"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi
SAYISI : 2022/43 E., 2022/145 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 09.02.2008 tarihinde davalıdan 25' i erkek ve 225'i dişi olmak üzere toplam 250 adet kivi fidanı satın aldığını, kivi fıdanının 4 yıl sonra ürün vermeye başladığını bildiğinden bu süre boyunca gerekli bakımı yaptığını, ancak dört yılın sonunda verim alamaması üzerine tespit yaptırdığını ve fidanların % 80'inin erkek olduğunun tespit edildiğini, kendisine erkek kivi fidanı satılması nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile maddi tazminat talebini 80.929,94 TL’ye arttırmıştır.
II. CEVAP
Davalı; davacıya dişi ya da erkek fidan sayısına dair bir taahhüdünün olmadığını, fatura konusu fidanların teslim edildiğini, faturaya itiraz edilmediğini, yanlış fidan alımından ya da yanlış ekimden sorumlu olmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 03.06.2015 tarihli ve 2012/159 E., 2015/235 K. sayılı kararıyla; 5553 sayılı Tohumculuk Kanununun (5553 sayılı Kanun) “Tazminat” başlığı altındaki 11 inci maddesiyle “Fiillerinin ayrıca suç sayılma hâli saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları oranında birbirlerine rücu edebilirler. Dava, zarara uğrayanın zarara uğradığının tespit edilmesinden itibaren altı ay içinde, her hâlde zararın meydana gelmesinden itibaren iki yıl içinde açılabilir.” düzenlemesi getirildiği, davacının dava konusu fidanları 2008 yılında alıp diktiğine ve teknik bilirkişi raporuna göre kivi bitkisinin fidan olarak dikiminden itibaren 3 yıl sonra çiçeklenmeye başlayacağına ve meyve vereceğine (her sene 1-30 Haziran tarihleri arasında) göre, dava tarihinde 4 yaşında olan kivi fidanlarının cinsinin ve dolayısı ile zararın, 3. yılın bitiminden (2011 yılı Haziran ayının sonu) itibaren geçecek 6 aylık sürede anlaşılmasının mümkün olduğu, 5553 sayılı Kanun'un özel kanun niteliğinde olup eldeki uyuşmazlıklara öncelikle uygulanması gerektiği, bahsedilen yasal düzenlemede geçen sürelerin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu, davanın 6 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle, hak düşürücü süre sebebi ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14.06.2017 tarihli ve 2015/42930 E., 2017/7406 K sayılı ilamıyla; 10.06.2014 tarihinde yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda, bölgede 29/30 Mart 2014 tarihinde meydana gelen don afeti nedeniyle kivi genç sürgün ve çiçek gözlerinin zarar gördüğü, keşif tarihinde görülmesi gereken kivi çiçeklerinin ağaçlar üzerinde bulunmadığı, dolayısıyla meyve teşekkülünün olamayacağı, bu aşamada ortaya çıkan zararın tespit edilemeyeceğinin belirtildiği, henüz keşif tarihi itibariyle dahi zararın tespiti mümkün olmadığından davanın esasına girilip hüküm tesisi gerekirken, 6 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, Mahkeme kararı bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 10.05.2019 tarihli ve 2017/409 E., 2019/151 K. sayılı kararıyla; bilirkişi raporuna göre dava konusu kivi bitkilerinin üzerinde hiç meyve bulunmaması nedeniyle bu bitkilerin tamamının erkek bitkiler (tozlayıcı) olduğu, dava konusu kivi bahçesine 225 adet dişi kivi fidanının yeniden tesisinin gerekeceği, yeni tesisten 3 yıl sonra meyve verme yaşına gelecekleri belirtilerek bu süreç içindeki davacının oluşan toplam zararının tespit edildiği, söz konusu raporların uygun ve yeterli bulunduğu, kural olarak sadece kişilik hakkı ihlal edilen kimsenin manevi tazminat isteyebileceği, mal varlığına yönelik eylemler de kişiyi üzüntüye düşürebilir ise de kişisel hakkı ihlal eden eylem niteliğinde kabul edilemeyeceği ve davacının manevi tazminata yönelik iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 80.929,94 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davanın manevi tazminat yönünden reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 23.01.2020 tarihli ve 2019/5532 E., 2020/515 K. sayılı ilamıyla; faiz yönünden kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu gerekçesiyle, Mahkeme kararı bozulmuştur.
C.Üçüncü Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemenin 16.12.2020 tarihli ve 2020/126 E., 2020/260 K. sayılı kararıyla; aynı gerekçeyle, davanın maddi tazminat yönünden kabulü ile 80.929,94 TL'nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davanın manevi tazminat yönünden reddine karar verilmiş; karar, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
2. Dairece verilen 13.12.2021 tarihli ve 2021/4851 E., 2021/12841 K. sayılı ilamla; davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, Mahkemece; davalı şirketin davacıya sattığı fidanlar nedeniyle ortaya çıkan zarardan sorumlu tutulması yerinde ise de hükme esas alınan ek bilirkişi raporundaki zarar hesabında yıllara göre dikkate alınan verim oranının kök rapordakinden farklı olduğu, davalının bilirkişi raporuna bu yönüyle de itirazda bulunduğu ve raporun hesaplamaya esas alınan veriler bakımından denetime elverişli olmadığı, buna göre Mahkemece; davacının maddi zararını hesaplanması için bilirkişiden, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir ve davalının rapora itirazlarını karşılar nitelikte denetime elverişli rapor aldırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı akabinde, 2008 yılı ilk hasat dönemi ve 2017 yılı son hasat dönemi kabul edilerek bu tarihler arasında İkizce İlçesi üretim ve kg başı satış fiyat listesi dosyaya kazandırılarak ek bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi raporunda, önceki raporlar arasındaki farkın 2011-2012-2013 yılları için kullanılan verim ortalamalarından kaynaklandığı açıklanarak ... İl Tarım ve Orman Müdürlüğünün bildirdiği kivi üretim bilgileri ve hasat döneminde alınabilecek verim dikkate alınarak hesaplama yapılmak kaydıyla 225 adet dişi kivi bitkisi için keşif tarihi itibari ile 3 yıllık yetiştirme maliyetinin 11.448 TL, üretim dönemindeki net ürün gelirinin (7 yıl için) 50.928,64 TL, dava konusu kivi bahçesinde oluşan zararın genel toplamının 62.376,64 TL olduğunun bildirildiği, davacının manevi tazminata yönelik iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 62.376,64 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından reddinin gerektiğini, davacının ıslah ile arttırdığı kısmın zamanaşımına uğradığını, bilirkişi raporunda müvekkili aleyhine hüküm doğuracak nitelikte hesap hataları ve maddi kusur olduğunu, bazı masrafların, işçilik maliyetlerinin fazla hesaplandığını, bilirkişi raporunda ilgili yıllarda davacıya ait tarlanın bulunduğu alanda toprak, güneş, su vb. etkilerin de raporda değerlendirmeye alınmadığı, meteroloji kayıtlarının dosyaya sunulmadığı, ürün verimini etkileyen diğer unsurların hesaplama dışı tutulduğunu, eksik ve kusurlu düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm verilmesinin hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, bilirkişi raporuna göre 225 adet erkek kivi fidanının sökülerek yerine dişi fidan dikilme masrafı ile yetiştirilme masrafının tespit edildiği ancak aşılama yöntemiyle ücretsiz onarım hakkının göz ardı edildiği, zararın artmasında ve devam etmesinde davacının kusurlu davranışına hiçbir şekilde değinilmediği, davacının 7 yıllık zararının hesap edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının yetiştirmiş olacağı üründen elde edeceği bedel ve tasarruf edilen giderlerin tazminat hesabından mahsup edilmediğini, ayrıca müvekkili ile davalı arasında belirli sayıda dişi ya da belirli sayıda erkek fidan satımı konusunda bir sözleşme yapılmadığını, davacının fidanları ekimi ve üretimi sonucu hakkında da müvekkil firmanın herhangi bir taahhüdü bulunmadığını ileri sürerek, Mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalıdan satın aldığı fidanların cinsinin belirtilenden farklı olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 5553 sayılı Tohumculuk Kanununun (5553 sayılı Kanun) “Tazminat” başlığı altındaki 11 inci maddesinde “Fiillerinin ayrıca suç sayılma hâli saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları oranında birbirlerine rücu edebilirler. Dava, zarara uğrayanın zarara uğradığının tespit edilmesinden itibaren altı ay içinde, her hâlde zararın meydana gelmesinden itibaren iki yıl içinde açılabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
2. Usulî kazanılmış hak kurumu, davaların uzamasını ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek, hukukî alanda istikrar sağlamak amacıyla Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri hâline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
3. Bilindiği üzere; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, (bozma kararının kapsamı dışında kalmış olması nedeniyle) kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla kesinleşmiş, bu kısımlar lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 1315 sayılı YİBK).
4. Usuli kazanılmış hak kavramına ilişkin açıklanması gereken diğer bir husus ise; bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması üzerine, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğünün bulunmasıdır. Bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
Mahkemece uyulan bozma ilamının gereğinin yerine getirildiği, alınan bilirkişi raporunun bozma kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalının temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.