"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 05.10.2022
DAVA TARİHİ : 27.02.2013
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/424 E., 2021/289 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklıktan kaynaklı alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 31.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen davacı vekili Av. . ... ile davalı vekili Av. ...'un sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; taraflar arasında araç ve kamyon alım-satımına ilişkin olarak 2004-2009 yılları arasında ortaklık yapıldığını, davacının “...’dan gelenler” başlığı altındaki ekstreden de görüleceği üzere ortaklığa 560.835,00 TL ayni ve nakdi sermaye koyduğunu, en son taraflar arasında 17.09.2009 tarihinde hesap görüldüğünü, sermaye ve kar payı olmak üzere davacının toplam 1.687.245,00 TL alacağının olduğunun kararlaştırıldığını ve ortaklığın bitirildiğini, ancak idareci ortak olan davalıdan alacağının sadece 319.639,00 TL’sini alabildiğini, bakiye 1.367.600,00 TL alacağının kaldığını, buna ilişkin hesap ekstrelerinin taraflarca imzalandığını, tasfiyenin yapılmadığını ileri sürerek, tarafların 2004-2009 yılları arasındaki galericilik işine ilişkin ortaklığının tasfiyesi ile davacının ortaklıktan olan 1.367.605,00 TL alacağının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının sunmuş olduğu sözde belge suretlerinin davalı ile aralarında bir adi ortaklık gerçekleştirdiklerini ispata yeter nitelikte olmadığını, ayrıca 19 sayfadan oluşan belgelerde bulunan imzanın da davalıya ait olmadığını, sözde imzalı belgeden hukuki bir sözleşme veya adi ortaklık tanımı çıkmadığı gibi boş imzalı bir kâğıdın sonradan hem de farklı zamanlarda davalının eli ürünü olmayan yazılarla doldurulduğunu, karşı tarafın tanık dinletilmesi talebine muvafakat etmediklerini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; somut olayda tasfiyeye tabi malvarlığı bilançosu ve tasfiye işlemleri için taraflarca usulüne uygun şekilde tutulmuş defter ve kayıt bulunmaması nedeniyle içeriği tanık anlatımı ile anlaşılabilen belge ve bilgiler doğrultusunda tasfiye memurunun ihtimalli olarak rapor hazırladığı nazara alınarak ve belgelerin içeriğine ve ne amaçla düzenlendiğine ilişkin belgelerin hazırlanmasına fiilen katılan tanık anlatımlarına itibar edilerek, tarafların 2009 yılında kendi aralarında ortaklığı sona erdirdiği, adi ortaklığın borcunun çıkmadığı, karın ise eşit olarak paylaşıldığı, davacının alacağının müşteri senetleri verilerek ödendiği, bu nedenle davacının alacağının kalmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; Mahkemenin davalının itiraz ve savunmaları ile bağlı olduğunu, buna rağmen üzerinde uyuşmazlık bulunmayan konular hakkında yaptığı inceleme ve değerlendirmeyi hükmüne dayanak aldığını, davalının cevap dilekçesinde dayandığı her iki savunmanın da çürütüldüğünü, hem adi ortaklığın mevcudiyeti hem de adi ortaklığa ait hesap ekstrelerinde yer alan imzanın davalıya ait olduğunun sabit hale geldiğini, davalının savunmaları aşılarak herhangi bir şekilde itirazı bulunmayan sermaye ve kar payı ödemesine dair değerlendirme yapıldığını, davalının bu ortaklık payına dair tarafına senet verdiği yönünde bir iddiasının bulunmadığını, buna rağmen Mahkemenin tanık beyanlarından yola çıkarak davalının hiçbir şekilde iddia etmediği bir hususu kararına dayanak aldığını ve alacağı kalmadığına kanaat getirdiğini, davalı tarafından yapılan bir ödeme bulunmadığını, davalının da ödeme yaptığına dair bir iddiasının olmadığını, dosya bilirkişiye tevdii edilmiş ise de bilirkişinin raporuna kararda hiçbir şekilde dayanılmadığını, oysa ki bilirkişi raporunda yapılan üç ayrı değerlendirmede de ortaklıktan alacaklı olduğu hususunun net olarak ortaya çıktığını, önceden dinlenen tanık yeniden dinlenmek sureti ile alınan beyanı esas alınarak hüküm kurulduğunu, aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin de hatalı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece atanan tasfiye memurunun 02.04.2021 tarihli 3 ihtimalli hesap içeren raporunu, davalının imzasını taşıyan 31.12.2007 tarihli belge doğrultusunda hazırlanması nedeniyle hüküm kurmaya ve yasa yolu denetimine uygun bulunduğu, bu durumda tasfiye memuru tarafından belirlenen 651.156,50 TL alacak yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerektiği, dava dilekçesinde faizin başlangıcı belirtilmemiş olduğundan hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren geçerli faiz yürütülmesi gerektiği gerekçesiyle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile taraflar arasında kurulan adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile 651.156,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalının savunmalarının sadece imza inkarına ve adi ortaklık ilişkisinin olmadığı ile sınırlı olduğunu, davalının ödeme iddiasının bulunmadığını, davalının savunmaları değerlendirilmeksizin üzerinde iddia bulunmayan bir hususta karar verildiğini, tanık beyanlarına dayalı olarak verilen kararın yetersiz olduğunu, bilirkişi raporunda da alacağının tespit edildiğini, davalının savunmalarına esas olan imza inkarının gerçek olmadığının ve adi ortaklığın mevcudiyetinin sübut bulduğunu, bilirkişi raporundaki terditli hesaplamalardan üçüncüsüne göre alacaklı olduğunun tanık beyanları ile de sabit olduğunu, aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklıktan kaynaklı bakiye tasfiye alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
2. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır.
3. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin Mahkemece 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir.
4. Adi ortaklığın tasfiye işleminin sonuç bilançosuna göre hakim, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 297 nci maddesi uyarınca tarafların hak ve yükümlülüklerini saptayıp, tasfiye işlemini sonlandırmalı ve bu doğrultuda hüküm oluşturmalıdır.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, temyiz edenin sıfatına ve taraflar lehine hükmedilen vekalet ücretlerinin yerinde olduğunun anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.