Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1486 E. 2023/3253 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıların, davalı avukatın kusurlu işlemleri nedeniyle zarara uğradıkları iddiasına dayalı tazminat isteminin reddi üzerine yapılan temyiz başvurusu.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın önceki bozma kararına uygun hüküm verdiği ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen hususlara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin mümkün olmadığı gözetilerek, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasında birleştirilerek görülen maddi-manevi tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacılar vekili asıl davada; müvekkillerinin murislerinin kaza sonucu ölümü üzerine hukuk davalarının açılması için davalı avukat ile anlaştıklarını, davalının ... mahkemesinde tazminat davası açtığını, ... ... Mahkemesince esasa ilişkin verilen kararın Yargıtay (kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 08.05.2006 tarihli ve 2006/2178 E., 2006/4835 K. sayılı kararıyla görevli Mahkemenin Genel Mahkemeler olduğundan bahisle bozulduğunu, bozmaya uyularak yapılan yargılamada ... ... Mahkemesi tarafından 17.08.2006 tarihli ve 2006/2178 E., 2006/162 K. sayılı kararla dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verildiğini, ancak dosyanın görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 10 gün içerisinde gönderilmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, akabinde yeniden ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtıklarını, ancak bu davanın da zamanaşımına uğradığından bahisle reddedildiğini, davalının vekillik görevini tam ve layıkıyla yapmayarak mağduriyetlerine sebep olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacılardan Bedriye için 2.500,00 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 20.000,00 TL manevi tazminatın, diğer davacılar için 12.500,00'er TL manevi tazminatın olay tarihinden yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.

2. Davacılar vekili birleşen davada ise; asıl davada alınmış hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda hesaplanan toplam 30.908,05 TL maddi tazminatın asıl davada talep edilen 2.500,00 TL mahsup edildikten sonraki kalan kısmının olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 04.11.2010 tarihli ve 2009/197 E., 2010/478 K. sayılı kararıyla; davacıların ilgili Mahkeme tarafından verilen görevsizlik kararını bilmelerine rağmen, Mahkeme hakimi tarafından ve kararda 10 gün içerisinde ilgili Mahkemeye başvurmaları gerektiği davacılara söylendiğinden, davacıların bunu ilgili mahkeme kararını okuyarak öğrenebileceklerinden, hiç bir kimsenin kendi kusurundan hak elde etmeye çalışması hukuken yasal olmadığı, davalı ...'nin ve ihbar olunan vekil avukatların, davacıların davalarını takip ederken kendilerine yüklenilecek atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen karara yönelik süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 28.11.2011 tarihli ve 2011/9566 E., 2011/17571 K. sayılı kararıyla; davacıların, profesyonel yardım almak üzere davalı avukata başvurup vekalet vererek davanın takip edilmesini istedikleri, davalı avukatın ise ... mahkemesince verilen görevsizlik kararı için süresi içinde tahrik dilekçesi vermeyerek davanın açılmamış sayılmasına sebebiyet verdiği, davalının sorumluluğunda olan işlemler nedeniyle davacıya sorumluluk yüklenemeyeceği gibi davacının olayda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğinden de bahsedilemeyeceği, bu itibarla davalının görevini layıkıyla yapmadığının anlaşılmakta olduğu, ne varki; davalı avukatın davaların usulden ve zamanaşımından reddedilmesine sebebiyet vermiş ise de davacıların doğan zararı ile davalı avukatın ihmalinden kaynaklanan olay arasında illiyet bağı bulunması gerektiği, bu nedenle mahkemece avukatın görevi tam olarak yerine getirmesi halinde davacıların ne kadarlık bir tazminata hak kazanacağının tespitinin önem arzettiği, mahkemece ihmali davranış olmaması halinde takip edilen davalar neticesinde davacıların dava sonuçlarında tazminata hak kazanıp kazanamayacakları hususunda uzman bilirkişiler marifetiyle inceleme yaptırılıp sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece davanın kısmen kabulüyle 22.340,36 TL maddi tazminatın 19.05.1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ... mirasçılarına verilmesine, davacı ... yönünden manevi tazminat hususunda karar verilmesine yer olmadığına, diğer her bir davacı için 10.000,00 TL manevi tazminatın 19.05.1998 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karara karşı taraf vekilleri temyiz talebinde bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 04.04.2018 tarihli ve 2016/21346 E., 2018/4173 K. sayılı kararıyla; HUMK’nın 83 üncü maddesi ve 04.02.1948 tarih, 10/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

C. Üçüncü Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece; asıl davanın kısmen kabulüyle 2.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın 19.05.1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ... mirasçılarına miras payları oranında verilmesine, diğer her bir davacı için 8.000,00 TL manevi tazminatın 19.05.1998 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 17.01.2022 tarihli ve 2021/7479 E., 2022/10 K. sayılı kararıyla, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, açılmamış sayılmasına karar verilen davada, Yargıtay (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi tarafından somut olayda genel mahkemelerin görevli olduğu bu nedenle görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle bozulan ... ... Mahkemesinin 17.11.2005 tarihli ve 2004/412 E. 2005/848 K. sayılı kararıyla davacı ... için 6.000,00 TL manevi, diğer davalılar için ise 3.000,00'er TL manevi tazminata hükmedildiği, kararın davacılar tarafından temyiz edilmediği, bu itibarla hükmedilen manevi tazminat miktarının davacılar yönünden kesinleştiği, manevi tazminat talebinin yeni bir dava ile arttırılmasının mümkün olmadığı, buna göre Mahkemece; davacı ... yönünden 6.000,00 TL, diğer davacılar yönünen 3.000,00'er TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuştur.

D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, bozma kararına uyularak asıl dava yönünden 2.000,00 TL maddi ve 6.000,00 TL manevi tazminatın 19.05.1998 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı ... mirasçılarına miras payları oranında verilmesine, diğer her bir davacı için 3.000,00'er TL manevi tazminatın 19.05.1998 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; Mahkemenin harç, masraf ve avukatlık ücreti ile ilgili fer'i nitelikteki kararlarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, manevi tazminat talebinin kısmen dahi kabulünün hatalı olduğunu, somut olayda davacıların manevi zarar gördüğünün ispatlanamadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacıların maddi zararın oluşmasına kendilerinin sebep olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacıların davalı avukat tarafından kusurlu işlemi nedeniyle zarara uğratıldıkları iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. Usuli kazanılmış hak olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu, kararın, uyulan bozma ilamı gereğince verildiği, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığından davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun kararın onanması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan mahkeme kararının ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden yükletilmesine,

6100 saylı Kanun' Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

21.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.