"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2 E., 2022/2527 K.
DAVA TARİHİ : 24.03.2020
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 17. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; davalı ...'in yaklaşık 10 yıl boyunca müvekkillerinin muris ...'in bakıcılığını yaptığını ve bu süre zarfında murisin 2 katlı evinin alt katında ücretsiz olarak oturduğunu, murisin ölümünden sonra da oturmaya devam ettiğini ancak murisin ölümünden kısa bir süre sonra davalının ve eşinin tuhaf davranışlarını fark ettiklerini, araştırmaları sonucunda murislerinin ... ... Şubesinde bulunan 13.700,00 TL ve 387.645,00 TL'nin murisin ölümünden kısa bir süre önce davalı tarafından vekaletname ile çekildiğini, vekaletnamenin de yine ölümüne yakın tarihte evine noter götürülerek alındığını tespit ettiklerini, bu nedenlerle haksız olarak çekilen 401.645,00 TL'nin davalıdan tahsilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı; müteveffa ... ile arasında ölünceye kadar bakım sözleşmesi mevcut olduğunu, dava konusu ödenen paranın edimin ifasına yönelik olduğunu, müteveffanın ölünceye kadar bakma sözleşmesindeki edimini ifa etmek amacıyla kendisine vekalet verdiğini, buna rağmen parayı bankadan çekip müteveffaya vermek istediğini, müteveffa tarafından bu paranın kabul edilmediğini, kendisi ile dava dışı eşinin 20 seneden fazla müteveffa ...'ın bakım işini üstlenmiş olup, müteveffa ile bir aile kadar yakın ilişki sürdürdüklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; TBK'nın 611 vd. maddeleri gereğince ölünceye kadar bakma akdinin resmi şekilde yapılması gerektiği, bunun sözleşmenin geçerlilik şartı olduğu, davalı her ne kadar davacıların murisine ölünceye kadar bakma akdi ile baktığını savunmuş ise de TBK'nın 611 vd. maddelerine göre ortada geçerli bir bakım sözleşmesinin olmadığı, taraflar arasındaki sözlü anlaşmanın gerçek manada bir bakım sözleşmesi olmadığı, murisin kendisine bakılması karşılığında evinin alt katında olan davalıdan kira almadığı, bunun haricinde TBK'da öngörüldüğü şekilde davalıya yüklenen bir bakım sorumluluğu, murise yüklenen de bir malın devri sorumluluğunun da söz konusu olmadığı, diğer yandan yine TBK'da düzenlenen 505 inci maddenin; "Vekil, vekâlet verenin açık talimatına uymakla yükümlüdür. Ancak, vekâlet verenden izin alma imkânı bulunmadığında, durumu bilseydi onun da izin vereceği açık olan hâllerde, vekil talimattan ayrılabilir. Bunun dışındaki durumlarda vekil, talimattan ayrılırsa, bundan doğan zararı karşılamadıkça işi görmüş olsa bile, vekâlet borcunu ifa etmiş olmaz." şeklinde hüküm altına alındığı, davalının Ziraat Bankasında bulunan murise ait hesapta murisin verdiği vekaletname ile çektiği parayı murise teslim etmesi gerekirken vekalet görevini kötüye kullanarak bu parayı teslim etmediği, bu durumun davalının parayı murisin kendisine bakım karşılığı verdiğini söyleyerek vekalet görevini gereği gibi yerine getirmediğini ortaya koyduğu, yine vekil özen ve sadakatle görev yapmak hususunda sorumlu olup TBK'nın 508 inci maddesi gereğince vekalet sözleşmesi gereği aldığını vekil edene vermek ile sorumlu olduğu, bu hususta da davalının sorumluluğunu yerine getirmediği gerekçesiyle; davanın kabulüne, 401.345,00 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; tarafların sözleşmeden doğan edimlerini ifa ettikten sonra sözleşmenin geçersiz olduğunun ileri sürülmesinin Medeni Kanun'un 2 nci maddesinde ifadesini bulan dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığından, hakkın kötüye kullanılması olarak kabul edilmesi gerektiğini, muris ...'a yönelik ne bir zararlandırma kastı ne de vekil edeni zarara uğratmanın söz konusu olmadığını, söz konusu vekaletnamede verilen yetkilere dayanarak evi müteahhitlere vermesi bile söz konusuyken evin elden çıkarılmasına yönelik herhangi bir davranışta bulunmadığını ve zararlandırma kastı ile hareket etmediğini, Mahkeme tarafından dinlenen iki tanığının, söz konusu olayın nasıl gerçekleştiğini, alınan paranın işçilik hak ve alacaklarına ilişkin olarak verildiğini, müteveffanın açık rızasının olduğunu açık bir şekilde ifade ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirilmesine, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunmasına, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulmasına, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edilmesine, Mahkemenin karar gerekçesiyle, hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olmasına, Mahkeme hükmünün yasal unsurları taşımasına ve özellikle TBK'nın 508 inci maddesi kapsamında hesap verme ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını müvekkiline verme yükümlülüğünün yerine getirildiğinin davalı vekil tarafından kanıtlanamamış olmasına göre davalının, istinaf başvurusunun, HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, dava konusu edilen paranın, davacıların murisinin müvekkilinin sigortasını yapmamasına ve herhangi bir ücret ödememesine karşılık verildiğini, davacılar kendi lehlerine bir hak çıkarmaya çalıştıklarından ispat yükünün kendilerine ait olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; vekilin hesap verme yükümlülüğünden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi" ana başlıklı 611 inci maddesi şöyledir: "Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleşmesine miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır."
2. TBK'nın"Şekli" kenar başlıklı 612 nci maddesinin birinci fıkrasında ise: "Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, mirasçı atanmasını içermese bile, miras sözleşmesi şeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz." denilmiştir.
3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'un "Miras sözleşmesi" ana başlıklı 545 inci maddesi şöyledir;
"Miras sözleşmesinin geçerli olması için resmî vasiyetname şeklinde düzenlenmesi gerekir.
Sözleşmenin tarafları, arzularını resmî memura aynı zamanda bildirirler ve düzenlenen sözleşmeyi memurun ve iki tanığın önünde imzalarlar."
4. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Hesap verme" kenar başlıklı 508 inci maddesi şöyledir:
"Vekil, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekaletle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür.
Vekil, vekalet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür."
5. Dairemizin 22.12.2021 tarihli ve 2021/1236 E., 2021/23475 K. sayılı ilamının ilgili kısmı şöyledir;
"...Diğer taraftan, vekâlet sözleşmesi ölümle son bulmakta ise de; vekilin hesap verme borcu, müvekkil ölürse, müvekkilin mirasçılarına karşı dahi devam etmektedir.
Vekilin vekâletin ifası için veya ifa dolayısıyla aldıklarını müvekkile verme borcu (iade borcu) kapsamında vekil, müvekkilinin sözleşme gereği olarak talep ettiği işin yapılması için her ne ad altında olursa olsun almış olduğu şeyleri müvekkile iade ile yükümlü bulunmaktadır. Bu borç BK'nın 392 nci maddesinin birinci fıkrasından çıkarılmaktadır. Madde hükmüne göre; vekil her ne ad altında olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediyeye zorunludur.
İade borcu vekâlet sözleşmesinin niteliğinden kaynaklanmaktadır, çünkü vekil sözleşme konusu işi kendisi yararına değil, müvekkili için görmektedir. Müvekkilin alınanların teslimine ilişkin alacağı, ifaya yönelen akdi bir alacaktır, yoksa bir tazminat alacağı değildir.
Alınanları teslim borcu, vekâletin konusu olan işi görme borcu gibi bir yapma borcu değil, bir verme borcudur. Vekil, vekâleti başarı ile ifa edememiş olsa ve kendisine bir özen eksikliği isnat olunamasa dahi; fiilen aldığı ve halen elinde bulunan şeyleri müvekkile vermekle yükümlüdür.
Vekil, müvekkili hesabına kazandığı hakları bunların devrine ilişkin şekillere uyarak müvekkile devretmeli, onun adına aldığı şeylerin zilyetliğini de ona geçirmelidir. Vekâletin icrası, vekil için hak kazandığı ücret dışında, bir zenginleşmeye yol açmamalıdır.
Vekilin iade borcunun kapsamına, vekilin üçüncü kişilerden aldığı değerler ve paralar ile avanslar gibi müvekkilin işin ifa edilmesi için vekile verdiklerinden arta kalanlar girmektedir.
Diğer taraftan, vekâlet ilişkisi çerçevesinde, tarafların aralarında anlaşmak suretiyle vekilin bu yükümlülüğünü ortadan kaldırmaları mümkün değildir.
Vekilin, iade borcu yukarıda da değinildiği gibi, müvekkilin ölümü ile sona ermeyip, bu alacak müvekkilin mirasçılarına geçmekte; vekil öldüğü takdirde ise bu borcu vekilin mirasçıları yerine getirmek mecburiyetinde olmaktadır..."
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacıların murisi ... ile davalı arasında geçerli bir bakım sözleşmesinin olmadığının, davalının davacıların murisinden aldığı vekaletname doğrultusunda banka hesabından çektiği parayı murise teslim etmesi gerekirken vekalet görevini kötüye kullanarak teslim etmediğinin, davalı vekilin TBK'nın 508 inci maddesi gereğince vekalet sözleşmesi gereği aldığını vekil edene vermek ile sorumlu olduğunun, yerleşmiş içtihatlara uygun karar verildiğinin anlaşılmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.