"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/218 E., 2022/268 K.
DAVA TARİHİ : 29.04.2003
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ...'ın üniversitenin iktisadi ve idari bilimler fakültesi işletme bölümünde araştırma görevlisi iken 1994 yılında yüksek lisans sınavını kazanarak 2547 sayılı Kanun'un, 527 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 33'üncü maddesi uyarınca 30.12.1994 tarihinden itibaren ABD’ye üniversite adına yüksek lisans eğitimi yapmak üzere görevlendirildiğini, davalının yurt dışı görevinin 2 kez uzatıldığını ve bu durumun davalıya bildirildiğini ancak davalının 15 günlük yol müddeti sonu olan 17.01.2002 tarihine kadar görevine başlamaması üzerine 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve Yetiştirmek Amacıyla Yurtdışına Gönderilecek Devlet Memurları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca görevinden çekilmiş sayıldığını, davalı yurtdışına gönderilirken kendisinden ve diğer davalılardan düzenleme şeklinde taahhütname ve kefaletname alındığını, müşterek ve müteselsil kefil olan davalılar ...ve ...ın toplam borcun 3.000 TL'lik kısmından sorumlu olduklarını taahhüt ettiklerini, taahhütname gereğince mecburi hizmet yükümlülüğüne uyulmadığı takdirde giderlerin 2 kat olarak nakden ve defaten ödeneceği, döviz cinsi borçlar için borç miktarı fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif döviz satış kuru üzerinden hesaplanacağı taahhüt edildiğinden, davalı ... için 90.179.16 USD harcama ile 5.205.101.000 TL cinsinden yurt içi gideri mevzuat hükümleri gereğince 2 kat hesaplandığında, 180.358.32 USD'nin fiili ödeme tarihindeki merkez bankası efektif satış kuru üzerinden ve 10.410.200.000 TL alacağın ise 17.01.2002 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte kefalet miktarı ile sınırlı olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ... vekili; davacının talep ettiği tazminatın davalının Amerika'da öğrenim görürken yapılan okul harcı, kırtasiye, sağlık sigortası gibi masraflarla örtüşmediğini, davalının eğitim gördüğü üniversiteden alınan masraf dökümünden de bu hususun anlaşılacağını, davalının öğrenim gördüğü dönemlerden sonbahar 1995, bahar 1996 ve yaz 1996 dönemine ilişkin gönderilen faturaların öğrenim gördüğü üniversiteden değil hiçbir alakası olmayan üniversite tarafından düzenlendiğini, davalının bu durumdan haberi olmadığını, davalının öğrenim süresi dolduğu halde Amerika'dan dönmediği için müstafi sayıldığını, taahhüt senedinde Türkiye'ye dönüş tarihinin belirtilmediğini, tazminat taleplerinin dayanağı olan taahhüt senedinde yer almayan bir hususta üniversitenin kendi belirlediği tarihe göre davalıyı çağırdığını, davalının yurda dönüş tarihinin taahhütnamede belirtilmesi gerektiğini, taahhüt senedinde yer alan cezai şart ve diğer faiz şartlarının hakkaniyete aykırı olduğunu, borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parasıyla ödenmesinin istenebileceğini, kefillerin de kefalet miktarları ile sınırlı olduklarını belirterek, davanın reddini istemiştir.
2. Diğer davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi sunmamışlardır.
III. MAHKEME KARARI
Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.05.2006 tarihli ve 2003/289 E., 2006/118 K. sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, 90.179.16 USD'nın 17.01.2002 tarihinden itibaren dövize Devlet Bankalarının ABD Doları cinsinden 1 yıllık vadeli mevduata uyguladığı faiz oranı üzerinden fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının ve TL cinsinden sarf edilen 5.205.10 TL 17.01.2002 tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte, bunun %50 fazlası 2.602.55 TL cezai şart alacağının dava tarihinden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalı ... bu alacakların tamamından, davalı kefiller ....ve ... bu alacakların 3.000 TL'sinden sorumlu olmak kaydı ile davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan Kutsal vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin 15.09.2014 tarihli ve 2014/9069 E., 2014/12579 K. sayılı ilamıyla; ''...taraflar arasındaki uyuşmazlığın "08.07.2006 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5535 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Yasanın 2. ve 2547 sayılı Yüksek Öğretim Yasasına eklenen Geçici 53. maddeleri", "25.02.2011 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 4. maddesi" ile "11.09.2014 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı İş Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması İle Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanunun Geçici 1. maddelerinin" somut olayda değerlendirilip oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulması gerekmiştir...'' gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Mahkemece verilen 08.03.2016 tarihli ve 2014/1028 E., 2016/96 K. sayılı kararla; Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğüne müzekkere yazılarak davacı alacağının yapılandırılması konusunda davalıların Kanunun yayınlandığı tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde başvurularının olup olmadığı, borcun yapılandırılıp yapılandırılmadığı, yapılandırılmış ise yapılandırılma tutarı sorulduğu, gelen yazı cevabının içeriğinde; ilgilinin yurtdışından kaynaklanan borcu yapılandırdığını, 05.08.1996 öncesi taahhütname senedine istinaden(yurtdışı maaşları) 4.141,52 TL ve 05.08.1996 sonrası taahhütname senedine göre ise borcunun(döviz cinsinden) 54.258,40 USD olduğunun belirtildiği, Yargıtay bozma ilamında belirtilen hususları da kapsayan ayrıntılı rapor tanziminin istenmesi üzerine sunulan 06.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı ...'ın 6111 sayılı Kanundan faydalanarak borçlarını yapılandırdığı, dava konusunun kalmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesi ile konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; karara karşı, davacı ve davalılardan Kutsal vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 08.04.2019 tarihli ve 2018/6216 E., 2019/4601 K. sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre davalı ...'ın sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, Mahkemece Kocaeli Üniversitesi Rektörlüğüne davacı alacağının yapılandırılması konusunda davalıların, kanunun yayınlandığı tarihten itibaren 3 aylık süre içerisinde başvurularının bulunup bulunmadığı konusunda yazılan müzekkereye verilen cevabi yazıdan da anlaşılacağı üzere, davalı ...'ın yurtdışı maaşlarından kaynaklanan borcunun yapılandırıldığı bildirilmişse de bu borç ile ilgili ödeme yapıp yapmadığı hususunda bir araştırma yapılmadığı, yalnızca borcun yapılandırılmasının talep edilmiş olmasının da borcun ortadan kalktığı ve davanın konusuz kaldığı anlamına gelmeyeceğinden, Mahkemece bu hususta bir araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, somut olayda davalı ... tarafından yapılandırma kapsamında yapılan başvuru bulunmadığından davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle; alınan denetime elverişli bilirkişi raporu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 121/son maddesi gereğince faize faiz yürütülemez ilkesi de dikkate alındığında davanın kısmen kabulü ile 90.544,06 TL asıl alacağa dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak (davalılar Nazmi ve Ersin'in 3.000 TL tutarı ile sınırlı olarak) davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan Kutsal vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; davanın dava dilekçelerindeki taleplerine uygun şekilde 54.258,40 USD'nin fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden, 4.141,52 TL'nin ise 17.01.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken, yalnızca yurtdışı alacaklarının kabul edildiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı ... vekili; hesaplamanın yanlış yapıldığını, taahhütnamede belirtilen eğitim masraflarından kastın, davalının yurtdışında eğitim görürken kendisine yapılan masraflar olduğunun açık olduğunu, sonbahar 1995, bahar 1996 ve yaz 1996 döneminde Virginia Tech Üniversitesinde eğitim gördüğünü, dosyaya sunulan faturaların ise davalının eğitim görmediği üniversite tarafından düzenlendiğini, buna rağmen bu faturaların hesaplamaya esas alındığını, davalı için ödenen gerçek eğitim gideri ile ilgili hiçbir evrak sunulmadığını, yargılanan Necati Sözüöz'ün davacıya gönderdiği ve somut olayla ilgisi olmayan fatura tutarlarının eğitim gideri olarak ödenmesine hukuka aykırı olarak karar verildiğini, davalının yurda dönüş tarihinin taahhütnamede belirtilmediğini, taahhütnamede yer almayan bir husustan dolayı, taahhüt senedinde yer alan cezai şart ve diğer faiz şartlarının hakkaniyete aykırı olduğunu, 17.01.2021 tarihli bilirkişi raporuna karşı itirazlarının yeterince irdelenmediğini, raporun tamamında hukuki tespitler yapılmakla bilirkişiliğin çizilmiş olan hukuki sınırları aşılarak usule tamamen aykırı olarak bir bilirkişi raporu düzenlendiğini, 17.07.2020 tarihinde mesleki olarak mazeretli olduğundan katılamadığı duruşmada davacı vekili tarafından yapılandırma başvurusunun yapıldığı ancak yapılan ödeme planı üzerinde ödeme yapılmadığının beyan edildiği, bu belgeler UYAP'a taranmadığından belgeleri inceleme ve beyanda bulunma imkanı tanımadan dosyanın bilirkişiye tevdi edildiğini, adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini, davalı tarafından 6111 ve 6552 sayılı Kanunlar kapsamında başvuru yapıldığını ve borcun hesaplanarak adres bilgileri verilerek kendisine bildirimini talep ettiğini, davalının yurt dışında yaşamasına ve Türkiye'de bir adres bildirmiş olmasına rağmen kendisine böyle bir borç bildirimi yapılmadığını, bu konuda davacı yana hesaplamanın yapılarak davalıya bildiriminin yapılıp yapılmadığının sorulması ve tebligatın kime ne zaman yapıldığının sorulması gerektiğini, davalının böyle bir tebligatı almadığını, söz konusu yasa maddesinde ödemenin ne zaman yapılacağına dair bir açıklama düşülmediğini, yasa maddesinin hala yürürlükte olduğunu, yapılacak hesaplamada davalının yapılandırma başvurusunun dikkate alınması gerektiğini, alacak kalemlerinin bir kısmından yasa ile vazgeçildiğini, bir kısmından ise yeniden hesaplama yapılarak faiz başlangıcının da 2006 yılı olarak başlatıldığı konusunda tartışma olmadığını, aynı yasa maddesinde açıkça yükleme senedinin dikkate alınmayacağının emredici hüküm olarak durduğunu, şu halde huzurda görülen davanın konusuz kaldığının açık olduğunu, Yargıtay ilamında her ne kadar ödeme yapılıp yapılmadığının incelenmesi istenmişse de yasa ile değişen alacak miktarının yeni bir borç ilişkisini doğurduğu ve bu borcun takibinin de yeni bir takibi gerektirdiği kanaatinde olduklarını, borcun açıkça zamanaşımına uğradığını ve bilirkişi tarafından faiz başlangıcının 2002 olarak belirlenmesinin de yasaya aykırı olacağını da rapora itiraz dilekçelerinde belirttiklerini savunarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, zorunlu hizmet karşılığı olan kurum alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 297'nci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilmiştir. Buna göre hüküm, tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Hüküm gerekçesi dosya içeriğine uygun olmak zorundadır. Ayrıca, hükmün gerekçesi ile sonuç kısmı birbiri ile çelişmemelidir.
2. Yine 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir.
3. Buna göre, gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.
3. Değerlendirme
1. Hükme esas alınan 07.01.2022 tarihli bilirkişi raporunda; Mahkemenin müzekkeresine istinaden davacı kurumun 11.06.2021 tarihli ve 61514 sayılı yazısı içeriğinde, davacı kurum tarafından maaş tahsilatları ile ilgili kısım terkin edilerek davalının borcunun; 05.08.1996 öncesi taahhütname senedine istinaden 4.141,52 TL ve 05.08.1996 sonrası taahhütname senedine istinaden ise 54.258 USD olarak tespit edildiği, Mahkemenin takdirine göre davacının alacağının alternatifli tespit edilebileceği; dava tarihi itibariyle TL karşılığının esasa alınması halinde 54.258 USDx1,592427=86.402,54TL ve 4.141,52 TL olmak üzere 90.544,06 TL olarak hesaplanabileceği belirtilmiş olmakla, işbu bilirkişi raporunda ilgilinin yurtdışından kaynaklanan yapılandırılmış borcu üzerinden hesaplama yapıldığı görülmüştür.
2. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Mahkemenin gerekçesinde davalı ... tarafından yapılandırma kapsamında yapılan başvuru bulunmadığından davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği, alınan denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğinin yazıldığı, gerekçeli kararın hüküm kısmında ise ilgilinin yurtdışından kaynaklanan yapılandırılmış borcu üzerinden hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 90.544,06 TL'nin tahsiline karar verilerek, gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmış olması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2. Bozma sebebine göre davacı ve davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
6100 sayılı Kanun'un geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
15.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.