"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozma ilamını uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 12.12.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'ün sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalının, davacıdan satın aldığı narenciyeleri ihraç ettiğini ve davalının, müvekkili adına 2012 Ocak döneminde 98.000,00 TL beyanda bulunup %2 tutarında 1.968,00 TL kesinti yaparak stopaj ödemesi yaptığını, kalan bedeli ise müvekkiline ödemesi gerektiğini, davalının tacir olduğunu ve basiretli tacir gibi davranma zorunluluğunun bulunduğunu, Vergi Usul Kanununa göre belirli bir miktar üzerindeki her türlü, tahsilat ve ödemelerin banka, benzeri finans kurumları veya posta idareleri aracılığıyla yapılmasının zorunlu hale geldiğini, bu bakımdan elden ödemenin borç miktarı bakımından mümkün olmadığını, borçlu davalının borcunu ödememek ve zaman kazanmak için haksız ve kötü niyetli olarak borca ve takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %40'dan az olmamak üzere tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının davalıya narenciye sattığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davanın niteliği gereği kanıtlama yükümlülüğünün davacıda olduğunu, davacının beyannameyi yasadışı elde ederek davada kullanmaya çalıştığını, yasadışı elde edilen kanıtlara dayanılmasına itiraz ettiklerini, davacının tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, taraflar arasında ticari ilişki olmadığını, davalının davacıya borcu olmadığından açılan davanın reddine, davacı haksız ve kötü niyetli olduğundan takip miktarının %20'den az olmamak üzere köniyet tazminatını davalıya ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.02.2016 tarihli ve 2013/404 E., 2016/86 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüyle, Bor İcra Müdürlüğünün 2013/235 E. sayılı dosyasına vaki olan itirazın 64.000,00 TL ve işlemiş faizleri yönünden kabulü ile takibin devamına, kalan kısım yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14.01.2020 tarihli ve 2016/26451 E., 2020/124 K. sayılı ilamıyla; somut uyuşmazlıkta, Mahkemece alınan bilirkişi raporu diğer delillerle değerlendirilerek davanın sübut bulduğu gerekçe gösterilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, mahkeme kararında taraflarca dosyaya sunulan deliller incelenerek alacak isteminin hangi hukuki nedenlerle kabul edildiği hususunda herhangi bir açıklama ve gerekçe bulunmadığı, Mahkemece, yasanın aradığı anlamda ve denetime uygun gerekçeli bir kararın mevcut olmaması nedeniyle, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirdiği, bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin 12.03.2021 tarihli ve 2020/182 E., 2021/179 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüyle; Bor İcra Müdürlüğünün 2013/235 E. sayılı dosyasına vaki olan itirazın asıl alacak yönünden iptali ile asıl alacak yönünden takibin devamına ve alacak likit olduğundan asıl alacağın % 20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
2. Dairemizin 24.05.2022 tarihli ve 2022/361 E., 2022/4944 K. sayılı ilamıyla; davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, somut olayda, 64.000,00 TL asıl alacağın kabulü ile takibin bu miktar üzerinden devamına, icra inkar tazminatının reddine dair bozma öncesi kurulan hükmün davacı tarafından temyiz edilmediği, Dairemizce ise, usule yönelik hükmün bozulmasına karar verilmekle ilk hükümle ilgili miktar bakımından davalı yararına usuli müktesep hak oluştuğu, hal böyle olunca, bozma sonrası Mahkemece davalının usuli müktesep hakkını ihlal edecek şekilde davacının toplam alacağının takip talebinde gösterildiği şekilde 96.000,00 TL asıl alacak olduğuna ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne yönelik hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, Mahkeme kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın kısmen kabulüye; Bor İcra Müdürlüğünün 2013/235 E. sayılı dosyasına vaki olan itirazın 64.000,00 TL ve işlemiş faizleri yönü ile kabulü ile takibin bu miktarlı kısım yönü ile devamına kalan kısım yönü ile davacının davasının reddine, alacak likit olarak değerlendirilmediğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyizinde; Mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gerektiğini, davacının davalıya narenciye satmadığını Mahkeme huzurunda ikrar etmesine karşın ikrarın kabul edilmediğini, ikrarın kesin delil olma niteliğinin ve ikrarın bağlayıcılığının yok sayıldığını, Anayasaya ve HMK'ya aykırı yasadışı kanıtın kullanılamayacağını savunmasının dikkate alınmadığını, davacının Mahkeme huzurunda icra takibinden önce vergi dairesine başvuru yapmadığını, dava açıldıktan sonra isticvap davetinden sonra vergi dairesine başvuru yaptığını ikrar etmesine karşın yasadışı kanıtın hangi hukuksal düzenleme ve gerekçesiyle kabul edildiğinin gerekçeli kararda yer almadığını, bozma sonrası ilk duruşmada mesleki özrünü belgelendirerek duruşmanın ileri tarihe bırakılmasını istediğini, Mahkemece mesleki özrü hakkında karar vermeksizin ve davanın yanlarının beyanını almadan doğrudan karar verme yoluna gittiğini, davacının davalıya narenciye ürünü sattığına ilişkin maddi, somut ve inandırıcı kanıt yer almadığını, davacının da davalıya narenciye satmadığını ikrar ettiğini, davalı tarafından mahkeme yargıcı hakkında reddi hakim başvurusu yapılmış olmasına rağmen, HMK gereğince mahkemenin redde ilişkin karar vermesi, kararından sonra dosyayı incelenmek üzere yasal merciye göndermesi gerekirken, bunlar yapılmadan karar verildiğini, davalı tarafından gerekçeli olarak bilirkişinin reddi başvurusu yapıldığını, Mahkemenin bilirkişinin reddi konusunda karar vermesi yasal zorunluluk olmasına karşın herhangi bir karar almaksızın dosyayı aynı bilirkişiye gönderdiğini, Mahkemece reddedilen kısım yönünden davalı lehine kötüniyet tazminatı takdir edilmesi gerekirken bu konuda karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, yemin deliline dayanılmış olmasına rağmen Mahkemenin davalıya yemin hakkını hatırlatmadan dosyayı karar bağlamasının hatalı olduğunu belirterek, kararı bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki satım aktinden doğan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 186 ncı maddesi,
Değerlendirme
1. Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK’nın “Sözlü yargılama” başlıklı 186 ncı maddesinde; “Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Somut olayda, taraf vekillerinin katılmadığı 08.11.2022 tarihli celsede Mahkemece davalı vekilinin mesleki mazereti gerekçesiz olarak ret edildikten sonra davanın esası hakkında nihai karar tesis edilmiş ise de; yukarıda belirtilen yasa hükmü gözardı edilerek, davanın esası hakkında karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2. Bozma nedenine göre davalı tarafın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
17.100,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.