"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki muarazanın önlenmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... Eczanesi’nin sahibi olduğunu, kuruma faturalandırdığı 1 adet reçetedeki majistral ilacın yapımında kullanılan maddelerin dozunu medula ekranına sehven yanlış girmesi üzerine davalı tarafından 26.02.2014 tarihli yazı ile hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2012 yılı protokolünün 5.3.9. maddesinde yer alan Kuruma gerçeğe aykırı reçete faturalandırma eyleminde bulunduğu gerekçesiyle 230.931,20 TL cezai şart tahsili, uyarı cezası verilmesi ve ödenen 23.093,12 TL reçete bedelinin protokolün 4.3.6. maddesi gereğince geri alınacağına dair bildirim yapıldığını, uygulanan bu cezai şart ve reçete bedeli tahsil işlemlerinin haksızlığının tespiti ile önlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kurum vekili, eczacının reçetede yazılı doz miktarlarını medula ekranına sehven yüksek girdiğine dair savunmasına hastadan alınması gereken katılım payı miktarının yüksek çıkmış olması nedeniyle hatanın fark edileceğinden itibar edilmediğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; 23.093,12 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair verilen hüküm; taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 06/11/2019 tarihli ve 2016/29757 Esas-2019/10918 Karar sayılı ilamıyla; "...Mahkemece, davacının tavzih talebi üzerine verilen bu karar, hükmü değiştirecek nitelikte olup, tavzih ile bu şekilde karar verilmesi olanaklı değildir. Mahkemece, hükümde değişikliğe yol açabilecek şekilde tavzih kararı verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir... " gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davalı kurum tarafından davacı hakkında hukuka aykırı olarak 26.02.2014 tarihli 98206689/SÖZLEŞME-l8470911/1152710 sayılı işlemle uygulanan 230.931,20 TL tutarındaki cezai işleme ilişkin davalı kurum işleminin iptaline, 23.093,12 TL'lik reçete bedeli tahsil işleminin 187,86 TL'lik kısmının tahsiline ilişkin kurum işleminin iptaline, fazlaya dair talebin reddine, dair verilen hüküm; taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 18/11/2021 tarihli ve 2021/7401 Esas-2021/11627 Karar sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek "...Davacı taraf; dava konusu 1 adet reçetedeki majistiral ilacın dozunu Medula ekranına sehven yüksek miktarda girdiğini iddia etmişse de, söz konusu reçeteye ilişkin ilaç katılım payı olarak sistem tarafından 4.618,63 TL ödeme çıkartılmış olmasına rağmen, reçete sahibi ...’dan 10-15 TL civarında katılım payı alındığı hastanın savcılıkta verdiği beyanından anlaşılması karşısında, davacının hatasını Medula ekranına kayıt yaptığı sırada farketmiş olduğu ve buna rağmen reçeteyi karşıladığı 23.11.2012 tarihinden, bu hususta Kurumca savunmasının alındığı 16.12.2013 tarihine kadar Kuruma hatalı reçete kaydı yaptığını bildirmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Tüm bu nedenlerle davacı hakkında uygulanan cezai işlem yerindedir.... Dava konusu cezai işlemin dayanağı olan protokol maddesinde değişiklik olduğu sabit olup, 2020 protokolünün ilgili maddesinin olaya uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde durulmalıdır. Davacı her ne kadar, davalı kuruma, hakkında 2020 protokolünün uygulanması için başvurmamışsa da, dava açmış olmasının lehine olan sonraki protokollerin uygulanması için talebi olduğu şeklinde değerlendirilerek, davacının, kurumdan yazılı talepte bulunulup bulunmadığının araştırılmasına gerek kalmamıştır. Artık somut uyuşmazlıkta mahkemece yapılacak olan 2020 protokolünün yukarıda belirtilen ilgili maddeleri değerlendirildikten sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı..." olduğu gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda 2020 yılı Eczane Protokolünün dava konusu olaya uygulanmasının gerektiği, bu takdirde dava konusu majistral ilaç bedelinin aritmetik hesap hatası nedeniyle sehven yanlış hesaplandığı ve sehven davalı SGK'ya fatura edildiğinin görüldüğü gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; davalı kurum tarafından davacı hakkında hukuka aykırı olarak 26.02.2014 tarihli 98206689/SÖZLEŞME-l8470911/1152710 sayılı işlemle uygulanan 230.931,20 TL tutarındaki cezai işleme ilişkin davalı kurum işleminin iptaline, 23.093,12 TL'lik reçete bedeli tahsil işleminin 20,06 TL'lik kısmının tahsiline ilişkin kurum işleminin iptaline, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davalı kurum tarafından davacı eczacı hakkında 2012 yılı Eczane Protokolü'nün 5.3.9 maddesine göre düzenlenen cezai işlemin iptali ile aynı protokolün 4.3.6. maddesi gereğince cezaya sebep olan reçete bedeli nedeniyle borcu bulunmadığının tespitine ilişkindir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu hâlde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki; Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin ilamı ile; dava konusu reçeteye ilişkin ilaç katılım payı olarak sistem tarafından 4.618,63 TL ödeme çıkartılmış olmasına rağmen, reçete sahibi ...’dan 10-15 TL civarında katılım payı alındığı hastanın savcılıkta verdiği beyanından anlaşılması karşısında, davacının hatasını Medula ekranına kayıt yaptığı sırada farketmiş olduğu ve buna rağmen reçeteyi karşıladığı 23.11.2012 tarihinden, bu hususta Kurumca savunmasının alındığı 16.12.2013 tarihine kadar Kuruma hatalı reçete kaydı yaptığını bildirmediği dosya kapsamından anlaşıldığından davacı hakkında uygulanan cezai işlemin yerinde olduğu açıkça belirtilmiştir. Ne var ki Mahkemece; bozma ilamına uyulma kararı verilmiş ise de, dava konusu majistral ilaç bedelinin aritmetik hesap hatası nedeniyle sehven yanlış hesaplandığı ve sehven davalı SGK'ya fatura edildiğinin görüldüğü gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile; davalı kurum tarafından davacı hakkında hukuka aykırı olarak uygulanan 230.931,20 TL tutarındaki cezai işleme ilişkin davalı kurum işleminin iptaline, 23.093,12 TL'lik reçete bedeli tahsil işleminin 20,06 TL'lik kısmının tahsiline ilişkin kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.
Bu durumda, davacı tarafça yapılan hatanın Kurumca başlatılan inceleme sonucunda ortaya çıkması ve cezai şartın uygulanmayacağına ilişkin hükmün somut olayda gerçekleşmemesi durumu birlikte değerlendirildiğinde; davacı hakkında uygulanan cezai işlem yerinde olduğundan, daha sonra yürürlüğe giren 2020 protokolünün ilgili maddeleri değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek gerekirken, bozma ilamının gereği yerine getirilmeden, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.