"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında görülen sözleşmeden kaynaklanan alacak davasında verilen direnme kararı hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nca, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl ve birleştirilen davalarda davacı vekili; ...'ya bağlı hastanelerin ve kurum dışı bazı sağlık tesislerinin ihtiyacı olan iyileştirici nitelikteki bir kısım tıbbi sarf malzemelerinin davalı şirketten temin edildiğini, davalıdan alınan 13.11.1998 tarihli taahhütnamede, kurum ünitelerine fatura edilen malzeme birim fiyatları ile ileride yapılacak protokol fiyatları arasında kurum aleyhine fiyat farkı oluşması durumunda aradaki döviz bazındaki farkın gruplandırma listesine göre; protokol akdedilmemesi durumunda, ise ünitelere fatura edilen birim fiyatları ile kurumca tespit edilecek rayiç bedel arasında kurum aleyhine fiyat farkı oluşması durumunda, aradaki döviz bazındaki farkın tahsilatın yapılacağı günkü kur karşılığı olarak defaten ödeneceğinin kabul ve taahhüt edildiğini, davalıdan alınan malzemelerle ilgili olarak ... Rayiç Bedel Tespit Komisyonunca, kurum aleyhine 1.703,734 USD, 5.159,42 USD, 2.108,00 USD, 9.309,53 TL ve 2.108,00 USD fiyat farkı tespit edildiğini ileri sürerek, ihtara rağmen davalı tarafından ödemeyen bu bedellerin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleştirilen davalarda davalı vekili; taraflar arasındaki taahhütname uyarınca kurumca belirlenecek rayiç bedele itiraz haklarının mevcut olduğunu, kurumun tek taraflı olarak rayiç fiyat belirlemesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca rayiç bedelin nasıl belirlendiğinin de açıklanmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 05.11.2007 tarihli ve 2004/480 E. 2007/747 K. sayılı kararıyla; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, ispatlanamayan asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 11.06.2008 tarihli ve 2008/3440 Esas, 8163 Karar sayılı ilamıyla özetle; “... 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 19 ve 20 nci maddeleri uyarınca satıcı davalının, fiyat belirleme hakkını alıcı davacıya bıraktığına ve tanıdığına dair verdiği 13.11.1998 tarihli taahhütnamenin geçerli ve davalıyı bağlayıcı olduğu, ancak tek taraflı olarak fiyat belirleme hakkı tanınan tarafın bu hakkını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesine uygun olarak, hak ve nesafet ölçüleri içinde objektif iyiniyet kurallarına bağlı olarak ve keyfilikten kaçınarak kullanması gerektiği, davacı kendisine tanınan fiyat belirleme hakkına istinaden belirlediği fiyatlara göre davalıya fazla ödeme yapıldığını bildirerek, fiyat farkı alacağını istediğine ve davalı da buna karşı çıktığına göre, davacının ne şekilde fiyat belirlediği ve alacak çıkardığı hususlarının araştırılması gerektiğini; bu durumda Mahkemece, öncelikle davacıdan belirlediği fiyatlarla ilgili ödeme belgeleri ile varsa dayanaklarının istenilerek, faturada belirtilen tarihler itibariyle belirlenen fiyatların uygun olup olmadığının, fiyat belirlerken davacının hak ve nesafet kuralları içinde, keyfilikten uzak objektif iyiniyet kurallarına uygun davranıp davranmadığının ve davalıdan ne miktar alacak talebinde bulunabileceğinin uzman bilirkişiler aracılığıyla araştırılarak, taraf, hakim ve Yargıtay denetimine elverişli ve gerekçeli raporla belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin 23.02.2012 tarihli ve 2009/284 E. 2012/153 K. sayılı kararıyla; tüm dosya kapsamı, bozma ilamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre, davacı kurumun rayiç bedel tespitindeki yöntem hususunda tek taraflı feshettiği önceki protokol fiyatlarından, kendisinin belirlediği oranda indirim yapmak suretiyle ulaştığı malzeme fiyatını rayiç bedel olarak kabul etmesinin ve buna bağlı olarak talep edilen fiyat farkı alacağının hukuki dayanağının bulunmadığı; bu itibarla davacının, tek taraflı fiyat belirleme yetkisini Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesine uygun biçimde, hak ve nesafet kuralları içinde ve objektif iyi niyet kurallarına uygun olarak kullanmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
C. Onama Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.6.2012 tarihli ve 2012/11682 Esas, 16222 Karar sayılı ilamıyla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmiştir.
D. Karar Düzeltme ve İkinci Bozma Kararı
1. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayılı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 19.11.2012 tarihli ve 2012/18535 Esas, 25935 Karar sayılı ilamıyla özetle; “... Mahkemece, 11.06.2008 tarihli bozma kararına uyularak bilirkişilerden iki kez rapor alınmış ise de bu raporlarda, bozma kararında belirtildiği şekilde bir inceleme yapılmadığı, sadece davacının fiyat belirleme yetkisini Türk Medeni Kanunu’nun 2 inci maddesine uygun şekilde kullanmadığının belirtildiği; bu durumda Mahkemece, konusunda uzman bilirkişi heyetinden rapor alınarak, bozma kararında belirtilen şekilde inceleme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere kararın bozulması gerekirken Dairece sehven onanmasına karar verildiği” gerekçesiyle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüne ve Dairenin 20.06.2012 tarihli ve 2012/11682 Esas, 16222 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
E. Direnme Kararı
Mahkemenin 06.02.2014 tarihli ve 2012/1646 E. 2014/20 K. sayılı kararıyla; 23.02.2012 tarihli ve 2009/284 E. 2012/153 K. sayılı önceki kararda direnilerek, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
F. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27.06.2018 tarihli ve 2018/13-57 Esas, 1256 Karar sayılı ilamıyla özetle; “... Uyma kararı ile taraflar için kazanılmış hak doğduğundan, yerel Mahkemenin uyulan bozma kararında belirtilen yönde araştırma yapmakla mükellef olduğu, ne var ki bozma sonrası yapılan inceleme çerçevesinde alınan ve hükme dayanak kılınan bilirkişi raporlarının, bu yönde bir incelemeyi içermediği, yalnızca davacının rayiç belirleme usulünün dayanaksız ve objektif iyi niyet kurallarına aykırı olduğu hususu üzerinde durulduğunun anlaşıldığı, bu hâlde yapılan incelemenin uyulan bozma kararının gereğini yerine getirdiğinin kabul edilemeyeceği, sonuç itibariyle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
G. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; uyulmasına karar verilen bozma ilamında belirtildiği gibi davacı idareye, ne şekilde fiyat belirlendiğini ve alacak çıkarıldığını açıklaması, belirlediği fiyatlarla ilgili ödeme belgelerini ve varsa dayanaklarını sunması için süre verildiği, ancak davacının bu hususta bir açıklama yapamadığı ve belirlediği fiyatlarla ilgili belge sunamadığı; davacının fatura tarihleri itibariyle belirlenen fiyatların rayice uygun olmadığını ve zarar ettiğini, taahhütname hükümleri çerçevesinde isteyebileceği alacağının bulunduğunu kanıtlayamadığı gerekçe gösterilerek, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bozma ilamı uyarınca ... Rayiç Bedel Tespit Komisyonu tarafından yapılan rayiç belirleme usulünün objektif iyiniyet kurallarına uygunluğunun kesinleşmiş olduğunu, bilirkişiler tarafından yalnızca müvekkili idarenin, davaya konu taahhütname hükümleri çerçevesinde davalıdan isteyebileceği bir alacağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini, bu kapsamda dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile müvekkilinin davalıdan alacaklı olduğunun ispatlandığını, davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kararın eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 19 ve 20 nci maddeleri, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.12.2013 tarihli ve 2013/23-131 E. 2013/1681 K. sayılı kararı, 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.
3. Değerlendirme
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
3. Bu itibarla, temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli ve bilimsel verilere uygun şekilde düzenlenmiş olup, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
6100 sayılı Kanun’a eklenen Geçici madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.