"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/573 E., 2021/723 K.
KARAR : Davanın Reddi
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18.5.2007 tarihinde davalı muayenehanesine müracaat ederek dişlerine protez takılması ve tedavisi işlemlerini yaptırırken ağız içindeki sol taraftaki tükürük bezlerinin davalının dikkatsizliği ile kesilmesi ile kanama meydana geldiğini, davalının acil serviste KBB uzmanına götürdüğünü ancak müdahale edilmek istenmediğini, bunun üzerine kendi imkanları ile Uludağ Üniversitesine müracaat ettiğini, çok zahmetli ve ağrılı süreçlerin halen devam ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi ve 90.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi vermemiş, duruşmadaki beyanlarında ceza dosyasının sonucunun beklenmesini, nihai olarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 17.02.2015 tarihli, 2008/481 Esas, 2015/118 Karar sayılı kararı ile; tedaviyi gerçekleştiren diş hekiminin kusurunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13.Hukuk Dairesinin 28.06.2018 tarihli, 2015/41778 E., 2018/7411 K., sayılı ilamıyla; '' Mahkemece Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun raporuna itibar edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olup davacının rapora itiraz ettiği, anılan raporda, davacıya uygulanan işlem sırasında meydana gelen kesi ile tükürük bezinin işlevini yitirip yitirmediği açıklanmadığı gibi, tedavisinin mümkün olup olmadığı, bu sürecin hastayı olumsuz yönde ne şekilde etkilediği hususları üzerinde durulmadığı, hâl böyle olunca bu rapora itibar edilerek hüküm kurulamayacağı, Mahkemece; üniversiteden, itirazları karşılayan, aralarında konusunda uzmanların bulunduğu akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, tıbbın gerek ve kurallarına göre olayda davalının sorumluluğunu gerektirecek ihmal ve hata bulunup bulunmadığını gösteren, nedenlerini açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerektiği '' gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Yargıtay ilamı doğrultusunda mahkemece alınan son bilirkişi heyeti raporu, yine ceza dosyasında Yargıtay ilamından sonra alınmış olan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davalının üzerine düşen görevleri yerine getirdiği, hekime bir kusur yüklenmediğinin anlaşıldığı, söz konusu yaralanmanın komplikasyon sonucu oluştuğunun sabit olduğu, tedavide görev alan davalının, komplikasyon geliştikten sonra, süreç ile ilgili yapılanlarda bir hatası veya eksik yaptığı bir tedavi olmadığı, davalının komplikasyon sonrası süreçte hastaya yeterli ilgili gösterdiği anlaşılmakla tedaviyi gerçekleştiren davalının kusurunun ispatlanamadığı, yine ortaya çıkan komplikasyon sonrası davalının davacıyı bilgilendirdiği, bizzat eşlik ederek hastane acil servisine ve KBB uzmanı muayenehanesine götürdüğü'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalının her ne kadar kusuru olmadığı iddiasında ise de vekil edeni tedaviye ilişkin ayrıntılı olarak bilgilendirdiğini, tedavinin tüm aşamalarını anlayacağı bir şekilde anlattığını, tedavi sonrasında oluşabilecek tüm ihtimalleri açıkladığını ispat edecek deliller sunamadığını, yüzeysel açıklamalar üzerine verilen bir rızanın hukuken aydınlatılmış onam sayılmayacağını, davalının komplikasyon olasılığını öngörmüşse dahi gerekli önlemi almadığını, yaralanmanın neticesinde tedavi için daha ileri bir merkeze sevki gerekirken
vekil edeni sevk etmediğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının diş tedavisi sırasında tükürük bezinin kesilmesi ve sonuç olarak tükürük bezinin çıkarılması nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. ''Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılmaz, bozma sebebidir. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durum olup, buna " usuli müktesep hak" denilmektedir. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu veyahut uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir." (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı).
2.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ''İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi'' başlıklı 141 inci maddesi; ''(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.
'' şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun bozma ilamına uygun, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu, davacı vekilince ilk kez temyiz aşamasında ileri sürülen müvekkilinin komplikasyonlar konusunda bilgilendirilmediği ve aydınlatılmış onam alınmadığı yönündeki temyiz itirazının ise; davacı tarafından yargılama aşamasında ileri sürülmeyen aydınlatılmış onam vakıasının mahkemece re'sen dikkate alınamayacağı, yargılama aşamasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında da ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle reddi gerektiği, sonuç olarak; kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
6100 Sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 Sayılı HUMK'nun 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
20.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.