"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasında itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda; davacıların davasının davalı ... açısından husumet yokluğundan reddine, davacının davasının davalı ... Turizm ve Liman Hizmetleri A.Ş. açısından reddine, kötüniyet tazminatının yasal koşulları oluşmadığından reddine, yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacılar ve katılma yoluyla davalı ... Turizm ve Liman Hizmetleri A.Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı ... ile diğer davalı ... Turizm A.Ş. arasında 29/9/1989 tarihinde imzalanan kira, yapım ve işletme sözleşmesi kapsamında Bodrum’da Semiramis tatil köyü adında bir tesis oluşturulduğunu, bu kapsamda 13/3/1992 tarihinde davalı şirket ile 01/01/2038’e kadar devam edecek olan devre tatil sözleşmesi imzaladığını, ilk yıl tesisten yararlandığını, ancak daha sonra şirketin iflası ile yararlanmasının mümkün olmadığını, yıllarca sorunun çözülmesini beklediğini, ancak netice alamadığını ileri sürerek, sözleşme kapsamında ödediği 30.000 Alman Markı’nın davalılardan tahsili için başlattığı icra takibine itirazın iptaline ve icra inkar tazminatı ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, öncelikle süresinde zamanaşımı definde bulunmuş ve esastan da davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davalı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25/10/2017 tarihli ve 2016/15786 E. 2017/10226 K. sayılı kararıyla; “... Davacı, davalılar arasında imzalanan sözleşme kapsamında oluşturulan tatil köyünden yararlanabilmek için 13/3/1992 yılında devre tatil sözleşmesi imzalamıştır. Uyuşmalığın temeli bu devre tatil sözleşmesinden kaynaklanmakta olup çözümünün de Tüketici mahkemesinin görev alanına girdiği sabittir. Mahkemece, 02/05/2013 tarihli ara karar ile davaya tüketici mahkemesi sıfatı ile bakılmasına da hali hazırda karar verilmiştir. Hal böyle olunca davacının esasa ilişkin temyiz nedenlerinin incelenmesi icap ederken kararın zuhulen görev yönünden bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olup davalı şirketin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılmasına ve davacının temyiz itirazlarının incelenmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Mahkemece, sözleşmenin imkansız hale geldiğinin 1992 yılında öğrenilmesine karşın on yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava hakkının kullanılmaması nedeni ile davanın zamanaşımından reddine karar verilmiştir. Her ne kadar, sözleşme 1992 yılında imzalanmış ise de tahsis anlaşması başlıklı sözleşmenin 17. maddesinde “iş bu anlaşma başka hiç bir şekilde sona ermedikçe 01/01/2038 tarihinde son bulur” hükmünü ihtiva etmektedir. Tarafların sözleşmeyi başka şekilde sonlandırmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasında devam etmekte olan bir sözleşme bulunmakta olup, sözleşme ilişkisinin devamı sırasında zamanaşımı süresinin işlemeyeceğinin kabulü gerekmektedir. Mahkemece bu hususlar dikkate alınarak işin esasına girilmesi gerekirken, davanın zamanaşımı yönünden reddi usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. Dairemizce kararın bu nedenle bozulması gerekirken, zuhulen görev yönünden bozulduğu bu kez yapılan inceleme ile anlaşılmış olup davalı şirketin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin bozma kararının kaldırılmasına, davacının temyiz itirazlarının incelenmesi ile hükmün yukarıdaki gerekçelerle davacı lehine bozulmasına karar verilmiştir....” gerekçesi ile davacı yararına bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda bu kez mahkemece; davacı tarafın, dava konusu icra takibi dosyasında, sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesini devam eden bir sözleşme kapsamında isteyemeyeceğinden, itirazın iptali davası olarak görülen davada da, davacı tarafın talebinin, dava konusu icra dosyası kapsamında yapılan alacak talebi doğrultusunda değerlendirilmesi gerektiğinden davalı ... Şirketi açısından davanın esastan reddine, davalı ... açısından da, dava konusu sözleşmenin tarafı olmadığından ve davalı olarak husumet yöneltilemeyeceğinden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı ... Şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının sair ve davalı ... Şirketinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Dava, devre tatil sözleşmesinin kullandırılmaması nedeniyle sözleşmenin feshi ile bedel iadesi talebi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 6/B maddesinde devre tatilin tanımı yapılmış olup, 13.6.2003 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Devre Tatil Sözleşmeleri Hakkında Yönetmelik’in 5. maddesinde de, devre tatil sözleşmelerinde yazılması zorunlu olan hususlar açıkta belirtilmiştir.
Devre tatil sözleşmeleri 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında iki taraflı sözleşmeler olup, her iki tarafa da edimler yüklemiştir. Bu nevi sözleşmelerin karşı taraf temerrüde düşürülmeden tek taraflı olarak askıya alınması veya feshi mümkün değildir. Ancak koşulları oluştuğunda, tarafların haklı nedenle sözleşmenin feshini talep etmesi mümkündür.
Dava dosyası incelendiğinde; davacı ile ... Turizm Girişimleri Anonim Şirketi ile 13.03.1992 tarihinde devre tatil sözleşmesi imzalandığı, 23.06.2006 tarihinde ... Turizm Girişimleri Anonim Şirketi isminin ... Turizm Girişimleri A.Ş. olarak değiştirildiği, 19.04.2011 tarihinde ise ... Turizm Girişimleri A.Ş. isminin ... Turizm ve Liman Hizmetleri A.Ş. olarak değiştirildiği, davalı şirket ile diğer davalı ... arasında da intifa hakkını içeren sözleşmenin imzalandığı, davacının 9.000 DEM peşin olarak, bakiye kalan bedeller ise 09.08.1992 tarihinde 7.000 DEM, 31.08.2012 tarihinde 7.000 DEM ve 27.11.1992 tarihinde 7.000 DEM olarak ödeme yaptığı, RCI kapsamında davacının 1995-1996 yılı arasında kullanımın olduğu, daha sonra davacıya kullanım yaptırılıp yaptırılmadığının dosya kapsamında araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davacının geçerli devre tatil sözleşmesi gereğince kullanım hakkı olan tesisten haklı neden olmaksızın yararlandırılıp yararlandırılmadığı araştırılarak sözleşmenin feshinin koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilip sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde bakiye kalan döneme isabet eden bedelin iadesinin istenebileceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair ve davalı ... Şirketinin tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, davacılar harçtan muaf olduğundan peşin alınan 80,70 TL temyiz harcının iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.