"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasında Mahkemece görülen tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, davacının temyiz dilekçesinin kabulüne, davalının temyiz isteğinin ise reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan konut kredisi kullanarak konut satın aldığını, kredinin kullanımı sırasında davalı banka aracılığıyla dava dışı ... Sigorta şirketi muhatap kılınarak ... yaptırıldığını, ancak sigorta süresi bitince bankanın sigortayı yenilemediğini, konutun 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihinde meydana gelen depremlerde hasar gördüğünü, ancak sigorta süresinin bitmesi nedeniyle zararın ödenmediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı banka vekili, ... poliçenin yenilenip yenilenmemesi hususunun davacının sorumluluğunda olduğunu, sigortayı yenileme yükümlülükleri olmadığı gibi herhangi bir başvuruda da bulunulmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 14.10.2014 tarihli ve 2013/371 E., 2014/494 K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Birinci Bozma Kararı
1. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 02.02.2016 tarihli ve 2015/485 E., 2016/2705 K. sayılı kararıyla, Tüketici Mahkemesi görevli olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B.İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin 16.06.2016 tarihli ve 2016/184 E., 2016/277 K. sayılı kararı ile sigortanın yenilenmesi hususunda kredi veren bankaya yükümlülük yüklenemeyeceği için esastan ve tüzel kişiliği olmayan şubeye dava yöneltilemeyeceği için husumetten davanın reddi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine ilişkin verdiği karara karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.12.2018 tarihli ve 2016/22515 E., 2018/12017 K. sayılı kararıyla, davanın hem usulden hem de esastan reddine karar verilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C.Üçüncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin 14.11.2019 tarihli ve 2019/179 E., 2019/362 K. sayılı kararı ile taşınmaz malikinin zorunlu deprem sigortasını yaptırmakla yükümlü olduğu, taşınmaz malikinin, söz konusu yükümlülükleri yerine getirmemesinden doğan rizikolardan da bizatihi sorumluğunun bulunduğu, taşınmaz için konut kredisi kullandıran ...'nın söz konusu rizikodan sorumlu olabilmesi için bu hususta açık bir yasa veya sözleşme hükmünün bulunması gerektiği, taraflar arasında akdedilen konut kredisi sözleşmesinde Ziraat Bankasının söz konusu rizikoyu üslendiğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı, bunun yanı sıra Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortaları Uygulama Esasları Yönetmenliğinin 5/2 maddesinin kredi kuruluşu için öngördüğü bildirim yükümlülüğü yasal bir zorunluluğu ifade etmeyip sigortanın yaptırılmasına yönelik bir önlem niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine ilişkin verdiği karara karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 17.09.2020 tarihli 2020/3851 E., 2020/4352 K. Sayılı kararıyla davalı bankanın zorunlu olan deprem sigortasının yenilenmesi için davacıya bilgilendirme yapması gerektiğinden kusurlu bulunduğu, davacı sigortalının da zorunlu olan deprem sigortasının süresinin dolup dolmadığını takip etme ve sigortayı yeniletme konusunda üzerine düşen özen yükümlülüğü bakımından müterafik kusuru bulunduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
D. Dördüncü Bozma Kararı
1.Mahkemenin 31.03.2022 tarihli ve 2020/300 E., 2022/204 K. sayılı kararıyla; 8.197,29 TL'nin 23.10.2011 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine yönelik verilen karara karşı davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 20.06.2022 tarihli 2022/4568 E., 2022/5981 K. sayılı kararıyla; davacının, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL tazminat talebinde bulunduğu, ancak mahkemece gerekçede davacının talep edebileceği tazminat tutarının ne kadar olduğunun tespit edilmediği, hangi hasar kalemlerinin tazminat toplamına dahil edildiğinin açıklanmadığı, bilirkişi raporu değerlendirilmeksizin, müterafik kusur sebebiyle ne kadar indirim yapıldığının da açıklanmaksızın soyut ifadelerle karar verildiği, gerekçesiz ve talebi aşar şekilde karar verilmesinin, ayrıca davalının talebi üzerine HMK'nın 305/2 nci maddesi uyarınca taraflara tanınan hak ve borçlar tavzihle değiştirilemeyecek olmasına rağmen, davanın 5.000,00 TL üzerinden kabulü şeklinde yeniden hüküm kurularak ek kararla hükmün tavzihinin de usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuştur.
E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;davalı bankanın bilgilendirme yükümlülüğünü tam ve gereği gibi yerine getirmediği, kredi süresi içerisinde poliçenin yenilenme sorumluluğunun esas itibarı ile sigortalıya ait olduğu, kredi kuruluşu açısından ise "bilgilendirme sorumluluğunu yerine getirmemiş olması" halinin müterafik kusur teşkil edeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporu değerlendirildiğinde davalı bankanın yükümlülük ihlali nedeniyle kredi müşterisinin uğradığı (3.875,17 TL + bağımsız bölüm başına ortak alan hasar bedeli 250,00TL) olmak üzere toplam 4.125,17 TL zarar üzerinden % 50 müterafik kusur indirimi yapıldıktan sonra kalan miktarı tazmin etmek zorunda olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne 4.125,17 TL tazminattan % 50 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle neticeten 2.062,58 TL tazminatın 23.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; Mahkeme tarafından bozma ilamına konu olmayan usuli kazanılmış hak oluşturan kısımlar yönünden de değerlendirme yapılarak hüküm kurulduğunu, davacının olayda kusurunun bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı vekili; bankanın taşınmaz lehine zorunlu deprem sigortası yaptırma zorunluluğunun bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ... poliçesinin yenilenmemesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
3. Değerlendirme
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 5219 ve 5236 sayılı Kanunlar ile değişik 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 427 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. 1086 sayılı Kanun'un anılan hükmü uyarınca, temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam miktar 2.062,58 TL olup, Mahkemenin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 5.810,00 TL’nin altında kaldığından davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine,
2.Temyizen incelenen; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu, kararın Mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığından davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA;
Aşağıda yazılı peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
6100 saylı Kanun' Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.