Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1059 E. 2024/577 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sözleşmeye konu taşınmazın imar planlarının iptali nedeniyle ayıplı hale geldiği iddiasıyla açılan alacak davasında zamanaşımı def'inin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, taşınmazın imar planlarının iptalini öğrendiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde dava açmadığı, dava açılmamış sayılmasına ilişkin kararın da zamanaşımını kesmediği gözetilerek, yerel mahkemenin zamanaşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/415 E., 2022/341 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde gelen davacı kooperatif Yönetim Kurulu Başkanı ... ile davalı ... vekili Avukat ......,, diğer davalı ... vekili Av. ...'nun sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili kooperatifin 03.02.1992 tarihinde ... Belediyesinin sahip olduğu imarlı arsayı 1.624.000,00 TL bedelle satın aldığını, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 14.09.1993 tarihli ve 1992/421 E. ve 1993/925 K. sayılı ilamı ile imar durumunun iptal edildiğini, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/833 E ve 2005/567 K. sayılı ilamı ile de imar parselasyonu öncesinde hak sahibine iadesine karar verildiğini ve bu tapu iptali ile kooperatifin konusu olan parsellerin de hak sahipleri adına tescil edildiğini, satım işlemlerinden sonra imar planlarının iptali ile arsa vasfını kaybederek ayıplı hale dönüştüğünü, bugüne kadar imar sorunu çözümlenmeyerek ayıbın giderilmediğini, taşınmaz satımı nedeniyle zarara uğratıldığını, aradan geçen 20 yılı aşkın sürede kooperatifin temel amacı olan konutları inşaa edemediğini, kira geliri baz alınarak mahrum kalınan yarar ile imarlı değeri ile imarsız değeri arasında farkın tespiti ile şimdilik 100.000,00 TL'nin davalı Belediyelerden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili, davanın reddini istemişlerdir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 06.11.2014 tarihli ve 2013/284 E., 2014/554 K. sayılı kararıyla; idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari yargı yerince çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle açılan davanın yargı yolu bakımından reddine, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 18.06.2015 tarihli ve 2015/11096 E., 2015/20849 K. sayılı ilamıyla; "...Taraflar arasında düzenlenen protokol başlıklı sözleşme özel hukuk hükümlerine tabi sözleşmedir. ... Belediyesi ve davacı arasında sözleşme düzenlendiği hususu ihtilafsızdır. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşmenin imzalanması ile birlikte taraflar arasındaki ilişki özel hukuk alanında sonuçlar doğurmaya başlamıştır. Bu itibarla sözleşmenin kurulmasından sonraki tüm aşamalar ve ihtilaflar özel hukuk alanını ilgilendirmekte olup, dolayısıyla uyuşmazlıkların çözümünde de görevli mahkeme adli yargı mahkemeleridir. Mahkemece işin esasına girilip taraf delilleri toplanarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle görev yönünden dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 05.03.2020 tarihli ve 2016/98 E., 2020/185 K. sayılı kararıyla; davanın kabulü ile 100.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş karara karşı, süresi içinde davalılar temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 20.04.2021 tarihli ve 2020/8284 E., 2021/4362 K. sayılı ilamıyla; "..1-) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalıların aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Davacı kooperatif, 03.02.1992 tarihinde ... Belediyesinden imarlı olarak satın almış olduğu 165 ada 3 parsel sayılı taşınmazın, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 14.09.1993 tarih ve 92/421 E. ve 93/925 K. sayılı ilamı ile imar durumu iptal edildiğinden imarsız hale geldiğini ve taşınmazın ayıplı olduğunu ileri sürerek alacak talebinde bulunmuş, davalılar ise zamanaşımı süresinin dolduğunu, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini ve davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece " ...davacı tarafa 165 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ayıplı olarak satışının yapılmış olduğu anlaşıldığından Türk Borçlar Kanunu'nun 231 inci maddesi hükmü göz önüne alındığında davacı tarafın talep etmiş olduğu zararın zamanaşımına uğramadığı" gerekçesi ile zamanaşımı itirazları reddedilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Uyuşmazlık satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olduğuna göre, uygulanacak zamanaşımı süresi 6098 sayılı TBK (BK 125 inci md)146 ncı maddesi uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.” hükmü gereğince 10 yıldır. Davacı kooperatif, davalı ... Belediyesine gönderdiği Beyoğlu 24. Noterliğinin 08.03.1995 tarihli ihtarnamesi ile dava konusu 165 ada 3 parsel sayılı taşınmazın imar durumunun iptal edilmesi nedeniyle inşaat ruhsatı alamadığını, bu nedenle Belediyeden imarlı olan başka bir arsa ile takas yapılmasını talep etmiş, davalı ... Belediyesi de Bakırköy 7. Noterliği tarafından gönderilen 14/06/1995 tarihli ihtarnamesi ile davacının taleplerini reddetmiştir. Davacının en geç bu ihtarname ile idare mahkemesinin imar durumuna ilişkin iptal kararını öğrenmiş olacağının kabulü gerekir. Davacının bu tarihten itibaren yaklaşık 18 yıl içerisinde yeni bir imar planı yapılacağı beklentisi ile herhangibir dava açmadığı, eldeki davanın 23.05.2013 tarihinde açıldığı, dava dilekçesinde bahsedilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/833 E. sayılı dosyasında davacının taraf olmadığı ve davaya da müdahil olunmadığı, davalılar aleyhine daha öncesinde de başka bir dava açılmadığından zamanaşımı süresinin durmadığı ve kesilmediği, bu nedenle süresinde açılmayan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile TBK’nın 231 inci maddesi gereği zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesi ile yazılı şekilde işin esasına girilerek hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. " gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça sözleşmenin iptali talebi ile açılan dava hakkında esasa yönelik hüküm bulunmadığı, davanın açılmamış sayılmasına yönelik verilen karar kesinleşmiş olmakla zamanaşımına etkisinin olmadığı, davalı ... Belediyesi vekiline gönderilen 08.03.1995 tarihli ihtarname ve 14.06.1995 tarihli cevabi ihtarname sonrasında açılmamış sayılmasına karar verilen dava dışında zamanaşımını durduran veya kesilmesini gerektiren bir işlem bulunmadığı, uyulan bozma ilamı çerçevesinde davalı ... Belediyesinin 14.06.1995 tarihli ihtarnamesi ile davacı tarafın talepleri reddedildiği, yeni bir imar planı yapılacağı beklentisi ile yaklaşık 18 yıl içerisinde davacı tarafından herhangi bir dava açılmadığı gerekçesiyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; dava konusu taşınmazın "imar planları yapma, inşaat ruhsatı ve iskana dair izinleri verme" yetkisini de elinde bulunduran kamu tüzel kişisi davalı ... Başkanlığından ihale yoluyla ve "imar durum belgesini" havi şekilde 03.02.1992 tarihinde satın alındığını, satış işleminden sonra, taşınmazı da kapsayan imar planlarının iptali için İstanbul 2. İdare Mahkemesine açılan davada verilen 04.09.1993 tarihli kararla imar planlarının iptaline karar verildiğini, satış tarihi itibariyle dava konusu taşınmazla ilgili imar planları kesinleşmediği halde davalı ... Belediyesince gerçeğe aykırı olarak imar durumu kesinleşmiş gibi gösterilerek, taşınmazın imarlı arsa değeri üzerinden müvekkil davacıya "imar durum belgesini" havi şekilde satışının gerçekleştirildiğini, söz konusu satışın ayıplı olduğunu, davaya konu satış işleminden kaynaklı uyuşmazlıkta 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 231 inci maddesinin uygulanması ve anılan madde hükmü uyarınca da davalı tarafın satış işlemindeki iğfal ve ağır kusuru nedeniyle zamanaşımından yararlandırılmaması gerektiğini, davacı tarafından ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan 1995/997 E. sayılı dosyasında verilen karar dışında, dava konusu taşınmaz nezdinde icrai ve inşai nitelikte bir çok işlem yapıldığını, davacı Kooperatif tarafından satın alınan imarlı arsanın vasıfsız hale dönüşmüş olması karşısında "ayıplı mal" satıcısı ... Belediyesine noter kanalı ile çekilen ihtarname ile imarsız hale dönüşmüş bulunan taşınmazın, imarlı bir arsa ile takas edilmesi veya tapunun iptal edilerek, satış bedeli ve yapılan tüm masrafların faizi ile birlikte iadesinin talep edildiğini, davalı belediyenin takas edilebilecek arsalarının bulunmadığı ve imar faaliyetlerinin de sürmekte olduğunu cevabi bir ihtarname ile belirtmeleri üzerine de ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde (13.07.2022 tarihinde kesinleşen) 1995/997 E. sayılı dava açıldığını, anılan Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ödediği satış bedeline ilaveten, yapmış olduğu masrafları da faizi ile birlikte talep edebileceğinin belirtildiğini, Yargıtayın bozma kararında sözü edilen ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/833 E. sayılı dosyasında müvekkilin taraf olmadığı ve davaya da müdahil olunmadığı bildirilerek, zamanaşımının kesilmediği ifade edilmesine rağmen anılan davada müdahil olmayı gerektirecek bir konum bulunmadığını, sorunların çözümü için Kooperatif Yönetim Kurulu Başkanınca, TOKİ Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile görüşüldüğünü, taşınmazın satın alma tarihinden sonra; 2 kez ... Belediyesi, 1 kez İstanbul Büyükşehir Belediye ve 2 kez de TOKİ tarafından olmak üzere toplam 5 kez imar planı yapıldığını, davacı Kooperatifin, davalılarca dava konusu taşınmazın imarlı arsa haline dönüştürülmesinin sağlanması amacıyla vaki başvuru, eylem ve işlemleri gibi dosya kapsamında mevcut ve anılan madde hükmü uyarınca her biri başlı başına "zamanaşımını kesecek" olgu ve işlemler olduğunu, zamanaşımı defi'ne ancak imar yetkisini yitirdikleri (Toplu Konut Alanı ilan edildiği 11.07.2008 tarihi itibariyle) başvurabileceklerini, davanın adı geçen Belediyelerin imar yetkisini yitirmelerinden birkaç yıl sonra açıldığını, 10 yıllık sürenin dolmadığını, dosyada mevcut uzman görüşünün zamanaşımına yönelik tespitleri dikkate alınmaksızın Mahkemece uzman görüşüne dair değerlendirme yapılmadan gerekçe kurulmasının da usule ve içtihatlara aykırılık taşıdığını, 11.07.2008 tarihli planın kesinleşmesiyle belirli hale geldiği ve zamanaşımının ancak en erken bu tarihten ya da TOKİ tarafından onaylanan planların İstanbul Büyükşehir Belediyesinden geri çekilme tarihi olan 13.07.2009 tarihinden itibaren işlemeye başlayabileceğini, ayrıca hukuki süreci henüz devam etmekte olan imar planları göz önünde bulundurulduğunda, zamanaşımını kesebilecek sürenin halen daha başlamadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, sözleşmeye konu taşınmazın imar planlarının iptali ile arsa vasfını kaybederek ayıplı hale dönüştüğü iddiası ile bedel yönünden fark ve mahrum kalınan kira alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ve 21/9 ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararları,

3. Değerlendirme

Temyize konu edilen Mahkeme kararının; uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine imkan bulunmadığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,

17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılara verilmesine,

6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

13.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.