"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/51 E., 2022/1885 K.
DAVACI-BİRLEŞEN DAVADA
KARAR :Asıl davanın kabulü, birleşen davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 8. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/302 E., 2019/306 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak ve tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ... ile taşınmazını satın alma konusunda anlaşmaya vardığını, 17.11.2016 tarihinde 25.000 TL peşinat ödediğini, taşınmazın satış bedelinin 725.000 TL olarak belirlendiğini; ancak davalının tapuda ferağ beyanında bulunmaya yanaşmadığı gibi satış bedelini de arttırmak istediğini, verdiği peşinatın iadesini istemesine rağmen sonuç alamadığını, ... 14. Noterliği kanalıyla 10.01.2017 tarihinde paranın iadesi için ihtarname gönderdiğini ancak davalının ... 20. Noterliği kanalıyla gönderdiği 19.01.2017 tarihli cevabi ihtarname ile parayı iade etmeyeceğini bildirdiğini ileri sürerek, 25.000 TL’nin ödeme tarihi olan 17.11.2016 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davaya cevap vermemiş, birleşen davada ise; davalı ... ile satış konusunda 2016 yılının Kasım ayında anlaştıklarını, o dönemde kendisine ait taşınmazı satın almak isteyen çok sayıda talip bulunduğunu, daha düşük bir bedel teklif etmesine rağmen geçmişte aynı taşınmazda kiracı olarak oturması nedeniyle davalıyı tercih ettiğini, davalının 25.000 TL kapora ödediğini, ancak sonradan resmi satışı yapmaktan kaçındığını, bu şekilde vardıkları anlaşmayı ihlal ettiğini, taşınmazın bir başkasına satışına engel olduğunu, nihayetinde 10.01.2017 tarihli ihtarnameyi gönderdiğini, 19.01.2017 tarihli cevabi ihtarname ile kaporanın iadesini isteme haklarının olmadığını, ayrıca uğranılan 100.000 TL’lik zarara karşılık 75.000 TL’nin daha tarafına gönderilmesini istediğini, taşınmazı daha yüksek bir bedelle başkasına satabilecekken davalının olumsuz davranışları nedeniyle zarara uğradığını, manevi yönden de etkilendiğini, evi oğlunun iş kurması için satışa çıkarttığını, davalının evi almaktan kaçınması nedeniyle oğlunun iş kurmasının da imkansız hale geldiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla, 10.000 TL maddi ve 15.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davada paranın pey akçesi olarak verildiği hususunun davalı tarafça da kabul edildiği, taraflar arasında şekil şartına uygun olarak yapılmış bir taşınmaz satış sözleşmesi bulunmadığı, tapu memuru önünde resmi şekilde bir devir yapılmadığından davacı tarafın pey akçesi olarak verdiği 25.000 TL’yi talep etmekte haklı olduğu, 14.01.2017 tarihinde temerrüdün gerçekleştiği kabul edilerek bu tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiği, birleşen davada ise, davacının taşınmazı bir başkasına satmasına engel olacak herhangi bir kanuni engel bulunmadığı, bu nedenle yine kendi iddiaları çerçevesinde davacı tarafın uzun süre taşınmazın davalı tarafça resmi şekilde satın alınmasını bekleyerek varsa bu yöndeki zarara kendi kusurlarıyla neden oldukları sonucunun ortaya çıktığı, sözleşmeden dönülmesinden ötürü manevi zarara uğradığı ve tazmini gerektiği yönündeki iddialarının dinlenemeyeceği, manevi tazminatın kanuni koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, 25.000 TL'nin 14.01.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı- birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-birleşen davada davacı vekili; taraflarca net bir biçimde anlaşmaya bağlanan satış işleminin, davalının tutumu yüzünden aylarca uzadığını, işlemi hızlandırmaya çalışan davalı ve işlemi takip ve sonuçlandırmakla görevlendirdiği oğlunun telefonlarına cevap vermediğini, tapuda devire sebepsizce yanaşmadığını, kısa mesaj kayıtları ve tapu müdürlüğünden davalının oğlu tarafından alınan randevu kayıtlarının aylarca oyalandığını gösterdiğini, taşınmazın satışı konusundaki bu anlaşmanın göstergesi olarak davalı yanca kaparo gönderimi gerçekleştirildiğini, ancak bu anlaşmanın davacı yanca ihlal edildiğini, davalının taşınmazı satışa yanaşmadığı şeklinde yer alan iddianın gerçeği yansıtmadığını bu hususun Mahkemece dikkate alınıp değerlendirilmediğini, satışın gerçekleşmesi ve satış bedelini Kasım 2016’da tahsil etmesi ve davalının bu bedeli TL mevduat olarak değerlendirmesi halinde dahi elde edeceği ciddi miktardaki faiz gelirinden yoksun kaldığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını, asıl davanın reddine ve birleşen davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; birleşen davada zilyetliğin davalıya teslim edildiğine ilişkin bir iddia bulunmadığı, şekle uygun olarak taşınmazın devrinin sağlanmaması davalı tarafın devre yanaşmamasından kaynaklı ise, makul bekleme süresinden sonra bağlanma parasının iade edilip sözleşme ile bağlılığın ortadan kaldırılma imkanı var iken kullanılmamış olmasından alıcının sorumlu tutulamayacağı, resmi şekilde yapılmayan tapulu taşınmazların harici satım sözleşmelerinin geçersiz olduğu ve bu durumda taraflarca geçersiz sözleşmeye dayanarak menfi ve müspet zarar talep edilemeyip, sadece sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak tarafların birbirlerine verdiklerini talep edebilecekleri bu nedenle birleşen davada davacının menfi zarar istemlerinin yerinde görülmediği, manevi tazminat taleplerinin temelinin ruhsal ve bedensel bütünlüğe verilen zararlar karşılığı olduğundan taraflar arasındaki sözleşmenin yerine getirilmemesi mal varlığına ilişkin zarardan ibaret olup davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunun ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı- birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- birleşen davada davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; asıl davada geçersiz taşınmaz satışı sözleşmesi gereğince ödenen bedelin tahsili, birleşen davada geçersiz satış sözleşmesi nedeni ile uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Tapuda kayıtlı bir taşınmazın harici sözleşme ile satılması 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237, 1435 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60 ıncı maddesi uyarınca geçersizdir.
2. Geçersiz sözleşmelerde; sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar karşılıklı olarak ancak verdiklerini geri alma hakkına sahiptirler.
3.Değerlendirme
Temyizen incelenen karar; uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun bulunduğundan, davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.