"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/276 E., 2022/471 K.
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde alacak davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ...'a ait konutun satışı konusunda adına hareket eden davalı ... ile 25.02.2014 tarihinde sözleşme yaptığını, 90.000 TL'yi nakit olarak verdiğini, konuta 40.500 TL'lik onarım yaparak taşındığını, halen de satın aldığı konutta ikamet ettiğini, davalıların konutu başka bir kişiye satacaklarını söylediklerini, malzemeleri sökmesini istediklerini, evi boşaltması için baskı yaptıklarını ileri sürerek; taşınmazın adına tesciline, olmaz ise 90.000 TL'nin sözleşme, 40.500 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ...; diğer davalı ... adına hareket etmeye ve kendisini temsile herhangi bir yetkisi bulunmadığı gibi bu konuda davacı ile yaptığı bir anlaşma ya da sözleşme de olmadığını, bu nedenle davacıya herhangi bir borcunun olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
2.Davalı ...; davacı ile yapmış olduğu herhangi bir alım satım anlaşmasının olmadığını, diğer davalı ...'in kendisini hiçbir şekilde temsile yetkili olmadığını, söz konusu anlaşmayı kabul etmediğini ve davacıya herhangi bir borcunun olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 21.04.2015 tarihli ve 2014/300 E., 2015/108 K. sayılı kararıyla; alacak talebi yönünden davanın kısmen kabulü ile 90.000 TL'nin davalı ...'ten, 32.591,64 TL'nin davalı ... ve...'dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2.Dairemizin 08.05.2017 tarihli ve 2016/242 E., 2017/6633 K. sayılı ilamıyla; kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması nedeniyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 20.12.2017 tarihli ve 2017/406 E, 2017/610 K. sayılı kararıyla; davanın alacak talebi yönünden kısmen kabulü ile 90.000 TL'nin davalı ...'ten, 32.591,64 TL'nin davalılar... ve...'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin 11.12.2019 tarihli ve 2019/2103 E., 2019/10016 K. sayılı ilamıyla; davalı ...'in, 25.02.2014 tarihli sözleşmedeki imzanın kendisine ait olmadığını savunduğu, buna göre Mahkemece; davacıya sözleşmenin aslını ibraz etmesi için mehil verilip, ibraz edilecek belge üzerinde imza incelemesi yaptırılarak oluşacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği; kabule göre de; davacının taşınmaza yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları isteyebileceği dikkate alınarak, davacının davaya konu ettiği masraflardan hangilerini ispat edebildiğinin belirlenmesi, alınacak raporda davacı tarafından yapılan imalatların hangisinin zorunlu ve faydalı masraflar, hangilerinin lüks masraflar olduğunun ayrı ayrı belirlenmesi, belirlenen zorunlu ve faydalı imalatların yapım tarihi itibariyle rayiç bedelleri tespit edilip davacının kullandığı süreyle orantılı olacak şekilde yıpranma paylarının da düşülmesi suretiyle, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ile sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının davasına dayanak yapmış olduğu 25.02.2014 tarihli belge aslını dosyaya ibraz edemediği, bu hali ile fotokopi belge üzerinde imza incelemesi yaptırılmadığı, davacının bu hali ile iddialarını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; dosya kapsamında gerek yazılı/ıslak imzalı belgeler ve gerekse sözleşme altında imzası bulunan kefil ... ve şahit ...'ün tanıklıklarıyla davaya konu taşınmazın devri için davacı tarafından 90.000 TL ödeme yapıldığı ve evin içerisine masraf yapıldığının ispatlandığını, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, tanzim edilen 06.09.2021 tarihli bilirkişi raporu ile davacı tarafından yapılan imalatlardan zorunlu ve faydalı olanların yapım tarihi olan 2014 yılı itibari ile rayiç bedelinin 30.790 TL olduğunun hesap edildiğini, davalı ...'ın "iznim ve bilgim olmadan taşınmazıma girmiş, yapmış olduğum imalatları kaldırmış, kendi zevkine uygun imalatlar yapmış..." şeklindeki beyanı ile de davacının dava konusu taşınmazda tadilat yaptığını ikrar ettiğini, bizzat davalının ikrarı, taraflarınca onarıma dair sunulan belgeler ve bilirkişi raporu gözetilerek yapılan zorunlu ve faydalı masrafların iadesine karar verilmesi gerekirken onarım masrafları açısından da davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geçersiz taşınmaz satış sözleşmesi gereğince tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde ödenen satış bedeli ile taşınmaza yapılan onarım bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iade isteminde bulunulabilmesi için bir tarafın malvarlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhine çoğalması gerekir. Buna göre sebepsiz zenginleşme kapsamında bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Zenginleşen, başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır.
2. Belirtilmelidir ki bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.).
3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmamasına göre, davacı vekilinin satış bedeline yönelik temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Uyulan bozma ilamında; davacının taşınmaza yaptığı faydalı ve zorunlu imalatların bedelini isteyebileceği, bu nedenle davacının davaya konu ettiği imalatların kendisi tarafından yapıldığını ispat edebildiklerinin hangilerinin zorunlu ve faydalı imalatlar, hangilerinin lüks imalatlar olduğu belirlendikten sonr, zorunlu ve faydalı imalatların yapım tarihi itibariyle rayiç bedelleri tespit edilip, davacının kullandığı süreyle orantılı olacak şekilde yıpranma paylarının da düşülmesi suretiyle, Yargıtay denetimine elverişli rapor alınması ile sonucuna göre karar verilmesi gerektiği ifade edilmiş olmasına ve Mahkemece bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılarak bilirkişiden rapor alınmasına rağmen, davacı tarafından sözleşme aslı dosyaya ibraz edilemediğinden davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın tümden reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin satış bedeline yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacı vekilinin imalat bedeline yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
23.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.