"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2252 E., 2022/2067 K.
DAVA TARİHİ : 13.12.2019
İLK DERECE MAHKEMESİ : Sakarya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/408 E., 2021/496 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili; müvekkilinin eşinin arkadaşı olan ve bir süre birlikte iş yaptıkları ...’ın maddi olarak sıkışmış olduğu bir dönemde müvekkilinden, 26.09.2018 tarihinde ödenmek üzere borç para istediğini, bunun üzerine müvekkilinin 31.08.2018 tarihinde kendisine ait banka hesabından ...’e ait banka hesabına 499.486,87 TL borç para gönderdiğini, ...’in 26.09.2018 tarihinde 150.000,00 TL ve 27.09.2019 tarihinde 146.000,00 TL olmak üzere toplam 296.000,00 TL ödeme yaptığını, kalan 203.486,87 TL’yi ise makul bir süre de verilmesine rağmen ödeyemediğini, işleri kötüleştiği için borçlarını ödeyemeyen ...’in 27.04.2019 tarihinde intihar ederek hayatına son verdiğini öğrendiklerini, ölümünden haberdar olmadıkları için gıyabında davaya konu icra takibini başlattıklarını, aynı gün icra müdürü tarafından, mirasçılık belgesinin temini için taraflarına yetki belgesi verildiğini,
2. Mirasçılık belgesinde yer alan mirasçılarının başvurusu üzerine Sakarya 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 19.07.2019 tarihli ve 2019/691 Esas, 766 Karar sayılı ilamıyla ...’ın mirasını kayıtsız şartsız reddettiklerinin tespitine karar verildiğini, aynı dosya üzerinden 04.10.2019 tarihinde verilen ek kararla da en yakın mirasçılarının tamamı tarafından mirasın reddedilmesi sebebiyle terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak ...'ın atanmasına karar verildiğini, bunun üzerine ödeme emrinin tasfiye memuruna tebliğ edildiğini, tasfiye memurunca süresi içerisinde borca ve ferilerine itiraz edilmesi nedeniyle takibin durdurulduğunu, ancak itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... terekesine tasfiye memuru olarak atanan ..., davaya cevap vermemiş; duruşmalara da katılmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu icra takibinde borçlu olarak ...'ın gösterildiği, takibin 27.08.2019 tarihinde başlatılmış olup borçlu ...’in ise nüfus kaydına göre 28.04.2019 tarihinde öldüğünün anlaşıldığı, icra takibinin borçlunun ölüm tarihinden sonra başlatılması sebebiyle ortada usulüne uygun olarak açılan bir icra takibinden söz edilemeyeceği, bu hususun itirazın iptali davasının görülebilmesi için bir dava şartı olduğu gerekçe gösterilerek, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; ölmüş kişi aleyhinde icra takibi başlatılması mümkün değil ise de taraflarınca iyi niyetli olarak başlatılan icra takibine, aynı dosya üzerinden, tasfiye memuruna karşı devam edilmesinde yasal bir engel bulunmadığını, icra takibini başlatırken borçlunun ölü olduğunu bilmediklerini, mirasçılık belgesinin temin edilmesinden ve tasfiye memurunun atanmasından sonra takibin usulüne uygun olarak tasfiye memuruna yöneltildiğini; Mahkemece, 6100 sayılı HMK’nın 124 üncü maddesi kapsamında, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil etmeyecek şekilde taraf değişikliği anlamına gelen bu konu hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; takip borçlusu ...’ın ölüm tarihi ile dava tarihi arasındaki süre, davacı vekilinin dava dilekçesinde “işleri kötüleştiği için borcunu ödemeyi sürekli erteleyen borçlunun 27.04.2019 tarihinde intihar ederek hayatına son verdiği ve vefatından sonra gıyabında davaya konu icra takibinin başlatıldığı” şeklindeki beyanı ve takip tarihiyle aynı tarihte borçlunun öldüğünün beyan edilerek mirasçılık belgesi için yetki talebinde bulunulması birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça, takip borçlusu ...’in takipten yaklaşık dört ay önce intihar etmek suretiyle öldüğünün bilindiği, bu şekilde ölü kişiye karşı icra takibi açılmasının maddi bir hatadan kaynaklanmayıp davacının ağır kusurundan kaynaklandığı, 6100 sayılı HMK'nın 124 üncü maddesinde düzenlenen re'sen taraf değişikliği hükümlerinin eldeki uyuşmazlıkta uygulanamayacağı, ölü olduğu bilinen borçluya karşı açılan takibin tasfiye memuruna yöneltilerek takibin geçerli hale getirilemeyeceği, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçe gösterilerek, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf itirazlarını tekrar ederek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasını ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davaya konu icra takibinin başlatıldığı tarihte takip borçlusunun ölü olduğunun davacı alacaklı tarafından bilinmemesinin, maddi hatadan kaynaklanan ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden bir durum olup olmadığı ve varılacak sonuca göre, ölü kişi aleyhinde başlatılan icra takibinin, 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesi uyarınca, ölenin en yakın yasal mirasçılarının tamamının mirası reddetmesi sebebiyle terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinden sorumlu tasfiye memuruna yöneltilerek takibe devam edilip edilemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30, 50, 55 ve 124 üncü maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 28 inci maddesi; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 11.04.2018 tarihli ve 2017/14-2535 E. 2018/778 K. sayılı ilamı ile 11.09.2013 tarihli ve 2013/14-612 E. 2013/1297 K. sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada (takipte) taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Kanun hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayrımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada (takipte) taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir. 4721 sayılı Kanun’un 28 inci maddesine göre de medeni haklardan yararlanma, yani hak ehliyeti, tam ve sağ doğum koşuluyla ana rahmine düşme anında başlayıp, kişinin ölümüne kadar devam eder. Bu nedenle, 6100 sayılı Kanun’un 55 inci maddesinde, taraflardan birinin ölümü hâlinde, mirasçılar mirası kabul veya reddetmemişse, bu hususta kanunla belirlenen süreler geçinceye kadar davanın erteleneceği; bununla beraber hâkimin, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde, talep üzerine davayı takip için kayyım atanmasına karar verebileceği öngörülmüştür. Ne var ki Kanun’da, ölü kişiye karşı dava açılması (icra takibi başlatılması) hâlinde nasıl davranılacağı gösterilmemiştir.
2. Kural olarak, ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması (icra takibi başlatılması) olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak, ölü kişi aleyhine dava açılması (takip başlatılması) durumunda, davanın (takibin) mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. Esasen dava açarken (takip başlatılırken) davacıdan (alacaklıdan), davalının (borçlunun) bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ancak davacının (alacaklının), davalının (borçlunun) ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim 6100 sayılı Kanun'un “Tarafta iradî değişiklik” başlıklı 124 üncü maddesinde “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının (borçlunun) rızasına bağlamak, yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki bu da, 6100 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi uyarınca yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” ile bağdaşmaz.
3. Şu hâlde davacı (alacaklı), kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının (borçlunun) sağ olup olmadığını tespit edememiş ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava (takip) ilişkisinde, daha sonra kendilerine karşı dava açılması (takip yapılması) muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya (takibe) devam edilmesi mümkün olmalıdır.
4. Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; davacı alacaklı vekilinin 27.08.2019 tarihinde borçlu ... aleyhine genel haciz yoluyla icra takibi başlattığı, ödeme emri henüz borçluya tebliğe çıkarılmadan, aynı gün içerisinde icra müdürlüğüne sunduğu dilekçe ile borçlunun öldüğünü bildirerek, mirasçılık belgesinin temini için tarafına yetki verilmesini talep ettiği, icra müdürlüğünce verilen yetkiye istinaden mahkemeden aldığı 11.09.2019 tarihli mirasçılık belgesi ile terekeye tasfiye memuru atanmasına ilişkin mahkeme kararını icra dosyasına ibraz ederek, tasfiye memuruna ödeme emri çıkarılmasını istediği, ödeme emrinin tasfiye memuru ...’a 22.11.2019 tarihinde tebliğ edildiği ve tasfiye memurunun 25.11.2019 tarihli dilekçesiyle süresi içerisinde takibe itiraz etmesi üzerine icra müdürlüğünce, aynı tarihte takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
5. Takip borçlusu ..., takibin başlatıldığı 27.08.2019 tarihinden önce 27.04.2019 tarihinde vefat ettiğinden, kural olarak aleyhine icra takibi yapılması mümkün değilse de davacı alacaklının, borçlunun ölmüş olduğunu bilmemesi mazur görülebilir maddi bir hatadan kaynaklandığından ve dürüstlük kuralına aykırılık teşkil eden bir durum bulunmadığından, ölen borçlunun en yakın mirasçılarının tamamının mirası reddetmeleri sebebiyle terekenin resmi tasfiyesi için görevlendirilen tasfiye memuruna, ödeme emrinin tebliğ edilmesi suretiyle yapılmış olan icra takibi usulüne uygundur.
6. Bu durumda Mahkemece, davacı alacaklı tarafından usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibi bulunduğu göz önüne alınarak, işin esası hakkında inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.