"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1780 E., 2022/1786 K.
BİRLEŞEN 2019/292 E. SAYILI DAVADA
DAVA TARİHLERİ : 06.06.2017/ 29.09.2017/09.07.2019
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sivas 3. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2022/18 E., 2022/135 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalılardan ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ve davalılardan ... vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen toplam maddi tazminat miktarı 5.712,85 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı ... vekilinin maddi tazminata yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
Temyiz eden taraf vekillerinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan diğer temyiz istemlerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacılar asıl davada; sağ kaburga altında ve sırtında ağrı, mide bulantısı ve halsizlik şikayetleriyle gittiği davalı şirkete ait özel hastanede, davalı ... tarafından ameliyat edilen 1961 doğumlu annelerinin, ameliyat sırasındaki tıbbi uygulama hataları sebebi ile 01.10.2012 tarihinde vefat ettiğini ileri sürerek; şimdilik her bir davacı için ayrı ayrı 1.000 TL olmak üzere toplam 3.000 TL maddi tazminatın 01.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalı doktor ve hastaneden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişler; 27.02.2022 tarihli dilekçe ile Gökhan için talep edilen maddi tazminat talebini 5.712,85 TL olarak belirlemişlerdir.
2. Davacılar birleşen 2017/808 E. sayılı davada; desteğin kendilerine hem analık hem de babalık yaptığını ileri sürerek; her bir davacı için ayrı ayrı 100.000 TL olmak üzere toplam 300.000 TL manevi tazminatın 01.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı doktor ve hastaneden müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştlerdir.
3. Davacılar birleşen 2019/292 E. sayılı davada; haksız fiil (kusurlu tıbbi müdahale) sonucu meydana gelen ölüm sebebiyle fazlaya dair hak ve alacakları saklı kalmak koşuluyla, şimdilik her bir davacı için ayrı ayrı 100.000'er TL manevi tazminat ile 1.000'er TL maddi (destekten yoksun kalma) tazminatının 01.10.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faiziyle birlikte davalı ... şirketinden alınarak davacılara verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ...; dava konusu tedavi sürecinde kendisine atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, tıbbi uygulama hatası bulunmadığını, olayda gerçekleşen komplikasyonun tıbbi literatürün sunduğu bilgilerle birebir örtüşmekte olduğunu, herhangi bir ihmal ya da kusur bulunmadığını, operasyonun güncel standartlara uygun olarak yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı hastane; davacıların haksız ve kötü niyetli olduklarını, talebin dürüstlük ilkesiyle bağdaşmadığını, davacıların kusur iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, ameliyat sırasında gelişen komplikasyona karşı gerekli müdahalelerin yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
3. Davalı ... şirketi; ispat yükünün yerine getirilmemiş olması nedeniyle hekimin tıbben kusurlu kabul edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, sigorta şirketince tanzim edilmiş olan sorumluluk poliçesi nedeniyle hekim aleyhine ileri sürülen iddia; gerekli ve yeterli tetkiklerin yapılmaması iddiasına dayanıyor ise, bu durumda ispat yükünün salt davalı ... şirketine bırakılmasının hakkaniyet ve adil yargılanma ilkesine aykırı olduğunu, sigortalı hekimin ve dolayısı ile Sigorta şirketinin sorumluluğu için hukuki şartların oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporu ile davacıların annesi Tülay'ın davalı doktor Mustafa'nın kusurlu tıbbi uygulaması nedeniyle vefat ettiği, davacı ...'ın olay tarihinde 24 yaşında olup, üniversite eğitiminin devam etmesi nedeniyle maddi tazminata hak kazandığı, diğer davacıların 26 ve 30 yaşlarında olması nedeniyle destekten yoksun kalması sebebiyle tazminat talep edemeyecekleri gerekçesiyle; asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne, davacı ... 5.712,85 TL maddi tazminat ile davacılar için ayrı ayrı 25.000'er TL manevi tazminatın (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla müştereken ve müteselsilen) davalılardan Mustafa ve hastaneden olay tarihinden itibaren, davalı ... şirketinin dava tarihinden itibaren işleyecek, davalı ... yönüyle yasal, diğer davalılar yönüyle ticari avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili ile davalılardan Mustafa vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili; davanın konusunun malpraktis yani tıbbi uygulama hatası olduğunu, dosya içerisinde mevcut tüm bilirkişi raporları ile davalı doktorun sanık olarak yargılandığı ve mahkumiyetiyle sonuçlanarak kesinleşen ceza yargılaması ile yapılan cerrahi müdahaledeki kusurların komplikasyon değil malpraktis olduğu hususunun tespit edildiğini, buna göre maddi tazminatın reddine ilişkin kurulan hükmün hatalı olduğunu, yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadan, gerçek ve fiili anlamda destek olan kişilerin vefatı halinde bu destekten yoksun kalanların hak sahibi olduklarının kabulü gerekeceğini, yine manevi tazminat talebinin tümden kabulüne karar verilmesini gerektiğini, davacı ... lehine eksik vekalet ücretine hükmedildiğini, hükmedilen maddi ve manevi tazminatlara ilişkin faiz başlangıç tarihlerinin davalılar açısından farklı tarihlerde başlatılmasının da hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili; dosya kapsamında alınan raporlar arasında çelişki bulunduğunu, ıslah edilen maddi tazminat tutarına ıslah dilekçesinin tebliğ tarihinden faiz yürütülmesi gerektiğini, manevi tazminatın davalılardan tahsilinin mükerrer ödemeye sebebiyet vereceğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyada aldırılan raporlara ve dairenin kaldırma kararı doğrultusunda hazırlanarak hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmelere ve İlk Derece Mahkemesinin kanıtları takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı doktorun kusur oranı, davacıların yakınlık derecesi, duyulan elem ve acının derecesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında taktir edilen manevi tazminat tutarının hak ve nesafete uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili ile davalılardan Mustafa vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri ileri sürerek, davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, doktor hatasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56 ncı maddesi hükmüne göre; hakimin, özel halleri gözönünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
2. Manevi tazminat, bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 tarihli ve 2003/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları da aynı yöndedir.).
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriğine göre kabul edilen ve davalı tarafça temyize konu edilen toplam maddi tazminat miktarı 5.712,85 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davalı ... vekilinin maddi tazminata yönelik temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve sorumluluğu haksız fiile dayanmayan davalı ... şirketinin dava tarihinden önce temerrüde düşürülmemiş olduğunun anlaşılmasına göre; davacılar vekilinin, reddedilen maddi tazminat istemine ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş şekli, niteliği, olay tarihi, günün ekonomik koşulları ve yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat tutarları azdır. İlk Derece Mahkemesince, davacılar yararına daha üst düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere karar bozulmalıdır.
4. Bozma sebebine göre, davalı ... vekilinin manevi tazminata yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalı ... vekilinin hükmedilen maddi tazminata yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2. Davacılar vekilinin reddedilen maddi tazminata yönelik temyiz itirazlarının reddine,
3. Davacılar vekilinin manevi tazminat istemine yönelik temyiz isteminin kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının manevi tazminat istemi yönünden davacılar yararına BOZULMASINA,
4. Bozma sebebine göre davalı ... vekilinin manevi tazminata yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davalı ...'ya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.