"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/286 E., 2022/244 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilip, incelemenin taraf vekilleri tarafından duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Av. ... ... ile davalılar Grup Florence Nightingale Hastaneleri A.Ş. ve diğerleri vekili Av. ... ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar dava dilekçesinde; murisleri ...in göğüs ağrısı şikayetiyle davalı şirkete bağlı hastaneye başvurduğunu, davalı doktor ... tarafından muayene edildiğini, teknisyen tarafından efor testi uygulandığını ve ciddi bir durum olmadığı bildirilerek evine gönderildiğini, 23.09.2011 tarihinde murisin ofisinde fenalaştığını ve ambulansla önce ... ... Hastanesi'ne, oradan Bakırköy Acıbadem Hastanesine, oradan da Çapa Tıp Fakültesine gönderildiğini, 3,5 aylık yoğun bakım sonrası 07.01.2012 tarihinde vefat ettiğini, olayda davalı hekim ve hastane işletmesinin ihmali ve özensiz davranışlarının sözkonusu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile her biri için 1.000'... TL olmak üzere toplam 10.000 TL maddi tazminat ile davacı eş Janet için 100.000 TL, davacı büyük ... ... için 100.000 TL, diğer çocuklar için 50.000'... TL olmak üzere toplam 600.000 TL manevi tazminatın murisin ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar cevap dilekçesinde; davacıların murisi ... ile ilgili tıbbi uygulamaların kanunen yetkili ve ehliyetli kişiler tarafından icra edildiğini, uygulamaların mevcut tıp ve bilim tekniği ile güncel literatüre, tıbbi standartlara ve mesleğin gereklerine uygun yürütüldüğünü savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 22.02.2019 tarihli 2013/158 E. 2019/92 K. sayılı kararı ile; gerek maddi gerekse manevi tazminat bakımından her iki davalının kusurlu olması gerekirken aldırılan bilirkişi raporlarında murise uygulanan tıbbi tedavide görev ... kişilere kusur atfedilemeyeceği yönünde açıklama dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 25.10.2019 tarihli ve 2019/2930 E. 2019/2255 K. sayılı kararıyla; ispatlanmayan davanın reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilmediği, kusurun değerlendirilmesi açısından Adli Tıp Kurumu'ndan iki defa rapor alındığı İstanbul Üniversitesi'nin Kardiyoloji Bölümünden konusunda uzman hekimlerden rapor alındığı, dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına göre davacılar vekilinin tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 14.09.2021 tarih 2020/8238 E., 2021/8422 K. sayılı kararı ile; davalının açıklanan hukuki konum ve sorumlulukları, dosyada mevcut delillerle birlikte değerlendirilip, müteveffanın teşhis ve tedavisinde gerekli özenin gösterilip gösterilmediğini, 22.09.2011 tarihinde çekilen eforlu EGK’de testin 4 üncü aşamada ST segment çökmesi gelişmesi nedeniyle pozitif olarak değerlendirilmesinin derhal müdahale gerektiren bir husus olup olmadığını, eforlu EKG talep, çekim ve değerlendirme sisteminin uygun olup olmadığını, müteveffa için yapılması gerekenle yapılanın uyuşup uyuşmadığını, yapılması gerekenle yapılan müdahale ve tedavinin ne olduğunu, tıbbın gerektirdiği kurallara göre olayda doktor ve hastaneye kusur izafe edilip edilmeyeceğini gösteren, nedenlerini açıklayıcı, davacı tarafın itirazlarını karşılayacak mahiyette taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli ek rapor ya da gerektiğinde ... bir bilirkişi kurulu raporu alınmak suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; gerek maddi gerekse manevi tazminat bakımından her iki davalının tazminattan sorumlu tutulabilmesi için az da olsa kusurlu olması gerekirken aldırılan bilirkişi raporlarında murise uygulanan tıbbi tedavide görev ... kişilere kusur atfedilemeyeceği yönünde açıklama dikkate alındığında, ispat yükü kendisine düşen davacılar tarafından ispatlanamayan davaların reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; bozma sonrası aldırılan bilirkişi raporunun eksik, yetersiz, hüküm kurmaya elverişli olmadığını, rapora itirazların değerlendirilmediğini, müteveffanın ölüm sebebi olan kalp krizinin efor testindeki bulgulara göre tıbben öngörülebilir olup olmadığını, bu teste göre müteveffanın hastanede tutulması veya damarlarındaki tıkanıklıklara yönelik anjiyo yapılması gibi tedbirlerin alınması gerekip gerekmediğini, bu tetkik yapıldıktan sonra hiçbir uzman doktor değerlendirmesi olmadan müteveffanın evine gönderilmesinin ihmal olup olmadığını, müteveffanın hastanedeki efor testi sırasındaki mevcut bulgulara göre kalp krizi geçirme riski olup olmadığının anlaşılıp anlaşılamayacağını, Adli Tıp raporlarında değinilen idari kusura yönelik değerlendirme yapılması gerektiği hususlarının araştırılmadığını, dava açılmadan önce İstanbul Üniversitesinden alınan mütalaanın dikkate alınmadığını, davalı Kurumun kendi belgesi olan efor testi belgesinde, (teste refakat etmek üzere) 2 tane kardiyoloji uzmanı doktorun imza yeri bulunduğu halde her iki yerin de imzasız boş olduğunu, bilirkişi raporunda efor testi belirtilerine göre müteveffanın ... riskli kalp hastası olduğunun, durumunun risklerinin ve ihtimallerin müteveffa ve ailesine anlatılması ile uyarılması ya da gözlem altında hastanede tutulması halinde ölümün engellenebilmesi ihtimalinin değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda efor testi sırasında gerekli özenin gösterilip gösterilmediğine ilişkin değerlendirme yapılmadığını, hastanın ... riskli grupta kalp hastası olmasına rağmen efor testi sonrası nasıl davranması gerektiği ile ilgili bilgi verilmediğini, müteveffa hastanın, dinlenme döneminde de st çökmelerinin devam ettiği ve ancak 8 nci dakikada düzeldiği diğer bilirkişilerce ısrarla yazılmışken, son raporda 1 nci dakikada düzeldiğinin söylenmesinin büyük bir teknik çelişki olduğunu, yönetimin kusurunun ATK raporlarında belirlendiğini, eforlu EKG'nin tetkikinin uzman tarafından yapılası gerekmesine rağmen pratisyen hekimin yaptığını, gerekçe ve ... yargılama hakkının ihlal edildiğini, manevi olarak yıprandıkları için manevi tazminata hak kazandıklarını, "kusurlu olsa dahi sonuca etkili değildir" anlamındaki ifade ile dilekçelerdeki tazminat talebinin değerlendirilmediğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hekim ve hastanenin ihmali ve özensiz davranışları sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Vekâlet sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 502 nci ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
2. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından ... zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur.(TBK 400) O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en ... yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken ... görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir. (Dairenin 2022/5767 E., 2022/9263 K., 2020/1255 E. 2020/5068 K.)
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 266, 281/1 ve 281/2 nci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Eldeki davada, davacılar murisi ...'in 17.09.2011 yılında davalı Hastaneye göğüs ağrısı şikayeti ile başvurduğu, 22.09.2011 günü EKG çekildiği, 28.09.2011 tarihinde kan testi ve EKG efor testi sonuçları için kontrol randevusu oluşturulduğu, kontrol randevusuna gidemeden 23.09.2011 tarihinde kalp krizi geçirdiği, sırasıyla ... Nisa Hastenesi, Acıbadem Hastanesi ve sonunda Çapa Tıp Fakültesine başvurduğu, 3 buçuk aylık yoğun bakım süreci ardından 07.01.2012 tarihinde vefat ettiği, bu nedenle doktor ve hastanenin kusurlu ve ihmali eylemleri nedeniyle şimdilik 10.000 TL maddi, 600.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi talep ettikleri anlaşılmaktadır.
2. Yargılama sırasında aldırılan 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 30.03.2016 tarihli ve Adli Tıp Genel Kurulunun 27.07.2017 tarihli raporunda aynı ifadelerle belirtildiği üzere; "...söz konusu hastanede eforlu EKG'lerin çekimi esnasında pratisyen hekimin bulunduğu, EKG sonuçlarının pratisyen hekim tarafından değerlendirilmesinin yapıldığının anlaşıldığı, eğitimli pratisyen hekim tarafından eforlu EKG'nin çekimi esnasında değerlendirmenin yapılabileceği, ancak tüm EKG'lerin kardiyoloji uzmanı tarafından acil olarak değerlendirilmesinin yapılması gerektiğinden, eforlu EKG talep, çekim ve değerlendirme sisteminin uygun olmadığı, bu durumun idari bir kusur olduğu, hekimlere atfı ... kusur bulunmadığı, ancak kişinin tanısının konulduğu, gerekli tedavisinin gecikme olmaksızın yapıldığı, herhangi bir zarar oluşmadığı" şeklinde mütalaa edilmiştir. Bu nedenle, Mahkemece ispatlanamayan davanın reddine, kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararın davacılar vekilince temyizi üzerine, eksik inceleme sebebiyle tekrar bilirkişi raporu alınması gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Bozma üzerine aldırılan 06.05.2022 tarihli bilirkişi kurul raporuna göre, eforlu EKG talep, çekim ve değerlendirme sisteminin "klinik pratiğe" uygun olmadığı şeklinde görüş bildirilmişse de, tıp kuralları açısından bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesinin 22.02.2019 tarihli 2013/158 E. 2019/92 K. sayılı gerekçeli kararında, hükme esas alınan Adli Tıp İhtisas Kurulu ve Genel Kurulca mütalaa verilen raporlarda "EKG sonuçlarının uzman değil pratisyen hekim tarafından değerlendirilmesinin idari bir kusur olmakla birlikte davalı doktorun kusurunun bulunmadığı ve doktora izafe edebilecek kusur ya da ihmalin bulunmadığı, kişinin tanısının konularak gerekli tedavisinin gecikme olmadan yapıldığını" belirtilerek süreçte görev ... kişilere atfedilebilecek herhangi bir kusur olmadığı, bu nedenle idari kusurun bir öneminin olmadığı gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, davalı Hastane tarafından bu gerekçeye ilişkin olarak temyiz yoluna başvurulmamıştır. Hal böyle olunca, son bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmişse de; eforlu EKG talep, çekim ve değerlendirme sistemi yönünden uygunluk bulunmadığı, EKG çekimi esnasında pratisyen hekimin bulunduğu, EKG sonuçlarının pratisyen hekim tarafından değerlendirilmesinin yapıldığı, tüm EKG'lerin kardiyoloji uzmanı tarafından acil olarak değerlendirilmesinin yapılması gerektiğinden idari bir kusur olduğu ... olup, bu yönüyle davalı Hastanenin sorumlu olduğu anlaşılmakla sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3. Mahkemece bozmaya uyularak aldırılan ve hükme esas alınan 06.05.2022 tarihli bilirkişi raporunun incelenmesinde; 4 ana başlık halinde bozma ilamında değerlendirilmesi istenen hususlar hakkında görüş bildirilmişse de bozma ilamında belirtilen "Davacılar, müteveffanın ölüm sebebi olan kalp krizinin efor testindeki bulgulara göre tıbben öngörülebilir olduğunu, bu teste göre müteveffanın hastanede tutulması veya damarlarındaki tıkanıklıklara yönelik anjiyo yapılması gibi tedbirlerin alınması gerektiği halde, hiçbir uzman doktor değerlendirmesi olmadan evine gönderilmesinin ihmal olduğunu ileri sürdüklerine göre, müteveffanın davalı tarafın gözetimindeki aşamada, mevcut bulgulara göre kalp krizi geçirme riski olup olmadığının anlaşılıp anlaşılamayacağının belirlenmesi önem arzetmektedir. Hükme esas alınan raporda ise, bu hususlara ilişkin inceleme bulunmadığı, ... davacıların itirazlarının incelenmediği" hususları ile ilgili raporda olumlu veya olumsuz bir görüşe yer verilmediği anlaşılmıştır.
4.Ayrıca İlk Derece Mahkemesinin 22.02.2019 tarihli 2013/158 E. 2019/92 K. sayılı gerekçeli kararında "efor testi sırasında ciddi bir aritmi gelişmediği gibi hastanenin göğüs ağrısı şikayeti bildirmediği için yatışına ve koroner anjiyonografi yapılmasını gerektirecek bulgular izlenmediği" şeklinde belirtilmişse de hastane evraklarının incelenmesinde 17.09.2011 tarihli hastane başvurusunda düzenlenen Anamnez ve Genel İstek Formunda hastanın şikayetinin göğüs ağrısı olarak yazıldığı görülmüştür.
5.Tüm bu açıklamalar ışığında, mahkemece bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmanın gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmakla, yukarıda açıklanan hususlarda hekimin sorumluluğuna ilişkin üniversitenin öğretim üyelerinden oluşturulacak, somut olay konusunda uzman akademik kariyere sahip bilirkişi kurulundan nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve yargıtay denetimine elverişli rapor aldırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
6. Bozma nedenlerine göre, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.İlk Derece Mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA,
2. Davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
12.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.