Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7349 E. 2022/9088 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından haksız olarak azledilen davacı avukatların vekalet ücreti alacağı isteminde zamanaşımı def'inin değerlendirilmemesi.

Gerekçe ve Sonuç: Vekalet ücretine ilişkin alacakların 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu ve davalı tarafından zamanaşımı def'i ileri sürülmesine rağmen mahkemece bu hususta bir karar verilmeden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olması gözetilerek, temyiz eden davalı yararına bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacılar; avukat olduklarını, davalıyı Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/32 ve 2012/89 Esas sayılı dava dosyaları ile Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2012/11669 Esas sayılı icra dosyasında vekil olarak temsil ettiklerini, davalı ile aralarındaki sözlü ücret anlaşmasında akdi vekalet ücreti olarak, tahsil edilecek tüm miktarın %25'inin ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ayrıca karşı yan vekalet ücretinin de kendilerine ait olacağının belirlendiğini, yine yargılama boyunca harç ve masrafların kendileri tarafından karşılanacağı ve sonrasında davalıdan tahsil edileceğinin tespit edildiğini, davalı tarafından Ankara 18. Noterliğinin 25.01.2011 tarih ve 2781 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin edildiklerini, bunun üzerine Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/32 Esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, davanın kabul ile sonuçlandığını, Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2012/11669 Esas sayılı dosyasında takip başlattıklarını, bakiye tazminat için de Kalecik Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/89 Esas sayılı dosyasında ek dava açtıklarını, ancak davalı tarafından vekalet ücretini ödememek amacıyla 19.10.2011 tarihinde haksız olarak azledildiklerini, davalıya vekalet ücretlerinin ödenmesi için gönderdikleri ihtarnameden de sonuç alamadıklarını, takip ettikleri üç dosyada toplam 3.182,50 TL yargılama masrafının kendileri tarafından ödendiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL vekalet ücreti ile 3.182,50 TL masraf alacağının azil tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile vekalet ücreti yönünden taleplerini 123.965,62 TL’ye yükseltmişlerdir.

Davalı; davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulü ile 102.488,43 TL’nin azilname tarihi olan 19.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacıların temyizi üzerine, diğer temyiz sebepleri incelenmeksizin, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 10.06.2020 tarih, 2018/3064 Esas, 2020/4477 Karar sayılı ilamı ile “...Davalının yapmış olduğu yemin beyanı, masrafların kendisi tarafından karşılandığı ve sözlü olarak yaptıkları avukatlık sözleşmesinde kararlaştırılan oranın % 15

olduğu yönündedir. Davalı bu durumda davacılarla sözlü olarak yaptıkları Avukatlık Sözleşmesindeki akdi vekalet ücreti oranının %15 olduğunu kabul etmiştir. Avukatlık Kanununun, 174/2. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil, avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında da haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir. O halde mahkemece, öncelikle davalının bildirdiği tüm azil sebepleri üzerinde durularak davacı avukatların haklı ya da haksız azledilip azledilmediği tartışılıp belirlenip, azlin haklı olduğu kabul edilirse, azil tarihine kadar olan ve tamamlanmış işler bakımından hükmedilen miktarlar üzerinden, azlin haksız olduğu kabul edilirse de %15 üzerinden akdi vekalet ücretinin hesabı yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, mahkemece, bu yön gözetilmeksizin davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacıların haksız olarak azledildikleri kabul edilerek, alınan bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Somut olayda; davacıların, 25.01.2011 tarihli vekaletname ile davalı vekili iken, davalı tarafından 19.10.2012 tarihinde vekillikten azledildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147.maddesi (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126.maddesi) gereğince, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar, 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, bu sürenin geçmesi ile zamanaşımına uğrarlar. Davacı 06.09.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini artırmış olup, davalı süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunmuş ise de ıslah tarihi olan 06.09.2021 tarihi itibariyle ıslah edilen alacak yönünden davalının zamanaşımı def’i hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmeksizin davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın HUMK'nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.