Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1143 E. 2023/2948 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hekim hatası nedeniyle meydana geldiği iddia edilen zararlar için maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dosyadaki Adli Tıp Kurumu raporları ve ceza soruşturma dosyası kapsamında, davacıya uygulanan tedavinin tıp kurallarına uygun olduğu ve davalı doktorların kusurlu olmadığı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının onanmasına ve davacıların temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2017/102 E., 2021/959 K.

Taraflar arasındaki hekim hatasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı; Mayıs 2016'da sık idrara çıkması ve idrarından kan gelmesi sebebiyle ... Özel ... ... Hastanesine başvuruda bulunduğunu, yapılan tetkikler ve kontroller neticesinde davalı Op. Dr. ... meshanesinde tümör bulunduğu ve bu tümörün alınması gerektiği, tümör alınmadığı takdirde 1-2 ay içerisinde öleceği hususunda uyardığını ve doktorun kamu hastanelerinde bu hastalığına çare olmayacağı ve işlerin yavaş yürüdüğü hususunda gözünü korkuttuğunu, durumun ciddiyeti karşısında çaresiz ve son çare olarak ameliyat olmayı kabul ettiğini, 08.06.2016 tarihinde ameliyat olduğunu, ameliyatına diğer davalı doktor ... 'in da katıldığını ameliyat neticesinde kendisine meshanesinden ve bağırsaklarından bir parça alındığının söylendiğini, ameliyattan sonra 1 ay boyunca hastanede yattığını ve sonra taburcu olduğunu, ne hastanede kaldığı süreçte, ne de taburcu olup evine döntükten sonra iyileşmediğini, aksine ağrılarının arttığını, taburcu olduktan sonra davalı doktor ...'e ulaşamadığını, daha sonra davalı ...'in oğlu ...'ı arayarak görüşme ayarladığını, bu görüşmede patoloji raporlarında temiz çıktığının, aslında kanser olmadığının, yapılan bu ameliyatın ...'da bir ilk olduğunun, bunu yaymak ve öğrenmek için yaptığının belirttiğini, davalının bu öğrenme ve ameliyatı yayma çabasının hayatını olumsuz yönde etkileyecek sonuçlar doğurduğunu, yapılan bu yanlış ameliyat sonrası sağlık durumunun bir daha düzelemeyecek şekilde bozulduğunu, vücudunda şişlik ve ağrılar oluştuğunu, ağrılara dayanamayarak ... Eğitim ve Araştırma Hastanesinde muayene olduğunu ve kemoterapi görmesi gerektiğinin söylendiğini, bu kemoterapi yönlendirmesini ameliyatı gerçekleştiren doktorun önerisiyle...'nin yaptığını, kemoterapi almayı kabul etmediğini, oluşan yırtık için sol böbreğe stend takıldığını, ... Özel ... ... Hastanesinde yapılan ameliyatına 18.000,00 TL ödeme yapmasına rağmen hastanenin 12.000,00 TL değerinde makbuz verdiğini, 02.06.2016 tarihinde 18.000,00 TL nakit alındığına dair hasta yatış çıkış sorumlusunun imzası bulunduğunu, yapılan yanlış tedavi sonucunda kalıcı hasarlar da meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; 50.000,00 TL maddi tazminatın ve 50.000,00 TL manevi tazminatın zarar gördüğü ameliyat tarihi olan 08.06.2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

2. Yargılama sırasında davacı vefat ettiğinden mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam olunmuştur.

II. CEVAP

1. Davalı ... Kuy. Özel Sağlık Hizm. A.Ş.; davacının 25.05.2016 tarihinde idrarında kanama ve ... şikayetiyle şirketin işletmekte olduğu ... ... Hastanesine başvurduğunu, yapılan muayene sonucunda mesane tümöründen şüphelenildiğini, ... (kamera ile bakma) incelemesi yapıldığını ve mesane duvarında agresif görünümlü ve geniş tabanlı bir tümöre rastlanılmadığını, gelen patoloji sonucunun “yüksek dereceli agresif ve kasa geçmiş malign (kötü huylu) tümör" şeklinde raporlandığını, davacı hastanın "beni boş yere ameliyat ettiler kanser değilmişim" şeklindeki iddialarının tamamen mesnetsiz olduğunu, haksız tazminat elde etmek amacı taşıdığını, bu durumun hastaya ve yakınlarına aydınlatma yükümlülüğü çerçevesinde anlatıldığını, kanserin daha da ilerlemesinin önüne geçilmesi için radikal bir cerrahi müdahalenin kaçınılmaz olduğunun aktarıldığını, hastanın da kabul ve onayıyla hazırlıklara başlanıldığını, ameliyat aşamasında ve sonrasında çok çeşitli ve son derece hayati komplikasyonlar oluşma ihtimalinin bulunduğunu, hastanın tıp biliminin en karmaşık ve riskli ameliyatlarından birisini geçirdiğini, bu komplikasyonların ameliyattan yıllar sonra dahi hastaların karşısına çıkabileceğini, kabul anlamına gelmemekle beraber davacı tarafın manevi tazminat isteminin de aşırı yüksek olduğunu, zenginleşme maksadı taşıdığını, davacının manevi tazminat istemine ilişkin dayanaklarının geçersiz olduğunu, davacının abartılı ifadelerle idrarını tutamadığı ve cinsel yetersizlik yaşadığını iddia ettiğini, bunların hastanın geçirdiği operasyonun olağan neticelerinden olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalılar ... ve ...; Op. Dr. ...'in Özel ... Hasatanesinde ürolog olarak çalışırken davacının maruz kaldığı ciddi sonucu olan ölümcül kanser vakasını erkenden teşhis edip ardından gerekli cerrahi müdahalede bulunduğunu ve hastanın sağlığa kavuşmasını sağladığını, kendisine izafe edilecek bir kusuru olmadığını, ...'in hakkındaki iddiaların tamamen maddi gerçeğe aykırı olduğunu, davacının tedavisinin hiçbir aşamasında yer almadığını, husumeti bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ... Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 04.10.2018 tarihli ve Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulunun 21.04.2021 tarihli raporu ile ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/53717 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davalı hakkında verilen takipsizlik kararına dayanak teşkil eden Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 08.09.2017 tarihli raporu irdelendiğinde, davacı için yüksek dereceli malign mesane tümörü rahatsızlığı sebebiyle davalılarca uygulanan ameliyat yönteminin uygun olduğu, davacının şikayetine neden olan bulguların bu tarz ameliyatlar sonrası ortaya çıkan komplikasyon olarak nitelendirildiği, herhangi bir kusur ya da ihmalden kaynaklanmadığı, uygulanan tedavinin tıbbi kurallara uygun olduğu görüşünün bildirildiği, raporların birbirleri ile aynı doğrultuda oldukları, herhangi bir çelişki barındırmadıklarından hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulundukları, davalı doktorun dava konusu ameliyatlar sebebiyle tıbbi uygulama hatasının bulunmadığı, aydınlatılmış rıza dahilinde yapılan ameliyatlar neticesinde ortaya çıkan bir kısım olumsuzlukların ise komplikasyon niteliğinde olduğu, davalılara yüklenilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığı, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar; doktor ...'in mesanesinde tümör bulunduğunu ve bu tümörün alınması gerektiğini, tümör alınmazsa bir iki ay içinde öleceğini söyleyerek gözünü korkuttuğunu, doktorun daha sonra oğlu olan ... ile yaptığı görüşmede aslında kanser olmadığını ve bir tedaviyi deneme amaçlı ameliyatı gerçekleştirdiğini itiraf ettiğini, yanlış ve deneme amaçlı yapılan ameliyat sonucunda sol böbreğinde yırtık meydana geldiğini ve bu yırtık için sol böbreğe stend takıldığını, hastalığının tümörden kaynaklanmadığını, sadece böbrek taşı olduğunun anlaşıldığını, hastane tarafından yanlış tedavi uygulandığını, böyle bir ameliyat gerçekleştirilmesinin tıbbi olarak herhangi bir zorunluluğun bulunmadığını, bilirkişi raporlarının hakimi bağlamayacağını, kendisinin bir kusuru bulunmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosyada mevcut denetime elverişli Adli Tıp Kurumu raporları, ceza soruşturması dosyası ve tüm dosya kapsamından, davacıların murisi olan ...'a uygulanan malign mesane tümörü için yapılan cerrahi girişimleri arasında söz konusu ameliyat şeklinin uygulanan yöntemlerden biri olduğu, sağlık görevlilerinin uygulamalarının genel kabul görmüş tıp bilimi kurallarına uygun olduğu, davalılara atfı kabil bir kusur bulunmadığı ve mahkemece Adli Tıp Kurumu raporları nazara alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar ... ve ... temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar ... ve ...; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hekim hatasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Davanın temeli vekalet sözleşmesidir. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanun'un 502 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.)

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller başlıklı 266 ncı maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:

“Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. (Değişik cümle: 03/11/2016-6754/49 md.) Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. (Ek cümle: 03/11/2016-6754/49 md.) Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez.”

3.Değerlendirme

1. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı ... ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki ... gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur (TBK'nın 400 üncü maddesi). O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir.

2. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en emin yol seçilmek gerekir. Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir ... gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken özen görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.

3. Dava dosyasının incelenmesinde; müteveffa davacının 27.05.2016 tarihli patoloji raporunda "Tanı: 1- Yüksek Dereceli ..., mesane TUR materyali, 2- ... , tümör tabanı kayıtlı biyopsi, 3-..., prostatik üretra, biyopsi. Yorum: Olguda tümör yüksek derecelidir ve kasa invazedir. Tümör hücreleri plazmositoid diferansiasyon göstermekle birlikte, alt tiplendirme için immunhistokimyasal boyama yapılması gereklidir." ifadesinin yer aldığı, davacı mütevaffanın yüksek dereceli ...tanısının olduğu, dosya kapsamında yer alan 04.10.2018 tarihli ... Üniversitesinden aldırılan rapor ile 21.04.2021 tarihli Adli Tıp Kurumu 7. İhtisas Kurulundan aldırılan raporun birbirini doğrular nitelikte olduğu, yüksek dereceli malign tümörü tanısı halinde davacıya uygulanan tedavinin tıp bilimin kurallarına uygun olduğu, davalılara kusur atfedilmediği anlaşılmakla davacıların tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacıların tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Davacılar harçtan muaf olduğundan alınan temyiz harcının iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.10.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.