"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2014/457 E., 2022/525 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı şirket vekili, dava dışı eski şirket çalışanları hakkında 2.982.205,34 USD, 103.559 İsviçre Frangı ve 8.250.521.372 TL’nin tahsili istemiyle İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1999/931E. sayılı dosyası üzerinden tazminat davası açtıklarını, davanın, şirketin avukatları olan davalılar tarafından takip edildiğini, ne var ki üç kez müracaata bırakılan davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, iddia ettikleri zararı doğuran işlemlerin yapıldığı tarihler göz önünde bulundurulduğunda açılacak yeni bir davanın zamanaşımı dolayısıyla reddedilmesinin muhtemel olduğunu, bu şekilde davalıların kusuru nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürerek, açılmamış sayılmasına karar verilen davada uğramış oldukları zarar tutarları olan 1.796.877,82 USD anapara ile 27.8.1999 ilk dava tarihine kadar işlemiş 1.095.327,52 USD faiz olmak üzere toplam 2.892.205,34 USD,
77.000 İsviçre Frangı anapara ile 27.8.1999 ilk dava tarihine kadar işlemiş 26.559 İsviçre Frangı faiz olmak üzere toplam 103.559 İsviçre Frangı ve 8.250.521,372 TL (8.251YTL) ana paranın ilk davanın açıldığı tarih olan 27.8.1999 tarihinden itibaren yabancı para borçlarının türlerine göre ayrı ayrı ve faize faiz yürütülmemek üzere, yabancı para borçları için yıllık %6,5 temerrüt faizi, TL borcu için T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans faiz oranlarına göre işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davanın zaman aşımına uğradığını, davacı şirkete 1999 yılından 31.03.2004 tarihine kadar danışmanlık ve part-time avukatlık hizmeti verdiğini, bu süre içerisinde hiçbir kusur veya ihmalinin bulunmadığını, 24.02.2003 tarihli duruşmaya hastalığı nedeniyle katılamadığını, mahkemeye hastane raporunu sunduğunu, yargılamanın iadesini talep ettiğini, mahkemenin mazeretini kabul etmediğini, şirkete ulaşmaya çalıştığını ancak telefonlarına cevap verilmediğini, İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 1999/931E. sayılı dosyasına konu olaylar üzerinden yaklaşık 10 yıl geçtikten sonra davanın açıldığını, müracaata kalan davanın zaten dava açıldığı tarih itibariyle zamanaşımına uğradığını, üstelik işbu davanın açılmasına dayanak olan davada zarar olarak talep edilen miktarın, hakem şartı nedeniyle tahkimde çözümlenerek kesinleşen, Yargıtay tarafından da onanan bir yargı kararına uyularak ödenmiş bir meblağ olması nedeniyle bunun zarar olarak nitelendirilmesinin yanlış olacağını, yine aynı zarar nedeniyle açılan ceza davasının zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ..., davanın zaman aşımına uğradığını, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1999/931E. sayılı dosyasındaki alacak yönünden de davanın zamanaşımına uğradığını, duruşmaya katılmamakta bir kasıt, kusur veya davayı takipte özensizlik veya keyfi bir davranış göstermediğini, ani gelişen olaylar nedeniyle duruşmaya katılamadığını, iki davayı zamanında yenilediğini, davacı şirkete herhangi bir zarar vermediğini, davanın son kez müracaata kaldığının öğrenildiği tarihte yeniden davanın açılması ile alacağın zamanaşımına uğramasının engellenebileceğini, davacı yanın oluştuğunu iddia ettiği zarara kendilerinin sebebiyet verdiğini, aynı zarar nedeniyle açılan ceza davasının zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.07.2009 tarihli ve 2007/44 E., 2009/212 K. sayılı kararıyla; davacı tarafın bir taraftan ceza yargılamasında sanık olan müdürler kurulu üyeleri Kenan Kaya, ..., ... hakkında İstanbul 2. Ticaret Mahkemesinde 1999/931 sayılı dosyası ile dava açtığı, iki defa davalı ... ... tarafından dosyanın takipsiz bırakıldığı ancak her ikisinde de yenilediği, en son 24.02.2003 tarihinde davalı ... tarafından takipsiz bırakılması sonucu davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, Av. ...'ın doktor ve hastane raporuna dayalı eski hale getirme talebinde bulunduğu, mahkemenin eski hale getirmeyi kabul etmediği, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, davacı tarafın davaya konu ettiği tazminatı bu iki avukatın ödemesini istediği, asıl müdürler kurulu üyeleri için İstanbul 2. Ticaret Mahkemesinde açılan davanın gerek tenfiz kararı gerekse esas hakkındaki kararının özünde, yabancı firmanın iş yapmadan devleti zarara uğratması iddiasının olduğu, bu iddianın hakem tarafından verilen kararlar ile yerinde görülmediği, İsviçre Federal Mahkemesini de hakem kararlarının onanarak kesinleştiği, zararın var olup olmadığı yargı yolu ile tespit edildiğinden artık bunun tartışılacak halinin kalmadığı, sorumluların da belli olduğu, bunların davalı avukatlar olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKI YARGILAMA SÜRECI
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davacı vekili ve davalı ... ... temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 11.10.2010 tarihli ve 2010/1183E., 2010/12854K. sayılı ilamında; davacı ve davalı ... ...'nun diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığı belirtilerek, davacı şirket, davalı ... ...'nun kadrolu avukat olarak diğer davalı ...'ın ise part-time avukat olarak çalıştıklarını ve takip ettikleri davalar nedeniyle şirketi zarara uğrattıklarını belirterek, tazminat talepli bu davayı açtığı, davalı ... ... tamamen davacı şirkette mesai yapıyor ve kadrolu olarak tam gün çalışıyorsa, bu davaya bakmaya İş Mahkemesinin görevli olduğu, bu hususun araştırılarak doğrulanması halinde, davanın İş Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esasına girilerek hüküm tesisinin, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 13.09.2011 tarihli ve 2011/38 E., 2011/244 K. sayılı kararıyla;... ...'nun 399 sayılı kanun hükmündeki kararnameye tabi olarak sözleşmeli personel statüsünde çalıştığı ve aynı kanun hükmünde kararnameye göre mahkemenin davaya bakmakla görevli olduğunun anlaşıldığı, dava konusu edilen zararın, Türkiye Emlak Bankası Teftiş Kurulu Başkanlığı ve T.C. Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlıklarının hazırlamış oldukları raporlar gereğince; Kenan Kaya, ..., ..., M. Tarık Açıkalın ve Metin Özgünşen isimli banka personelinin aleyhine Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde talep edilen zarar miktarı olduğu, bu zararın oluşması ile davacıların eylemleri arasında nedensellik bağı bulunmadığı, 2. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davanın takipsiz kalması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması ve bu nedenle davanın zaman aşımına uğramasına sebebiyet verildiği iddiası ile banka personelinden istenebilecek tazminatın davalılardan istenmesinin hukuken mümkün olmadığı, zira 2. Asliye Ticaret Mahkemesindeki dava devam edecek olsaydı nasıl bir karar çıkacağı, banka personelinin tazminatla yükümlü tutulup tutulmayacaklarının bilinemeyeceği, aynı miktar tazminatın teftiş raporuna konu zararın oluşumuna sebebiyet vermeyen ve katılmayan dolayısıyla pasif husumetleri olmayan davalılardan istenmesinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın her iki davalı yönünden husumet nedeni ile reddine, Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan 1.100 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile kendini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine, karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.02.2014 tarihli ve 2013/16901E., 2014/4168K. sayılı ilamında; davalı avukatlar, davacı şirkete karşı vekalet görevlerini özenle ve gereği gibi ifa etmekle yükümlü olduklarından, davalılara husumet yöneltilmesinde isabetsizlik bulunmadığından mahkemece işin esası incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalıların, davacı şirket adına açtıkları İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesindeki 1999/931E. sayılı dosyada, şirketin müdürler kurulunun kararı ile zarara uğratıldığı iddiası dayanak gösterilerek ilgili dönemin müdürler kurulunda yer alan yetkililere rücu niteliğinde dava açıldığı, dava yürütülürken davalılardan... ... tarafından dosyanın 2 defa takipsiz bırakıldığı, en son ise davalı ... tarafından mazeretsiz bir şekilde takip edilmeyerek 3.defa duruşmaya katılınmaksızın davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, sonrasında ilgili kararın kesinleştiği, bundan sonra ise yine Ticaret Mahkemesinde 26.01.2007 tarihinde aynı gerekçeler ve talep sonucuna konu yeni davanın açıldığı, işbu davada ise, davalı avukatların mezkur dosyayı takip etmemesi nedeniyle düşürülmesine bağlı zamanaşımı süresinin geçmesine neden olarak, esasen kurum tarafından hak edilecek tazminatın bu sebeple alınamamasına istinaden zarar dermeyanında bulunulduğu görülmekle birlikte; kesinleşen 2014/820E. sayılı İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası incelendiğinde, mezkur dosyada davalı ... dışındaki diğer davalılar yönünden zamanaşımı nedeniyle red kararı verilmekle birlikte ...'ın zamanaşımı definde bulunmaması nedeniyle, müştereken ve müteselsilen diğer davalılar ile birlikte sorumlu olduğu müdürler kurulunun yetkililerinin sorumluluğunun esas yönünden denetime tabi tutulduğu, ilgili müdürler kurulu kararından kaynaklı bir
zarar olmadığı tespit edilmekle esas yönünden de red kararı verilip bu tespitleri içerir ilamın kesinleştiği ve dolayısıyla da iş bu dava yönünden de kesinleşen ilamdaki tespitlerin hükme esas alınabileceği sonucuna varıldığı, dolayısıyla davalı avukatların kendilerinin yürüttüğü davayı takip ettirseler de şirket lehine tazminata hak kazanamayacakları ve böylece zarara da sebebiyet vermedikleri gerekçesiyle davanın reddine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.100TL (bir önceki hüküm davalılar tarafından temyiz edilmediğinden usulü kazanılmış hak gereği) vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Basvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karsı, süresi içinde davacı ve davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; avukatın sorumluluğunun, sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca ulaşmak için yaptığı çalışmaların özenle yerine getirilmemesinden kaynaklanan sorumluluk olduğunu, bir Yargıtay kararında değinildiği gibi avukatın sadakat ve özen yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirip getirmediği araştırılırken, yaşam deneylerine ve işlerin normal akışına göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması ve başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınması gerekli olup, iş görülürken amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca kavuşmak için yaptığı çalışmaların özenle görülmememesinden sorumlu olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili; öncelikle, dava değerine göre nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, mahkeme aksi kanaatte ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki güncel tarifeye göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hukuka aykırı olarak eski tarifeye göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesine itiraz ettiklerini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ... vekili; davalı asilin dosyayı 09.02.2017 tarihine kadar bizzat kendisinin takip ettiğini, vekil olarak vekaletin ilk defa 09.02.2017 tarihinde dosyaya sunulduğunu, bu tarihe kadar dosyada davalıyı temsil eden bir vekilin olmadığı, bir önceki kararın 13.09.2011 tarihinde verildiğini, işbu 2011/38 E. ve 2011/244 K. sayılı bir önceki kararının hüküm kısmının 3. maddesinde "... 1.100,00 TL vekalet ücretinin ... kendini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine ..." denilmekle, önceki karar esnasında vekili olan diğer davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, o tarihte davalı ...'ın vekili olmadığından kendisi hakkında bu yönde bir hüküm tesis edilmediğini, vekili olmayan ve bu durumda kendisi lehine vekalet ücretine hükmedilmeyen davalının, işbu 13.09.2011 tarihli kararı temyiz etmesini gerektirecek bir durum bulunmadığını, bu itibarla bir önceki karar neticesinde davalı ... yönünden vekalet ücretine yönelik olarak davacı lehine usuli kazanılmış hak doğmadığını, davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davalı lehine tam ve nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının bu şekilde düzelterek onanmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davacı şirketin avukatları olan davalıların, vekalet görevlerini gereği gibi yerine getirmedikleri iddiasıyla açılan tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.)
2. 6098 sayılı "Vekilin borçları" başlık " Şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme
" alt başlıklı 506 ıncı maddesinin 2 inci Fıkrası: "Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. "
3. Avukatlık Kanunu’nun 34 üncü maddesi: "Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler." şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506 ıncı maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
4. Davacı şirket, davalı avukatların vekaleti gereği gibi, ifa etmediklerine dayalı olarak eldeki davayı açmış olup avukatın sorumluluğuna gidebilmek için, davalı avukatların eylemi nedeniyle davacının bir zarara uğrayıp uğramadığının, eylemle zarar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığının da belirlenmesi gereklidir. Çünkü tazminat hukukunda sadece eylemin yasaya ve sözleşmeye aykırı olması yetmez, ayrıca bu eylem sonucu bir zararın doğmuş olması ve zararla eylem arasında uygun illiyet bağının bulunması zorunludur. Davalı avukatın, vekillik görevinde özenli davranmadığı, kusurlu olduğu anlaşılmakta ise de, bu kusurlu davranışın sonunda ve sırf bu kusurdan dolayı davacının bir zararının doğmuş olup olmadığının araştırılması dairemiz yerleşik içtihatları gereğidir.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin taraflarca ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı, davalı ...'in vekil ile davalı ...'ın ise asil olarak takip ettiği 13.09.2011 karar tarihli işbu davada verilen husumetten red kararının davalılarca temyiz edilmediği anlaşılmakla; davacı ve davalıların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacı ve davalılara yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi geregince kararın tebliginden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.03.2023 tarihinde oy birligi ile karar verildi.