"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, ... Eczanesi’nin sahibi olduğunu, kuruma fatura ettiği reçetelerden bir adetinin sahte olduğu gerekçesiyle Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2009 yılı protokolünün 6.3.19. maddesi uyarınca Kurumca sözleşmesinin 2 yıl süreyle feshedilmesi ile 10.000 TL cezai şart ve 17,93 TL reçete bedelinin tahsil edilmesine, bir kısım reçete arkasındaki imza ve yazıların hasta veya yakınlarına ait olmaması nedeniyle aynı protokolün 6.3.3. maddesi gereğince 8.354,65 TL cezai şart tahsili ile uyarı cezası verilmesine, 1 hastaya ait reçetedeki ilaçların hastaya teslim edilmemesi nedeniyle aynı protokolün 6.3.10. maddesi uyarınca 250 TL cezai şart tahsili ve uyarı cezası verilmesine karar verildiğini, ancak Kurumun bu işlemlerinin haksız olması nedeniyle iptalini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacı eczanede tespit edilen ilaçların fiilen reçete sahiplerince alındığı, kurumun bu sebeple herhangi bir zararının olmadığı, yapılan fesih işleminin ve cezai şart uygulamasının haksız olduğu tüm dosya kapsamından ve bilirkişi raporundan anlaşıldığından davacının davasının kabulü ile; davacının, ...'na 17,93 TL kurum zararı ve 18.604,65 TL cezai şarttan dolayı borçlu olmadığının ve davacı tarafından imzalanan Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin Türk Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokol'ün davalı tarafından feshinin haksız olduğunun tespitine, taraflar arasındaki muarazanın bu şekilde giderilmesine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine; Yargıtay 13. (kapatılan) Hukuk Dairesi’nin, 13/12/2017 tarihli, 2015/22900 esas, 2017/12467 karar sayılı ilamıyla "...Somut uyuşmazlıkta, davacı, dava dilekçesiyle davalı kurum tarafından verilen fesih cezasının ve uyarı cezasının iptaline de hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, uyarı cezası hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiş, fesih ile ilgilide sadece tespit hükmü kurulmuştur. Mahkemece, bu yön göz ardı edilerek hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı..." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulduğu belirtilerek, davacıya ait eczanede tespit edilen ilaçların fiilen reçete sahiplerince alındığı, kurumun bu nedenle herhangi bir zararının olmadığından yapılan fesih işleminin, cezai şart uygulamasının ve uyarı cezasının haksız olduğu kanaatine varılarak davanın kabulüne; davalı kurum tarafından davacıya tebliğ edilen 05/11/2013 tarihli 17,93 TL kurum zararı, 18.604,65 TL cezai şartın tahsiline ilişkin ceza ile uyarı cezasının iptaline, yine sözleşmenin 2 yıl süre ile feshine ilişkin davalı kurum tarafından verilen kararın iptaline dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine; Dairemizin 29/06/2020 tarihli, 2020/1107 esas, 2020/3614 karar sayılı ilamıyla "...davalının bilirkişi raporuna itirazları karşılanmaksızın hükme esas almaya yeterli olmayan ve sadece hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece, eczacı, SGK uzmanı ve hukukçudan oluşan 3 kişilik bir bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmalarının ve davalının bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirildiği gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir..." gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyulduğu belirtilerek, dava konusu olayda çok sayıda hastanın kendileri adına reçete yazan doktoru hiç tanımadıklarını, muayene olmadıklarını, reçete yazılması talebinde bulunmadıklarını, davacı eczaneye giderek reçetede yazılı ilaçları almadıklarını, reçete arkasındaki adres, telefon numarası ve imzanın kendilerine ya da yakınlarına ait olmadığını ifade etmiş olmaları, bu hastaların davacı eczacı ile husumetleri olduğu yönünde herhangi bir bilgi ya da belgeye rastlanılmaması, bu ilaçların ödemelerini yapan davalı ... yönünden kamu zararı oluştuğunun anlaşılması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Uyuşmazlık, davacı eczanenin cezai işleme konu eylemleri nedeniyle sonradan yürürlüğe giren lehe protokol hükümlerinin uygulanmasının gerekip gerekmeyeceğine ilişkindir.
Davacının, eczanesinden kuruma fatura ettiği bir kısım reçeteler nedeniyle taraflar arasındaki Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2009 yılı protokolünün 6.3.3, 6.3.10 ve 6.3.19. maddelerini ihlal ettiği anlaşılmışsa da, bu maddelere ilişkin 01.10.2020 tarihinde yürürlüğe giren 2020 protokolünün; 5.3.2. maddesinde “Eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da ilacı alana teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilacı alana ait olmadığının denetim ile tespitinin kesinlik kazanması halinde, reçete bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın veya ilacı teslim alan kişinin ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.”, 5.3.5. maddesinde “Kurum, İl Sağlık Müdürlüğü veya Eczacı Odası tarafından eczanede yapılan denetimde, reçete sahibi veya ilacı alan kişiye teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde ilaç bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 3 (üç) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak, Kurum tarafından yapılacak soruşturma neticesinde hastaya teslim edilmek üzere hastanın ilaç alım tarihinden itibaren 60 (altmış) günü geçmeyecek sürede ilaçların eczanede bekletildiğinin saptanması halinde bu madde hükmü uygulanmaz.”, 5.3.10. maddesinde “Eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte rapor fatura edildiğinin tespiti halinde reçete bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) yıl süreyle sözleşme yapılmaz.” ve 4.3.6. maddesinde; “Protokolün (5.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez (5.3.3, 5.3.6 ve 5.3.14 maddeleri hariç). Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edilir.” hükümleri düzenlenmiştir. Yine aynı protokolün 6.10. maddesinde “Bu protokolün yürürlük tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan protokol hükümlerine göre Kuruma fatura edilen ve kontrolleri Kurum tarafından bu Protokol yürürlük tarihinden sonra yapılan reçeteler için, ya da reçete kontrolleri yapılmış olmakla birlikte fesih uyarı ve cezai şarta ilişkin işlemlerin henüz tamamlanmadığı durumlarda tespit edilen fiil/fiiller için Kurumca bu Protokol hükümleri uygulanır. Ancak eczacı tarafından Kurumdan tebligat tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere yazılı olarak talep edilmesi halinde, ilgili protokol hükümleri uygulanır.” denilmiştir.
Dava konusu cezai işlemin dayanağı olan protokol maddesinde yukarıda bahsi geçen protokol hükümlerine göre davacı lehine değişiklik olduğu sabit olup, 2020 yılında yürürlüğe giren protokolün ilgili maddelerinin olaya uygulanıp uygulanamayacağı üzerinde durulmalıdır. Taraflar arasında yürürlükte olan son protokolün 6.10. maddesine göre davacının dava açmakla lehine olan protokollerdeki hükümlerin uygulanmasını istediğini kabul etmek gerekir. Bu durumda davacının, kurumdan yazılı talepte bulunulup bulunmadığının araştırılmasına gerek kalmamıştır. Hal böyle olunca 2020 protokolünün yukarıda bahsi geçen ilgili maddelerinin değerlendirilerek davacının talepleri hakkında bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle mahkeme kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.