"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/257 E., 2022/253 K.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALARDA
DAVA TARİHİ : 07.07.2014
KARAR : Asıl davanın kısmen kabulü, birleşen bir davanın kabulü
ve diğerinin reddi
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat ve itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/60 E. sayılı dosyasında davanın kabulüne, birleşen Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/145 E. sayılı dosyasında davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararı davacılar vekili ile davalı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde asıl ve birleşen davalarda davacılar ve tereke temsilcisi Avukat ... vekili Avukat ... ile asıl ve birleşen davalarda davalı vekili Avukat ... geldiler. Sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince görüşmenin 06.04.2023 tarihine bırakılması uygun görüldü.
I. DAVA
1.Davacı ... asıl davada; İstanbul, Bakırköy, Şenlikköy Mahallesi, 75 pafta, 292 ada, 148 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde kurulu binanın 2. katında yer alan 5 nolu dubleks dairenin 30.07.1997 tarihinde davalı ... tarafından Ramazan Tari'ye, Ramazan Tari'nin 09.03.1998 tarihinde de kendisine sattığını, taşınmaz kendi kullanımındayken toprak sahiplerinin, müteahhit ve aleyhine Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/358 E. sayılı dosyası ile tapu iptal ve tescil davası açtıklarını, mahkemece yapılan yargılama sonucunda adına olan tapu kaydının iptaline karar verildiğini, söz konusu kararın 22.05.2014 tarihinde Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle kesinleştiğini, kesinleşen karara istinaden taşınmazın adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın dava dışı 3. kişi adına tescil edildiğini, zapta karşı tefekkül hükümleri gereğince gerçek ve güncel zararın tepiti ile taşınmazın zaptından dolayı Ramazan Tari'den talep edebileceği gerçek ve güncel müsbet zararını 04.07.2014 tarihli alacağın temliki sözleşmesi ile davalıdan talep etme hakkının doğduğunu ileri sürerek, belirsiz alacak davası olarak şimdilik 50.000,00 TL maddi zararın tam zapt halinin gerçekleştiği 22.05.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte 04.07.2014 tarihli alacağın temliki sözleşmesi uyarınca davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 20.10.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 1.391.653,85 TL'ye yükseltmiş, yargılama sırasında vefatı üzerine mirasçıları ile davaya devam edilmiştir.
2.Birleşen Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/60 E. sayılı dosyasında; davacı ...; 23.05.2016 tarihli dava dilekçesi ile, taşınmazın zaptına ilişkin mahkeme kararı sonucu yargılama giderleri tarafından henüz ödenmediği için bu giderlere ilişkin haklar saklı tutularak sadece zapt tarihindeki rayiç değerinin davalıdan tahsiline ilişkin dava açtığını, mahkemece belirleme yapılarak karar verildiğini, ancak zapta ilişkin olarak Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin ilamından dolayı toplam 150.925,50 TL yargılama giderinden, kendisinin haklarını temlik aldığı kişiye satış yapan Necati Hepkon'un 2/3 oranında sorumlu olduğu gerekçesiyle, icra takibine konu ettiği yargılama giderlerinden borçlunun payına düşen 97.506,57 TL'nin tahsili için açılan takibe haksız itiraz edildiğinden bahisle Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2016/8170 E. sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davacı yargılama sırasında vefat etmiş olup, mirasçıları davaya devam etmiştir.
3.Birleşen Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/145 E. sayılı dosyasında muris Sultan mirasçıları davacılar 05.04.2022 tarihli dava dilekçesi ile; davalı aleyhine Bakırköy 16. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2021/257 E. sayılı dosyası ile 6098 Sayılı TBK'nun 214 üncü maddesi uyarınca zapta karşı tekeffül hükümleri ve alacağın temliki hükümleri uyarınca 1.391.653,85 TL talepli tazminat davası açıldığı, yapılan yargılamada bilirkişi heyeti tarafından dosyaya sunulan kök rapor ve ek rapora göre taşınmazın zaptı nedeniyle gerçek ve güncel zararın 1.499.384,62 TL olduğunun ortaya çıktığını, bakiye 107.730,77 TL maddi zararın davalıdan alınarak miras payları oranında davacılara verilmesi için işbu ek davanın açılması gerektiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 107.730,77 TL maddi tazminatın taşınmazın zapt tarihi olan 22 Mayıs 2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak miras payları oranında davacılara verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, satış sözleşmesine dayanarak satıcı olan Ramazan Tari'ye karşı dava açabileceğini, bu satış sözleşmesinin dışında olan davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, temlik sözleşmesinin geçersiz olduğunu, TBK 214/2 nci maddesi gereğince alıcı elinden alınma tehlikesini sözleşmenin kurulduğu sırada biliyor idiyse satıcının ayrıca üstlenmiş olmadıkça bundan dolayı sorumlu tutulamayacağı hükmü karşısında satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hakkın varlığını bilerek arsa payı satın alan alıcının satıcının sorumlu olduğunu ileri süremeyeceğini, bu durumda TMK 1023 üncü maddesinden yararlanılmasının söz konusu olamayacağını savunarak davanın reddini istemiş, mahkeme aksi kanaatte ise; dava konusu taşınmazın 30.07.1997 satış tarihinden 22.05.2014 zapt edildiği tarihe kadar davacının zilyetliğinde kalmış olması nedeniyle TBK 'nın 214/1 inci bendi gereğince alıcının elde ettiği yararlanma
bedelinin bilirkişi marifetiyle tespit edilecek bu miktarın davacı alacağından mahsup edilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.06.2016 tarih ve 2014/344 E., 2016/1233 K. sayılı kararı ile asıl davanın kısmen kabulü ile; 1.176.086,49TL'nin 50.000TL'sine dava tarihinden itibaren, bakiye 1.126.086,49 TL sine ıslah tarihi olan 20.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
2.Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.12.2017 tarihli ve 2016/21818 E., 2017/12353 K. sayılı kararı ile, tarafların diğer temyizleri incelenmeksizin, davacının 06.02.1992 tarihinde davalıdan davaya konu bağımsız bölümü satın aldığı, toprak sahipleri tarafından müteahhit ve işbu davanın davacısına karşı Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada mahkemece, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile 75 pafta, 292 ada, 148 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline karar verildiği ve kararın Yargıtay incelemesinden geçmek suretiyle 22.05.2014 tarihinde kesinleştiği ve böylece satım sözleşmesinin yapıldığı anda mevcut olan, tarafların bilmediği ayni bir hakka dayananarak mahkeme kararı ile taşınmazın üçüncü kişinin mülkiyetine geçmesi nedeniyle davacının zarara uğradığı ve bu zararın davalı satıcı tarafından zapta karşı tekeffül hükümleri gereğince karşılanması gerektiği, mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için 02.05.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporu aldırılmış ise de aslında, 16.09.2015 tarihli rapor yeni bir rapor olmayıp 03.06.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporuna hukukçu bilirkişi eklenmesi suretiyle alınan ek rapor niteliğinde olduğu, bu şekilde dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporları arasında açık çelişki bulunmakta olup çelişkiler giderilmeden ve tarafların raporlara karşı itirazları karşılanmadan karar verildiği, öncelikle bilirkişi raporları arasındaki çelişkiyi giderici, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bilirkişilerden, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, taşınmazın rayiç değerinin tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuştur.
B. Bozma Sonrası Mahkeme Kararı
Bozma kararından sonra açılan ve birleştirilerek görülen davalarla birlikte inceleme yapılarak Mahkemece, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamına uyularak yeniden rapor alındığı, aynı taşınmaza ilişkin Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/17 E. sayılı dosyası emsal alınmak suretiyle yapılan hesaplamada davacılara düşen toplam rayiç bedelin 1.499.384,62 TL olduğu, TBK'nın 217/1 inci maddesi uyarınca, taşınmazın alıcı/davacı tarafın tasarrufunda kaldığı süre boyunca getirebileceği kira geliri düşülmek suretiyle gerçek zararın 1.283.817,26 TL olduğu, TBK'nın 217/3 üncü maddesi uyarınca davacı/alıcı (alacağı temlik alan) tarafın, davayı satıcıya bildirmekle kaçınılabilecek olanlar dışında kalan bütün yargılama giderleri ile yargılama dışındaki giderlerini de davalı/satıcıdan talep edebileceği, bu itibarla, Bakırköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılıp görülen 2009/358 E. sayılı dosyada ödenen yargılama giderleri, harç, vekalet ücreti, temyiz ve onama harçlarının istenebileceği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne 1.283.817,26 TL'nin dava tarihi olan 07.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak asıl dosya davacılarına verilmesine, Birleşen Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2022/145 E. sayılı dosyası yönünden; davanın reddine, Birleşen Bakırköy 15. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/60 E. sayılı dosyası yönünden; davanın kabulüne; davalının Bakırköy 7. İcra Müdürlüğünün 2016/8170 E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin 97.506,57 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatı isteminin koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar; asıl dava yönünden tam kabul kararı verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı verilmesinin hatalı olduğunu, faizin de zapt tarihi olan 22.05.2014 olarak düzeltilmesi gerektiğini, taşınmazın tamamen zaptı halinde taşınmazdan elde edilen ya da elde edilmesi ihmal edilen semerelerin bedelinin taşınmaz bedelinden mahsup edilmemesi gerektiğini, tam zapt halinde alıcının mal varlığındaki eksilme ne miktarda ise bu miktarın satıcı tarafından karşılanması gerektiğini, asıl davada tam kabul kararı verilip davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken davanın kısmen kabul ve reddine karar verildiğini, ayrıca davalı yararına fazladan vekalet ücretine hükmedildiğini, birleşen 2022/145 E. sayılı davanın reddedilmesinin hatalı olduğunu, ek davada da davalı yararına fazladan vekalet ücretine hükmedildiğini, birleşen 2021/60 E. sayılı dosyada da icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı; davacının kendisine ve yükleniciye karşı açılan tapu iptal tescil davasın hiçbir aşamasında ihbar etmediğini ve bilgilendirmediğini, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde yükleniciden bağımsız bölüm satın alan malikin iyi niyetli olarak kabul edilmediğini, davacının tapu kaydının iptal edilebileceği riskini göze alarak satın aldığını, BK 189/2 ve TBK 214/2 maddeleri uyarınca davacı elinden çıkan taşınmazın satın alındığı tarihte zapt tehlikesini biliyor ise satıcının ayrıca üstlenmiş olmadıkça bundan dolayı sorumlu tutulamayacağını, zapta karşı tekeffül hükümlerinin şartlarının oluşmadığını, mahkemece alınan 12.05.2021 tarihli raporda emsal taşınmaz üzerinden hesap yapılmış ise de, m2 değerinin hangi veriye dayandığının açıklanmadığını, taşınmazın değerinin yanlış hesaplandığını, davacının taşınmazı Ramazan'dan aldığını, Ramazan'ın bağımsız bölümle ilgili olarak kendisine müracaat etmeden Ramazan'ın doğmamış bir hakkı ivazlı olarak temlik etmesinin mümkün olmadığını, birleşen dosyada zapta karşı tekeffül hükümlerine iyi niyetli olmayan malik tarafından dayanılamayacağından davanın reddinin gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacıların murisinin satın aldığı taşınmazın mahkeme kararıyla tapu kaydının iptali nedeniyle zapta karşı tekeffül ve alacağın temliki hükümleri gereğince uğradığı zararın davalıdan tahsili ile ödemek zorunda kaldığı yargılama giderlerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.818 sayılı Borçlar Kanununun 189 uncu maddesinde (6098 sayılı TBK'nın 214 üncü maddesi) "Bayi, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından bey'in akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden müşteriye karşı mesul ve zamındır.
Müşteri zabıt tehlikelerinden bey'in in'ikadı zamanında haberdar idise bayi, yalnız tahsisan iltizam ettiği kefalet hasebiyle mesul ve zamın olur.
Bayi üçüncü şahsa ait olan hakkı bilerek gizlemiş ise, zaman ve mesuliyetini refi veya tahdit yolunda kararlaşmış olan şart batıldır." hükmü bulunmaktadır.
2. 818 sayılı Borçlar Kanununun 192 nci maddesinde (6098 sayılı TBK'nın 217 nci maddesi) "Mebiin tamamen zaptolunması halinde beyi münfesih addolunur ve müşteri bayiden aşağıdaki taleplerde bulunabilir:
a. Mebiden istihsal ettiği veya istihsalini ihmal ettiği semereler tenzil edilmek üzere tediye etmiş olduğu semenin faiziyle birlikte iadesini.
b. Mebii zapteden üçüncü şahıstan mutalebe edemiyeceği sarfiyatı.
c. Davayı bayie ihbar etmekle içtinap edilmesi mümkün olanlar müstesna olmak üzere bütün muhakeme masraflariyle muhakeme haricindeki masrafları.
ç. Doğrudan doğruya mebiin zaptından mütevellit diğer zarar ve ziyanları.
Bayi, hiç bir hatanın kendisine isnadı kabil olmadığını ispat etmedikçe müşteriye mebiin zaptı yüzünden terettüp eden diğer her türlü zararıda tazmin etmekle mükelleftir." hükmü yer almaktadır.
3. BK'nın 101 inci maddesinde (TBK'nın 117 nci maddesi) "Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur."
3. Değerlendirme
1.Kararın; uyulan bozma ilamında belirtilen şekilde alınan bilirkişi raporu doğrultusunda verilmiş olduğu, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan BK'nın 189 ve devamı maddeleri uyarınca, davalının dava konusu taşınmazın davacının elinden çıkması nedeniyle oluşan zarardan sorumlu olduğu, dava konusu olayda davacının, davalıyı, dava tarihinden evvel temerrüde düşüren ihtarının söz konusu olmadığı, birleşen 2021/60 E. sayılı dosyada alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin isabetli olduğu, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı hususları gözetildiğinde, davacıların sair, davalının tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davacı asıl davada, 1.391.653,85 TL'nin tahsilini istemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne, 1.283.817,26 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13 üncü maddesinde "(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez." düzenlemesi yer almakta olup, bu düzenlemeye göre reddedilen kısım için yargılama sırasında kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine 14.194,47 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hatalı olarak 23.539,72 TL vekalet ücretine hükmedilmiş olması, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı (6100 sayılı Kanunun) eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacının sair, davalının tüm temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacı vekilinin asıl davaya ilişkin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (A) başlıklı kısmının 6. bendinde yer alan “23.539,72 TL” ibaresinin çıkartılarak yerine “14.194,47 TL” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay vekalet ücretinin karşılıklı verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen davalarda davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya iadesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.