"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1475 E., 2022/1915 K.
DAVA TARİHİ :03.02.2020
KARAR :Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ :Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI :2020/49 E. - 2021/226 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 21.10.2019 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesine istinaden ödediği peşinatın iadesi için başlattığı icra takibine davalı tarafça sadece borca itiraz edildiğini, açıkça belgedeki imzaya itiraz edilmediğini, ödemediği kira bedellerini mahsup edip icra takibini 107.300 TL üzerinden başlattığını ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına ve lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacı ile aralarında 20.05.2017 tarihli kira sözleşmesi akdedildiğini, davacının halen dava konusu sözleşmeye konu mesken niteliğindeki taşınmazda ikamet ettiğini, 20.09.2018 tarihi itibariyle kira ücretini yatırmadığından davacı aleyhine icra takibi başlattığını ve tahliye davası açtığını, tahliye davasının Tebligat Kanunu'na aykırılık nedeniyle reddedildiğini, davacı ile taşınmaz satımına ilişkin anlaşma yapıp buna ilişkin 110.000 TL verildiği hususunun asılsız olduğunu, banka hareketleri incelendiğinde para alışverişinin olmadığının görüleceğini, sözleşmenin taşınmaz satış vaadi olduğu kabul edilse dahi resmi şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu, 2019 yılının Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait kira bedellerini bilahare ödeyeceğini, bunların haricinde var olan kira bedellerinden feragat etmesi halinde evini 20.01.2020 tarihinde tahliye edeceğini ve içeriğinin bu hususlardan ibaret olduğunu söylediği sözleşmeyi kendisini kandırarak imzalattığını, satış ile ilgili kısımların imza atıldıktan sonra davacı tarafından sözleşmeye eklendiğini, davacının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını savunarak, davanın reddi ile lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında akdedilen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi nedeniyle ödenen peşinatın iadesine yönelik başlatılan icra takibine davalı tarafça yapılan itirazda sözleşmede yer alan imzaya açıkça itiraz edilmediği, davalının ise sözleşmenin kira bedeline ve tahliyeye ilişkin olduğu, satış ile ilgili kısımların imza atıldıktan sonra davacı tarafça eklendiğini savunarak davanın reddini istediği, davaya konu yazılı belge üzerinde Aydın Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğince yapılan incelemede; senet metnindeki içeriklerin aynı yazı stilinde ve boyutunda olduğu, belge üzerindeki tüm harf ve rakam karakterlerinin aralık mesafeleri ve mürekkep yoğunlukları bakımından benzer özellikler gösterdiği, belge üzerinde sonradan ekleme yapılmadığı yönünde görüş bildirildiği, davalı tarafça anlaşmanın aksi yönde olduğuna dair yazılı delil sunulmadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ile davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20'si olan 21.460 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; eksik inceleme ile karar verildiğini, davalının dava konusu sözleşmeyi imzalamadığını, kira alacağı olması sebebiyle kira alacaklarını aldığına dair belge imzaladığını, bu nedenle imzaya itiraz edilmediğini, söz konusu belgeye sonradan ekleme yapılabileceği düşünüldüğünü, bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, imza üzerinde mürekkep veya toner artığı olup olmadığı hususunun araştırılmadığını, kira borcu olan davacının taşınmazı satın almasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazı satması için bir nedeni bulunmadığını, yargılama aşamasında davacı hakkında Akhisar Cumhuriyet Başsavcılığına verilen şikayet dilekçesi üzerine başlatılan soruşturma dosyasının akıbetinin bekletici mesele yapılması talebinin reddedildiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; takibe dayanak belge üzerinde yaptırılan, taraf iddia ve savunmalarını karşılayan, denetime uygun bilirkişi raporu kapsamında İlk Derece Mahkemesince hukuki nitelendirmenin dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu gerekçesiyle, davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Davalının 07.11.2022 tarihinde vefat etmiş olması nedeniyle, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı mirasçıları vekili; eksik inceleme ile karar verildiğini, davalı murisin dava konusu sözleşmeyi imzalamadığını, belgedeki imzanın davalı murise ait olup olmadığının araştırılması gerektiğini, sağlıklı bir araştırma yapılmadan karar verildiğini, takibe konu belgenin hukuki niteliğinin araştırılmadığını, ev satımı konusunda davacı ile anlaşıp, buna binaen 110.000 TL'nin alındığı hususunun asılsız olduğunu, kira bedelini dahi ödeyemeyen davacı tarafın bahsi geçen bu meblağı verebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tarafların bahsedilen tarihlerdeki banka hesap hareketleri incelendiğinde 110.000 TL’lik bir para hareketinin olmadığını, davacının iddiasını ispat edemediğini resmi şekilde yapılmayan taşınmaz satış sözleşmeleri geçersiz olup taraflar arasında hiçbir bağlayıcılıkları olmadığını, söz konusu bedelin ödendiğine dair tahsilat makbuzu, banka dekontu sunmayan davacının iddiasını ispatlayamadığını, bilirkişi raporunun yeterli olmadığını, dava konusu belgedeki imza üzerinde mürekkep veya toner artığı olup olmadığının araştırılmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi nedeniyle verilen paranın iadesi istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 237 nci, 1435 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı ve 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60 ıncı maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür.
2. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Kanun’un 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında; "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
3. Değerlendirme
1. Davacının, kiracısı olduğu meskenin alımı konusunda davalı ile yaptığı adi yazılı sözleşme kapsamında elden verdiği 110.000 TL'nin iadesi için başlattığı icra takibine, davalının süresi içerisinde sadece borca itiraz ettiği, yine süresi içerisinde verdiği dilekçe ile evi satmadığını, takip dayanağı belgeyi düzenlemediklerini, bu içerikte bir belgeyi de imzalamadığını belirterek itiraz ettiği, itirazın iptali davasında davalı tarafça verilen cevap dilekçesinde; davacının 2019 yılının Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ait kira bedelini bilahare ödeyeceğini, bunların haricinde var olan kira bedellerinden feragat etmesi halinde evini 20.01.2020 tarihinde tahliye edeceğini ve içeriğinin bu hususlardan ibaret olduğunu söylediği sözleşmeyi kandırarak imzalattırdığını, satış ile ilgili kısımların imza atıldıktan sonra davacı tarafça eklendiğini ifade ettiği, İlk Derece Mahkemesince Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinden alınan raporda; belge üzerine sonradan ekleme yapıldığını gösteren bulguya rastlanmadığının belirtildiği, davalının Cumhuriyet Başsavcılığa şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında; açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan davacı hakkında atılı suçu işlediğine dair davalının soyut beyanı dışında dosya kapsamı itibariyle yeterli ve somut bir delilin elde edilemediği gerekçesiyle kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, karara yapılan itirazın da reddedildiği gözetildiğinde davalı tarafın satış ile ilgili kısımların sonradan eklendiğine ilişkin iddiasını ispat edemediği anlaşılmaktadır.
2. Bu durumda, tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi şekilde yapılmadığından hukuken geçersiz olup, geçersiz sözleşmelerde herkes aldığını iade etmekle yükümlü olduğu kuralına istinaden; temyiz olunan kararın usul ve kanuna uygun olduğu anlaşılmakla, davalı mirasçıları vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.