"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/300 E., 2022/875 K.
DAVA TARİHİ : 04.11.2020
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Özalp Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2020/311 E., 2021/728 K.
Taraflar arasındaki ayıplı mal davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin ailesi ile birlikte yaşamak için Van İli, Özalp İlçesi, Tepedam Mahallesi'ndeki kendilerine ait taşınmazda bina inşaatına başladığını, inşaatta kullanılmak üzere davalı tarafından üretilen hazır betonu satın aldığını, tarafların anlaştıkları hazır betonun niteliğinin C30/37 olduğunu, ev bittikten sonra kullanılan betonlardan numuneler alındığını, numuneler düşük çıkınca davalının bilgilendirildiğini, davalı tarafın betonun tam anlamıyla kuruduğu zaman değerlerin anılan standartlara uygun olacağını, tüm sorumluluğun kendilerinde olduğunu ifade ve taahhüt ettiğini, 25.09.2020 tarihinde VANTEST beton test laboratuvarında yaptırdıkları test sonucunda hazır beton değerlerinin ortalamasının C15.04 olarak çıktığını, davalı tarafa ölçümlerden sonra durumun bildirildiğini, aralarındaki şifahi görüşmelerde önce sorumluluğun kabul edildiğini ancak daha sonra şifahi taahhüt yerine getirilmediğinden işbu davayı açmak zorunda kaldıklarını, hazır betonun ayıplı mal niteliğinde olduğunu ürünün beklenilen özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırılık oluştuğundan bahisle davanın kabulü ile ayıplı mal nedeniyle uğradığı zararların tazminine yönelik şimdilik 100.000 TL maddi tazminatın dava tarih itibariyle davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davaya ilişkin yetki itirazında ve zaman aşımı def'inde bulunduklarını, davacının ev yapımı için Belediyeden yapı ruhsatı alması gerektiğini, yapı ruhsatının mevcut olmaması durumunda olmayan yapı hakkında karar verilemeceğinden davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, dava dosyasında belirlenen kriterlere uygun olarak hazır beton tahsisi müvekkilince sağlandığı için inşaatın diğer safhalarına geçildiğini, sonradan davacı tarafça kendi eylemleri ile beton kalitesinin düşürüldüğünü, betonun sağlamlaşması beklenilmeden betona su katılıp, hava ile sirkülasyonunun sağlanmayıp kalite farkının bu şekilde ortaya çıkmış olabileceğini, söz konusu ayıbın davacı tarafından oluşturulduğunu, davacının haricen yaptırdığı ölçümlerin hatalı olabileceğini yine davacı tarafından beton döküldükten sonra hangi bakımın yapıldığının belirtilmediğini, betona su, kum verilerek betonun kalitesinin düşürülüp düşürülmediğinin ifade edilmediğini beyan ederek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmaza ilişkin tapu kaydının celp edilip, öncelikle fen raporunun alındığı, ardından da 23.06.2021 tarihinde inşaat bilirkişilerinin refakatiyle keşfin icra edildiği, dosya üzerinden tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmişse de laboratuvar sonuçlarına uygun hesaplama yapılmakla vazgeçildiği, 08.07.2021 tarihli bilirkişi heyeti raporunda; dava dosyasında bulunan laboratuvar sonuçları da baz alınarak kullanılan betonun uygun olmadığı kanaatine varıldığı, bu nedenle bu ayıpların giderilmesi ve yeniden inşaat yapımı için 195.040.90 TL gerektiğinin belirtildiği, bilirkişi raporunun mahkemece denetimine elverişli olarak hazırlandığı, hüküm kurmaya elverişli olduğu, bu nedenle genel olarak bu rapora itibar edilerek hüküm kurulduğu belirtilerek davanın kabulüne, alınan bilirkişi raporu da değerlendirilmek suretiyle HMK'nın 26'ncı maddesi uyarınca 100.000 TL maddi tazminatın 25.09.2020 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; bilirkişinin eksik hesaplama yaparak rapor düzenlediğini, inşaat maliyetlerinin güncel fiyatlara göre hesaplanması gerektiğini, müvekkilinin zarara uğradığını, bilirkişinin binanın yıkımında doğacak zararları katmadan eksik rapor düzenlediğini, binanın yıkımında gerekli olan iş makinaları, hafriyat, işçilik maliyetleri v.s. giderlerin de hesaplanması gerektiğini, binanın tamamlanma oranının düşük hesaplandığını, binanın % 90'ından fazlasının yapıldığını ancak bilirkişinin eksik inceleme ve hesaplama yaptığını beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılması ile talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunduklarını, söz konusu ayıbın müvekkiline bildirilmediğini, sonradan sunulan delillerle rapor tanzim edildiğini ve bu raporun hükme esas alındığını, davacının kusuru sonucu ayıbın oluştuğunu, yerel mahkemece kusur raporunun alınması gerektiğini, hükme esas alınan raporun hatalı olduğunu, şayet davacı tarafa müvekkili tarafından ayıplı beton verilmişse müvekkilinin sadece Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna bağlı olarak bedel indiriminden veya bedelin iadesinden, ayıpsız olanı ile değişiminden sorumlu tutulmasının gerektiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kısmi dava olduğu, davacı vekilinin davasını ıslah etmediği, yerel mahkemece yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda davalının, davacıya sattığı betonun ayıplı olduğu, inşaatın yeniden yapım değerinin 195,040,90 TL olduğu yönünde mütalaada bulunduğu, bilirkişi raporunun davacı tarafa 05.08.2021, davalı tarafa 06.08.2021 tarihlerinde tebliğ edildiği, davacı tarafın herhangi bir itiraz ileri sürmediği, davalı şirket vekilinin itiraz süresinin dolmasından sonra beyanda bulunduğu anlaşıldığından, HMK'nın 281'inci maddesi uyarınca bilirkişi raporunun kesinleştiğinin kabulünün gerektiği, davacı tarafın dava dilekçesindeki talepleri, bilirkişi raporlarına yönelik herhangi bir itiraz ileri sürmediği, keza dava dilekçesinde ve yargılama esnasında yıkım ve yeniden inşa hususunda bir talepte bulunmadığı, yargılamanın HMK'nın 25 ve 26'ncı maddeleri uyarınca taraflarca getirilme ve taleple bağlılık ilkeleri çerçevesinde yürütüldüğü hususları dikkate alındığında davacı tarafın istinaf itirazlarına itibar edilmediği, keza davalı vekilinin istinaf itirazlarının da yerinde görülmediği, yerel mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya içeriği ile uyumlu, denetime elverişli olduğu kabul edilmekle yerel mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353'üncü maddesinin 1'inci fıkrası (b) bendi 1 numaralı alt bendi gereğince; taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf taleplerini tekrarlayarak, mahkemenin gerekli bütün incelemeleri yapmadan, bilirkişi raporuna karşı yapılan haklı itirazlarını dikkate almadan hukuka aykırı karar verdiğini, mahkemece davanın ıslah edilmesi ve konu bakımından ıslah edilmesi hakkında süre verilmeden karar verildiğini, bilirkişinin binanın yeniden yapımı için tüm zararları kalem kalem belirleyerek hesaplama yapması gerektiğini, bilirkişi tarafından hesaplanan miktar ile söz konusu binayı yapmanın olanaksız olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı vekili; istinaf taleplerini tekrarlayarak, davacı tarafça bilirkişi raporuna itiraz sunulmaması sebebiyle tarafları yönünden usulü kazanılmış hakkın doğduğunu, bilirkişi raporunun kendilerine 10.08.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, 21.08.2021 tarihinde ise itirazlarının dava dosyasına sunulduğunu, bu sebeple istinaf incelemesinde itirazlarının değerlendirilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı dava dilekçesinde açıkça bilirkişi deliline dayanmadığından bilirkişiler nezdinde incelemenin yapılmasının talebe bağlılık ilkesine aykırı olduğu kanaatinde olduklarını, zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, dava dosyasında iddia edildiği gibi ayıp mevcutsa bunun müvekkile bildirilmediğini, keşfe çıkılması sonrasında ibraz edilen delilleri kabul etmediklerini belirtmelerine rağmen HMK'ya aykırı olarak sonradan sunulan delillere istinaden tanzim edilen raporun hükme esas alındığını, bir an için taraflarına kusur atfedildiği düşünülse dahi zemin kattaki denetim görevini ifa etmediğinden davacının kendi asli kusuruyla zararın artmasına sebebiyet verdiğini, müvekkilin yapının bütünlüğü gereği tamamen yıkılması halinde dahi sadece kusurlu kabul edilen kısım yönünden sorumlu tutulabileceğini, davacının kendi ihmali ve kusuru nedeniyle artan zararından müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, bu yönüyle hükme alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, aleyhlerine tanzim edilen rapora ve raporu esas alan karara itiraz ettiklerini, haricen beton kalitesinin ölçülmesi için mahkemece herhangi bir tespit yapılmamakla birlikte davacı tarafça sunulan beton kalitesi neticesine göre rapor tanzim edildiğini, davacı tarafça dava öncesi sunulan ölçümler üzerinden hesaplama yapılmasını kabul etmediklerini, denetimi yapılmayan ölçümler üzerinden rapor alınmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın verilerine göre hesap ve rapor tanzimi adil sonuçlar doğurmayacağından bu sebeple hazırlanan raporun hukuki herhangi bir dayanağının da bulunmadığını, yerel mahkemece beton örnekleri aldırılarak bu numunelerin istenilen düzeyde olup olmadığının tespitinin gerektiğini, mahalde yapılan keşifte söz konusu yapı içerisinde 32 adet kolon olduğunun tespit edildiği ve 6 adet kolonda alınan verilere göre beton kalitesinden söz edildiğini, alınan örneklerin alındığı nokta önemli olmakla birlikte kalitesizliği sebep veren hususun kullanılan malzemenin kalitesi olup olmadığı, betonun dökümü esnasında kullanılan araç gereçlerin olmaması v.s gibi somut bir durumdan söz edilmediğini, yapı denetim firması denetim ve gözetimde söz konusu yapı yapılsaydı davacı tarafından zemin kat ve 1. katın iddia edildiği gibi hazır beton kalitesizse yapılmayacağını, yani yapının %53'ünün yapılmasından dolayı ortaya çıkan zararlardan bizzat davacının sorumlu olduğunu, temel üzerine çıkılan her katın davacının açık kusuru ile çıkıldığını, davacı tarafından çatı, doğrama, iç sıva, dış sıva, boya- badana, kaplamalar, elektrik tesisatı, sıhhi tesisat, kalorifer tesisatı, münferit işlerin yapıldığına dair herhangi bir belge dosyaya sunulmadığı gibi bu hususlara ilişkin de talebin de olmadığını, bu sebeple hükme esas alınan bilirkişi raporunda biten inşaat şartlarına göre hesap yapılması ve hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu ifade ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, satılan malın ayıplı olduğu iddiasıyla tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Bilirkişi raporuna itiraz" başlıklı 281'inci maddesinde;
" (1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. (Ek cümle:22/7/2020-7251/24 md.)...
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir."
2. 6100 sayılı Kanunun "Bilirkişinin oy ve görüşünün değerlendirilmesi" başlıklı 282'nci maddesinde ise; hâkimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirebileceği hüküm altına alınmıştır.
3.Değerlendirme
1.Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
2. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
3. Mahkemece dosyaya kazandırılan ve hükme esas alınan 05.08.2021 havale tarihli bilirkişi kurul raporunda; keşif sırasında yapılan incelemede dava konusu yapının her iki katında 6 adet beton karot numune örneklerinin kolonlardan silindirik şekilde alındığı ve daha sonra yapının zarar görmemesi için doldurulduğunun görüldüğü, dava dosyası detaylı incelendiğinde, Van Test Beton ve Yapı Malzemeleri test laboratuvarı tarafından bu numunelerin 24.09.2020 tarihinde alındığı ve 25.09.2020 tarihinde deneyin yapıldığının anlaşıldığı, bu deneyde 3 adet zemin kattan, 3 adet 1. kattan numune alındığı ve bunların ortalama beton sınıflarının C15,04 çıktığının laboratuvar deneyleri ile sonuçlandırılmış olduğunun görüldüğü, dava konusu yapı inşaat tam olarak bitmemiş kaba inşaat durumunda olduğundan ve bir kısım ince imalatlar yapıldığı için tamamlanma oranının yaklaşık %53 olduğu kanaatine varıldığı, sonuç olarak dava dosyasında bulunan laboratuvar sonuçları da baz alınarak kullanılan betonun uygun olmadığı kanaatine varılarak inşaatın yeniden yapım maliyetinin 195.040,90 TL olduğu bildirilmiştir.
4. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda yapılan incelemede bilirkişiler, dava konusu inşaattan bizzat beton örneği almadan, dava tarihinden önce alınan numunelerle davacının tek taraflı olarak Vantest Beton Laboratuvarında yaptırdığı karot testi sonucunu baz alarak inceleme ve hesaplama yapmış, mahkeme de bu rapor üzerinden karar vermiştir. İşbu bilirkişi raporu davalı tarafa 10.08.2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça rapora 2 haftalık yasal süre içinde 21.08.2021 tarihinde itiraz edildiği görülmüştür. Bölge adliye mahkemesince, bilirkişi raporuna davacı tarafın itiraz etmediği, davalı şirket vekilinin ise itiraz süresinin dolmasından sonra beyanda bulunduğu anlaşıldığından, HMK'nın 281'inci maddesi uyarınca bilirkişi raporunun kesinleştiğinin kabulünün gerektiği belirtilmişse de, davalının bilirkişi raporuna itirazının süresinde olduğu dosya kapsamından sabittir.
5. Hal böyle olunca, mahkemece uyuşmazlık konusu olan inşaattan beton örnekleri aldırılarak, bu betonun yanlar arasındaki sözleşme uyarınca kararlaştırılan C30/37 standardında beton olup olmadığı yönünde inceleme yaptırılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.