"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1624 E., 2022/2084 K.
DAVA TARİHİ : 19.10.2016
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 8. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2016/1064 E., 2019/486 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı şirket hakkında kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkilleri ile davalı ... İnş. Ltd. Şti. arasında 26.11.2013 tarihinde, adi yazılı şekilde, “gayrimenkul satış ve borçlanma sözleşmesi” başlıklı belge düzenlendiğini, sözleşme uyarınca 185.000,00 TL bedelle müvekkillerine daire satışının kararlaştırıldığını, satış bedelinin davalıya ödendiğini ancak davalı şirketin üstlendiği edimini yerine getirmediğini, inşaatı tamamlayamadığını ve daireyi müvekkillerine teslim etmediğini, delil tespiti yaptırdıklarını, müvekkiline satışı vaad edilen dairenin bulunduğu C Blok inşaatına hiç başlanmadığı, taşınmazın tapuda diğer davalı adına kayıtlı olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek geçersiz sözleşmeye dayalı olarak müvekkillerinden alınan paraların, ödeme tarihlerinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili; davanın müvekkili açısından pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin tarafı olmadığını, müvekkili ile davacılar arasında hiç bir hukuki ilişki bulunmadığını, dayanılan sözleşmenin adi yazılı şekilde yapıldığını, hukuken geçerli olan bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi niteliğinde olmadığını, sözleşmenin geçerli olduğu kabul edilse dahi taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tarafları için kişisel hak doğuran borçlandırıcı bir sözleşme olduğunu, ödemenin davalı şirkete yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
2.Davalı .... Şti. vekili; taraflar arasında 26.11.2013 tarihinde adi yazılı sözleşme düzenlendiğinin, dava konusu dairenin müvekkili müteahhiti ile arsa sahipleri dava dışı kişilerle Noter huzurunda yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesiyle düşecek olan dairelerden biri olduğunu ancak müvekkilinin bu sözleşmeyle üstlendiği edimlerini yerine getiremediği için bu sözleşme sonunda elde edeceği bağımsız bölümleri de elde edemediğini, dolayısıyla kendisine kalacak bağımsız bölümleri de devredebilmek imkanına sahip olamadığını, satış sözleşmesinin geçersiz olması nedeniyle talep edilebilecek faiz oranının yasal faiz olması gerektiğini, müvekkili daha önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğini savunarak davanın ticari faiz ve faiz başlangıcı talebinin reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya konu bağımsız bölümün sözleşmeye uygun olarak teslim edilemeyeceği anlaşıldığından davacıların haklı nedenle akdi feshetme haklarının doğduğu, davalı ...'ın sözleşmede imzasının bulunmadığı, davacıların davalı ... Şirketine verdikleri taşınmaz satış bedelinin davalı ...'tan istenemeyeceği, her ne kadar davacı vekili yargılamada, dava dışı arsa sahipleriyle davalı müteahit şirket arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tadiline ilişkin ek sözleşmede davalı ...'ın davalı ... şirketi lehine müteselsil kefil olmayı kabul ettiğini, bu sebeple ödedikleri bedelden davalı ...'ın da sorumlu olduğunu iddia etmiş ise de tadil sözleşmesinde davalı ...’ın arsa sahiplerine yönelik olarak davalı şirketin edimlerine müteselsil kefil olduğunu beyan ettiği, davacılara yönelik müteselsil kefil olduğunu belirtmediği gerekçesiyle davalı ...'a yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı .... Şti’ye yönelik davanın kabulüne, davacı ... ile davalı şirket arasındaki 26.11.2013 tarihli "Gayrimenkul Satış ve Borçlanma Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin iptaline/feshine, 185.000,00 TL’nin 18.10.2016 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili; davalı ...'un da davacılara karşı diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğunu, 18.01.2016 tarihli, gayrimenkul satış vaadi yoluyla kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tadil sözleşmesi ile davalılardan ...'un diğer davalı ... End. Ltd. Şti.'nin tüm edimlerine kefil olduğundan ve inşaat projesinin tüm sorumluluğunu üstlendiğinden adı geçen davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyuşmazlığın davalı ...'un uyuşmazlığa konu satış bedelinin iadesinden sorumlu olup olmadığı noktasında toplandığı, sözleşmenin feshi sebebiyle davacıdan alınan satış bedelinin iadesinden, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği kendi payına düşen taşınmazı alacağın temliki hükümleri gereği davacıya satan ve davacı tarafından yapılan ödemeyi teslim alıp tahsil eden yüklenici ... ... ... Ltd. Şti.’nin sorumlu olduğu, somut olayda ayrı malvarlığı ilkesinin alacaklıların menfaatlerine zarar verecek şekilde kötüye kullanılması durumunun da kanıtlanmadığı gözetildiğinde; uyuşmazlığa konu sözleşmenin tarafı olmayan davalı ...'un, satış bedelin iadesinden sorumlu tutulmasının mümkün olmamasına göre, davalı ... hakkında açılan davanın reddine dair verilen kararın, dava dosyası kapsamında mevcut maddi delillere uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmaz satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 1 inci maddesi
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, temel hukuk kurallarının en önemlilerinden birinin sözleşmelerin ve borç ilişkilerinin nisbiliği ilkesi olduğu, alacak hakkının ancak hukuki ilişkinin tarafları arasında ileri sürülebileceği, davacı ile davalı ... arasında sözleşme ilişkisi bulunmayıp, adı geçen davalının taşınmaz satış sözleşmesine taraf olmadığı, sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince sözleşmelerin ancak taraflarını bağlayacağı, gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tadil sözleşmesi ile davalı ...’un dava dışı arsa sahipleri lehine yükleniciye kefil olmasının davacıya bir talep hakkı vermeyeceğinin anlaşılmasına göre davacıların temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
31.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.