Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7202 E. 2023/2172 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, davalı ile arasında adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanan alacağı için başlattığı icra takibine yapılan itirazın iptali davasının, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadığı gerekçesiyle usulden reddedilmesine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki adi ortaklığın ticari dava niteliğinde olmadığı ve asliye hukuk mahkemelerinde açılan davalarda arabuluculuk şartı aranmadığı, davaya bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararı vermesi ve bu karar kesinleştikten sonra dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderilmesi nedeniyle, davacının dava şartı olan arabuluculuğa başvurmamış olması hususunun davanın usulden reddine gerekçe yapılamayacağı gözetilerek yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/2409 E., 2021/3036 K.

KARAR : Davanın usulden reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/877 E., 2021/629 K.

Taraflar arasındaki adi ortaklıktan kaynaklı itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davalı vekili Avukat ... ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu'nun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin 17.07.2023 tarihine bırakılması uygun görüldü.

Belirli günde dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davaya konu 11.02.2015 tarihli iş akdi gereği ... Ltd. Şti. üzerinden 10.02.2015 ile 30.04.2015 tarihleri arasında yapılacak ihracat sermayesine katılım oranında davalı ile arasında kar ortaklığı kurulduğunu, işbu kar ortaklığı çerçevesinde 19.000 USD'yi nakit olarak davalıya elden verdiğini, ancak davalının yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi ödediği parayı da geri vermediğini, kendisini sürekli oyaladığını, sözleşmenin 3 üncü maddesi uyarınca %6 kar payını da eklemek suretiyle alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlattığını, davalının haksız ve kötü niyetli itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamını, davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davacıdan aldığı 19.000 USD tutarındaki ödünç paraya karşılık, davacının kendisinden yüklü miktarda faizi de içeren senet ya da bono imzalamasını istediğini, ancak kabul etmediğini, bunun üzerine davacının " ihracat kar ortaklığı " şeklinde bir terim uydurarak, TCK'nın 271 ... maddesindeki düzenlemeyi dolanıp esasında suç olmasına rağmen faiziyle kendisine borç para verdiğini belirtir şekilde takibe konu sözleşmeyi düzenlediğini, sözleşme her ne ad altında düzenlenirse düzenlensin ikrazatçılık yapmanın suç olduğunu, kaldı ki sözleşmenin de geçersiz olduğunu, davacının sözleşme üzerinde sonradan değişiklik yaptığını, davacıdan aldığı borç paranın bir kısmını banka kanalıyla bir kısmını elden tanıklar huzurunda geri ödediğini, davacıya borcunun bulunmadığını, aleyhine başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddi ile davacının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. Davanın açıldığı Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesince; davanın mutlak ticari dava olduğu gerekçesiyle, 30.09.2020 tarihli ve 2019/731 E., 2020/391 K. sayılı kararla, görevsizlik kararı verilmiştir.

2. Görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 7155 sayılı Kanun'un 20 nci maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen 5/A maddesi uyarınca, bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının dava şartı olarak düzenlendiği, yine 7155 sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu'nun 18/A maddesinde ise; "Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden redde- dileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir." şeklinde düzenleme yapıldığı, eldeki davanın konusunun bir miktar paranın ödenmesine ilişkin olduğu, davacı tarafından dava açılmadan evvel arabulucuya başvurulduğuna dair herhangi bir belge sunulmadığı gibi davacının bu yönde bir iddiasının da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın arabulucuya başvuruya ilişkin dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan itirazın iptali davalarının zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığını, dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi üzerine 14.12.2020 tarihli tensip zaptı ile tarafına verilen süre içerisinde arabuluculuk son tutanağını 25.12.2020 tarihli dilekçesi ile dosyaya sunduğunu, buna rağmen davanın haksız ve hukuka aykırı olarak reddedildiğini, dava şartı yokluğunun Mahkemece tespit edilinceye kadar her zaman giderilebileceğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın başlangıçta asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, asliye hukuk mahkemelerinde dava açılmadan önce arabulucuya başvurunun dava şartı olarak düzenlenmediği, görevsizlik kararı üzerine dosyanın asliye ticaret mahkemesine gönderildiği, 14.12.2021 tarihli tensip tutanağı ile arabuluculuk son tutanağını sunması için davacı vekiline bir haftalık kesin süre verildiği, tensip tutanağının davacı vekiline 21.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, ara karar gereği arabuluculuk son tutanağının davacı vekilince 25.12.2020 tarihli dilekçe ekinde dosyaya sunulduğu, eş söyleyişle ara karar tarihinden sonraki bir tarihte sunulduğu, bu durumda Türk Ticaret Kanunu'nun 5/A ve 6325 sayılı Kanun'un 18/A maddesinin ikinci bendinin son cümlesi uyarınca, arabulucuya başvurulmadan dava açılamayacağından, dava şartı yokluğundan davanın reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik görülmediği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, adi ortaklıktan kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun ( 6102 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin birinci bendinde;

" Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan ... hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

a) Bu Kanunda,

b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,

c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 ... maddelerinde,

d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin ... hükümlerde,

f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan ... hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan ... davalar bundan istisnadır." hükmü getirilmiştir.

2. Aynı Kanun'un 5 ... maddesinin birinci bendinde; " Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.",

3. 5/A maddesinin birinci bendinde ise; " Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır." şeklinde düzenleme yapılmıştır.

4. Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ( 6100 sayılı Kanun) 2 nci maddesinin birinci bendinde; "Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalar ile şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir." hükmüne yer verilmiştir.

5. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.

6. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'ndan ve 6102 sayılı Kanun'da 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak, iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Kanun'un 1 ... maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca resen dikkate alınır. Bu kuralın ... istisnası, 6335 sayılı Kanun'un 2 ... maddesi ile değişik 6102 sayılı Kanun'un 5 ... maddesinin dördüncü fıkrasıdır.

3. Değerlendirme

1. Somut olayda; uyuşmazlık taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmakta olup, tarafların tacir olduğuna dair bir bilgiye dosya içerisinde rastlanmamıştır. Diğer taraftan taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin 6102 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır.

2. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince; uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararına karşı kanun yoluna başvurulmadığı gözetilerek, görevsizlik nedeniyle 6100 sayılı Kanun'un 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek, uyuşmazlığın zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

3. İlk Derece Mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

2. Aynı Kanun'un 371 ... maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.