"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/118 E., 2021/629 K.
DAVA TARİHİ : 30.10.2009
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının çiftçi olduğunu, karpuz üretimi yapmak amacıyla davalıdan satın aldığı fidelerle zamanında ve tekniğe uygun olarak ekim yaptığını, tüm sulama, gübreleme, yabancı ot mücadelesi, hastalık ve haşere mücadele işlemlerinin zamanında yapıldığını, hasat olgunluğu ve büyüklüğüne gelen karpuz meyvelerinin ilk bakışta normal görülmekle birlikte detaylı incelendiğinde, meyveler üzerinde zamk akıntıları oluştuğunu, zamklanma ile oluşan bu yerlerden meyvelerin iç kısmına doğru ilerleyen ve meyveyi çürüten etmelerin meydana geldiğini, meyve kabuklarında çatlamalar oluşup meyvenin tamamen çürüyerek meyveyi yenilmez hale getirdiğini, Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü'nün yapmış olduğu incelemelerde tarlasına dikili olan karpuz mahsulünde bakteriyel bir hastalık olan meyve yanığı hastalığının tespit edildiğini, Kadirli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/71 D. İş. sayılı dosyası kapsamında zarar tespiti yapıldığını, hastalığın sadece tohum ve fide ile taşınabildiğini, karpuzlardan gelir etmesinin mümkün olmadığını, aynı zamanda karpuzların başka bir yere taşınarak yakılması gerektiğini, elde etmekten mahrum kaldığı kar dışında ayrıca bu sebeple de zararının oluştuğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 149.082,37 TL maddi tazminatın 24.07.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından delil tespitinin tek taraflı olarak yapıldığını, alınan bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edilmediğini, davaya konu karpuz yanıklığı veya bakteriyal meyve lekesi hastalığının fide ile ilgisinin olmadığını, doğrudan tohum hastalığı olduğunu, davacının ne şekilde ürün yetiştirdiğinin belirsiz olduğunu, hastalığın tarlaya naklindeki yapay ve doğal sebeplerin kendileri ile ilgisinin olmadığını, hastalığın doğal sebeplerden meydana gelebileceğini, tespit edilen zararın fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Kadirli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.05.2011 tarih ve 2009/384 Esas, 2011/229 Karar sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Kadirli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 07.06.2012 tarih, 2011/18868 Esas, 2012/14939 Karar sayılı ilamı ile, davanın TTK'nun 25. maddesi hükmüne göre süresinde açılmadığından zamanaşımından ve meydana gelen zararın fidelerden kaynaklandığına ilişkin somut delil bulunmadığı gerekçesi ile de esastan reddine karar verilerek çelişki oluşturulduğu, davanın zamanaşımından reddi ile esastan reddi farklı hukuki sonuçları olup, öncelikle zamanaşımı hususunun incelenip zamanaşımı gerçekleşti ise esasa ilişkin görüş belirtilmemesi gerektiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece, 21.02.2013 tarih ve 2012/20 Esas, 2013/120 Karar sayılı kararıyla, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 08.10.2015 tarih, 2014/36592 Esas, 2015/29225 Karar sayılı ilam ilamı ile, davacının 31.7.2009 tarihinde tesbit yaptırdığı ve zararını öğrendiği, 5553 Sayılı Kanunun 11. maddesinde yazılı 6 aylık süre içinde eldeki davasını açtığı, kaldı ki davacının alıcı olarak iğfal edildiğini iddia ederek delil olarak gösterdiği ceza davası dosyasında “2009 yılındaki yurt içinde satılan tohumların ayıplı olduğu yurt dışındaki üretici firma tarafından bildirildiği halde, İstanbul Bayii tarafından sahte uygunluk raporu alınarak satışa sunulduğu iddiası” ile dava açıldığı Adana 15. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/425 esaslı davasında yargılandıkları, davacının adının da mağdur olarak geçtiği hususları gözetildiğinde eldeki davanın süresinde açıldığı, Mahkemece taraf delilleri toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece, 15.02.2018 tarih ve 2016/822 Esas, 2018/64 Karar sayılı kararıyla, davacı tarafından davalı şirketten satın alınan tohumlardan kaynaklanacak zararlardan davalı şirketin de sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 148.440,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan tahsiline dair verilen karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin (kapatılan) 05.12.2019 tarih, 2018/4866 Esas, 2019/12159 Karar sayılı ilamı ile, davalı tarafça yargılama aşamasında dosyaya sunulan D. İş dosyasında alınan bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ile temyiz itirazına konu edilen hususlarda ve özellikle bilirkişi raporunda karpuz ürününde var olduğu belirtilen hastalığın davacılara ait tarlalara davalı şirket tarafından üretimi yapılan fideler yoluyla bulaşıp bulaşmadığı, bulaşma nedeni ve özellikleri gibi hususlarda bir değerlendirme yapılmadığı, ayrıca davacıya ait tarlalardan elde edilecek ürün miktarına ilişkin çelişkiler bulunduğu, yine elde edilen ürünlerin fiyat farklarının bulunduğuna dair itirazların ileri sürüldüğü, Mahkemece davalı şirketin D. İş dosyası bilirkişi raporuna yaptığı bu itirazları karşılamaya yönelik olarak bilirkişi heyetinden rapor alınmadığı gibi bu itirazları karşılayacak şekilde mahkeme kararında bir gerekçe ve değerlendirmeye yer verilmediği, Mahkemece davalı şirketin D. İş dosyası bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları kapsamında üniversitelerden seçilecek akademik kariyere sahip, konusunda uzman yeni bilirkişi heyetinden bilirkişi raporu alınmak suretiyle gerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemece, 28.10.2021 tarihli ve 2020/118 Esas, 2021/629 Karar sayılı kararıyla; davacının 2009 yılında üretim yaptığı alanlarda meydana gelen karpuz bakteriyel meyve yanığı hastalığına davalının sattığı fidelerin neden olduğunu ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; emsal nitelikte açılan davalarda tazminata hükmedildiği ve verilen bu kararların Yargıtay'ın ilgili daireleri tarafından onanarak kesinleştiği, davalı tarafça her ne kadar hastalığın başka yollarla da bulaşabileceği belirtmiş ise de dinlenen tanık beyanları ve Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü'nün 10.08.2009 tarihli raporu ve D. İş dosyasındaki rapor dikkate alındığında hastalığın fidelerden kaynaklandığının ispatlandığı, eldeki dava ile aynı konuya ilişkin açılan davalarda alınan bilirkişi raporları ve mahkeme kararları sunulmasına rağmen bu raporlar ve Mahkeme kararlarının incelenmediğini belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'nun 2. maddesi "Bu Kanun; tarla bitkileri, bağ-bahçe bitkileri, orman bitki türleri ve diğer bitki türleri çoğaltım materyaline ait çeşitlerin ve genetik kaynakların kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi, sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmalar ile ilgili düzenlemeleri kapsar."
2. 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu'nun 11. maddesi "Fiillerinin ayrıca suç sayılma hâli saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları oranında birbirlerine rücu edebilirler. Dava, zarara uğrayanın zarara uğradığının tespit edilmesinden itibaren altı ay içinde, her hâlde zararın meydana gelmesinden itibaren iki yıl içinde açılabilir."
3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesi "Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir."
4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/1. maddesi "Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler."
5. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/2. maddesi "Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
" hükümlerini içermektedir.
3. Değerlendirme
1.Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
2. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
3. Dosya kapsamından, mahkemece dosyaya kazandırılan bilirkişi raporunda davacının tarlasına karpuz meyve hastalığının davalı tarafından davacıya satılan fideler aracılığıyla bulaştığının tespit edilemediği belirtilmiş ise de yine dosyada bulunan Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü tarafından hazırlanan 27.02.2009 tarihli raporda, kendilerine teslim edilen karpuzlarda meyve yanığı hastalığının bulunduğu, davacının da faaliyet gösterdiği karpuz üretim bölgesinde sadece davalı tarafından davacıya satılan "crimson tide" cinsi fidelerde bu hastalığın tespit edildiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır.
4. Yine davacı tarafça dosyaya benzer konuda açılmış davalarda ilgili Mahkemelerce temin edilen ve hükme esas alınan, eldeki davada alınan bilirkişi raporu ile de çelişkili olduğu anlaşılan bilirkişi raporları sunulmuş olup, Mahkemece bu bilirkişi raporları ile Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü tarafından hazırlanan rapora ilişkin bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır. O halde Mahkemece, Adana Zirai Mücadele Araştırma Enstitüsü tarafından hazırlanan rapor ile emsal nitelikteki dava dosyalarında yer alan bilirkişi raporları üzerinden inceleme ve değerlendirme yapılarak davacı tarafın itirazları karşılanmak suretiyle, ayrıntılı, açıklayıcı, Yargıtay denetimine uygun ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple,
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA,
2. 6100 sayılı kanunun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,16.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.