"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin davalılar ile dava dışı ... Belediyesinin otopark alanları ile ilgili yaptığı ihaleye girerek sözleşme süresince ortak çalışıp, kârı 1/3 oranında paylaşmak için sözlü anlaştıklarını, ihale neticesinde Belediye ile 19.08.2010 tarihli kira sözleşmesini imzaladıklarını ortaklığın 01.07.2010 - 01.07.2013 tarihleri arasında devam etmesinin kararlaştırdığını ancak davalıların 07.03.2011 tarihinde Belediye Başkanlığına verdikleri dilekçe ile ortaklık hisselerini devredeceklerini bildirdiklerini, Belediye Başkanlığının müvekkiline 08.03.2011 tarihinde yeni kira sözleşmesi imzalattırdığını, bu sözleşmede de ilk kira sözleşmesindeki teminat mektubunun kullanıldığını, bu durumun da ortakların sorumluluğunun devam ettiğini gösterdiğini, kira sözleşmesi devam ederken 13.04.2011 tarihinde otopark alanlarının %90' lık kısmının iptal edildiğini, Belediye Başkanlığının 15.04.2011 – 15.07.2011 tarihleri arasını içeren 4 aylık kira alacağı için icra takibi başlattığını, sonuç olarak dokuz işçinin ücretleri ve çalıştıkları müddet içindeki tazminatları, kira gideri, muhasebe ücretleri, SGK primleri, ihbar ve kıdem tazminatları, Vergi Dairesi Stopaj ve KDV'leri, telefon giderleri, teminat mektubu bedelleri, teminat mektupları nedeni ile açılan davalardaki mahkeme masrafları ve vekalet ücreti hariç masraflar toplamının 27.117,86 TL olup davalıların hissesine düşen kısmının 18.078,56 TL, tamamının tahsili gereken dava harç ve vekalet ücreti, mahkeme kararı bedeli toplamının 18.472,20 TL, elde edemediği gelir toplamının 20.000,00 TL olduğunu, olaylardan ötürü ruhsal bunalıma girdiğini, oğlunun üniversite eğitimini bırakmak zorunda kaldığını ileri sürerek; davalılar için ödenen 18.472,20 TL ve 18.078,56 TL, 20.000,00 TL gelir kaybı ve 5.000'er TL manevi tazminat olmak üzere toplam 66.550,76 TL'nin dava tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; tarafların sözlü olarak anlaşarak ... Belediyesinden otopark ihalesi gereğince dava konusu yerleri kiraladıklarını, davacının 07.03.2011 tarihinde de davacı Vergi Dairesine yeniden başvurarak otopark işini tek başına yaptığına dair bildirimde bulunduğunu, taraflar arasında adi ortaklığın 06.03.2011 tarihinde son bulduğunu, ortaklığın devamı sırasında masrafların birlikte ödendiğini, dava dilekçesinde yazılı diğer masrafları davacının otopark işini tek başına yürüttüğü dönemlerde yaptığını ve bu sorumluluğun davacıya ait olduğunu, teminat mektubunun paraya çevrilmesinin davacının ihale şartnamesine aykırı davranması sonucu oluştuğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 27.02.2014 tarihli ve 2013/27 E., 2014/68 K. sayılı kararıyla; açılan tazminat davasının kira sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 12.02.2015 tarihli ve 2014/6210 E., 2015/1275 K. sayılı ilamıyla; davacının dava konusu kiralananı kiralamak ve işletmek üzere adi ortaklık kurduklarını ve bu adi ortaklığın dağıldığı gerekçesiyle, adi ortaklık adına yapılan masrafları hissesi oranında davalılardan talep ettiği, bu nedenle davanın sebepsiz zenginleşme nedeniyle tazminat istemi olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 23.03.2016 tarihli ve 2015/157 E., 2016/100 K. sayılı kararla; tarafların ... Belediyesinden bazı cadde ve sokakların saatli ve ücretli otopark ihalesi işini yüklenerek 1/3 oranında kâr paylaşımlı adi ortaklık kurdukları, ... Belediyesi ile 01.08.2010 – 31.07.2011 tarihleri arasını kapsayan aylık kira bedeli 8.501,00 TL olan kira sözleşmesini imzaladıkları ancak ortaklığın 07.03.2011 tarihinde sona erdiği, bu tarihe kadar ortaklık adına davacının bizzat 4.590,57 TL (her bir ortak adına da 1.530,19 TL) ödediği ve bu sebeple de davacının her bir davalıdan 1.530,19 TL talep edebileceği, davalılar arasında müştereken ve müteselsilen sorumlu olmayı gerektirir bir durum bulunmadığından davacının bu talebinin yerinde olmadığı, adi ortaklık sona erdikten sonra otoparkı çalıştırmaya davacı devam ettiğinden davalıların sebep olduğu kazanç kaybı olmadığı, adi ortaklık sözleşmesi kurulduğundan davacı tarafından ortakların ortaklığı sürdürme yükümlülüklerinin olduğunun ispat edilemediği ve işletme de davacıya bırakıldığından işlerinin bozulması nedeniyle davacının çektiği sıkıntılarda davalıların kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 1.530,19 TL'nin 11.02.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istem ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 24.10.2018 tarihli ve 2016/22761 E., 2018/10477 K. sayılı ilamıyla; "...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının manevi tazminat talebinin reddine ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Tüm dosya kapsamından; tarafların, dava dışı ... Belediyesinin ihale ile verdiği, bazı cadde ve sokakların saatli ve ücretli otopark işini birlikte yürütmek üzere sözlü olarak bir adi ortaklık kurdukları ancak dava tarihinde ortaklığın sona erdiği anlaşılmaktadır.
Davacı eldeki dava ile, ortaklığın devamı sırasında ortaklık adına yaptığı masraflardan davalıların payına düşen kısmı ile uğradığı gelir kaybını talep etmekte olduğundan, fiilen sona eren adi ortaklıkta davacının talebinin adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin olduğu kabul edilip, tasfiyenin mahkemece bizzat yapılması gerekmektedir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; adi ortaklık sona erdikten sonra otoparkı çalıştırmaya davacı devam ettiğinden davalıların sebep olduğu gelir kaybı olmadığı adi ortaklığın sona ermesi nedeniyle davacının çektiği sıkıntılarda davalıların kusurunun bulunmadığı, ortak başına düşen gider tutarının 33.405,75 TL olduğu, davacının kendi hissesine düşen haricinde davalılar tarafından karşılanması gereken toplam 100.217,24 - 33.405,75 = 66.811,49 TL ödemeyi yaptığı ve bu miktar davalılardan ortaklık adına yaptığı masraf alacağının doğduğu ancak davacı tarafça fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmaksızın toplam 36.550,76 TL ortaklık adına yapılan masraf talebinde bulunulduğu gerekçesiyle; adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine, davacının adi ortaklık nedeniyle yapmış olduğu (taleple bağlı kalınarak) 36.550,76 TL masrafın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, gelir kaybı ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; adi ortaklık sona erdikten sonra, otoparkı çalıştırmaya müvekkili devam ettiğinden davalıların sebep olduğu gelir kaybı olmadığından gelir kaybı talebi kabul edilmediği gerekçesi ile 20.000,00 TL gelir kaybı tazminatının reddolunduğunu, Mahkemece adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davalarında taleple bağlı olunsun veya olunmaksızın bilirkişi tarafından dosyaya ibraz edilen rapora göre davacının yapmış olduğu 100.217,24 TL’nin 1/3 hissesi olan 33.405,75 TL’nin davacı üzerinde bırakılmasını geri kalan 2/3 hissesi olan 66.811,49 TL’nin ticari ortaklık olduğundan reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalılar vekili; davacı dava dilekçesinin ikinci sayfasında kira ödemesi olarak 8.501,00 TL ödediğini beyan ettiği halde 60.834,60 TL kira ödendiğinin neye göre hesaplandığının belli olmadığını, yapılan harcamaların bir çoğunun kimin tarafından yapıldığı belli olmadığı halde davacının yaptığı kabul edilerek aleyhe yapılan hesaplanmasının doğru olmadığını savunarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 642 vd maddeleri
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelerle, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Somut olayda, davacının dava dilekçesiyle, ortaklığa yaptığı masrafları 19 kalemde toplam 45.590,06 TL olarak belirtmiş, bu bedelin 27.117,86 TL'sinin hissedarların ortaklıkta 1/3 pay sahibi olduğu kararlaştırıldığından 2/3 'den sorumlu oldukları, bu miktarında 18.078,57 TL olduğu, ayrıca kalan 18.472,20 TL nin de tamamından sorumlu olduklarını ileri sürerek, toplamda 18.078,57 + 18.472,20 TL = 36.550,77 TL masraflar ile 20.000,00 TL gelir kaybı ve toplam 10.000,00 TL manevi tazminat talep ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı tutmaksızın 66.550,76 TL üzerinden davayı açtığı anlaşılmıştır.
3. Dairemizin bozma ilamı ile dava dışı ... Belediyesinin ihale ile verdiği bazı cadde ve sokakların saatli ve ücretli otopark işini birlikte yürütmek üzere tarafların sözlü olarak adi ortaklık kurdukları ancak dava tarihinde ortaklığın sona erdiği kabul edilerek, ortaklığın fesih ve tasfiyesinin Mahkemece yapılması, uyuşmazlığın 6098 sayılı Kanun'un tasfiyeye ilişkin maddelerinde belirtilen sıra ve yöntem izlenerek çözüme kavuşturulması gerekçesiyle karar bozulmuştur.
4. Bozma kararı üzerine Mahkeme alınan 18.10.2021 tarihli tasfiye raporu doğrultusunda karar vermiştir. Hükme esas alınan tasfiye raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki, dava dilekçesinde davacı 4 aylık kira bedeli için aleyhine icra takibi başlatıldığını beyan etmiş ise de; 19 kalemde belirttiği masraflar içerisine sadece mart ayı kira parası olan 8.501 TL'yi bildirdiği, buna rağmen tasfiye hesaplarına ... İcra Müdürlüğünün 2011/477 E. sayılı dosyasına ödenen 60.834,60 TL kira ödemesinin dahil edildiği görülmüştür. Her ne kadar Mahkemece; davacının 36.550,77 TL talep ettiği belirtilerek karar verilmiş ise de, tasfiye hesabınında talebiyle bağlı kalınarak yapılması gerekir.
5. Yine tasfiye raporunda giderler kısmında ... İcra Müdürlüğünün 2012/209 E. ve 2012/2010 E. sayılı icra takip dosyaları için ödenen (teminat mektubu) 8.254,59 TL gösterilmiş ise de, söz konusu icra takiplerinin davacı tarafından davalılar aleyhine başlatılan teminat mektubu için ödenen tutar olduğu, icra takiplerine itiraz edildiği, itiraz üzerine itirazın iptali davası açıldığı ve davanın kabulüne karar verildiği nazara alındığında teminat mektubunun davacı tarafından davalılardan tahsil edilip edilmediği hususu belirtilmeksizin giderler kısmına dahil edilmesi yerinde görülmemiştir. Keza, davacı dava dilekçesinde söz konusu itirazın iptali dosyaları için sadece vekalet ücreti ve masrafları talep etmiştir.
6. Dosya içerisinde bulunan 23.05.2022 tarihli tasfiye raporunda ... Ortaklığı adına yapılan giderler de ayrıca belirtilmiştir.
7. Bu itibarla Mahkemece; dosya kapsamında görev alan tasfiye memurları dışında oluşturulacak ortaklığın faaliyet alanına göre konusunda uzman tasfiye memuru tarafından uyulan bozma kararında belirtilen sıra ve yönteme uygun olarak, davacının dava dilekçesinde belirttiği açıklamalar ve tüm deliller değerlendirilerek yapılan masrafların kim tarafından yapıldığı da tek tek belirtilmek suretiyle tasfiye raporu alınması ve sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacının temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davalılar yararına BOZULMASINA,
İstek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz eden davalılara iadesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.