"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1033 E., 2022/1929 K.
DAVA TARİHİ : 23.07.2018
KARAR : Davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Doğubayazıt 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2018/248 E., 2020/76 K.
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; kendisine ait olan .... plakalı Volvo-2014-XC60 modelli araç ile 07.06.2018 tarihinde kaza yaptığını, meydana gelen trafik kazası sonucunda aracın ön ve ön yan tarafında ciddi hasar meydana geldiğini, 60.000 TL üzerinde maddi zararın oluştuğunu, aracın Erzurum ilinde davalı firmaya ait yetkili serviste onarım gördüğünü, aracın ön, yan, tavan ve perde hava yastıklarının hiçbirinin açılmadığını, kamuoyunda güvenilirliği ve sağlamlığı ile bilinen Volvo markasına ait aracın ciddi darbe almış olmasına rağmen araçtaki hiçbir hava yastığının açılmamış olmasının aracın ayıplı olduğunun göstergesi olduğunu, güvenirliği ve sağlamlığına güvenerek dava konusu aracı satın aldığını, hava yastığının açılmamış olmasının araçtan beklediği faydayı ciddi derecede azalttığını, bundan sonra meydana gelebilecek trafik kazaları için kendisi ve ailesi yönünden hayati tehlike doğurduğunu, davalı firmanın dava konusu araçta "otomatik fren sistemi" bulunduğu şeklinde reklamlar yaparak aracın satışını yaptığını, kendisinin de bu reklamlara ve araçta otomatik fren sistemi bulunduğuna inanarak dava konusu aracı satın aldığını, ancak kaza anında araçta bulunan otomatik fren sisteminin çalışmadığını ve kazaya engel olmadığını belirterek ayıplı malın davalıya iadesi ile aynı malın ayıpsız bir mislinin verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; araçta değişmesi gereken parçaların listesinin exper tarafından onaylandığını, davacının asıl amacının aracın perte çıkmasını sağlamak ve sigortadan para almak olduğunu, davacının sigorta tarafından aracın pert edilmesini istediği için parçaların sipariş edilmesine izin vermediğini, davacının kaza tarihinden yaklaşık 45 günlük bir süre boyunca aracın pert edilmesi için kasko firması olan HDI Sigorta A.Ş ile görüşmelere devam ettiğini ve bu süre zarfında aracın müvekkil şirketin yetkili servisinde davacının talebi üzerine müdahale edilmeden bekletildiğini, araç pert seviyesinde olmadığından sigorta firmasının davacının talebini reddettiğini ve onarım yapılmasına karar verdiğini, aracın onarımının eksiksiz bir şekilde tamamlandığını ve davacıya 18.08.2018 tarihinde teslim edildiğini, davacının müvekkil şirket aleyhine dava açmasının asıl sebebinin haksız menfaat elde etmek olduğunu, davacının iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, öncelikle davanın zamanaşımı süresinde açılmamış olması, sonrasında haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olması sebebiyle reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ayrıntılı, gerekçeli, denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülen 17.01.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda, trafik kazası sonucu meydana gelen deformasyon miktarı ne olursa olsun hava yastıklarının açılması için belli bir açı ve ivme şiddetinin gerekli olduğu, bu sebeple dava konusu otomobilde kaza esnasında hava yastıklarının açılmamış olmasının, tetiklenmesini gerektiren teknik şartların oluşmamış olmasından, tetiklenmesine yeterli şiddette darbe almamasından kaynaklandığı, bu durum gerçekleşmediğinden hava yastıklarının açılmadığı, diğer bir deyişle araçta bulunan hava yastığı sisteminin bozuk olmadığının bir göstergesi olduğu gerekçesiyle araçta üretim hatası ve herhangi bir gizli ayıp söz konusu olmadığı belirlenmiş olup, buna göre satış tarihi olan 26.12.2013'te yürürlükte olan 6502 sayılı yasa gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresinin teslim tarihi olan 26.12.2015 tarihi itibariyle dolduğu, keza bu durumda artık kanunda zikredilen gizli ayıp durumu veya ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesinden de bahsedilemeyeceği, bir davada hem usulü hem de esastan reddi gerektiren sebepler var ise davanın öncelikle usulden reddinin gerektiği, bu itibarla aldırılan son bilirkişi heyet raporuna göre araçta ayıp olmadığı tespit edilmekle sübut bulmayan davada davalı vekili süresinde vermiş olduğu cevap dilekçesi ile zamanaşımı def'inden bulunmuş olup ve de 6502 sayılı yasanın 12'nci maddesinde düzenlenen 2 yıllık zamanaşımı süresi dava tarihinde çoktan dolmuş olduğundan, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle usulden reddine karar vermek gerektiği belirtilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; zamanaşımına göre red kararı verilmesinin gizli ayıp olduğu için hatalı olduğunu, çarpışma açısı bilirkişi raporunda belirtilmeden genel soyut ifadelerle düzenlenen rapora itibar edilemeyeceğini, çarpışma için önceki raporda 50 km olarak belirtilmiş iken hükme esas alınan raporda hava yastığının 25-30 km ile devreye girmediğinin belirtildiği, bu durumda 50 km ile hava yastığının açılması gerektiğini, hava yastıkları açılmadığından aracın gizli ayıplı olduğunu, otomatik fren sisteminin de çalışmadığını ileri sürerek mahkemece verilen kararın kaldırılması talebi ile istinafa başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; mahkemece, makine mühendisi ..., teknik bilirkişi Baran Dengiz ve makine mühendisi İkram Dursun'dan oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 24.09.2019 havale tarihli bilirkişi heyet raporunda aracın kazalı fotoğrafları üzerinde yapılan inceleme neticesinde ön hava yastıklarının aktifleşmesi için gerekli veri incelemesine yönelik veri eksikliği bulunduğundan dolayı inceleme yapılamayacağının bildirildiği, otomatik fren sistemine ilişkin olarak sistemin devreye girdiği ancak çarpışmayı engelleyemediği yönünde görüş bildirildiği, bu rapora ayrık görüş veren bilirkişi İkram Dursun'un araçtaki hasarın yüksek olması nedeniyle hava yastıklarının açılmasının gerektiği yönünde görüş bildirdiği, mahkemece bilirkişi raporunun yeterli teknik ve bilimsel görüş bildirmediği ve hüküm kurmaya elverişli görülmemesi nedeniyle İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Otomotiv Ana Bilim Dalı'ndan 3 kişilik akademisyen bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verildiği, alınan raporda trafik kazası sonucu meydana gelen deformasyon miktarı ne olursa olsun hava yastıklarının açılması için belli bir açı ve ivme şiddeti gerekli olduğu, bu sebeple dava konusu araçta kaza esnasında hava yastıklarının açılmamış olmasının, tetiklenmesini gerektiren teknik şartların oluşmamış olmasından, tetiklenmesine yeterli şiddette darbe almamasından kaynaklandığı, bu durum gerçekleşmediğinden hava yastıklarının açılmadığı, araçtaki hava yastığı sisteminin bozuk olmadığı, araçta üretim hatası veya herhangi bir gizli ayıp bulunmadığı bildirilmiş olup, bilirkişi raporunun gerekli teknik açıklamaları barındırdığı, dosya kapsamında bulunan hasar fotoğraflarının incelendiği, bilirkişi raporunun denetime açık ve gerekçeli bulunduğu anlaşıldığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf itirazlarının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar verilmiştir
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrarlayarak, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, dava konusu aracın hava yastıklarının açılmamış olmasının gizli ayıp olduğunu, üretimden kaynaklı olan bu gizli ayıp Yargıtay kararları uyarınca üretici firmanın ağır kusurundan kaynaklı olduğundan zamanaşımı süresine tabi olmadığını, bir aracın hava yastığının açılıp açılmadığı, araçta bu yönde bir kusur bulunup bulunmadığının ancak bir kaza esnasında anlaşılabileceğini, bu kazanın meydana gelmesinin kanunda belirtilen zamanaşımı süreleri geçtikten sonraya denk geldiğini, aracın ayıplı olduğu ancak bu zaman anlaşılmışsa Tüketicinin Korunması Hakkında Kanununun getiriliş amacı ve kanunun ruhu dikkate alınarak burada artık zamanaşımı süresinin dikkate alınmayacağının açık olduğunu, kaldı ki Yargıtay HGK'ca üretimden kaynaklı bir gizli ayıbın, üreticinin ağır kusurunu gösterdiği ve bu sebeple zamanaşımının dikkate alınmayacağına yönelik emsal kararlar verildiğini, ayrıca yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik, hatalı, soyut ve dava konusu uyuşmazlığı açıklığa kavuşturmayan rapor olduğunu, bilirkişilerin tamamen genel ve soyut olarak hava yastığı sistemine ilişkin açıklamalar yaptıklarını, davacıya ait aracın kaç derecelik açıdan darbe aldığı belirtilmeden soyut olarak yalnızca bir hava yastığının açılması için gerekli olan derece miktarının yazılması ile yetinildiğini, işbu davaya konu edilen aracın çok şiddetli bir trafik kazası geçirmiş olmasına ve dava konusu aracın ön ve ön-yan taraflarından ciddi bir darbe almış olmasına rağmen aracın ön, yan, tavan ve perde hava yastıklarının hiçbirisinin açılmadığını, kamuoyunda güvenilirliği ve sağlamlığı ile bilinen Volvo markasına ait aracın bu denli ciddi bir darbe almış olmasına rağmen araçtaki hiçbir hava yastığının açılmamış olmasının aracın ayıplı olduğunun açık göstergesi olduğunu, yine davalı firma tarafından dava konusu araçta "otomatik fren sistemi" bulunduğu şeklinde reklamlar yapılarak aracın satışının yapıldığını, davacının da bu reklamlara ve araçta otomatik fren sistemi bulunduğuna inanarak dava konusu aracı satın aldığını, ancak kaza anında araçta bulunan otomatik fren sisteminin çalışmadığını ve kazaya engel olamadığını, bu durumların tüketici olan müvekkilin araçtan beklediği faydayı ciddi derecede azalttığını ve bundan sonra meydana gelebilecek trafik kazaları için müvekkil ve ailesi yönünden hayati tehlike doğuduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, malın ayıplı olmasından kaynaklı aracın misli ile değişimi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 8'inci maddesine göre; "(1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2)Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir." aynı Yasanın 9'uncu maddesine göre de; "Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.",
2. 6502 sayılı TKHK'nın "Tüketicin seçimlik hakları" başlıklı 11'nci maddesinin 1 ve 2'nci fıkrasında; "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere
satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine
getirmekle yükümlüdür.
(2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz." düzenlemesine yer verilmiştir.
3. 6502 sayılı TKHK'nın "Zamanaşımı" başlıklı 12'nci maddesinin 1 ve 3 üncü fıkrasında; "(1)Kanunlarda veya taraflar arasındaki sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir...
(3) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı hükümleri uygulanmaz." denilmiştir.
3.Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre sorumluluğu ortadan kaldıran ayıp, ağır kusur ve hile ispatlanamadığından davanın zamanaşımından
reddinin isabetli olduğu anlaşılmakla, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.