"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin, mülkiyeti davalıya ait olan maden sahası şartlı olarak 2016 yılında imzalanan sözleşme ile devraldığını, davalı tarafın acil ödenmesi gereken borçlarının, kendi namına ödenmesi talebi üzerine sözleşmenin ilgili maddesi uyarınca 27.01.2016 tarihinde 109.730,00 TL ödeme yapıldığını, devir halinde bu ödemelerin devir bedelinden mahsup edileceğinin belirtilmiş olduğunu, yine sözleşme hükümleri tamamlanıncaya kadar davalının 120.000,00 TL tutarlı bono vereceğinin belirlendiğini ve 30.06.2016 vade tarihli bononun verildiğini ancak sözleşmede koşullu devralma nedeniyle imzadan sonra yapılan araştırma sonunda maden sahasında açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömür varlığı tespit edilemediğini, bu nedenle sözleşmenin 20.04.2016 tarihinde feshedildiğinin davalıya bildirildiğini, davalının talebi ve gereklilikleri nedeniyle ... borçları, tapu ve ruhsat üzerindeki vergi borçları, SGK borçları, davalının ödenmesini talep ettiği diğer borçları çerçevesinde toplam 277.659,19 TL ödeme yapıldığını, bu ödemeler nedeniyle temerrüt tarihinden itibaren avans faizine hak kazanıldığını ileri sürerek; bonodan doğan 120.000,00 TL alacağın avans faizi ile birlikte, bakiye 157.659,19 TL'nin ise temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; 27.01.2016 tarihinde imzalanan sözleşme gereği davacının dava konusu yerde bazı sondaj çalışmaları yaptığını ve aldığı sonuçlar neticesinde sözleşmenin yenilenmesi gerektiğini bildirdiğini, akabinde 10.08.2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını, sözleşme bedelinin 500.000,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmenin 4 üncü maddesi uyarınca maden ruhsat sahası içinde taşınmaz üzerinde iki adet kapalı alanı olan ..., şantiye binaları, kömür kırma eleme tesisleri, kapalı stok alanı, kompresörler, vinç, su tankları, nakliye vagonları, trafo ve maden sahasının işlemesi için gerekli olan bilumun araçların devri konusunda anlaşmaya varıldığını, bu anlaşma ile taşınmaz bedelinden daha fazla değeri olan tesislerin davacı şirkete satılmış olduğunu, satış için vergi dairesinden borcu olmadığına dair yazının da davacıya verildiğini, davacının borcunu ödemeyip sürekli ödemeleri geciktirerek ödemelerin artmasına sebebiyet verdiğini, iddia edilen ödemelerin ise ruhsat için yatırılması gereken harçlar olup, sözleşme gereği davacı tarafça ödenmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın özü itibariyle sözleşmenin feshi nedeniyle edimlerin iadesi talebine ilişkin olduğu, davacı tarafça sözleşmenin 20.04.2016 tarihinde feshedildiğinin beyan edildiği ancak ikinci sözleşmenin bu tarihten sonraki 10.08.2016 tarihinde imzalandığı, yine davacı tarafından keşide edilen 14.02.2018 tarihli ihtarname ile davalı tarafa devir işlemlerini tamamlaması için süre verildiği, böylelikle sözleşmenin devamı yönündeki iradenin halen devam ettiği, davalı tarafça keşide edilen 29.01.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmedeki bedellerin kendisine ödenmesini ve devir işlemlerinin tamamlanmasını davacıya ihtar ettiği görülmekle davalının da sözleşmenin feshi yönünde iradesinin olmadığı, bu neden sözleşmenin feshedilmemiş olduğu, davacı ile davalı arasındaki sözleşmede devir bedeline mahsuben davacının davalı lehine borç ödemeleri yapacağı, bu ödemelerin daha sonra devir bedelinden mahsup edileceği düzenlendiğinden sözleşme feshedilmediği sürece bu ödemelerin ileride gerçekleşecek devirden mahsubu söz konusu olabileceğinden, geri istenmelerinin (muaccel hale gelmelerinin) feshe bağlı olacağı, sözleşme feshedilmediği sürece davacının davalıdan bedel talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; sözleşme hükümleri çerçevesinde edimlerin iadesi gerektiğinden sözleşmenin feshinin şart olmadığını, davaya konusu sözleşmenin şartlı ve karma nitelikte, geciktirici şarta bağlı bir devir sözleşmesi olduğunu, sözleşme konusu yeri devir alması, bu yerin sözleşmede belirtilen nitelikleri taşıması ve davalının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi koşuluna bağlı olduğunu, geciktirici koşul gerçekleşmediğine göre fesih gerekmeksizin verilen bedellerin iadesinin istenebileceğini, iade talebi için sözleşmenin feshi aranacak olduğunda bu sözleşmenin feshedilmiş olduğunun da kabul edilebileceğini, davalının keşide ettiği 29.01.2018 tarihli ihtarnamede "10.08.2016 tarihli maden ruhsat sahasının devrine ilişkin sözleşmenin feshi ihbarıdır" başlığını kullandığı gibi ihtarname içeriğinde de buna uygun beyanda bulunduğunu, bu durumda sözleşmenin feshedildiği kabul edilerek yapılan ödemelerin iadesi gerektiğini, edimlerin iadesi yönünde açılan bu davanın fesih iradesi olarak yorumlanması gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasında imzalanan ilk sözleşme feshedilip davalıya ait sözleşme konusu aynı maden sahasının ve maden ruhsatının devri konusunda yeni bir sözleşmenin imzalanmış olduğu ve bu sözleşmenin taraflarca feshedilmediği, ilk sözleşmenin ikinci maddesinde yer verilen "devir alanın bu sondajlar neticesinde açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömürü bulması halinde bunu email yolu ile yazılı olarak ruhsat sahibine bildirme" koşulunun yeni sözleşmede öngörülmediği, bu durumda sözleşmenin ilgili maddesi gereğince davacı tarafından davalıya veya davalı nam ve hesabına yapılan ödemelerin devir bedelinden mahsup edilebileceği, davacı tarafından yapıldığı tespit edilen ödemelerin kararlaştırılan devir bedelini aşmadığı hususu dikkate alındığında İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar etmiş, ayrıca davalının maden ruhsatının iptal edilmesine neden olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında şartlı olarak imzalanan sözleşmenin feshi nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 170 vd maddeleri.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, ruhsatı ve ruhsat sahası davalıya ait olan maden sahasının bedeli karşılığında şartlı olarak davacıya devrine ilişkin taraflar arasında ilk olarak 27.01.2016 tarihinde imzalanan sözleşmenin sahada yapılan sondajlar neticesinde açık işletmeye uygun ekonomik linyit kömür varlığı saptanamadığı gerekçesiyle davacı tarafça 20.04.2016 tarihinde feshedilmiş olmasına, akabinde aynı maden sahasının ve ruhsatının devrine ilişkin olarak 10.08.2016 tarihinde imzalanan sözleşmenin 15 inci maddesinin (a) bendinde, sözleşme imzalandıktan sonra işbu sözleşme ile ilgili bütün önceki düzenlemelerin ve yazışmaların geçersiz ve hükümsüz olarak kabul edileceğinin kararlaştırılmasına, mevcut yazışmalarda sözleşmenin feshine ilişkin irade beyanının ortaya konulmamasına, aksine sözleşmenin devamı yönünde taraf iradelerinin uyuşmakta olmasına ve her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğinin anlaşılmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.