"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2017/1158 E., 2022/541 K.
DAVA TARİHİ : 09.03.2012
KARAR : Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine
Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda bozmaya uyan Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmistir.
Mahkeme kararı, davalı/birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz sartı ve diger usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip geregi düsünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile 11.05.2007 tarihinde Üsküdar 4. Noterliğinde 16677 yevmiye nolu adi ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, kurmuş oldukları ortaklık kapsamında arsa malikleri ile düzenleme şeklinde gayrımenkul satış vadi ve kat karşılığı inşaat yapım sözleşmesini imzaladıklarını, İstanbul İli 1.Bölge ... Mahallesi Kireçhane Kapanağılı, 303 ada 50 parsel nolu taşınmaza inşaat yapıldığını, sözleşme dahilinde taşınmazların satıldığını, muhasebe kayıtlarının gizlendiğini, bu ortaklıktan hak ettiği kazanca kavuşamadığını, kardan mahrum edildiğini, satımı yapılan dairelerden elde edilen kazançlar haricinde elde edilen kazançların bir kısmını gösteren 17.07.2010 tarihli sözleşme hükümlerine de uyulmadığını, ortaklık konusu işin ifa edilmiş olması sebebiyle ortaklığın elde etmesi gereken kazanç ve maliyet hesaplarının ancak uzman bilirkişiler tarafından hesaplanmasının mümkün olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000 TL belirsiz alacağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının ortaklığa taahhütlerini yerine getirmediği için borçlanmak suretiyle inşaatı tamamlayabildiğini, aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle en son 17.07.2010 tarihinde tamamlanan inşaat ile ilgili olarak gelir gidere ilişkin taraflar arasında anlaşma yapıldığını, ancak söz konusu hesaplarda da maddi hata bulunduğunun tespit edildiğini ve 34 kalemin hesaplara yansımadığını, yaklaşık 250.000 TL zarar bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş, birleşen davada ise adi ortaklık kapsamında yaklaşık 250.000 TL zararı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL'nin davalıdan ticari faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 12.02.2015 tarihli ve 2012/66 E.-, 2015/66 K. sayılı kararıyla; asıl davada davacının adî ortaklığa sermaye olarak koymuş olduğu 468.000 TL’nin 249.650 TL’lik kısmını davalıdan geri aldığı, sermayeden kaynaklanan alacağının (468.000 - 249.6500 =) 218.350 TL olacağı, adi ortaklık faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilen inşaat işinden dolayı her bir ortağın payına düşen net kar miktarının 164.862,92 TL olduğu, dava tarihi itibarıyla davacının davalıdan talep edebileceği miktarının; 218.350 TL sermaye payı, 164.862,92 TL kar payı olmak üzere toplamda 383.212,92 TL olacağı, taraflar arasında imzalanmış olan 17.07.2010 tarihli sözleşmede, adi ortaklığın 396.000 TL tutarında zarar ettiği belirtilmiş ise de adi ortaklığa ait muhasebe kayıtlarının tamamının davalı şirket üzerinden yürütüldüğü ve davalı şirketin ticari defter kayıtlarında 396.000 TL’lik zarar miktarının teyit edilmediği gibi davalı şirketin ticari defterler kayıtlarına (vergi İncelemesi sonrası düzeltilmiş olan kayıtlara) göre davalı şirketin dava konusu dönemde 329.725,83 TL tutarında net kar elde ettiğinin tespit edildiği, davalı şirketin ticari defter kayıtlarına göre tespit edilen kar rakamına itiraz etmesinin, kendi defter kayıtlarının inkarı anlamına geleceği sonucuna varıldığı gerekçesiyle; asıl davanın kabulüne, ana paradan 218.350 TL, kardan 164.862,92 TL olmak üzere toplam 383.212,92 TL'nin dava tarihinden itibaren avans faizi işletilerek davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKI YARGILAMA SÜRECI
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, davalısı / birleşen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmustur.
2. Dairece verilen 24.01.2017 tarihli ve 2015/16672 E., 2017/521 K. sayılı ilamla; (1) numaralı bentte davalı tarafın sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, (2) ve (3) numaralı bentlerle " Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, davalı tarafın ticari defterleri, vergi inceleme raporları doğrultusunda yapılan inceleme sonucu adi ortaklığın paylaşılacak vergi sonrası net karının 329.725,83 TL olduğu, davalı şirketin ticari defter kayıtlarında davacının herhangi bir sermaye ödemesi görünmediği, 17.07.2010 tarihli sözleşmede davacının ortaklığa 468.000,00 TL para koyduğunun belirtildiği, yine bahsi geçen sözleşmenin 15. maddesinde davacının ikinci inşaatla ilgili yapılan 153.660,00 TL'lik masrafı ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca yapılan bu tasfiye sözleşmesi sonrasında davacının, 153.660,00 TL ile birlikte toplam 249.650,00 TL davalıdan geri aldığı, davacının koymuş olduğu sermayeden kaynaklanan alacağının 218.350,00 TL olacağı belirtilmiştir. Bilirkişiler tarafından taraflar arasında düzenlenen 17.07.2010 tarihli sözleşmede belirlenen adi ortaklığın zararına ilişkin tespitin davalı şirketin ticari defter kayıtlarına uygun olmadığı belirtilerek dikkate alınmamıştır.
Somut uyuşmazlıkta,taraflar arasında yapılan 17.07.2010 tarihli sözleşmede vergi ve bazı giderler için karşılık ayrıldığı görülmektedir. Tarafların imzası bulunan bu sözleşmedeki karşılık ayrılan maliyet hesaplarına ilişkin bedellerin tasfiyede dikkate alınması gerekmektedir.
Hal böyle olunca, ticari defter kayıtları ile birlikte 17.07.2010 tarihli sözleşme hükümlerinde belirlenen masraflarda değerlendirilmek suretiyle davacı alacağının tereddüde mahal vermeyecek şekilde belirlenmesi için bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucu dairesinde hüküm tesisi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Adi ortaklığın tasfiyesinde, borçlar ödendikten sonra kalan ortaklık malvarlığından önce ortaklardan herbirinin, ortaklığa verdiği avanslar ile ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmeli, bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç payları oranında ortaklara paylaştırılmalıdır.
Bu husus dikkate alınmadan, davacının ortaklığa koymuş olduğu sermayenin tasfiye yapılırken ortaklık malvarlığından düşülüp sonra kazanç payı belirlenmesi gerekirken sermayeye alacağına ve kara ilişkin alacağa ayrı ayrı hükmedilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Bozmaya uyularak verilen karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; adi ortaklığın zarar ettiğine ilişkin sözleşme maddesinin davalı şirketin ticari defterleri ile uyuşmadığı, adi ortaklığın kar-zarar durumunun davalı şirketin ticari defterlerinde adi ortaklığa ait olduğu şüphesiz olan kayıtlara göre belirlendiği, adi ortaklığın kayıtlarının davalı şirketin ticari defterleri üzerinden tutulmuş olup ticari defterlerindeki kayıtlardan hangisinin adi ortaklığa ait olduğunu ispat yükünün davalı şirkete ait olduğu, davalı şirketin dava dosyasına sunulan her belgenin inşaat harcaması ile bire bir ilişkilendirilebilecek şekilde tasnif edilerek, tereddüde mahal bırakmayacak şekilde ticari defterler, muavin defterler ve kayıtlarla davalı şirketçe ortaya konması gerektiği, davalı şirketin birleşen dosyadaki gerek vakıa anlatımında gerek ise neticei talep dayanağında bu belirlemeyi tuttuğu defter ve kayıtlara göre kendisinin bile yapamadığı, davalı şirket tarafından aşamalarda bir çok dilekçe, dilekçe ekinde belgeler ibraz edildiği, ibraz edilen bu tablolarda dahi, en son heyetin raporunda belirtildiği gibi kendi içinde çelişki oluşturduğu, somut olarak tek tek belirtilen kayıt ve dayanakların sunulması istenmesine rağmen sunulmadığı, istenen belgelerin sunulmaması nedeni olarak geçersiz sebepler sunulduğu, ortaklığın paylaşılacak vergi sonrası net karının 438.632,87 TL olarak hesaplandığı, davacının ortaklığa 468.000 TL para koyduğu, tüm fiili durumda inşaatı yürüten ve diğer yükümlülükler altına giren davalı şirket olduğundan, davalı şirket kayıtlarına göre kar dağıtımı prosedürüne uygun olarak hesaplanan karın yarısını ve ödediği sermayeden bakiye kalan miktarın davacı tarafından talep edilebileceği, birleşen davada munzam zarar isteminin dayanağının da bulunmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulü ile esas sermayeden 218.350 TL, kardan 270,89 TL olmak üzere toplam 218.620,89 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı/birleşen davada davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı şirket yetkilisi tarafından gerekçeli kararın tebliğinden önce sunulan 03.11.2022 tarihli dilekçesinde; bozma ilamı dikkate alınmadan rapor düzenlendiğini, hesap hataları bulunduğunu, sunulan harcama ve ödemelerin irdelenmediğini, ödemelerin resmi belgelere dayandığını, harcamalar neticesinde davacıdan alacaklı olduklarını belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı şirket vekili; bozma kararı gereğince sözleşme ile ilgili bütün ödemelerin hesaplara dahil edilmesi gerektiğini, ibraz ettikleri harcama bedellerinin dikkate alınmamasının doğru olmadığını, raporlar arasında çelişki bulunduğunu, çelişkiler giderilmeden karar verildiğini, Müvekkilinin karantinada olması nedeniyle gerekli sürede belge sunamadıklarını, söz konusu ödemelerin ortaklık adına yapıldığını, motorlu taşıtları vergisinin ortaklık dışı harcama olarak değerlendirilemeyeceğini, 17.07.2010 tarihli sözleşmede tahmini giderler için karşılık ayrıldığını, daha farklı tutar çıkması durumunda tekrar hesaplaşılacağını, ilgili kurumlardan belge istenmediğini belirterek, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada adi ortaklığın tasfiyesinden kaynaklanan alacak, birleşen davada ise ortaklığın zararının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 622 nci maddesine göre; "Ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler."
2.Aynı Kanun'un 623 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; "Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, her ortağın kazanç ve zarardaki payı, katılım payının değerine ve niteliğine bakılmaksızın eşittir."
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulandığı, bozma ilamına uygun olarak adi ortaklığın tasfiyesinin gerçekleştirildiği, tasfiye aşamasında gelir, gider ve ortaklığa harcanan miktarların ayrı ayrı belirlendiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığı anlaşılmakla, davalı/birleşen davada davacı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu'nun(1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
05.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.