"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ERZURUM BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : ERZİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali (vekalet sözleşmesinden kaynaklanan) davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, 2012 yılından 2017 yılı sonuna kadar davalı bankanın Erzincan Şubesinin vekilliğini yaptığını, bu süreçte vekalet ücretlerinin ödenmediğini, ayrıca aynı dönemde şubeye ait takip dosyalarının kendisine haber verilmeksizin, bu konuda muvafakati ve onayı alınmaksızın İstanbul ilindeki sözleşmeli avukatlar tarafından takibine karar verildiğini ve kendisine yeni dosya ataması yapılmayarak zımnen azledildiğini, bunun üzerine davalıya .... Noterliğinin 01/08/2017 tarih ve 7449 yevmiye nolu ihtarnamesini gönderdiğini, hem takibinde olan ceza, hukuk ve dava dosyaları ile icra takipleri, hem de temlik edilmek suretiyle varlık şirketlerine satılan icra takiplerinden doğan vekalet ücretlerinin ödenmesini talep ettiğini, davalının bu taleplerine olumsuz cevap vermesi ve vekalet ücretlerini ödemekten imtina etmesi nedeniyle .... Noterliğinin 15/09/2017 tarih ve 9022 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davalı bankanın vekilliğinden haklı nedenlerle istifa ettiğini, vekalet ücretlerinin tahsili için Erzincan 1. İcra Müdürlüğünün 2017/8634 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını, takibe davalının haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalı bankanın her ne kadar temlik edilen dosyalarda ibra edildiğini beyan etmişse de söz konusu ibranamelerin bir güven kurumu olan banka ile vekalet ilişkisinin devamını sağlamak maksadıyla ve vekalet ücretlerinin ödeneceği ümidiyle verildiğini, yine davalı bankanın, temlik edilmeyen ve haklı nedenle istifa edildiği dönemde hala uhdesinde bulunan dava ve takip dosyaları için istenilen vekalet ücretlerine de haksız şekilde itiraz ettiğini, bu dosyalar için icra dosyasında bir kısım ödeme yapıp kalan kısma haksız itiraz ettiğini, oysa AAÜT gereği hak ettiği akdi ve karşı yan vekalet ücretlerinin yapılan ödemeden çok daha fazla olduğunu beyan ederek; öncelikle davalının yetki itirazının değerlendirilerek Erzincan İcra Müdürlüğünün 2017/8634 Esas sayılı dosyasına yatırılan paranın tarafına ödenmesine, davalının söz konusu icra takip dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL’lik kısmına vaki itirazın iptaline ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiş, 21/10/2020 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 178.458,00 TL'ye yükseltmiş ve bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 2009 yılından anlaşmazlığın çıktığı döneme kadar vekalet ilişkisi olduğunu, vekalet ücretinin ödenmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkili bankanın yaptığı değerlendirme ve akabinde aldığı karar sonrasında yeni takip dosyalarının davacıya atanmadığını, Erzincan şubesinin temlik ettiği dosyalara ilişkin vekalet ücretinin davacıya ödenmediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın 17.04.2015, 12.05.2015, 21.10.2015, 25.10.2016, 25.01.2017 ve 26.07.2017 tarihli istifaları ile bankayı gayrikabili rücu olarak ibra ettiğini, tahsil kabiliyeti olmayan bu dosyaların temlik edildiğini, herhangi bir çekince şerhi konmadan yapılan bu istifaların davacı yanın bankadan alacağının kalmadığını gösterdiğini, savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; '' davacının vekil olarak kendi imzasını taşıyan ibraname düzenlediği, iş bu ibranamede vekalet ücreti, karşı vekalet ücreti veya her ne nam altında olursa olsun, hiçbir hak ve alacak talebinde bulunmayacağından gayri kabili rücu ibra ettiği, anılan ibranamenin taraflar arasında hüküm ve sonuç doğuracağı, bu sebepten davacının vekil olarak davalıdan akdi vekalet ücreti ve karşı vekalet ücretine hak kazanamayacağı'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı taraf istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; ''Davacının, avukat olup vermiş olduğu ibranamelerin hukuki sonuçlarını bilebilecek durumda olduğu, davalı bankanın alacaklı olduğu dosyaları varlık yönetim şirketine devretmesi için avukatından ibraname alınması gerektiğine yönelik herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığı, kaldı ki davacı tarafından bankanın hakim durumunu kötüye kullanarak kendisinden zorla ibraname alındığı yönünde bir iddiası bulunmadığı gibi ibranamenin irade fesadı (hata, hile veya tehdit) ile alındığı da iddia ve ispat edilmediği '' gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Dava, vekalet ilişkisinden kaynaklı alacak istemine dayalı olarak başlatılan takibe vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalı bankanın her ne kadar ibraname düzenlenmiş olsa da varlık şirketlerine temlik edilen icra dosyaları için, hem de haklı olarak istifa ettiği tarih itibariyle uhdesinde bulunan ceza, hukuk ve dava dosyaları ile icra takipleri için tarafına vekalet ücreti ödenmediğini ileri sürerek, vekalet ücretinin tahsili amacıyla başlatılan takibe itirazın iptalini istemiş; davalı, davacının 17.04.2015, 12.05.2015, 21.10.2015, 25.10.2016, 25.01.2017 ve 26.07.2017 tarihli istifaları ile bankayı gayrikabili rücu olarak ibra ettiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Türk Borçlar Kanunu'nun 512.maddesine göre; vekâlet veren ve vekil, her zaman sözleşmeyi tek taraflı olarak sona erdirebilir. Ancak, uygun olmayan zamanda sözleşmeyi sona erdiren taraf, diğerinin bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür.
Avukatlık Kanununun 174/1 maddesinde ise; “Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır. ” hükmü mevcut olup, bu hükümle, vekaletten haklı bir neden olmadan istifa eden avukatın, herhangi bir zarar şartı olmadan da müvekkile karşı sorumlu tutulduğu görülmektedir. Anılan düzenlemeye göre, haksız olarak işi bırakan, vekaletten istifa eden avukat, ücrete hak kazanamadığı gibi, aksine bir hüküm mevcut değilse aldığı peşin ücretleri, kullanmadığı masraf avanslarını da iş sahibine iade etmek zorundadır.
Avukatlık Kanununun 171/1. maddesinde düzenlenen “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde düzenlenen “...avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” hükümleri gereğince de avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. Ancak haksız azil halinde olduğu gibi, avukatın haklı olarak vekillikten istifa etmesi halinde de, işe devam etme olanağı mevcut olmadığından, avukat, haklı istifa tarihi itibariyle muaccel olan vekalet ücreti alacağının ödetilmesini talep edebilir.
İtirazın iptali davası, borçlunun itirazına uğramış olan alacak için, takip alacaklısı tarafından takip borçlusuna karşı açılan alacak davası ile aynı mahiyette bir eda davası türüdür. Davacının, itirazın iptali davasına konu icra takibindeki talep miktarını aşmamak kaydıyla, ıslah yolu ile talebini artırması mümkündür. İİK'nın 67/1. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının, borçlunun itirazının alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması gerekmektedir.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; davacının varlık şirketlerine temlik edilen icra takip dosyaları bakımından 17.04.2015, 12.05.2015, 21.10.2015, 25.10.2016, 25.01.2017 ve 26.07.2017 tarihli istifaları ile bankayı gayrikabili rücu olarak ibra ettiği ve söz konusu ibranamelerin geçerli olduğu anlaşılmakla birlikte, davacı icra takip talebinde ve dava dilekçesinde ibranemeye konu takip dosyaları dışında istifa tarihi itibariyle davalı vekili olarak uhdesinde bulunan hukuk ve dava dosyaları ile icra takipleri için de vekalet ücretlerinin ödenmesini talep etmiştir. Davacı avukat tarafından davalıya gönderilen 15.09.2017 tarihli ihtarnamede istifa sebebi olarak; Erzincan şubesinin takip müşterilerine ait kredi dosyalarının bankanın başka vekili tarafından takibe konulduğu ve tarafına dosya ataması yapılmadığı, takibinde olan icra takibi ve dava dosyalarına ilişkin hak ettiği vekalet ücretlerinin ödenmediği hususları ileri sürülmüş olup, mahkemece öncelikle istifanın haklı olup olmadığının bu kapsamda değerlendirilmesi ve taraflar arasında vekalet ücret ücret anlaşmasının bulunmaması sebebiyle davacının, davalının vekili olarak takip ettiği ve ibraname dışında kalan hukuk ve ceza dava dosyaları ile icra takipleri için hak ettiği vekalet ücretinin Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin dördüncü fıkrasına göre belirlenerek ve davacının en geç dava tarihinde davalının itirazını tebliğ aldığının kabul edilmesi gerektiğinden, dava tarihinden itibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra 21/10/2020 tarihinde ıslah ile artırılan kısım bakımından 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği ve davalı borçlu tarafından bir kısım dosyalara ilişkin ödeme yapıldığı hususu da dikkate alınarak sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bu hususlar değerlendirilmeden davanın tümden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 12/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.