"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TARİHİ : 14.11.2011
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalı ...'nın banka hesabına ortak araç alımı için 08.06.2006 tarihinde 100.000,00 TL gönderdiğini, daha sonra elden 10.000,00 TL daha verdiğini, taraflar arasında ortak araç alımına ilişkin resmi sözleşme yapılmadığını, aracın davalı şirket adına tescil edildiğini, davalıların 2011 yılında müvekkiline bilgi vermeden aracı sattıklarını, aracın davalı şirket adına kayıtlı olduğu beş yıllık dönemde davalıların müvekkiline ödeme yapmadıklarını, trafikte kayıtlı araçların mülkiyet ortaklığının noterde yapılacak resmi bir sözleşmeyle geçerlilik kazanacağını, taraflar arasında yasanın aradığı şekil şartlarının yerine gelmemesinden dolayı adi ortaklığın vücut bulmadığını ileri sürerek; müvekkilinin davalılara yaptığı ödemenin denkleştirici adalet ilkesi gereğince dava tarihinde ulaştığı değerin tespiti ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 110.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 12.11.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 163.627,74 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; müvekkillerinin birlikte satın almayı düşündükleri otobüse davacının ortak olmak istediğini, bu nedenle kendi isteğiyle davalı ...'nın hesabına 100.000,00 TL yatırıp araca ortak olduğunu, davacının resmi işlemlerle uğraşmak istememesi üzerine kredi başvurusunun davalı şirket adına yapıldığını, krediyle ilgili evrakların davalı şirket adına hazırlanması nedeniyle otobüsün de davalı şirket adına tescil edildiğini, otobüs alındıktan sonra davacıya aylık bilgi verildiğini, zarar etmelerinden dolayı otobüsü sattıklarını, davacının satıştan haberdar edildiğini, şekil şartı yerine getirilmediğinden para talebinde bulunmasının kötü niyet göstergesi olduğunu, davacının kendince bir şekil eksikliği yaratarak otobüs alırken sermaye olarak koyduğu parayı müvekkillerinden geri almaya çalıştığını, müvekkillerinin daha fazla para koydukları için uğradıkları zararın daha fazla olduğunu, otobüsün şirket üzerine kayıtlı olduğunu bilen davacının bu durumu sonradan öğrenmiş gibi davranarak zararın paylaşılması taleplerinin önüne geçmeye çalıştığını, davanın bir yıllık süre içinde açılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 15.11.2013 tarihli ve 2011/519 E., 2013/529 K. sayılı kararıyla; sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 14.10.2014 tarihli ve 2014/8725 E., 2014/13223 K. sayılı ilamıyla; "...Dosya kapsamından; tarafların ortak otobüs almak için sermayelerini birleştirdikleri anlaşılmaktadır. Davacı, ortak araç alımı için para gönderdiğini ve aracın davalı şirket adına kayıtlı olduğu 5 yıllık dönemde kendisine hiç para gönderilmediğini belirterek; hem aracın ortak alımı hem de ortak işletilmesi hususunda aralarında adi ortaklık olduğunu kabul etmektedir. Bu bağlamda; taraflar arasında 6098 sayılı TBK.nın 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK 520 vd. m) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır...
(...) Hal böyle olunca Mahkemece, yukarıda değinilen hususlar ışığında inceleme yapılarak, 6098 sayılı TBK.nın 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri dikkate alınmak suretiyle TBK.nun 642 ve devamı maddelerindeki tasfiye hükümlerinin somut olaya uygulanmasıyla uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekirken; anılan yön gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamında her ne kadar adi ortaklığa ilişkin hükümlerin uygulanması gerektiği bildirilmiş ise de; taraflar arasında ortaklığa dair yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, davacı tarafın 100.000,00 TL'yi davalı şirketin uhdesine 08.06.2006 tarihinde davalı ...'nın hesabına yatırarak gönderdiği, davalı şirketin söz konusu parayı kullanarak ... plakalı otobüsü finansal kiralama yoluyla şirket adına devraldığı, otobüsten zarar edilmesi neticesinde şirket tarafından otobüsün 27.05.2011 tarihinde dava dışı ...'e 317.552,00 TL'ye satıldığı, taraflar arasında sözlü bir anlaşma yapılmış ise de bu anlaşmanın sermaye payı, ortak amaç ve işbirliği unsurları taşımadığından aracın mülkiyeti yönüyle adi ortaklık olarak değerlendirilemeyeceği, kaldı ki trafik siciline kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin geçerliliği 2918 sayılı Kanun'un 20 nci maddesinin (d) bendi uyarınca resmi şekilde yapılmalarına bağlı olduğunu, bu şekil şartının geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmelerin baştan itibaren geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmelerin taraflar için hak ve borç doğurmayacağı, tarafların sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilecekleri, taraflar arasında bu şekilde araç alımına ilişkin resmi bir sözleşmenin de bulunmadığı, adi ortaklık ilişkisi olduğunun kabul edilmesi için bu yönde resmi bir sözleşmenin bulunması gerektiği, taleple bağlılık ilkesi gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre eldeki davanın değerlendirilmesi gerektiği kanaati hasıl olmuşsa da bozma ilamına uyularak taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu ve tasfiyeye ilişkin bilirkişi raporları alındığı, hükme esas alınan 01.07.2022 tarihli bilirkişi raporunda davalı şirketin bilanço hesabının yapıldığını, şirketin borca batık durumda olduğu ve tasfiye neticesinde davacı alacaklıya verilecek aktif bir mal varlığının bulunmadığı, davacının talep ettiği sebepsiz zenginleşme yönünden de davacı tarafça araç ortaklığına ilişkin belge veya yazılı delil ibraz edilmediği, davalı şirketin davacının parasını kullanarak aldığı otobüs sebebiyle şirket sermayesine fazlaca bir değer katarak zenginleştiğinin ispat edilemediği, davacının hak ve borçlara katlanma yükümlülüğünün olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; gerekçeli kararın kendi içerisinde çelişkili olduğunu, davanın esasına ilişkin talebinin sebepsiz zenginleşmeden kaynaklandığını, taraflar arasında şirket ortaklığı oluşturacak hiçbir unsurun bulunmadığını, bu yöndeki ortaklıkların da ancak resmi bir sözleşme ile geçerli olacağını, sebepsiz zenginleşmeye yönelik belge veya yazılı delilin dosyaya sunulmadığı gerekçesinin doğru olmadığını, 11.05.2012 tarihli ön inceleme duruşma tutanağında taraflar arasındaki uyuşmazlığın "davacı tarafça geçersiz bir sözleşmeye dayanarak davalı tarafa 110.000,00 TL miktarında paranın ödenip ödenmediği" noktasında olduğunun tespit edildiği ve davalı vekilince de imzalanarak tahkikat aşamasına geçildiğini, bu aşamadan sonra tarafların veyahut Mahkemenin belirlenen uyuşmazlık dışında başkaca hadiseleri ele almalarının kanunen yasak olduğunu, davalılar vekilinin davacının davalı ...'nın hesabına 100.000,00 TL yatırdığını ve bu şekilde ... plakalı otobüse ortak olduğunu belirttiğini, böylece borcun 100.000,00 TL'lik kısmını ikrar ettiğini, adi ortaklık bakımından Mahkemece yapılacak bir değerlendirmede, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin hükümlerin somut olaya uygulanması halinde müvekkilin davalı şirketin tamamına değil, sadece ... plakalı araca ortak olduğu kabulü ile tasfiyenin gerçekleştirilmesinin gerektiğini, Mahkemenin bozma ilamına uyma kararından sonra alınan bilirkişi raporlarında davalı şirketin tümüyle tasfiyesine yönelik olup somut olaydaki uyuşmazlık ile bağdaşmadığını, müvekkilin ... plakalı araç dışında davalı şirket ile hiçbir bağlantısı bulunmayıp dosyaya sunulan ve davalı şirketin tüm varlığı ile ilgili olan bilanço raporunun da uyuşmazlığın çözümünü aydınlatacak bir yanı bulunmadığını, davalı vekili lehine hükmedilen vekalet ücretinin 17.500,00 TL olması gerekirken 25.544,16 TL olarak hükmedilmesinin yanlış olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 04.02.1959 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.
2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece bozma ilamının kapsamı dışında kalarak kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yapılamasına imkan bulunmamasına göre; davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Mahkemece uyulan bozma ilamının ilgili kısmı şöyledir; "...tarafların ortak otobüs almak için sermayelerini birleştirdikleri anlaşılmaktadır. Davacı, ortak araç alımı için para gönderdiğini ve aracın davalı şirket adına kayıtlı olduğu 5 yıllık dönemde kendisine hiç para gönderilmediğini belirterek; hem aracın ortak alımı hem de ortak işletilmesi hususunda aralarında adi ortaklık olduğunu kabul etmektedir. Bu bağlamda; taraflar arasında 6098 sayılı TBK.nun 620 ve devamı maddelerinde (818 sayılı BK 520 vd. m) düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.". Bu durumda, ... plaka sayılı otobüs alımına ilişkin adi ortaklığın kurulduğu ve bu ortaklığın otobüsün alımı ile satımı (29.06.2006 - 27.05.2011 tarihleri) arasındaki sürede faaliyet gösterdiği hususu uyuşmazlık dışıdır.
3. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; davalı şirketin 31.12.2019 tarihi itibariyle mal varlığı bilançosunun tespit edildiği, alıcıların, taşıt ve demirbaşların bağımsız eksperler tarafından değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
4. Davacı vekilinin Mahkemenin 12.10.2022 tarihli duruşmasında da "bilirkişi raporunda belirtilen taşıt ve demirbaşlar yönünden yeniden hesaplama talebimiz bulunmamaktadır." şeklindeki beyanı üzere Mahkemece adi ortaklığa ilişkin olarak davalı şirketin bilanço hesabının yapıldığını, şirketin borca batık durumda olduğu, tasfiye neticesinde davacı alacaklıya verilecek aktif bir mal varlığının bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
5. Yukarıda açıklandığı üzere, Mahkemece uyulan bozma ilamı kapsamında; taraflar arasında ... plaka sayılı otobüsün alımı hususunda adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu, bu kapsamda Dairenin 14.10.2014 tarihli bozma ilamında belirtildiği üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 642 ve devamı maddelerindeki hükümler uygulanarak tasfiyenin gerçekleştirilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
6. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,
3. Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.