Logo

3. Hukuk Dairesi2022/8208 E. 2023/844 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı avukatın, vekâlet ücretine ilişkin icra takibine karşı açılan menfi tespit davasının, davacı tarafından yapılan ödemeler nedeniyle istirdat davasına dönüşüp dönüşmediği ve zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalı avukata karşı açtığı davanın, önceki Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda ve yapılan ödemeler de gözetilerek istirdat davasına dönüştüğü ve davalının zamanaşımı itirazının da yerinde olmadığı değerlendirilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/233 E., 2022/362 K.

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; dava ve ıslah dilekçeleri ile, davalı avukatın, Kütahya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/677 E., 2003/106 K. sayılı kamulaştırmasız el atma davasında, yedi hissedarla birlikte kendisini vekil olarak temsil ettiğini, kendisi ve dava dışı ...’ın haricindeki beş hissedarın davalıyı azlettiğini, davalının, tüm vekalet verenler hakkında Kütahya 2. İcra Müdürlüğünün 2004/181 E. sayılı dosyası üzerinden toplam 2.800.000,00 TL vekalet ücreti alacağı için takip başlattığını, davalıyı azleden beş kişinin takibe itiraz ettiklerini, kendisi ve dava dışı ...’ın ise, davalının, “diğerlerinden ne kadar ücret alırsa kendilerinden de o kadar ücret talep edeceği” konusundaki vaadine aldanarak itiraz etmediklerini, takip miktarının 1/8’i olan 350.000,00 TL’nin kendi hissesine isabet eden miktar olduğunu, diğer borçluların takibe itirazı üzerine davalı tarafından açılan itirazın iptali davasında, taraflar arasındaki vekalet ücret sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespit edildiğini, bu durumda davalının talep edebileceği vekalet ücreti ile kendisine vekaleten DSİ’den tahsil edip de ödemediği miktarlar dikkate alındığında, davalıya borçlu olmadığı gibi, aksine alacaklı olduğunu ileri sürerek, takip dosyasında kendi hissesine isabet eden 350.000,00 TL miktar nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %40 inkar tazminatının tahsiline, davalı tarafından DSİ’den tahsil edilen miktarlardan, hak ettiği vekalet ücretinin mahsubundan sonra kalan 170.323,00 TL’nin ise faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; diğer hissedarlarla birlikte takip miktarından müteselsilen sorumlu olan davacının, iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 04.07.2013 tarihli ve 2004/639E., 2013/249 K. sayılı kararı ile, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Kapatılan 13. Hukuk Dairesinin 17.06.2014 tarihli ve 2013/31405 E., 2014/19428 K. sayılı kararı ile; “...gerek dava dilekçesinden, gerekse daha sonra verilmiş olan ve talebe açıklık getiren tüm dilekçelerden, davacının iş bu davadaki amaç ve iradesinin, davalı tarafından başlatılan takip nedeniyle kısmen değil, tümüyle borçlu olmadığının tespiti istemine yönelik olduğunun anlaşıldığı, nitekim menfi tespit davasının amacı da, kesinleşen takip nedeniyle borcun hiç bulunmadığının ya da istenilen kadar borçlu bulunmadığının tespiti olduğu, o halde, davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı mevcut olup, mahkemece işin esası incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği”nden bahisle karar bozulmuştur.

B. Bozma Sonrası Verilen Karar

Mahkemenin 30.06.2015 tarihli ve 2015/132 E., 2015/303 K. sayılı kararı ile Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17.06.2014 tarihli ve 2013/31405 E., 2014/19428 K. sayılı bozma kararına direnilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

2. Temyiz Nedenleri

Kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

VI. DİRENME KARARININ HUKUK GENEL KURULUNCA İNCELENMESİ

Hukuk Genel Kurulunun 10.10.2019 tarihli ve 2017/13-687 E., 2019/1053 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenler ile açıklanan ilave gerekçelerden dolayı bozulmasına karar verilmiştir.

VII. MAHKEMECE BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının açmış olduğu menfi tespit davasının yargılama aşamasında yapılan birkısım ödemeler de bulunmasına göre istirdat davasına dönüştüğü, davalının zamanaşımı itirazının da yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

VIII. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, zamanaşımı süresinin yanlış hesaplandığını, davanın zamanaşımından reddedilmesi gerektiğini, ayrıca tüketici mahkemelerinin görevli olduğunu da beyan ederek mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, müvekkilin avukatına karşı menfi tespit, daha sonra ödeme yapılmış olması nedeniyle de istirdat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun 72 nci maddesi: "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir".

2. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen Kütahya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/101 E., 2010/137 K. sayılı dava dışı müvekkilerin davacı avukat ile aralarında imzalanan ücret sözleşmesinin geçersizliğinin tespit edilmiş olması ve davalının zamanaşımı itirazının mahkeme gerekçesindeki gibi yerinde olmadığının anlaşılmasına göre, mahkeme kararının isabetli olduğu görülmekle, temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerekmiştir.

IX. KARAR

Açıklanan sebeple,

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi geregince kararın tebliginden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.