüm dairelerin sadece salon pencerelerinin tek kanadının açılma özelliğinin olduğunu, satışı ve tanıtım ofisindeki ilk gün yapılmış olan açıklama ve yönlendirmelerin tamamen yanıltıcı olduğunu, ayrıca 12 ve 22. katlarda vaad edilen bahçe katlarının yapılmış olmasına karşın 32. katta bahçe katı bulunmadığını, bu kata bağımsız bölümler yapıldığını fark ettiğini, 15.01.2013 tarihinde evine taşındıktan sonra hayal kırıklığına uğradığını, 20. katın tesisat katı olarak planlanan ve imal edilen katın hemen altında olduğunu ve bu katta mevcut birçok makinenin 24 saat üst katta çalışmak suretiyle sürekli bir uğultuya sebep olduğunu, bunun üzerine davalı ile görüşmeye çalıştığını, ancak yanıt alamadığını, 18.04.2013 günü başvurusu üzerine Belediye'den ses ölçümü için gelen görevliler tarafından yapılan ölçümün oldukça yüksek çıktığını, bu haliyle özellikle sokak gürültüsünün azaldığı gece saatlerinde ciddi rahatsız edici olduğunun beyan edildiğini, daha sonra gelen elektronik posta mesajında da bu konu ile ilgili olarak gereği için davalı şirketin uyarıldığını, dava konusu daireden beklediği faydayı elde etmesini mümkün kılmayan ve düzeltilmesi de mümkün olmayan maddi ve teknik eksikler içeren bağımsız bölümün gerek TBK gerekse TKHK hükümleri çerçevesinde ayıplı olduğunu belirterek sözleşmeden dönerek 426.600,00 TL daire satış bedelinin davalıya ödendiği 15.05.2011 tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı adına tescili suretiyle davalıya iadesine, taşınmazın adına tescili ve aboneliklerin sağlanması için satış bedeli dışında harcamak zorunda kaldığı alım-satım harç ve masrafları, abonelik bedelleri, daire için yaptığı yatırım masrafları, ses ölçüm ve diğer idari başvurular ile ilgili giderlerine karşılık fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL maddi tazminat ve 15.01.2013 tarihinden itibaren yaşamak zorunda kaldığı psikoljik travma ve üzüntü sebebiyle 75.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline tarar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu bağımsız bölümün davacıya 31.12.2012 tarihinde teslim edildiğini, davacının ise dava dilekçesinde yer verdiği üç şikayetinden ses sorunu ile ilgili şikayetini ilk kez 18.02.2013 tarihinde (teslimden 58 gün sonra) şirketin müşteri hizmetlerini arayarak ilettiğini, diğer şikayetlerini ise bu tarihten aylar sonra dile getirmeye başladığını, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesinin 2. fıkrasında "ayıp" kapsamında tüketicinin seçimlik hakları sayılırken yasa koyucunun bunu tek bir şarta bağladığını, teslimden itibaren 30 günlük sürede ihbarda bulunabileceğini, davacının bu süreyi nerdeyse iki katı aştığını ve 30 günlük sürede ihbarda bulunmadığının ortada olduğunu, bu durumda davacının her üç şikayeti yönünden de ayıp ihbarı yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddi gerektiğini, yapılacak bilirkişi incelemesi ile de görüleceği üzere dava konusu dairede günün büyük bölümünde izolasyon ile ilgili herhangi bir sorun bulunmadığını, öncelikle ihbar süresine uyulmamış olması dolayısı ile reddine, bu itirazların kabul görmemesi halinde mahallinde keşif yapılarak dairede herhangi bir ayıbın olup olmadığı ve bu ayıbın giderilme imkanının olmadığı, giderilme imkanı var ise maliyetinin ne olduğu ve giderilme imkanı yok ise dairede meydana gelen değer kaybının ne olduğunun tespitine, bu tespitlerden sonra Borçlar Yasası 227 nci madde gereği sözleşmeden dönme talebinin reddine ve madde gereği gibi hüküm kurulmasına, ispat edilemeyen ve maddi bir zarar içermeyen, hukuken talep edilemeyen tazminat talebinin ve yasanın aradığı şartlar oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 17.05.2016 tarihli ve 2013/27 E., 2016/667 K. sayılı kararla; davanın kısmen kabulü ile 426.600,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 1 nolu hüküm fıkrası yerine getirildiğinde, ... Ataşehir İstiklal Mahallesi 2652 ada 1 parsel A-3/20 bağımsız bölüm no:110 sayılı taşınmazın davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı adına tesciline, 33.586,61 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine; manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 05.04.2018 tarihli ve 2016/21291 E., 2018/4228 K. sayılı ilamıyla; "1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm ve davalının aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-.... davacının daireye yaptırdığı taşınabilir nitelikte olan mobilyalar yönünden red kararı verilip taşınamayan nitelikte olan mobilyalar yönünden zorunlu, faydalı ya da lüks masraflar olup olmadığı tespit edilerek ve sebepsiz zenginleşme kuralları dikkate alınarak bu konuda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. 3-.... Davacı, ayıplı olan taşınmazı halen kullanmakta olup, davalıya taşınmazın teslimi ile davalıyı bedel iadesine ilişkin temerrüde düşürecektir. Mahkemece faiz başlangıcı yönünden taşınmazın davalıya teslim tarihi esas alınması gerekirken, dava tarihinin esas alınması usul ve yasaya aykırıdır." gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, dava konusu taşınmazın davacıya 31.12.2012 tarihinde teslim edildiği ve taşınmazın teslim alınırken davacı tarafından herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürülmediği, davacının satın aldığı bu taşınmazla ilgili ayıp ihbarını 4077 sayılı TKHK’nın 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre; malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde satıcıya bildirmediği, her ne kadar bilirkişi raporunda davacının iddia ettiği ayıplardan ses şikayetinin gizli ayıp olduğu yönünde değerlendirme yapılmış ise de bu ayıpların satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkabilecek ve bu ayıplardan bağımsız bölümü satın ve teslim aldığı tarihte kolayca bilgi sahibi olabileceğinden, niteliği itibariyle açık ayıplar olduğu (taşınmazdaki ses şikayeti, pencerelerin açılmaması ve kat bahçelerinin olmaması), davacı vekilinin Yargıtay bozma ilamı sonrası 27.04.2021 tarihli celsede davasını tümüyle ıslah ettiği, satılanı alıkoyup ayıp oranında bedel indirimi yapılmasını talep ettiği, bu sebeple taşınmaz için yaptırdığı ve taşınmazın tapusunun iptali ve davalıya iadesi durumunda uğrayacağı zarar kapsamında talep ettiği mobilyaların değer hesabının dikkate alınmadığı, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ayıpların kullanıma bağlı ortaya çıkmayan açık ayıp olduğu ve davacı tarafından ihbar süresine uyulmadan davanın açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin, Mahkemenin önceki hükmünde yer alan dava konusu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu, davacının orada yaşamaya başladıktan hemen sonra durumun çekilmez olduğunu fark edip düzeltilmesi veya dairesinin değiştirilmesi için davalıya müracaat ettiği, davalının aylarca davacıyı kabulü mümkün olmayan tekliflerle oyaladığı, ayıp ihbarının süresinde olduğu yönündeki kabulünü aynen onayladığını, "davacının tüm ve davalının aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir" denilmek suretiyle bozma nedenlerinin sınırlandığını, diğer bir deyişle iki madde halinde gösterilen bozma nedenleri dışındaki hususların usule ve yasaya uygun bulunduğunu, Mahkemece bozmaya uyulmasına karar verilmiş olmakla davaya konu ayıplar ile ilgili olarak süresinde ayıp ihbarı yapıldığı hususunun davacı açısından usuli kazanılmış hak oluşturduğunu, Mahkemece hem davanın tümden ıslahı kabul edilip hem de kazanılmış usuli hak haline gelmiş olan süresinde ayıp ihbarı yapıldığına yönelik Yargıtay kabulü göz ardı edilerek süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin açıkça usule ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar Mahkemece ıslah edilen davada davanın reddine karar verilemeyecek olsa da Mahkemenin kabulüne göre davanın reddi halinde bile artık davanın tümden ıslah edildiği ve talep sonucunun 75.000,00 TL olarak belirlendiğini, davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin ilk davadaki talep üzerinden değil ıslah edilen talep üzerinden takdir edilmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir

.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalıdan satın alınan dairenin ayıplı olması nedeniyle ödenen bedelin ve daire için yapılan masrafların iadesi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Islahın zamanı ve şekli" başlıklı 177 nci maddesi şöyledir:

"(1) Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. (2) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz. (3) Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir."

2. Bir Mahkemenin Yargıtay Dairesinde verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

3. Yargıtay Dairesince bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

1. Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda Yerel Mahkeme için zorunluluk doğar.

2. Belirtilmelidir ki bir Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK). Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

3. Uyulan bozma ilamında; ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, davacının daireye yaptırdığı taşınabilir nitelikte olan mobilyalar yönünden red kararı verilip taşınamayan nitelikte olan mobilyalar yönünden zorunlu, faydalı ya da lüks masraflar olup olmadığının tespit edilmesi için bilirkişi heyetinden Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ve faiz başlangıcının taşınmazın davalıya teslim tarihi olacağı ifade edilmiş olmasına, ayıp ihbarının süresinde yapıldığı hususunun kesinleşmesine, davanın bedel indirimi olarak ıslah edilmesine ve Mahkemece bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak bilirkişiden rapor alınmasına rağmen, davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ayıpların kullanıma bağlı ortaya çıkmayan açık ayıp olduğu ve davacı tarafından ihbar süresine uyulmadan davanın açıldığı gerekçesiyle davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Bozma nedenine göre, davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,

Bozma sebebine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

10.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.