Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1067 E. 2023/2625 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kurum tarafından haksız yere azledildiğini iddia eden davacı avukatın, vekalet ücretini ve ödenmeyen maaşını talep etmesi üzerine, azlin haklı olup olmadığı ve davacı avukatın taleplerinin hukuka uygunluğu noktasında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı avukatın, davalı kurumla yaptığı avukatlık sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği, davalının fesih gerekçelerinin geçerli olmadığı ve bu nedenle davacı avukatın sözleşme fesih tarihine kadar olan çalışmalarının karşılığını ve sözleşmenin haksız feshi nedeniyle uğradığı kaybı talep etme hakkı bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/543 E., 2022/1371 K.

DAVA TARİHİ : 24.11.2016

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/754 E., 2019/557 K.

Taraflar arasındaki alacak (vekalet sözleşmesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir

Belli edilen günde gelen davacı Avukat ... ... ile davalı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 04.05.2009 tarihinden itibaren davalı kurumun avukatlığını üstlendiğini, davalının kendisini haksız yere 04.06.2014 tarihinde azlettiğini, azilnamede, bir mesleki sigortasının bulunmadığı gerekçe gösterilerek avukatlık sözleşmesinin feshedildiğinin bildirildiğini, davalı kurumca sunulan bu gerekçenin salt bir kurmacadan ibaret olduğunu, zira davalı kurum avukatlığını üstlendiği her dönemde mesleki sigortasının bulunduğunu, bu durumun dilekçe ekinde sunulan poliçeden de anlaşıldığını, davalı kurumun hak kazanmış olduğu alacak kalemlerinin de hiçbirini ödemediğini, taraflar arasında akdedilen avukatlık sözleşmesi uyarınca her ay maaş başlığı altında 1.245,76 TL miktarında bir ödeme yapılacağının kararlaştırıldığını, davalı kurumca ödenmesi gereken iki aylık maaş bedelinin de ödenmediğini beyan ederek; fazlaya ilişkin hakları ile diğer konulara dair talepte bulunma ve dava açma haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik, 1.000,00 TL mahkeme işlemlerinden doğan vekalet ücreti alacağına tahakkuk tarihinden itibaren yasal oranı uygulanarak davalı kurumdan tahsilini, 1.000,00 TL takip edilen icra işlemlerinden doğan vekalet ücreti alacağına tahakkuk tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsilini, ödenmeyen 2.490.00 TL miktarındaki iki aylık maaşına tahakkuk tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 22.10.2021 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 262.055,348 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davacının dava konusu yaptığı alacak miktarlarını tam ve kesin olarak belirleyebilecek durumda olduğundan belirsiz alacak davası açamayacağını, sözleşmenin 08.04.2016 tarihinde feshedildiğini, davacı tarafından yatırılan ve en son ödemeye ilişkin "Avukatlık Mesleki Sigorta Poliçesi"nin ... poliçe numaralı 04.07.2014-04.07.2015 dönemini kapsayan ... Sigorta A.Ş.'ye ait sigorta poliçesi olduğunu, davacının imzalamış olduğu sözleşme ile yerine getirmek zorunda olduğu yükümlülüklerini (sözleşmenin 5 inci maddesinin birinci fıkrasının f bendinde ve sözleşmenin 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının c bendinde yer alan) tam ve eksiksiz olarak yerine getirmediğini, bu nedenle de kendisine yönelik yapılan azlin, haksız olmayıp sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, sözleşmenin "Sözleşmenin süresi, yenilenmesi ve Feshi" başlığı taşıyan 6 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında "Taraflar bir ay önce yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi her zaman feshedebilirler." hükmünün yer aldığını, bu nedenle herhangi bir haksız azlin söz konusu olmadığını, davacının sözleşmesinin feshinde ve sonraki süreçte kurum ile imzalamış olduğu "Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından Vekalet Akdi ile Serbest Avukatlardan Hizmet Satın Alınması Sözleşmesi" hükümlerinin uygulandığını, bu durumda fesihten sonra kendisine aylık ve vekalet ücreti ödenmesinin sözleşme hükümleri çerçevesinde hukuken imkansız olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dosyasına poliçenin yenilendiğine dair belgenin ibraz edildiği, davacının davalı kurumla sekiz yıl süre gelen bir vekalet sözleşmesinin bulunduğu, kurumun poliçenin yenilenmiş halinin ibraz edilmemiş olmasının taraflar arasındaki sözleşmenin 10 uncu maddesinin ihlali olduğunu iddia ederek haklı azil kapsamında davanın reddini talep etmesinin, taraflar arasındaki geçen süre, poliçenin her sene yenilenmiş olması, dosya kapsamındaki bütün deliller dikkate alındığında Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi uyarınca kötü niyetli olduğu, kurumun azil iradesine gerekçe olarak hiçbir somut olgu ve durumu delillendiremediği ve davacının hak kazanmış olduğu alacak bedellerini de ödemediği'' gerekçesiyle "davanın kabulü ile 1.000,00 TL dava vekalet ücreti alacağının dava tarihinden, 99.930,00 TL'lik dava vekalet ücreti alacağının da ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 1.000,00 TL icra vekalet ücreti alacağının dava tarihinden, 157,635,25 TL'lik icra vekalet ücreti alacağının da ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 2.490,00 TL'lik ödenmeyen maaş alacağına ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine'' karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı; cevap dilekçesini tekrarlayarak, vekalet ücretleri yönünden sözleşmenin feshi tarihinden önce infaz olan dosyalara ait vekalet ücretlerinin ödenmesi mümkün olmakla birlikte fesih tarihinden sonra infaz olan dosyalara ait mahkeme ve icra vekalet ücretlerinin ödenmesine sözleşme hükümleri doğrultusunda imkan bulunmadığını, davacı hakkında Avukatlık Kanunu'nun 174 üncü maddesinin değil, Kurum ile imzalamış olduğu “Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Vekalet Akdi İle Serbest Avukatlardan Hizmet Satın Alınması Sözleşmesi” ve “Sosyal Güvenlik Kurumu Tarafından Vekalet Akdi İle Serbest Avukatlardan Hizmet Satın Alınmasına İlişkin Usul ve Esaslar” hükümlerinin uygulanması gerektiğini, bilirkişi raporlarına karşı yapılan itirazların değerlendirilmediğini, davacı tarafından maaş alacağına ilişkin tanzim edilmiş olan iki adet serbest meslek makbuzuna karşılık Kurum tarafından tanzim edilmiş olan "Ödeme Emri Belgesinin" dava dosyası içerisinde mevcut olduğu bilirkişi tarafından da dile getirilmiş olmasına karşın, Mahkemece bu makbuzlar karşılığı ödeme yapılıp yapılmadığı hususu Kurumdan sorulmaksızın davacının bu talebinin kabulüne karar verildiğini, davacıya tevdi edilmiş olan ilamlı icra takiplerine dayanak Mahkeme ilamlarının bir kısmının takibi davacı tarafından yapılan dava dosyalarından olmayıp, başka sözleşmeli ve kadrolu avukatlar tarafından takip edilmiş olan dava dosyalarına ait Mahkeme ilamları olduğunu, bu ilamlarda Kurum lehine hüküm altına alınmış ilam vekalet ücretlerinin mevzuat hükümleri gereğince davacıya ait olamayacağını, incelenen 109 adet icra takip dosyalarından 66 adetinde herhangi bir tahsilat yapılamayıp (kısmi tahsilat yapılmış olan dosyalar hariç) takip dosyalarının infaz olmadığını, davacı tarafından takibi yapılmış olan 66 adet icra takip dosyasının tamamen tahsil olup infaz olmadığından, bu dosyalardan takibi yapmış olan avukat için vekalet ücreti tahakkuku ve ödemesinin sözleşme hükmü gereğince hukuken mümkün olmadığını, bilirkişi raporuna dayanak alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verildiğini, verilen hükmün sözleşme hükümleri, Yasa ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğun belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanunu yoluna başvurulmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılamada; davacı adına düzenlenmiş avukatlık mesleki sorumluluk sigorta poliçelerinin yer aldığı ve bu poliçenin yenilendiğinin dosya kapsamında yer alan belgelerle sabit olduğu, dolayısı ile davalı kurum tarafından yapılan feshin haksız olduğu sonucuna ulaşılarak bu fesihten dolayı avukatın takip ettiği işlerden dolayı vekalet ücretine hak kazandığı da anlaşıldığından, İlk Derece Mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, vekalet ücretinin miktarının taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine göre bilirkişi tarafından detaylı ve gerekçeli olarak hesap edilip denetime ve hüküm vermeye elverişli bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin aksi yöndeki sebeplere değinen istinaf başvurusunun yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı; davacının taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 10 uncu maddesinde yer alan yükümlülüğü yerine getirmediğini, yenilenmiş sigorta poliçesini kuruma ibraz etmediğini, buna ilişkin Mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesince bir araştırma yapılmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümleri gereği sözleşmesi herhangi bir nedenle feshedilmiş olan avukatların fesih tarihi itibariyle aylık ücretlerinin son bulduğunu, vekalet ücretleri yönünden ise sözleşmenin fesih tarihinden önce infaz olan dosyalara ait vekalet ücretlerinin ödenmesi mümkün olmakla birlikte fesih tarihinden sonra infaz olan dosyalara ait mahkeme ve icra vekalet ücretlerinin ödenmesine sözleşme hükümleri doğrultusunda imkan bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin olaya uygulanması gerektiğini, dava dosyasına alınmış olan bilirkişi raporlarına karşı itirazların sunulduğu 22.12.2017 ve 07.08.2019 tarihli itiraz dilekçelerinde de açıkça ileri sürülen usule ve esasa yönelik itirazların dikkate alınmadığını, dava konusu işlemde haksız feshin söz konusu olmadığını, çünkü sözleşmenin 6 ncı maddesinin beşinci fıkrasında; "Sözleşmesi, herhangi bir şekilde feshedilen ya da sözleşmeden kendi isteği ile çekilen avukat, Kurumdan fesih veya çekilme tarihine kadar geçen hizmetleri karşılığında hiçbir ücret talep edemez." hükümleri gereğince; davacının sözleşmesi 08.04.2016 tarihinde feshedildiğinden, bu tarih itibariyle davacının aylık ücretinin sözleşme hükümleri gereğince sona erdiğini, bu nedenle Mahkemenin ödenmeyen iki aylık ücretin tahsiline ilişkin kararının yanlış olduğunu, ayrıca davacı tarafından maaş alacağına ilişkin tanzim edilmiş olan iki adet serbest meslek makbuzuna karşılık Kurum tarafından tanzim edilmiş olan "Ödeme Emri Belgesinin" dava dosyası içerisinde mevcut olduğu bilirkişi tarafından da dile getirilmiş olmasına karşın, Mahkemece bu makbuzlar karşılığı ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılmadığını, bilirkişi tarafından incelenen 109 adet dosyadan 4 adetinin mükerrer olarak listeye eklendiğini, incelenen dosyalardan iki adetinin iptal edildiğini, yine ... 1. İcra Müdürlüğünün 2011/8809 Esas sayılı dosyasına konu borcun, 6111 sayılı Kanun'un 59 uncu maddesi hükümü gereğince terkin edildiğini ve dosyanın iptal edildiğini, bu 109 adet dosyadan yalnızca 36 adetinin infaz olduğunu, infaz olan dosyalardan 9 adetine ilişkin davacıya yapılan ödemelerin hesaplamada dikkate alınmadığını, infaz olan bu dosyalardan 28 adet takip dosyasının davacının sözleşmesinin fesih tarihi olan 08.04.2016 tarihinden sonra Kurumun diğer kadrolu ve sözleşmeli avukatları tarafından takibinin yapılması sonucunda infaz olmuş olup, bu dosyalardan "karşı taraftan tahsil edilen ilam ve icra vekalet ücretleri"nin bu dosyaların takibini sonuçlandıran kadrolu ve sözleşmeli avukatlara ödendiğini, ayrıca takibi davacıya tevdi edilmiş olan ilamlı icra takiplerine dayanak Mahkeme ilamlarının bir kısmının, takibi davacı tarafından yapılmış dava dosyalarından olmayıp, başka sözleşmeli ve kadrolu avukatlar tarafından takip edilmiş olan dava dosyalarına ait Mahkeme ilamları olduğundan, bu ilamlarda Kurum lehine hüküm altına alınmış ilam vekalet ücretlerinin mevzuat hükümleri gereğince davacıya ait olamayacağını, incelenen takip dosyalarından 66 adetinde herhangi bir tahsilat yapılamayıp (kısmi tahsilat yapılmış olan dosyalar hariç) takip dosyalarının infaz olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 7 nci maddesinde; "Bir yıllık sözleşme süresi içerisinde asıl alacak, faiz ve masraf gibi Kurum alacakları, tamamen tahsil edildikten sonra mahkemeler veya icra dairelerince Kurum lehine hükmedilip tahsil edilen vekalet ücretinin yüzde 70'i avukata brüt olarak ödenir. Bu miktar, sözleşmeli avukatın talebi üzerine mevzuat gereğince yapılması gereken kesintiler düşüldükten sonra ödenir." hükmü mevcut olup, bu dosyalardan takibi yapmış olan avukat için vekalet ücreti tahakkuku ve ödemesinin sözleşme hükmü gereğince zaten mümkün olmadığını beyan ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 505 inci maddesi "Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz." şeklindedir.

2. TBK'nın 506 ncı maddesi "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği ... ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda ... ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.

" şeklindedir.

3. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 34 üncü maddesi "Avukatlar, yüklendikleri görevleri bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık unvanının gerektirdiği saygı ve güvene uygun biçimde davranmak ve Türkiye Barolar Birliğince belirlenen meslek kurallarına uymakla yükümlüdürler." şeklindedir.

4. Aynı Kanunun 174 üncü maddesi "Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez." şeklindedir.

3. Değerlendirme

1. Dava, haksız azil nedenine dayalı vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir. Avukatın, vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanunu'nun 505 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil adı geçen Kanun'un 506 ncı maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özen ile ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34 üncü maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanununun 506 ncı maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanununun 174 üncü maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.

2. Taraflar arasında ilk olarak 16.09.2008 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu Avukatlık Sözleşmesi akdedilmiş, sözleşme süresinin bir yıl olduğu, taraflarca sürenin bitiminden bir ay önce yazılı olarak feshi ihbar yapılmadığı takdirde sözleşmenin aynı şartlarla bir yıl daha uzamış sayılacağı kararlaştırılmıştır. Bu sözleşmenin 5.2 nci maddesinde bir yıllık sözleşme süresi içinde asıl alacak, faiz ve masraf gibi Kurum alacakları, tamamen tahsil edildikten sonra mahkemeler veya icra dairelerince Kurum lehine hükmedilip tahsil edilen vekalet ücretlerinin %50'sinin avukata ödeneceği, ( SGK 22.04.2009 tarih ve 2009/16 sayılı karar ile sözleşmenin 5.2 nci maddesinde yer alan "tamamı" ifadesi %70 olarak değiştirilmiş ve davacı avukat bu değişikliği kabul ederek sözleşmeyi imzalamıştır) Mahkemeler veya icra dairelerince Kurum lehine takdir edilen ve karşı taraftan tahsili gereken vekalet ücretinin tahsilatın tamamen gerçekleştiği ayı takip eden ayın ilk haftası içinde vergi ve sair kanunlar gereğince yapılması gereken tevkifat ve kesintiler düşüldükten sonra avukata ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 5.3 üncü maddesinde avukatın sözleşmenin feshi, gerekli görülen hallerde Kurumca dosyanın geri alınması, istifa nedeniyle dosyaların iade edilmesi, sözleşmenin yenilenmemesi hallerinde emeği geçse bile henüz tahsil edilmemiş olan vekalet ücretinden herhangi bir hisse talep edemeyeceği kararlaştırılmıştır.

Taraflar arasında imzalanan 15.07.2013 tarihli ikinci sözleşmenin incelenmesinde; sözleşme süresinin bir yıl olduğu, taraflarca sürenin bitiminden bir ay önce yazılı olarak feshi ihbar yapılmadığı takdirde sözleşmenin aynı şartlarla bir yıl daha uzamış sayılacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin görevler başlıklı 5 inci maddesinin 1.f bendinde avukatın sözleşme konusu işlerin yapılması ile ilgili olarak haftada bir gün mesai saatleri içinde en az bir saat, bu sürelerin dışında ve ihtiyaç duyulması halinde de görüşme yapmak üzere bağlı birimde hazır bulunacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 6.2 nci maddesinde kurumun aşağıda belirtilen hallerde hiçbir süreye bağlı olmaksızın avukatın sözleşmesini tek taraflı olarak feshedebileceği, 6.2.c bendinde kurumca sözleşmede belirtilen çalışma sürelerine riayet edilmemesi ve sözleşmede belirlenen yükümlülüklerin yerine getirmemesinin tek taraflı feshe neden olacağı belirtilmiştir. Sözleşmenin 6.4 üncü maddesinde tarafların bir ay önceden yazılı bildirimde bulunmak şartıyla sözleşmeyi her zaman feshedebileceği, 6.5 inci maddesinde sözleşmesi herhangi bir şekilde feshedilen ya da sözleşmeden kendi isteği ile çekilen avukatın, kurumdan fesih veya çekilme tarihine kadar geçen hizmetleri karşılığında hiçbir ücret talep edemeyeceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin aylık ve vekalet ücreti başlıklı 7 nci maddesinde; avukata aylık brüt ücret ödeneceği, 7.4 üncü maddesinde; bir yıllık sözleşme süresi içinde asıl alacak, faiz ve masraf gibi Kurum alacakları, tamamen tahsil edildikten sonra mahkemeler veya icra dairelerince Kurum lehine hükmedilip tahsil edilen vekalet ücretlerinin %70'inin avukata brüt olarak ödeneceği, bu miktarın sözleşmeli avukatın talebi üzerine mevzuat gereğince yapılması gereken kesintiler düşüldükten sonra ödeneceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin ''mesleki sorumluluk sigortası'' başlıklı 10.maddesinde; Avukatın sözleşmenin imzalanması aşamasında takip edeceği dava veya icra takip dosyalarında kusurlu davranışı sonucu meydana gelebilecek Kurum zararını sözleşme süresi boyunca teminat altına almak amacıyla poliçe limiti 100.000,00 TL'den az olmamak üzere mesleki sorumluluk sigortası yaptırmak ve sözleşmenin imzalanmasından önce poliçenin bir suretini ilgili birime vermek zorunda olduğu, sözleşmesi yenilene avukatın aynı şekilde yenilenen süre için yeni bir sigorta yaptırmak ve poliçenin bir suretini vermek zorunda olduğu belirtilmiştir.

Her ne kadar davalı Kurum davacı avukatın taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 10.maddesine uygun şekilde mesleki sorumluluk sigortası poliçesini kuruma ibraz etmediğini, yine sözleşmenin yukarıda yer verilen 5 inci maddesinin birinci fıkrasının f bendinde ve 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasının c bendinde yer alan yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle davacının haklı olarak azledildiğini ileri sürmüşse de, gerek taraflar arasındaki uzun yıllardır devam eden vekalet ilişkinde sözleşme hükümleri gereği her yıl davacı avukat tarafından mesleki sigorta poliçesinin yaptırılıp kuruma arz edildiği, gerekse sözleşmenin feshedildiği dönem itibariyle de söz konusu poliçenin tanzim ettirildiği, kaldı ki poliçenin kuruma ibraz edilmemesi durumunda da kurumun herhangi bir zararının olmadığı, avukatın sözleşme gereği diğer yükümlülüklerini yerine getirmediğine yönelik iddianın ise davalı tarafça kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davalının sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği ve davacının haklı nedenle azledildiğine yönelik temyiz itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.

3. Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerde sözleşmesi herhangi bir şekilde feshedilen ya da sözleşmeden kendi isteği ile çekilen avukatın, kurumdan fesih veya çekilme tarihine kadar geçen hizmetleri karşılığında hiçbir ücret talep edemeyeceği kararlaştırılmışsa da söz konusu hükümlerin ancak sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayanması halinde geçerli olabileceği, bu halde dahi Anayasa'nın angarya yasağı hükmü gereği davacı avukatın Avukatlık Kanunu'nun 174 üncü maddesi gereği haklı azil durumunda talep edebileceği belirtilen vekalet ücretlerine hak kazanacağı, eldeki davada ise sözleşmenin feshi ve azlin haksız olduğu belirtildiğinden, sözleşmede vekalet ücretlerine hak kazanılması tahsil şartına bağlandığından ve davacının sözleşmesi daha erken bir tarihte feshedilmeseydi sözleşmenin sona ereceği 1 yıllık sürenin sonu olan 15.07.2016 tarihi itibariyle tahsil edilmiş ve tahsil edilebilecek, tahsil kabiliyeti olan dosyalar bakımından sözleşme hükümleri gereği hesaplanacak vekalet ücretlerine hak kazanacağı kabul edilmelidir.

Davalı tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik raporun tebliğinden itibaren süresi içinde raporlara itiraz edilmiş ancak mahkemece davalının yeniden rapor alınmasına yönelik talebi reddedilmiş, gerekçeli kararda da bu itirazlar karşılanmamıştır. Yukarıda yer verilen açıklamalar gereği sözleşmenin feshinin haksız olduğu kabul edildiğinden, davacı avukat tarafından takip edilen dosyalardan 15.07.2016 tarihi itibariyle tahsilat yapılmış olan ve tahsil edilmemiş olmakla birlikte bu tarih itibariyle hangi dosyalarda tahsil kabiliyeti olduğu tespit edilerek, sözleşme hükümlerinde davacı avukata ayrıca akdi vekalet ücreti ödeneceğine dair bir hüküm bulunmadığı, Mahkemeler veya İcra dairelerince Kurum lehine hükmedilip tahsil edilen vekalet ücretleri üzerinden ücret ödeneceği hükmü gereği vekalet ücretlerinin hesaplanması, davacının fesih tarihinden sonraki dönem için aylık ücret talep etmediği fakat davalının da davacı tarafından talep edilen 2 aylık ücret için yaptığı ödeme savunması dikkate alınarak bu yöndeki itirazının incelenmesi, yine davalının davacı tarafından takip edilmeyen dosyalar için de ilam vekalet ücreti hesaplandığı, bir kısım takip edilen dosyalara ilişkin vekalet ücretleri ödendiği halde bunların dikkate alınmadığı, bir kısım takip dosyasının iptal edildiğine yönelik itirazlarını da karşılayacak ve yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalının sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğine yönelik sair temyiz itirazının REDDİNE,

2. Davalının diğer temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

17.100 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

10.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.