"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/643 E., 2022/2072 K.
KARAR : Davanın kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 8. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/262 E., 2019/849 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit ve senet iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; bir konut projesi kapsamında dava dışı yüklenici şirketle 09.05.2018 tarihli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi imzaladığını ve toplam 1.250.000 TL olan satış bedelinin 500.000 TL'sini peşin ödediğini, kalan 750.000 TL için 15.12.2018, 15.05.2019 ve 15.11.2019 vade tarihli 3 adet 250.000'er TL bedelli bono düzenlediğini, 15.05.2019 vade tarihli bononun davalıya ciro edildiğini, tüketici senedinin nama yazılı olmaması sebebiyle geçerli olmadığını ileri sürerek; 250.000 TL bedelli ve 15.05.2019 vade tarihli bononun geçersizliğinin tespiti ile iptaline ve davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının dava dışı şirketle imzaladığı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin tarafı olmadığını, bu sebeple davacının iddialarının muhatabı olamayacağını, davacı ile arasında herhangi bir kredi ilişkinin de mevcut olmadığını, dava dışı yüklenici şirketin kendisinden çeşitli krediler kullandığını ve bu kredilere ilişkin borçlarının halen devam ettiğini, senedin bu şirket tarafından borçlarına mahsup edilmek üzere ciro ile teslim edildiğini, iyi niyetli hamil konumunda olduğunu, şahsi def'ilerin kendisine karşı ileri sürülemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine bağlı olarak davacı tarafından düzenlenen emre yazılı bononun, tüketiciyi borç altına sokan sözleşmeye dayalı olarak alınan senetlerin nama yazılı olması gerektiği yönündeki emredici kanun hükmü karşısında geçersiz olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile borçlusu davacı olan 15.05.2019 vade tarihli ve 250.000 TL bedelli bononun geçersiz olduğunun ve davacının bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, bononun iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; bankanın davaya konu bonoyu iyi niyetli olarak ciro yoluyla ihbar olunan şirketten aldığını, bu şirketin davaya dahil edilmesi gerektiğini, davanın şirket aleyhine açılan menfi tespit davası ile görülmesinin zorunlu olduğunu, bono üzerinde herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verildiğini, son yetkili hamili konumundaki iyi niyetli banka aleyhine vekalet ücreti takdir edilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6502 sayılı Kanun'un 4/5 inci maddesi ile tüketicinin yaptığı işlemler nedeni ile kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı senet düzenleyebileceğinin kabul edildiği, tüketiciyi koruma ilkesi uyarınca bu kuralın teminat olarak tüketiciden alınacak kambiyo senetleri için de geçerli olduğu, nama yazılı olmayan senedin tüketici yönünden geçersiz olduğu, senedi ciro yolu ile devralan tarafın iyi niyet iddiasında bulunamayacağı, nama yazılı olmayan senedin sadece tüketici yönünden geçersiz olup, tüketici sıfatına haiz olmayan kişiler yönünden ise geçerliliğini korumaya devam edeceği ve bu itibarla somut olayda davaya konu edilen bononun davacı tüketici yönünden geçersiz olduğu, Mahkemece bononun davacı tüketici yönünden geçersizliğinin tespitine karar verilmesi gerekirken tümüyle iptaline karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden esas hakkında; davanın kabulüne, 15.12.2018 düzenleme tarihli ve 15.05.2019 vade tarihli 250.000 TL bedelli bononun davacı yönünden geçersizliğinin tespiti ile bu bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davanın birleşen davadan ayrılmasına karar verilirken ihbar olunan bakımından tefrik kararı verilmediğini, istinaf sebepleri değerlendirilmeksizin aleyhlerine fahiş vekalet ücretine hükmedildiğini, davanın açılmasına bankanın sebebiyet vermediğini, tedbir kararı nedeniyle bononun tahsiline de girişilmediğini, bankanın iyiniyetli hamil konumunda olduğunu, bononun ihbar olunandan borç ifası uğruna alındığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, emre yazılı bononun davacı tüketici açısından geçersiz olduğunun ve bu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (6502 sayılı Kanun) 4 üncü maddesinin beşinci fıkrası; " Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir." hükmünü içermektedir.
3. Değerlendirme
Tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın nitelendirilmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, özellikle Bölge Adliye Mahkemesi kararında bononun düzenleme tarihinin 15.12.2018 olarak belirtilmesinin maddi hata niteliğinde olup mahallinde düzeltilebilecek olduğunun anlaşılmasına göre; davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.