Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8142 E. 2023/2856 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirkete borç para karşılığı düzenlenen temliknameye dayalı icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Temliknamenin şirket yetkilisi olmayan ve şirketi temsilen imza atmaya yetkili bulunmayan bir kişi tarafından düzenlendiğinin ve davacının davalı şirkete borç verdiğini ispatlayamadığının anlaşılması üzerine, itirazın iptali talebinin reddine karar verilmiş, bu karar temyiz incelemesinde usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2409 E., 2022/2188 K.

SAYISI : 2013/3 E., 2018/800 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı şirkete borcundan dolayı icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini, davalı şirkete verdiği nakit para ve çek karşılığında kendisine, ... 2 nci Noterliğinin 24.03.2004 tarihli 06158 yevmiye nolu temliknamesi ile T.C Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı, Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü, ... Sağlık İşleri İl Müdürlüğünde adına tahakkuk etmiş veya edecek alacaklardan 180.000,00 TL’sini temlik ettiğini ancak bu temliknamenin sahte olduğu iddiası ile ödemeden kaçındığını, temliknameyi şirketin eski fınans müdürü...'un şirket yetkilisi ... ... ...'ın yerine imzaladığını, bu nedenle temliknamenin sahte olduğunun iddia edildiğini, bu iddianın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, temliknameyi ... ... ... adına imzaladığı iddia edilen...'un, ... ... ...'ın şikayeti sonucu yargılandığını, yine bir grup temlikname sahibinin yaptığı şikayet sonucunda... ve ... ... ...'ın yargılandıklarını, temliknameyi noter onaylı olarak ve hazırlanmış şekli ile aldığını, temlikname... tarafından imzalanmış olsa dahi geçerli olduğunu, ... ...'un 10 yıldan fazla bir süredir davalı şirkette çalıştığını, davalı şirketin tüm finans işlerinden sorumlu olduğunu, davalı şirket adına sayılamayacak kadar çok senet, çek imzaladığını, davalı şirketin ticari mümessili olduğunu, bu nedenle... imzasının da iyi niyetli üçüncü kişilere karşı davalı şirketi bağlayıcı nitelikte olduğunu, temliknamelerin ... ... ...’ın bilgisi dahilinde verildiğinin açık olduğunu, davalı şirketin kötü niyetli olduğunu amacının borcunu ödememek olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %40 tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davacının bahsettiği para ve çeklerin hiçbirinin davalı şirketin kasasına girmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; itirazın iptali davasında dayanağın ... 2. Noterliğinin 24.03.2004 tarih 06158 yevmiye nolu temliknamesi olduğu, bu temliknameyi davalı şirket adına imzalayan...'un şirketi temsile yetkili olmadığı ve şirket yönünden bağlayıcı olmadığı, imzalayan...’un yargılandığı davada sahte temlikname nedeni ile mahkumiyetine karar verildiği ancak kararın henüz kesinleşmediği, sözkonusu temliknamenin davalı şirket yönünden bağlayıcı olmadığı, davacı tarafından davalı şirkete borç para verildiği iddia edilmiş ise de bu konuda davalıdan sadır bir yazılı delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı; davalı şirket yetkilisinin sahteciliği iddia edilen temliknameler bilgisi dahilinde hazırlandığı için mahkum olduğunu, bu dosyanın kesinleşmesi beklenilmeden karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı şirket kayıtlarında ne borç paraya ilişkin ne de temliknamelere ve çeklere ilişkin kayıtların bulunmadığının belirlendiği, elden borç para verdiğinin mevcut dosya kapsamındaki delillerle ispat edilmediği, davaya dayanak temliknameyi düzenleyen dava dışı...'un mahkumiyetine karar verildiği, davalı şirket temsilcisi ... ... ... ve davalı hakkındaki bir kısım isnatlar yönünden zamanaşımı sebebiyle düşme kararı verildiği ve anılan kararın dosyanın istinaf aşamasında bulunduğu süreçte temyiz yolundan geçerek kesinleştiği, bu hali ile davacının temliknameye dayalı olarak alacak isteminde bulunamayacağı, ispat yükümlülüğündeki davacının; davalıya ödünç verdiği iddiasını ispat edemediği ve bu haliyle itirazın iptali isteminin reddi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temliknameye dayalı alacağın tahsiline ilişkin yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "İspat yükü" başlıklı 6 ncı maddesinde; "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür." denilmiştir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun "İspat yükü" 190'ıncı maddesinin birinci fıkrasında; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." denilmiştir.

3. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “temsil yetkilisi” başlıklı 370 inci maddesinin birinci fıkrası “Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir.” şeklindedir.

3. Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davaya dayanak yapılan temliknamenin şirketin yönetim kurulu başkanının ismi yazılarak şirket çalışanı tarafından imzalanmak suretiyle sahte olarak düzenlendiği, davalı şirketin yönetim kurulu başkanı hakkında yapılan yargılama sonucunda mahkumiyet kararı verilmiş ise de temliknamenin düzenlendiği tarihte şirketin müşterek imza ile temsil edildiği, temliknamenin davalı şirketi bağlamayacağı, davacının davalı şirkete borç verdiğinin ispatlanamadığının anlaşılmasına göre, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.10.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, noter aracılığı ile düzenlenen 24.03.2004 tarihli 180.000,00 TL bedelli temliknamenin sahte olması nedeniyle davalı aleyhine girişilen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.

Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, davalı şirket adına dava dışı...’un düzenlediği temliknamenin davalı şirketi bağlayıp bağlamadığı noktasında toplanmaktadır.

Dava dışı...’un şirketi temsilen düzenlediği temliknamenin sahteliği sabit olmuş ve... ceza mahkemesinde mahkûm olmuş ise de...’un üçüncü kişilere karşı davalı şirketin uzun süreden beri temsilcisi gibi davrandığı, üçüncü kişilerde böyle bir kanaat oluşturduğu, şirket adına birçok belge imzaladığı anlaşılmaktadır.

... ..., her ne kadar davalı şirketin yasal temsilcisi değilse de temsilci gibi davranmasına davalı şirket tarafından muvafakat edildiği hatta ... tarafından imzalan birçok borç doğuran belgenin davalı şirket tarafından kabullenip ödendiği iddia edilmektedir. Bu konuda bir araştırma yapılmamıştır. Eğer iddia gibi, davalı şirket tarafından, ...’ın temsilcisi gibi davranmasına uzun yıllar rıza gösterip onun tarafından imzalanan belgeler şirket tarafından ödenmiş ise artık ...’ın davalı şirketin temsilcisi olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Davalı şirket, ... tarafından imzalanan belgelerden bir kısmını ödeyip bir kısmını ödememesi Medeni Kanun 2 nci maddesinde belirtilen iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı gibi hakkın kötüye kullanılmasını teşkil edecektir.

Davalı şirketin, davranışları ile üçüncü kişiler nezdinde ...’ın temsilcisi olduğuna dair yanıltıcı bir kanaat oluşturması ve ...’ın yaptığı işlemlerden dilediğini kabul etmesi hakkın kötüye kullanılmasını teşkil eder. Bu nedenle şirket kayıtları üzerinde araştırma yapılarak bu durumun araştırılması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.