"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/3322 E., 2022/2225 K.
ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
KARAR : Davanın kısmen kabulü Asıl ve Birleşen Davada Davalı vekili
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde birleştirilerek görülen ve istinaf incelemesinden geçen ayıplı maldan kaynaklanan maddi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece ... Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davada davacı vekili ve asıl ve birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; asıl ve birleşen davada davalı vekilinin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davada davacı vekili; davalı satıcıdan almış olduğu aracın şanzımanındaki ayıp sebebiyle aracın yenisi ile değişimi talepli davanın yargılaması sonucunda 02.04.2014 tarihli karar ile, aracın yenisi ile değişimine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, kararın onanması sonrasında fiilen davalıda bulunan aracın icra müdürlüğü aracılığı ile davalı tarafa 22.06.2015 tarihinde teslim edildiğini, davalının 2016 yılı Mart ayında aracı kendi üzerine aldığını, dava konusu aracın 2013 yılı Nisan ayında davalı servisine giriş yaptığını ve şanzımanındaki ayıp nedeniyle kullanılamayacak durumda olmasından dolayı davalı tarafta kaldığını, kullanımına tahsis edilen aracın 26.06.2013 tarihinde davalı tarafça iade alındığını, davalı tarafa 31.07.2013 tarihli ihtar keşide edilerek araç tahsisin talep edildiğini, ancak bu taleplerinin yerine getirilmediğini, işi ve konumu nedeniyle araç kullanımından mahrum kalması nedeniyle mağdur olduğunu, aracın icra dairesi tarafından hukuken davalı tarafa teslim edildiği 22.06.2015 tarihine kadar aracın motorlu taşıtlar vergisinin kendisi tarafından ödendiğini ileri sürerek; araçtan yoksun kalınan dönemde ulaşım giderine ilişkin olarak şimdilik 2.000 TL’nin araç tahsis istem ihtarının tebliğ tarihi gözetilerek 03.08.2013 tarihinden itibaren avans faiziyle, araçtan yoksun kalınan dönemde ödenen motorlu taşıtlar vergisine ilişkin şimdilik 1.500 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2.Asıl davada davacı vekili 11.12.2017 tarihli dilekçesiyle; davayı ıslah ederek araçtan yoksun kalınan dönemde araç ulaşım giderine karşılık şimdilik 2.000 TL'nin araç tahsis istemi ihtarının tebliğ tarihi olan 03.08.2013 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte, kullanılamayacak durumda olan araçtan yoksun kalınan dönemde ödenen motorlu taşıtlar vergilerine karşılık şimdilik 9.392,82 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
3.Birleşen davada davacı vekili; aynı olaya ilişkin olarak asıl dosyada bilirkişi raporu ile belirlenen araçtan yoksun kalınan döneme ilişkin araç ulaşım zararı yönünden bakiye kısma yönelik olarak şimdilik 108.000 TL’nin ikame araç tahsisi istekli ihtarın tebliğ tarihi olan 03.08.2013'ten itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
4.Birleşen davada davacı vekili 22.07.2022 tarihli ıslah dilekçesiyle; birleşen ... 1. Tüketici Mahkemesinin 2018/425 E. sayılı dosyasında 108.000 TL olarak talep edilen araçtan yoksun kalınan dönemde ulaşım gideri alacağını ıslah ederek 188.625 TL alacağın, ihtarın tebliğ tarihi olan 03.08.2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1.Asıl ve birleşen davada davalı vekili; davacının aracının tamir için servislerine getirildiğini, vites kutusunun siparişle üretim yerinden istendiğini, bu süreçte davacıya 26.06.2013 tarihine kadar araç tahsis edildiğini, tedarikte yaşanan sıkıntılar üzerine davacının aracın onarımından vazgeçtiğini, müşteri memnuniyeti ve iyiniyet kapsamında davacıya başka araçlar için teklifte bulunulduğunu, ancak davacının TL üzerinden aldığı aracın Euro kuru üzerinden hesaplanması gerekirken hesaplanmadığı ve bu sebeple teklif edilen araçlarla aradaki fiyat farkının yüksek olması sebebiyle tekliflerini reddettiğini, akabinde dava yoluna başvuracağını şifahen bildirdiğini, bunun üzerine 26.06.2013 tarihinde herhangi bir tamirat işlemi yapılmadığı için tahsis edilen aracın iade alındığını, aracın ilk servise geldiği tarihlerde yasal olarak araç tahsis yükümlülüğü bulunmamasına rağmen araç tahsis işini gerçekleştirdiklerini ve müşteri memnuniyeti kapsamında davacının mağdur olmaması için gerekeni yaptıklarını, 13.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğine göre davacıya araç tahsis etmek zorunlulukları bulunmadığını, davacının aracını tamir ettirmediğini, seçimlik haklardan misli ile değişimi yönünde hakkını kullandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
2.Asıl ve birleşen davada davalı vekili 14.09.2022 tarihli ıslaha cevap dilekçesinde; taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının daha önce aynı somut uyuşmazlıkta davasını ıslah ettiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 ncı maddesi gereğince bir kez daha davanın ıslah edilmesi mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.02.2019 tarihli ve 2016/545 E., 2019/52 K. sayılı kararıyla; davacı adına kayıt ve tescilli olan davaya konu aracın motorlu taşıtlar vergisinin iadesini istemesinin uygun olmadığı,
aracın devrini yapana kadar veya trafik sicilinden kaydını sildirene kadar davacının motorlu taşıtlar vergisini ödemekle mükellef olduğu sonucuna varıldığı, diğer taraftan; davacının seçimlilik haklarından onarım hakkını değil, ayıplı ürünün ayıpsız misli ile değişimini talep ettiği, davacıya ikame araç tahsis edilmesine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı, davacının kullanamadığı araçtan yoksun kalması nedeniyle bir bedel isteyemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.06.2020 tarihli ve 2019/1064 E., 2020/726 K. sayılı kararıyla; davacının araçtan yoksun kaldığı dönem için yaptığı ulaşım giderlerine (araç kiralama, yol gideri vb.) ilişkin bilgi ve belgeleri dosyaya sunmadığı, soyut beyanlara dayanarak ispatlayamadığı bu talebinin ilk derece mahkemesince reddedilmesinde isabetsizlik görülmediği; araçtan yoksun kaldığı dönemde ödediği motorlu taşıt vergileri talebi yönünden ise, her ne kadar motorlu taşıtlar vergisinden kural olarak kayıt maliki sorumlu ise de, davacının davalıdan 14.01.2011 tarihinde satın aldığı aracın arızalanması üzerine 18.04.2013 tarihinde servise teslim edildiği ve akabinde aracın ayıplı olduğundan bahisle misli ile değiştirilmesi için dava açıldığı, dava sonunda talebin kabulüne karar verildiği ve verilen kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, yargılama süresince aracın serviste kaldığı, davacı tarafından araç kullanılmadığı halde bu döneme ait motorlu taşıtlar vergisinin ödendiği, 4077 Sayılı Yasanın 4/2 maddesine göre (6502 Sayılı Yasanın 11/6 maddesi) davalının, tüketicinin seçimlik haklarının kullanması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflardan sorumlu olacağı hususları birlikte değerlendirildiğinde bu talebin reddinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacının istinaf talebinin kabulüne; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; asıl davanın araçtan yoksun kalınan dönemdeki ulaşım giderine yönelik talebin reddine, motorlu taşıtlar vergisi için ödenen bedelin iadesine ilişkin talebin kısmen kabulüne, 9.392,82 TL'nin; 1.500 TL'sinin dava tarihinden, 7.892,82 TL'nin ıslah tarihi olan 11.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili ve asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 11.10.2021 tarih ve 2020/10349 E., 2021/9839 K. sayılı ilamıyla; davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek davalı tarafça davacıya tahsis edilen ikame aracın geri alındığı 26.06.2013 tarihinden araç bedelinin davacıya ödendiği 23.02.2016 tarihine kadar ki dönemde davacının zarara uğradığının sabit olduğu, bu döneme ilişkin ulaşım giderinin belirlenmesi ve davacı tarafa tazmini gerektiği, bu dönemde davacının işi, sosyal konumu da dikkate alındığında ulaşım gideri yapmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu giderlerin belgelendirilememesi durumunda bu kalem istek için takdir edilecek uygun bir tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tüketicinin ayıplı araç satışı nedeni ile motorlu taşıtlar vergisinden kaynaklanan 9.392,82 TL, ulaşım giderlerinden kaynaklanan 190.625 TL zararının olduğu, davacı tarafça istinaf aşamasında sunulan 22.07.2022 tarihli ıslah dilekçesi ile ulaşım giderlerinden kaynaklanan toplam 190.625 TL zararın tahsilinin talep edildiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 357/1 inci maddesi gereğince istinaf aşamasında ıslah yapılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafça yargılama aşamasında 11.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile ıslah hakkının tüketildiği, 22.07.2022 tarihli ıslah dilekçesinin dikkate alınması mümkün olmadığı gerekçesiyle asıl davada; araçtan yoksun kalınan dönemdeki ulaşım giderine yönelik talebin kabulü ile, 2.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline, Motorlu Taşıtlar Vergisi için ödenen bedelin iadesine ilişkin talebin kısmen kabulüne, kısmen reddine, 9.392,82 TL'nin; 1.500 TL'sinin dava tarihinden, 7.892,82 TL'nin ıslah tarihi olan 11.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davada; araçtan yoksun kalınan dönemdeki ulaşım giderine yönelik talebin kabulü ile; 108.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davacı vekili ile asıl ve birleşen davada davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl ve birleşen davada davacı vekili: mahkemenin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğini belirterek Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 26.09.2022 tarih 2021/3322 E., 2022/2225 K. Sayılı ilamının, hüküm fıkrası birleşik davada 6 ncı maddede "108.000 TL" ibaresi yerine, "188.625 TL" yazılmak, 7 nci maddede "7.377,48 TL" ibaresi yerine "12.884,97 TL" yazılmak, 8 inci maddede "17.200 TL" ibaresi yerine, "29.293,75 TL" yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, daire aksi kanaatte ise bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Asıl ve birleşen davada davalı vekili; motorlu taşıtlar vergisi yönünden kabul kararının verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının ulaşım giderini ispat edemediğini, yaklaşık olarak hesabının hukuken mümkün olmadığını, mahkemece reddedilen kısım üzerinden lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, aracın ayıplı olmasından kaynaklı araçtan mahrum kalınan süreye ilişkin ulaşım gideri ve aracın davacı tarafça kullanılmadığı döneme ilişkin motorlu taşıt vergilerinden kaynaklı maddi zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası ile 371 inci maddesi.
2.6100 sayılı Kanun'un Islahın Zamanı ve Şekli başlıklı 177 nci maddesi şöyledir:
"Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.
(Ek fıkra: 22.07.2020 - 7251 S.K./18. md) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.
Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir."
3.6100 sayılı Kanun'un Yapılamayacak İşlemler başlıklı 357/1 inci maddesi şöyledir:
"Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinde karşı dava açılamaz, davaya müdahale talebinde bulunulamaz, davanın ıslahı ve 166 ncı maddenin birinci fıkrası hükmü saklı kalmak üzere davaların birleştirilmesi istenemez, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz."
4.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) Zarar ve Kusurun İspatı başlıklı 50/2 nci maddesi şöyledir:
"Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler."
5.6098 sayılı Kanun'un Belirlenmesi başlıklı 51/1 inci maddesi şöyledir:
"Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler."
3.Değerlendirme
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 80.625 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090 TL’nin altında kalmaktadır.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle bozma ilamıyla kesinleşen hususların kazanılmış hak olduğunun, bilirkişi raporu ile bozma ilamına uygun olarak ulaşım giderinin belirlendiğinin ve yok sayılan ıslah işlemine değer verilerek asıl ve birleşen davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin anlaşılmasına göre, asıl ve birleşen davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A. Asıl ve Birleşen Davada Davacı Temyizi Yönünden;
Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,
B. Asıl ve Birleşen Davada Davalı Temyizi Yönünden;
Davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.