"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/381 E., 2022/140 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile aralarında 01.01.2009 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli aylık 1.500 TL bedelli kira sözleşmesi bulunduğunu, stopaj vergisinin düşük gösterilmesini isteyen davalı kiracının isteği üzerine yapılan aynı başlangıç tarihli ikinci sözleşmede ise aylık kira bedelinin 500 TL olarak gösterildiğini ve davalı tarafça bu miktar üzerinden kira bedelinin ödediğini, kiralanan arazi üzerine beton santrali kurularak işletildiği halde kira bedellerinin düşük bedelli kira sözleşmesi esas alınarak eksik ödenmesi nedeniyle aleyhine başlatılan takibe davalının haksız olarak itiraz ettiğini, asıl kira sözleşmesinin takibe dayanak olan 1500 TL bedelli sözleşme olduğunu ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığını, taraflar arasında geçerli kira sözleşmesinin noterde onaylattırılan aylık kira bedeli 500 TL olan sözleşme olduğunu, dört yıl boyunca kira bedelini ödediğini, bir kısmını da davacı tarafın aldığı hazır beton bir kısım mallar nedeniyle mahsup edildiğini, bu hususu defter ve belgelerin doğruladığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Davanın açıldığı Mut Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği Mahkemece yukarıda tarih ve numarası belirtilen kararla; taraflar arasında düzenlenen her iki kira sözleşmesinin düzenleme ve başlangıç tarihlerinin aynı olduğu, tarafların sözleşmelerdeki imzalara itiraz etmedikleri, düşük bedelli sözleşmenin sonradan notere onaylattırılmasının sözleşmenin yenilendiği veya değiştirildiği anlamına gelmediği, sözleşmenin sona erdirildiğine dair bir hükmün de yer almadığı, sonraki sözleşme ile kira bedelinde fahiş oranda indirim yapılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı, bu itibarla kira sözleşmesinin bedelinin daha az vergi ödenmesi amacıyla düzenlendiği ve muvazalı olduğu, muvazalı işleme dayanarak hak iddia edilmesinin hukuka uygun olmadığından; yıllık 18.000 TL bedelli kira sözleşmesine öncelik tanındığı; bundan ayrı davalının yargılama esnasında mahsup talebinde bulunduğu ancak Mut İcra Müdürlüğünün 2013/1135 Esas sayılı dosyasındaki alacak bakımından Mut Asliye Hukuk Mahkemesinde yargılamanın devam ettiği, davalı kiracının kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığından takas ve mahsup koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle; taleple bağlılık kuralı gereği davacının davasının kısmen kabulü ile 68.100 TL asıl alacak, 12.196,61 TL işlemiş yasal faizi olmak üzere toplam 80.296,61 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; noterde onaylattırılan sözleşme yerine adi yazılı sözleşmenin hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında sonradan başlayan beton alışverişi nedeniyle kira bedelinin düşük bedelden kararlaştırıldığını ve kira bedeli ödemelerinin dört yıl boyunca itiraz edilmeden kabul edildiğini, kimsenin kendi muvazaasına dayanamayacağını, yargılama sırasındaki davacı beyanı ve bu doğrultuda hazırlanan bilirkişi raporundaki hesaplamalara rağmen takip tutarı esas alınarak hüküm kurulduğunu, bilirkişi raporundaki asıl alacak, faiz ve ödenen bedellerin mahsubuna ilişkin hesaplamanın hatalı bulunduğu, kira ödemelerin tamamının hesaba neden dahil edilmediğinin açıklanmadığını, dosyada bulunan raporların çelişkili olduğunu, takas-mahsup talebinin değerlendirilmediğini, itiraz ettikleri raporun hükme esas alındığını ileri sürerek, kararının bozulmasını talep etmiş; ek beyan dilekçesi ile de alacak miktarı likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de doğru olmadığını bildirmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira parasının tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'un (6100 sayılı Kanun) "Taleple bağlılık" başlıklı 26 ncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir..."
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve temyiz süresi geçtikten sonra verilen ek dilekçede ile bildirilen sebeplerin dinlenemeyecek olmasına göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda; hükme esas alınan 01.01.2009 başlangıç tarihli ve beş yıl süreli kira sözleşmesinde kira bedeli aylık 1.500 TL olarak kararlaştırılmış, hususi şartlar 4. maddede "...Kira bedelinden yapılması gerekli kanuni stopaj kiraya verenin vergi numarası da işaret edilerek Vergi Dairesine yatırılacak ve ödemenin belgelerinin fotokopileri düzenli olarak kiraya verene gönderilecektir." hükmüne yer verilmiştir.
3. Davacı; davalı tarafça kiralananın 01.01.2014 tarihinde tahliye edildiğini belirterek, 09.09.2013 tarihinde davalı aleyhine başlatılan icra takibinde eksik ödenen fark kira bedelinin, 2009 yılına ait kira dönemi için 12.000 TL, 2010 yılına ait kira dönemi için 18.000 TL, 2011 yılına ait kira dönemi için 18.000 TL, 2012 yılına ait kira dönemi için 18.000 TL, 2013 yılına ait kira dönemi için 18.000 TL olmak üzere 84.000 TL asıl alacak, 12.196,61 TL faiz olmak üzere toplam 96.196,61 TL' nin tahsili istenilmiş, işlemiş faizin başlangıç tarihi 01.01.2010 olarak gösterilmiştir.
4. Davacı yargılama sırasında sunduğu 03.02.2021 tarihli dilekçesinde kira alacağına konu dönemleri; 2009 yılına ait kira dönemi için 12.000TL, 2010 yılına ait kira dönemi için 18.000 TL, 2011 yılına ait kira dönemi için 18.000 TL, 2012 yılına ait kira dönemi için 18.000 TL, 01.01.2013- 01.06.2013 kira dönemi için 9.000 TL olarak belirtmiş; davalı da 03.02.2021 tarihli dilekçesinde, söz konusu dönemlere ilişkin olarak 17.400 TL ödeme yaptığına dair beyanda bulunmuş, davacı bu beyana itiraz etmemiştir.
5. Mahkemece hükme esas alınan 05.05.2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 03.02.2021 tarihli dilekçe içeriği gözetilerek alacak miktarı 63.600TL asıl, 12.196,61 TL faiz olmak üzere toplam 75.796,61 TL olarak hesaplanmıştır.
6. Ne var ki mahkemece; davacının 03.02.2021 tarihli dilekçe içeriği dikkate alınmamış, 2009 yılına ait kira alacağının 18.000 TL olduğu, faiz başlangıcının 01.01.2009 tarihi olduğu kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılarak taleple bağlılık kuralı ihlal edilmiştir. Bundan ayrı, davalının dava konusu dönemlere ilişkin ödediğini belirttiği ve davacı tarafça itiraza uğramayan 17.400 TL'nin alacaktan mahsubu yapılmadığı gibi, faiz yönünden rapora itirazı da değerlendirilmemiştir.
7. O halde mahkemece yapılacak iş; taleple bağlı kalınmak ve davalının yukarıda değinilen bilirkişi raporuna karşı itirazı değerlendirilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz eden davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2.Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanun'un (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Aşağıda yazılı peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.