"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
EK KARAR TARİHİ : 26.11.2021
SAYISI : 2022/3569 E., 2023/81 K.
DAVA TARİHİ : 02.12.2014
KARAR : Direnme
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya direnme kararı verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; imzaladığı avukatlık ve hukuki danışmanlık sözleşmesi gereğince davalı yönetimin vekili olarak her türlü işlemin hukuki ve cezai takibini yaptığını, davalıya hukuki konularda danışmanlık yaptığını, sözleşme süresinin iki yıl olarak belirlendiğini, süre bitiminden bir ay önce fesih ihbarı yapılmaması halinde sözleşmenin aynı şartlarla yenilenmiş sayılacağının kararlaştırıldığını, böyle bir ihbar söz konusu olmadığından sözleşmenin halen devam ettiğini, yaptığı tahsilatları davalıya bildirerek site hesabına yatırdığını, ancak davalının akdi vekalet ücretini ödemediğini ileri sürerek; şimdilik 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; davacının icra dosyalarında tahsil ettiği tüm parayı hesabına gönderdiğini, alacağının bulunması halinde kesinti yapması gerektiğini, yöneticinin aidat sistemine giriş yetkisi verdiği davacının bu yetkiyi kötüye kullanarak 3 ay içinde 800-900 takip başlattığını, yapılan icra takiplerinden yönetimin haberinin olmadığını, yönetimin değişmesi ile Ankara 6. Noterliğinin 15.12.2011 tarihli ihtarı ile davacıdan icra takipleri ile ilgili rapor istendiğini ancak bu talebin yerine getirilmediğini, davacı avukatın uzun süredir icra dosyalarında işlem yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.10.2018 tarihli ve 2014/589 E., 2018/465 K. sayılı kararıyla; avukatlık hizmet sözleşmesinde davacı avukatın dava ve icra takipleri sonucu tahsil edilen asıl alacak ve faizden herhangi bir kesinti yapmayacağının yani davacı avukatın ayrı bir akdi vekalet ücreti talep etmeyeceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin (V.) maddesinin birinci bendinde dava ve icra takipleri sonucu hükmedilen asıl alacak ve faizin site yönetimine ait olduğunun ve davacı avukatın bunlardan cezaevi harcı hariç herhangi bir kesinti yapamayacağına dair hükmün yer aldığı, davacı avukatın tahsil ettiği ve icra dairesince resen hükmedilen karşı taraf vekalet ücreti dışında ayrıca bir akdi vekalet ücreti talep edemeyeceğinin açıkça belirtildiği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.09.2021 tarihli ve 2019/1083 E., 2021/2251 K. sayılı kararıyla; taraflarca imzalanan avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmet sözleşmesinde akdi vekalet ücretinin talep edilemeyeceğine dair açık bir hükme yer verilmediği, sözleşme hükümleri ile taraflarca gönderilen ihtar ve ihtara cevap içerikleri nazara alındığında, sözleşmenin (V.) maddesinin üçüncü bendindeki düzenlemenin akdi vekalet ücretine yönelik bulunduğu, davacı avukatın davalı müvekkilinden Avukat Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenecek akdi vekalet ücretini isteyebileceği, taraflar arasındaki avukatlık ve hukuki danışmanlık hizmet sözleşmesi geçerli olduğuna ve devam ettiğine göre, Mahkemece; muaccel olup sonuçlanan işler yönünden Avukat Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenecek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı alt bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuş, Bölge Adliye Mahkemesince 29.11.2021 tarihli ek karar ile kesin olan kararın temyiz edilemeyeceği gerekçesi ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiş; ek karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
2. Dairenin 04.10.2022 tarihli ve 2022/47 E., 2022/7269 K. sayılı ilamıyla; Bölge Adliye Mahkemesince davanın esası hakkında istinaf incelemesi yapıldıktan sonra, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi durumunda bu kararın kesin olduğundan bahsedilemeyeceği, somut olayda; toplanan delilleri maddi vakıa ve hukuki denetim yapmak suretiyle değerlendiren Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada hukukun ve delillerin yanlış uygulandığı yönünde belirleme yapılmış olmasına rağmen, usul ekonomisi ilkesine de aykırı olacak şekilde dosyanın yeniden karar verilmek üzere Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin, 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendindeki açık hüküm ve aynı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendindeki hüküm birlikte değerlendirildiğinde kesin nitelikte olmadığı gerekçesiyle; davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine ilişkin ek kararın kaldırılmasına karar verildikten sonra, esasa yönelik temyiz itirazları yönünden; Bölge Adliye Mahkemesince duruşma açılıp gerekirse yeniden bilirkişi raporu alınarak yanlış uygulandığı tespit edilen hususlar giderildikten sonra sonucuna göre yeni bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile aynı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca, 30.09.2021 tarihli kaldırma kararının kesin olduğu ve bu karar aleyhine temyiz yoluna başvurulamayacağı, bu nedenle davalı tarafın temyiz dilekçesinin reddine dair 29.11.2021 tarihli ek kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, önceki kararda direnilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; direnme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; vekalet ücreti alacağı talebine ilişkin eldeki davada, bölge adliye mahkemesince verilen kaldırma kararının kesin nitelikte olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353 üncü maddesinin birinci fıkrası;
“(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hakimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması. veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması.
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.
...”
hükmünü içermektedir.
2. Aynı Kanun’un “Temyiz Edilemeyen Kararlar” başlıklı 362 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir;
"(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
...
g) (Ek:22/7/2020-7251/39md.) 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar.
...”
3. Değerlendirme
1. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi hükmü, istinaf kanun yolunun ne şekilde uygulanacağı konusunda son derece belirleyicidir. Bir taraftan istinaf mahkemelerinin hukukî denetim yanında aynı zamanda maddi vakıa incelemesi de yaparak tahkikat sonucuna göre yeniden karar verme yetkisine haiz olan bir hüküm mahkemesi olduğu kabul edilirken, diğer taraftan da sözkonusu bu hükümle bir nevi eksik inceleme gerekçesiyle dosyanın mahalline geri gönderilmesi kabul edilmektedir. 6100 sayılı Kanun’da kabul edilen dar istinaf sisteminin amacına uygun olarak, istinaf mahkemelerinin hukukî denetim görevini yerine getirirken gerektiğinde yeniden tahkikat ve inceleme yapmalarına imkan verecek bir uygulamanın benimsenmesi ancak ortada hukukî ve maddi vakıa denetimine konu olacak verilerin bulunmaması hâlinde ise tahkikatın yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesi gerekmektedir. Bu nedenle anılan hükümde altı alt bent halinde sayılan hâllerde, istinaf mahkemesinin verdiği ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve dosyanın ilgili ilk derece mahkemesine gönderilmesi kararları kesin olduğundan temyiz edilemez.
2. 7251 sayılı Kanun ile 6100 sayılı Kanun’un 362 nci maddesinin birinci fıkrasına eklenen (g) bendinin gerekçesinde; 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353 üncü madde
hükmü ile uyum sağlanarak Kanun'un bütünlüğünün korunması amaçlandığı ifade edilerek, 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların kesin nitelikte olduğu vurgulanmıştır.
3. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Bölge Adliye Mahkemesince verilen kaldırma kararının kesin nitelikte olduğu ve bu karara karşı temyiz yoluna başvurulamayacağı, buna bağlı olarak bu karara karşı davalı vekili tarafından yapılan temyiz isteminin reddine dair Bölge Adliye Mahkemesince verilen ek kararın usul ve kanuna uygun olduğu yeniden yapılan inceleme sonucunda anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Usul ve kanuna uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi direnme kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 373 üncü maddesinin beşinci fıkraları uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.